Konya'da yağışların azalması nedeniyle oluşan kuraklık, baraj, göl ve gölet gibi su kaynaklarının yanı sıra tarım ve hayvancılığı da olumsuz etkiliyor.
Küresel iklim değişikliğinin tetiklediği kuraklık nedeniyle bölgedeki su kaynakları ile tarımsal sulama kuyularının seviyesinde düşüş yaşandı.
DSİ 4. Bölge Müdürlüğünün verilerine göre, il genelindeki su kaynakları son 10 yılın en düşük seviyesine gerilerken, Türkiye'nin en büyük tatlı su kaynağı Beyşehir Gölü, aktif doluluk oranında kritik eşiğin altına indi.
Son 10 yılın ortalamasında aktif doluluk oranı yüzde 42 olan gölde su miktarı ilk defa "ölü hacim eşiği" kabul edilen 3 bin 28,29 hektometreküpün altına gerilediği için tarımsal sulamaya izin verilmiyor. Yine Suğla depolaması ve İvriz Barajı da kritik eşiğin altına indiği için su kullanımına müsaade edilmiyor.
Tarımsal sulamanın yanında kentin içme ve kullanma suyuna kaynak olan Bağbaşı Barajı'nın aktif doluluk oranı yüzde 15'e düşerken, Altınapa Barajı'nda bu oran yüzde 51'e geriledi.
Çavuşçugöl depolamasının aktif doluluk oranı yüzde 2'ye, Apa Barajı'nın da yüzde 4'e kadar düştü.
Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Soylu, Konya Ovası'na uzun yıllar ortalamasının çok altında yağış düştüğünü söyledi.
Bu durumun barajları ve sulama kaynaklarını olumsuz etkilediğini belirten Soylu, tarımsal üretimde büyük sıkıntılar yaşandığını anlattı.
Hububat üretim alanlarında ciddi verim kayıpları olduğuna dikkati çeken Soylu, "Bazı yıllar meteorolojik kuraklıklar oluyordu ancak üretim anlamında tarım takvimine uygun periyodik yağışlar alıyorduk. Bu yıl çok farklı oldu. Bitkilerin tam ihtiyacı olduğu dönemlerde de hiç yağmur düşmedi. Bu da ister istemez çiftçilerin sulama kaynaklarına yönelmesine neden olduğu için mevcut su kaynakları üzerinde olumsuz baskılar oluşturdu." diye konuştu.
- "Son 10 yıldır iklim değişikliğinin etkilerini ciddi anlamda hissediyoruz"
Bölgedeki çoğu sulama kaynağının dip seviyeleri gördüğünü ve derin kuyulardaki suların da çekildiğini anımsatan Soylu, sulanabilir arazide tarımı yapılan baharlık ürünlerin olgunlaşma döneminde ihtiyaç duyduğu suya ulaşamamasının verim kayıplarını artıracağını dile getirdi.
Soylu, şöyle devam etti:
"Son 10 yıldır iklim değişikliğinin etkilerini ciddi anlamda hissediyoruz. Artık ekim zamanlarımız, yetiştirme tekniklerimiz farklılıklar göstermeye başladı. Mutlaka bu iklim değişikliğine göre tarımı yeniden revize etmemiz gerekiyor. Çiftçi alışkanlıklarını değiştirmemiz gerekiyor. Özellikle bitki su tüketimine göre çiftçilerin sulama programlarını çok daha farklı yapmamız lazım. Suyu tasarruflu kullanan sulama teknolojilerini yaygınlaştırmamız lazım. Yine özellikle yağışın düşük olduğu bölgelerde ürün desenlerini yeniden ele alarak suyu daha az tüketen bitki türlerinin ekimini teşvik edecek yeni tarım politikaları oluşturulması son derece önemli."
- "Her şeyden vazgeçilebilir ama susuz, gıdasız hayat olmaz"
Karatay Ziraat Odası Başkanı Rıfat Kavuneker de dış havzalardan Konya Ovası'na acilen su getirilmesi gerektiğini ifade ederek, "Bazı uzmanlar, dış havzalardan su getirmek çok maliyetli, cazip değil diyor ama bunlar göz önüne alınmadan, pahalı, ucuz demeden çözüm üretilmeli. Dünyada her şeyden vazgeçilebilir ama susuz, gıdasız hayat olmaz. Konya, Türkiye'de tarımsal üretimin yüzde 15'ini karşıladığı için bu sadece bizim de değil, tüm ülkenin meselesi. Burası sadece hububatta değil, pancar, mısır, ayçiçeği, kaba yem gibi ürünlerde de potansiyeli çok yüksek bir tarım merkezi. Çiftçinin kaderi şu anda tamamen yer altı sularına bağlı. O da çekilmeye devam ederse gerçekten büyük sıkıntılar yaşarız. Ülkemizin bir tarafında sel felaketleri yaşanırken, burada da kuraklık felaketi yaşanıyor, Rabbim hakkımızda hayırlısını versin. Hiçbir zaman ümidimizi kaybetmeyeceğiz." diye konuştu.
Tarımsal sulamanın derin kuyularla yapıldığı Cihanbeyli bölgesinde çiftçilik yapan Alişan Taşpınar ise şunları söyledi:
"En az yağış alan bölgelerden birinde çiftçilik yapıyoruz. Bu yıl kuraklığın çok fazla zararını gördük. Ne kadar az yağmur alsak da Rabbim yer altına su depolamış ve bizler de bunu kullanarak tarım yapıyoruz. Önceden çok bilinçsiz kullanıldığı için su seviyelerimiz beklenenden çok daha hızlı çekildi. Geçmişte su 15-20 metreden çıkıyordu, şimdi 70-80 metreden çıkıyor. Suyun azalması da bizi çok tedirgin ediyor. En değerlimiz, olmazsa olmazımız sudur. Yoksa üretim biter. Toprağın su tutmasını sağlayacak faktörlerin çiftçilerimize iyi anlatılması gerekiyor. Su kanallarındaki kayıp ve kaçağın da önüne geçilmesi suyun düzenli kullanımında çok önemli. Dış havzalardan su gelmesi en büyük umudumuz."