Bilecik'te, tarihi Roma dönemine dayanan Lefke bezinin el dokuması üretiminin yeniden canlanmasına katkı sağlayan çalışmalarıyla "Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı" unvanı alan Gülay Çam, sanatını gelecek nesillere aktarmayı hedefliyor
BİLECİK (AA) - YAVUZ EMRAH SEVER - Kültür ve Turizm Bakanlığınca yok olma tehlikesi altındaki geleneksel sanatları icra edenlere verilen "Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı" unvanı sahibi dokuma sanatçısı Gülay Çam, sanatını gelecek nesillere aktarmayı amaçlıyor.
Marmara Üniversitesi Tekstil Dokuma Öğretmenliği bölümünden mezun olan ve 2000 yılından itibaren Bilecik'teki meslek liselerinde ve halk eğitim merkezlerinde dokuma kurslarında eğitmen olarak görev alan Çam, çok sayıda kadına dokumacılık eğitimi verdi.
Çam, 2016'dan itibaren Osmaneli Belediye Başkanı Münür Şahin öncülüğünde açılan Lefke Bezi El Dokuma Atölyesi'nde geçmişi Roma dönemine dayanan tarihi Lefke bezini el dokuma sanatıyla yeniden canlandırdı.
2017 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayımlanan "Türkiye'nin Ustaları" adlı kitapta "El Dokuma Ustası" olarak yer alan Çam, 4 ay önce de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen "Somut Olmayan Kültürel Miras Sanatçısı" unvanını aldı.
Osmaneli Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi'ndeki Lefke Bezi El Dokuma Atölyesi'nde dokumacılık kursu veren Çam, burada kursiyerlerle üretilenler bölgeyi ziyaret eden turistlerin beğenisine sunuluyor.
Çam, AA muhabirine, atölyede yaptığı eğitim çalışmalarının kendisi için bir deneyim olduğunu söyledi.
Çocukluk yıllarında aile büyüklerinin dokuma yaptığını belirten Çam, "Herhalde genlerden de gelen bir meslek oldu. Ben de bu mesleği icra ettiğim ve geçmiş bir el sanatını tekrar canlandırdığım için Lefke Bezi El Dokuma Atölyesi'nde çok mutluyum." dedi.
Atölyede el dokuma kurslarının yanı sıra kilim dokuması da yaptıklarını anlatan Çam, "Unutulan el sanatlarını tekrar canlandırmak atölyemizde çalışan arkadaşlarımızla bize büyük bir mutluluk veriyor." ifadesini kullandı.
El dokuma kursuna başlayanların ilk olarak 3-4 ay kurs aldığı bilgisini veren Çam, iyi bir dokumacı olmak için 7-8 ay eğitim almak gerektiğini dile getirdi.
- "Binlerce kişi arasından seçilmiş bir sanatçıyım"
Çam, verilen bu unvanla yurt içinde ve yurt dışında sergilerde, fuarlarda, sosyal etkinliklerde Bakanlık adına dokuma sanatını icra edeceğini dile getirerek, "Bu da herkese nasip olmayan bir unvan. Binlerce kişi arasından seçilmiş bir sanatçıyım. Bilecik'te bu unvanı alan biri olarak onurlu ve gururluyum." diye konuştu.
Eski sandıklardan kendilerine ulaşan Lefke bezi dokumaları olduğunu vurgulayan Çam, "Bunların desen analizini yapıyorum. Desen analizini yaptıktan sonra günümüz için katma değerli bir ürün haline getiriyoruz. Bizim hedef ürünümüz peşkir. Peşkirden runner örtüler yapıyoruz. Peştamal dokumaları yapıyoruz. Artan kumaşlar bizim için çok değerli geri dönüşüm olarak Lefke bezi takıları yapıyoruz. Yine aynı şekilde çantalar yapıyoruz. Üzerlerine kanaviçe, Brezilya nakışı veya tel kırma işlemlerini de uygulayarak farklı ürünler ve konseptler çıkartıyoruz." ifadesini kullandı.
- "Amacımız geçmişi geleceğe taşımak"
Lefke bezi el dokumacılığının tarihinin Romalılar dönemine dayandığını ifade eden Çam, "1980'li yıllara kadar da yöremizde pamuk yetiştiriciliği olduğu için dokuma da yapılmış. Daha sonra fabrikasyon ürünlere yenik düşüldüğü için el dokumacılığı terk edilmiş ve hazır ürünlere yönelme olmuş. Bizim amacımızda tekrar bu el dokuma sanatını canlandırıp günümüz şartlarında kullanılır hale getirmek." dedi.
Dokumacılığın çok önemli bir el sanatı olduğunu aktaran Çam, "Amacımız geçmişi geleceğe taşımak. Gelecek nesillere aktarmak. Gençlerimiz pek ilgili değil. Biz istiyoruz ki gençlerimiz gelsin, bu el sanatımıza sahip çıksınlar. Bizlerden eğitim alsınlar. Bunları da aile ekonomilerine gelir getirecek şekilde çalışmalarda bulunsunlar. Bu atölyede çalışan kadınlarımız aldıkları siparişleri üreterek aile ekonomilerine katkıda bulunuyor. Herkesi de kooperatifimize davet ediyoruz. Ürünlerimizi görsünler, kadınlarımıza da destek olsunlar." değerlendirmesini yaptı.
- "Gülay hocamız bizi bir kandil gibi aydınlattı"
Kooperatifte dokuma eğitimi alarak çalışan Banu Erkal ise 6 yıldır Çam ile birlikte güzel çalışmalar yapma fırsatı bulduğunu ifade etti.
Çam'ın kendileri için bir şans olduğunu söyleyen Erkal, şunları kaydetti:
"Gülay hocamız bizi bir kandil gibi aydınlattı. Biz de onun yolunda ilerledik. Sevgi, saygı ve inanç olmasa bu yolda beraber yürüyemezdik. Gülay hocamız yakın bir geçmişte 'Somut Olmayan Kültürel Miras Sanatçısı' unvanını alarak da ününe ün kattı. Bu anlamda bizlere çok yol gösteriyor. Burası bize bir kapı oldu. Kendimizi gösterebiliyoruz. Başımızda Gülay hoca gibi tecrübeli bir insan olunca yolumuzda ilerliyoruz. Kendi donanımıyla, eğitimiyle ve kendi kazanımlarıyla bizi çok yönlendiriyor. Biz 6 yıldır Gülay hocamızla beraberiz ama bugün ben onu öğretmenimmiş gibi hissediyorum."