İSTANBUL (AA) - Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci İnci, "Belli bir grup akademisyenin akademi dışı bir tutumla ortamı politikleştirme gayreti, etkisi sınırlı olsa da devam etmektedir. Huzursuzluk çıkaran azınlığın asıl niyeti burada eğitim almayı hedefleyen milletin çocuklarının önünü kesmektir. Buna rağmen bizler doğru bildiğimiz yolda ilerlemeye kararlıyız." dedi.
Prof. Dr. İnci, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Kampüsü'nde Kandilli Bilim, Teknoloji ve Araştırma Binası Açılış Programı'nda yaptığı konuşmada, son 20 yıldır Türkiye'nin araştırma ve teknoloji alanında sürekli artan kararlı bir atılım süreci yaşadığını belirtti.
Bu atılım sürecinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin gelişmiş ve etkili bir ülke olması perspektifine sahip politikalarının belirleyici olmasıyla bire bir ilişkili bulunduğunu ifade eden İnci, bilimsel araştırmalara ayrılan kaynaklarının geçmişte hem çok kısıtlı hem de dar bir akademik grubun denetiminde dağıtıldığını anlattı.
İnci, ülkenin parlak beyinlerinin kendi topraklarında bilim yapma, burada teknoloji geliştirme konusunda imkan bulmakta ciddi zorluklar çektiğini aktararak, şöyle konuştu:
"1990'lı yılların başında İngiltere'de fiber optik sensörler alanında doktoramı yaparken geliştirdiğim bir ısı transfer sensörünün İngiliz Hava Kuvvetlerine ait jet uçaklarının motorlarının geliştirilmesinde kullanılması kişisel başarı anlamında beni oldukça mutlu etmiş ve gururlandırmıştı. Ama içimi sızlatan ve dert olan konu ise ülkemde bu araştırmaları uygulayacak kısıtlı bir alanın olmasıydı. O tarihlerde özellikle savunma sanayi dışa bağımlı olarak ilerlemekte, bizlere çok da iş düşmemekteydi."
İnci, 28 yıl önce gittiği ABD'nin California Eyaleti'ndeki Stanford Üniversitesinde doktora sonrası çalışmalarının ardından Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümüne geldiğinde ve çalışmalara başladığında bu sorunun bir şekilde devam ettiğini yaşayarak gördüğünü anlatarak, üniversitenin o tarihlerde de araştırmanın önemine inanan bir kurum olmasına rağmen oldukça dar imkanlarla araştırmalarını başlatabildiğini söyledi.
2000'li yılların ortasından itibaren Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının oluşumu, TÜBİTAK benzeri teknoloji odaklı kurumlarda yapılan bir çok köklü değişimin etkisini sonraki yıllarda ortaya koymaya başladığını dile getiren Prof. Dr. İnci, hem ülkede artan akademisyen araştırmacı sayısı ile hem de araştırma-geliştirmenin önemine inanan yöneticiler ile bugün bambaşka bir konumda olunduğunu ifade etti.
- "Üniversitemiz bugün ciddi bir yenilenme aşamasındadır"
"Milletçe, geldiğimiz noktayı ve ilerlediğimiz hedefleri eğer anlamazsak medeniyet karşısında kendimizi küçük görür, sahip olduğumuz yetenekleri kavrama sorunu yaşarız" ifadesini kullanan diyen Prof. Dr. İnci, şunları dile getirdi:
"İşte bugün açılışını yaptığımız tesis, bu anlamda sadece bir bina değildir. Burası sağlıktan enerjiye, fizikten deprem çalışmalarına yerli teknolojinin üretimi için el birliği ile bu ülkede var kalarak çaba gösteren Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri ile onların çalışma arkadaşlarının Türkiye'mize fayda sağlama iddiasının bir meyvesidir. Kamunun bütçesinden özenle ayırdığı payla ortaya çıkan bu yapı ve içindeki laboratuvar alt yapısı, aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesinde başlayan değişimin de önemli bir sembolüdür. Üniversitemiz gerek akademik gerekse idari anlamda sahip olduğu araştırma üniversite unvanının gereklerini yerine getirmek amacıyla bugün ciddi bir yenilenme aşamasındadır. "
Hukuk Fakültesinin bu yıl güz döneminde ilk öğrencilerini alarak eğitim-öğretime başlayacağını hatırlatan İnci, bu dönemin temel düsturunun küçük, kendine dönük, toplumdan kopuk bir yapı yerine dışa dönük, toplumla bağları artan, bir üniversite kimliği oluşturmak olduğunu söyledi.
- "Atama ve yükseltme kriterlerimizi yenileyerek şeffaf ve objektif bir işe alım süreci oluşturduk"
Prof. Dr. İnci, üniversitelerin içe kapalı, akademinin ayrımcılık kuralları çemberinde kast anlayışıyla yönetilmesini isteyen anlayışın, çağdaş dünyada yerini toplumla bütünleşen, insanlık için fayda üreten bir anlayışa bıraktığını, üniversitenin Orta Çağ'da oluşan tanımını geçersiz kıldığını söyledi.
Bu noktada oluşan direncin elbette çağın gereklerine karşı ayakta kalmasının mümkün olmadığını anlatan İnci, herkesin bu değişimi aynı anda kavramasının, buna uyum sağlamasının kolay olmadığını söyleyerek, şöyle dedi:
"Bizler Boğaziçi Üniversitesi olarak geçmişte olduğu gibi bugün de değişimin öncüsü olarak şu anda Türkiye'de bu anlayışı farklılaştırmak üzere bir temel atma çabası içindeyiz. Değişimi daha ağır yaşayanlara ve sarsıntının etkisini atlatamayanlara karşı da anlayışla yardımcı olmak ve öncü yolu açmak görevimizdir.
Bu yıl içinde atama ve yükseltme kriterlerimizi yenileyerek şeffaf ve objektif bir işe alım süreci oluşturduk. Akademisyenlerimizin bu değişim sürecinin her aşamasında devrede olarak bizlere destek vermesi, olumlu, olumsuz görüşleriyle bu büyüme ve değişim sürecine katkı vermeleri en önemli beklentimizdir. Ancak belli bir grup akademisyenin akademi dışı bir tutumla ortamı politikleştirme gayreti, etkisi sınırlı olsa da devam etmektedir. Huzursuzluk çıkaran azınlığın asıl niyeti, burada eğitim almayı hedefleyen milletin çocuklarının önünü kesmektir. Buna rağmen bizler doğru bildiğimiz yolda ilerlemeye kararlıyız."