LEFKOŞA (AA) - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yayımladığı yeni yıl mesajında, "2021'de dünyada ve ülkemizde büyük sıkıntılar yaratan pandemi sürecinin, 2022 yılında son bulması ümidiyle sizi en içten duygularımla selamlıyorum." ifadelerini kullandı.
Tatar, yeni yılın KKTC'ye, bütün dünyaya ve insanlığa hayırlı olmasını, herkese sağlık, huzur, refah ve mutluluk getirmesini diledi.
"2021'de dünyada ve ülkemizde büyük sıkıntılar yaratan pandemi sürecinin, 2022 yılında son bulması ümidiyle sizi en içten duygularımla selamlıyorum." ifadelerini kullanan Tatar, salgının, ekonomik ve sosyal hayatta da pek çok soruna neden olduğuna değindi.
Tatar, 2021'de ülkemizde ve bölgemizde çok önemli gelişmeler yaşandığını belirterek, ana vatan Türkiye'nin de desteği ile 8 Ekim 2020'de başlayan kapalı Maraş'ın kademeli açılım sürecinin KKTC için önemini vurguladı.
Bu açılım ile Maraş'ta bulunan bazı kamu malları ile sahilin, 46 yıl sonra halkın kullanımına açıldığını kaydeden Tatar, "Bu açılımı, 20 Temmuz 2021 tarihinde gerçekleşen ikinci bir açılım izlerken, Kapalı Maraş'ın yüzde 3,5'lik bölümü askeri statüden çıkarılarak uluslararası hukuk ve insan haklarına uygun olarak eski mal sahiplerine Taşınmaz Mal Komisyonu üzerinden başvuruda bulunma hakkı sağlanmıştır. Bu açılımlarla birlikte Kapalı Maraş bölgesi, ülke turizmine ivme kazandırmıştır. Rum Yönetimi'nin tüm engelleme girişimlerine rağmen Kapalı Maraş açılımımız devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
Tatar, bu yılda yaşanan bir diğer önemli olayın ise Kıbrıs meselesinde artık egemen eşitliğe dayalı, iki devletli bir çözümün gündeme gelmesi olduğuna vurgu yaptı.
"Bu çözüm modeli de ilk kez 28 Nisan 2021 tarihinde Cenevre'de müzakere masasına konulurken, 16 Eylül 2021 tarihinde de New York'ta kararlı bir şekilde tekrarlanmıştır." ifadelerini kullanan Tatar, 1968 yılından bu yana devam eden müzakere sürecinde görüşülen federasyona dayalı çözüm modelinin yerine yeni bir çözüm şeklinin gündeme gelmesinin kaçınılmaz olduğunun kaydetti.
Tatar, bölgenin en büyük ve en güçlü ülkesi olan Türkiye tarafından da desteklenen bu çözüm modelinin, Kıbrıs'ın ve bölgenin yararına olacak olan tek çözüm modeli olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Tatar, "Çabamız, Kıbrıs'ta var olan iki halk ve iki devlet arasında, egemen eşitlik ve iş birliğine dayalı bir uzlaşı zeminini oluşturmaktır. Unutmayalım ki, Kıbrıs eski Kıbrıs değildir. Doğu Akdeniz de eski Doğu Akdeniz değildir. KKTC, bugün Türkiye ile birlikte Doğu Akdeniz'de ve Mavi Vatan'da daha güçlü duruma gelmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin kararlı duruşu, bölgedeki hidrokarbon arayışları ve diğer stratejik gelişmelerin, KKTC'nin statüsünü yükselttiğini belirten Tatar, bu durumun Kıbrıs Türk halkına daha fazla güç verdiğini vurguladı.
- "Kıbrıs Türk halkının en büyük gücü, ana vatan Türkiye'dir"
Tatar, şöyle devam etti:
"Kıbrıs Türk halkının ulusal davasına sahip çıkmak ve KKTC'nin zeminini güçlendirmek amacıyla ana vatan Türkiye ile iş birliği içinde çalışmalarımız devam etmektedir. 2021 yılında ana vatan Türkiye'nin pek çok bölgesini ziyaretimde, davet edildiğim etkinliklerde ulusal Kıbrıs davamızı anlatırken, ülkemizin yararına olacak ekonomik ve sosyal girişimlerde de bulundum. Ana vatan Türkiye'ye yaptığım ziyaretler, bazı çevreleri rahatsız etse de bu ziyaretlerime ve Toroslara bakmaya devam edeceğim. Unutmayalım ki, Kıbrıs Türk halkının en büyük gücü, her zaman ve her koşulda yanımızda olan, yardım ve katkısını esirgemeyen ana vatan Türkiye'dir."
Rum tarafının silahlanma faaliyetlerine devam ettiğini kaydeden Tatar, Rum tarafının birçok ülke ile askeri antlaşmalar imzaladığını ve askeri tatbikatlar gerçekleştirdiğini belirtti.
Tatar, Kıbrıs Rum kesiminde bulunan tarihi, dini ve kültürel eserlerinin de saldırıya uğradığını hatırlatarak, turizm, ekonomi ve diğer sektörlere yönelik Rum saldırılarının da sürdüğüne değindi.
- "Müreffeh bir gelecek bırakmak adına çalışmaya devam etmekteyiz"
Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:
"Bu silahlanma hareketleri ile tatbikatlar ve saldırılar, barışçıl faaliyetler olmayıp Rum-Yunan ikilisinin hedefinin, KKTC ve Türkiye olduğu ortadadır. Rum yönetiminin bu faaliyetlerine bazı ülkelerin destek vermesi üzüntü vericidir. Bu konuda da temennimiz; BM ile AB'nin, Kıbrıs'ın gerçeklerine uygun ve tarafsız davranmasıdır.
Bu arada bir kez daha belirtiyorum ki, Rum tarafının Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarına tek başına sahip çıkma girişimleri, KKTC'nin ve Türkiye'nin kararlı duruşu ile tutumu karşısında sonuçsuz kalacaktır. Rum tarafının haklarında gözümüz yoktur. Ancak kendi haklarımızı da sonuna kadar savunmaya kararlıyız. Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğünde, güvenlik ve refah içinde yaşamak için haklı davamıza sahip çıkmak ve gençlerimize daha müreffeh bir gelecek bırakmak adına çalışmaya devam etmekteyiz."