Uzmanlar, Türk sanat müziği sanatçısı Umut Akyürek'in, kızı Melek Bal Ertuğrul'un (19) madde bağımlısı olduğunu ve psikolojik sorunlar yaşadığını anlatıp yardım çağrısında bulunmasının ardından, ergenlerde bağımlılık tedavisi üzerine uyarılarda bulundu. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği İdari Sorumlusu Uzman Doktor Başak Bağcı, bağımlılığın genetik, çevre ve bireyin yaşam deneyimleri arasındaki karmaşık etkileşimleri içeren, tedavi edilebilir, kronik tıbbi bir beyin hastalığı olduğunu ifade etti. Bağımlılık tanısı almış olan bireylerin çoğunun madde kullanımına ergenlik döneminde başladığını dile getiren Bağcı, "Kişiyi bağımlılık sürecine götüren risk faktörleri veya bu süreçten koruyan faktörler var. Genetik altyapı, kişilik örgütlenmesi, toplumsal özellikler, aile dinamikleri, çevre ve arkadaş ortamı gibi bazen risk teşkil eden bazen koruyucu olabilen faktörler bulunuyor. Ergenlik dönemi, beyin gelişiminin devam ettiği, risk alma davranışlarının fazla olduğu bir dönemdir. Ergenlikte risk alma davranışları açısından ailenin, okul ve arkadaş çevresinin çok önemli bir rolü var. Ergenlik döneminde madde deneyenler olabiliyor. Bu durum erken fark edildiği takdirde bağımlılık sürecine gitmeyebilir. Ailenin çok uyanık olması gerekir. Ebeveynlerin çocuğunun nerede olduğunu bilmesi, arkadaş ortamını tanıması ya da sıkıntısı olup olmadığını gözlemlemesi çok çok önemli. Yapılan çalışmalarda da çocuğunun akşam nerede olduğunu ya da hangi arkadaşlarla beraber gezdiğini bilen, duygu durumundan haberdar olan ailelerin çocuklarında bağımlılık görülme olasılığının çok düşük olduğu ortaya çıkmıştır" diye konuştu.
'HER BİREYİN BAĞIMLILIK SÜRECİ FARKLI İLERLEYEBİLİR'
Doktor Bağcı, okulun ergenler için koruyucu bir faktör olduğunu anlatarak bu dönemdeki gençlerin spor faaliyetleri ve çeşitli hobilere yönlendirilebileceğini açıkladı. Tedavi süreçleri hakkında bilgi veren doktor Bağcı, sözlerine şöyle devam etti:"18 yaş altındaki bireyler için madde kullanımı fark edildiğinde hemen çocuk psikiyatri uzmanıyla görüşmek gerekiyor. Bir kişide madde bağımlılığı oluştuysa okul, toplum veya aile içi ilişkileri bozulur. 18 yaşından büyükse iş yerinde sorun yaşayabilir daha küçükse okuldan uzaklaşmalar gözlenir. Ders başarısı düşebilir, suça karışabilir. Her bireyin bağımlılık süreci farklı ilerleyebilir. Önemli olan kişilerin madde ile tanışmasını önleyebilmektir. Çünkü, bağımlılık oluştuktan sonra iyileşme süreci ömür boyu devam edebilmekte. Bu noktada da 18 yaş üstündekiler Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Araştırma Merkezi'nden (AMATEM), 18 yaş altındakiler için ayaktan veya yatarak hizmet veren Çocuk Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi'nden (ÇEMATEM) destek alabilir. Bağımlı bireyler bazen bize aileleri aracılığıyla, bazen adli süreçler nedeniyle, bazen de kendileri gelebiliyor. Kişinin tedavi sürecindeki motivasyonu ve iş birliği yapması işlerin daha yolunda gitmesine sebep oluyor. Diğer türlü süreç biraz daha zor ilerleyebiliyor. Tedavi süreçlerinde önemli olan, kişiyi topluma tekrar kazandırabilmek, maddeye geri dönüşü engelleyebilmektir. Bağımlı bir kişinin hayatından maddeyi çektiğiniz zaman büyük bir boşluk oluşuyor ve onun yerine ne koyacağını bilemeyebiliyorlar. Kişinin iyileşebilmesi için sadece madde kullanımını bırakmasına odaklanmak yeterli değildir. Bireyin iyilik halinin sürmesi için tedavinin çok yönlü olarak ele alınması, sorunlarının kapsamlı olarak incelenmesi ve rehabilitasyon süreci ile desteklenmesi gerekmektedir."
'AİLEYLE DE ÇALIŞIYORUZ'
Bağcı, ailenin tedavi sürecindeki önemine değinerek, "Tedavi ayaktan da devam edebilir, ergenin yatması da gerekebilir. Bu durumda sadece ergenle çalışmıyoruz, aileyle de çalışıyoruz. Çünkü ailenin de bağımlılığın nasıl bir şey olduğunu bilmesi ve bağımlı bir bireye nasıl yaklaşması gerektiğini öğrenmesi lazım. Çok sık çatışmalı bir ortam maddeye geri dönüşü kolaylaştırabiliyor. Bu bireyden bireye aile ortamı ve ailenin özelliklerine göre de değişebilir. Fakat biz her durumda aileyi de aslında o tedavi içine dahil ediyoruz" diye konuştu.
Bağcı, bağımlılık tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinde birçok kamu kurumu ve sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelmesi gerektiğini vurguladı.