Çalışmalarını, yaklaşık 1,5 yıldır sürdüren Tokaş, Mescid-i Aksa, Kubbet'üs Sahra, Kıble, Halil İbrahim ve Alaaddin camileri ile Tahir ile Zühre Mescidi, Mevlana Müzesi, tarihi PTT binası gibi 25 eserin fotoğraflarını dijital sanatla birleştirerek görüntüler oluşturdu.
Mimari yapının her bir parçasının farklı yönlere senkronize hareket ettiği görüntüler, ses efektleriyle dişli sistemiyle çalışan bir mekanizma izlenimi oluşturuyor. Bir fotoğrafı hareketlendirmek için 6 gün çalışan Tokaş'ın, sosyal medyada da paylaştığı görüntüler, izleyenlerin beğenisini kazanıyor.
Çocukluğundan beri mimari eserlere ilgi duyan 31 yaşındaki Tokaş, tarihi yapıların bir derinliği ve yaşanmışlıkları barındırdığını söyledi. İspanyol bir tasarımcının çalışmalarından esinlenerek bu üslubu geliştirdiğini belirten Tokaş, "Bu yapıların önünden geçip gidiyoruz. Aslında 'Bu eserlerin de hayatı var. Bunlar da hareket ediyor, nefes alıp veriyor.' düşüncesiyle yola çıktım. Güzel tepkiler aldım. Videolara dişli ses efekti verdim. 'Hayal mi görüyorum, binalar hareket mi ediyor?' diyenler oldu." ifadesini kullandı.
Tekniğini, Türkiye'nin simge yapılarına uyguladıktan sonra, yurt dışına da açılmayı istediğini aktaran Tokaş, eserleri belli bir sayıya ulaştıktan sonra dijital sergi açmayı hedeflediğini anlattı.
Konya ve Kudüs'teki 25 yapıyla oluşturduğu çalışmaları üç projede toplayan Tokaş, şöyle konuştu: "Özellikle Filistin'de, Gazze'de yaşanan soykırıma ilişkin ben de bir şeyler yapmak istedim. Kudüs'te büyük bir manevi yapı var. Çok güzel bir şehir, yapıları da sanat eseri. Filistin halkının direnişine de destek vermek istedim. Kudüs'teki Kubbet'üs Sahra'yı çalıştım. Bir ay süren çalışmayı 'Nehirden denize özgür Filistin.' diyerek de sonlandırdım. Bu çalışmaya çok güzel tepkiler aldım. Uluslararası düzeyde çok fazla kişiye ulaştı."