İSTANBUL (AA) - Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, "Eğer biz savaş sebebiyle meydana gelen göçleri önlemeyi düşünüyorsak Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi'nin veciz şekilde ifade ettiği gibi; 'Dünya 5'ten büyüktür.' diyerek BM'in yapısını mutlaka yeniden güçlendirmemiz, değiştirmemiz gerekir." dedi.
TBMM'nin ev sahipliğinde Parlamentolar Arası Birlik (PAB) ile ortaklaşa düzenlenen Küresel Parlamenter Göç Konferansı Hilton İstanbul Bomonti Hotel'de sürüyor.
Malkoç, konferans kapsamında "Zorunlu Göçe Sürdürülebilir Çözümler: Göçün Kaynak Ülkelerdeki Temel Sebeplerinin Ele Alınması" başlıklı oturumda konuştu.
Tarih boyunca insanların her zaman göç ettiğine değinen Malkoç, birçok ülkenin, hatta birçok medeniyetin başlangıcının da göçle olduğunu dile getirdi.
Günümüzde terör ve göçün diğer sorunlardan daha fazla öne çıktığını kaydeden Malkoç, "Küresel göç meselesi özellikle 21. yüzyılın başlarından beri dünyanın hep kanayan yarası olmuştur. Ancak küresel göçü iyi değerlendirmeden, tanımlamadan, anlamadan niçin ortaya çıktığını kavramadan buna çözüm üretmek oldukça zordur." diye konuştu.
Dünyaya bakıldığında her 100 kişiden birisinin mülteci haline geldiğini, özellikle son 20 yılda bunun çok daha fazla arttığını, iki katına çıktığını gördüklerini kaydeden Malkoç, şöyle devam etti:
"Birçok sebebi olmasına rağmen zorunlu göçü 3 ana başlık altında toplayabiliriz. Bunlardan bir tanesi ülkelerde yapılan dışarıdan ve içeriden yapılan askeri müdahaleler. İkincisi siyasi istikrarsızlık. Üçüncüsü de ekonomik, yoksulluklardır. Askeri müdahalelere baktığımızda özellikle Orta Doğu'da, Asya'da, Türkiye'nin çevresinde yaşanan göçlere baktığımızda, göç veren ülkelerin hemen hemen tümüne dışarıdan askeri müdahale yapılmıştır. Örnek olarak söylüyorum, Afganistan'a önce Ruslar müdahale etti, işgal etti. Ardından ABD işgal etti. Ben inanıyorum ki Afganistan'da Rusların ve Amerikalıların işgali olmasaydı, bu işgaller uzun yıllar sürmeseydi Afganistan ve Ön Asya'daki Pakistan ve çevresindeki ülkelerdeki göç olmayacaktı veya bu düzeyde olmayacaktı. Afganistan'ın işgalini ve oradaki çatışmaları, Irak işgali takip etmiştir. Irak işgalinden Suriye etkilenmiş, orada iç savaş çıkmış ve milyonlarca insan göç etmiştir. Aynı şekilde Sudan'dan tutun Nijerya'ya veya Mali'den Somali'ye kadar bu müdahaleler hep göçleri tetiklemiş ve arka arkaya göçlere sebep olmuştur. En son örneğini de Rusya'nın Ukrayna işgalinde görüyoruz."
Birleşmiş Milletlerin (BM) bütün çabalarına ve göçle ilgili birimlerine rağmen genel olarak bakıldığında gereği gibi çalışmadığını belirten Malkoç, "Özellikle BM'deki 5 daimi ülke işgalleri, iç çatışmaları önlemeyi bırak, çoğu askeri müdahaleleri kendisi tetiklemiştir. Eğer biz savaş sebebiyle meydana gelen göçleri önlemeyi düşünüyorsak Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi'nin veciz şekilde ifade ettiği gibi; 'Dünya 5'ten büyüktür.' diyerek BM'in yapısını mutlaka yeniden güçlendirmemiz, değiştirmemiz gerekir." ifadelerini kullandı.
Göçün ikinci temel sebebinin siyasi istikrarsızlıklar, demokratik olmayan rejimler, insan haklarına itibar etmeyen ülkeler, temel hak ve hürriyetleri hiçe sayan yapılar olduğunu vurgulayan Malkoç, "Bunun en somut örneği de Suriye'dedir. Göçün üçüncü temel nedeni ekonomik, yoksulluktur. Global olarak baktığımızda göç veren ülkelerin hemen hemen tümünde yoksulluk vardır. Bir taraftan yoksulluk var, öbür taraftan da o ülkelerin yeraltı kaynakları son derece zengindir. Başka ülkeler bunlardan faydalanırken o ülkelerin yeteri kadar faydalanmasına ekonomik olarak diğer ülkeler müsaade etmemiştir." dedi.
Malkoç, Türkiye'de var olan "Biri yer, diğeri bakar. Kıyamet ondan kopar" deyimini anımsatarak, "Şimdi dünya adeta bu halde. Dünyada bir avuç insan dünyanın bütün nimetlerimden istifade etmeye çalışıyor. Milyonlarca, milyarlarca insan da aç sefil olarak hayatını sürdürmeye çalışıyor. Bu asla kabul edilemez bir şey." şeklinde konuştu.
Dünyaya bakıldığında kuzeyde kalan ülkelerin daha zengin olduğunu aktaran Malkoç, şunları kaydetti:
"Güneydeki ülkeler yoksul, fakir. Hayatını idame ettirmekten aciz insanların oluşturduğu ülkeler. Buna bir tedbir alınması gerekiyor. Bunun da yapılması için sadece o ülkeler veya o ülkelerdeki gariban yoksul insanlar değil, dünyanın zenginliğini elde etmiş olan insanların, kurumların, devletlerin mutlaka bu yoksul ülkelerdeki kalkınmaları desteklemeleri gerekir. İnsanların ihtiyaçlarını gidermek için mekanizma kurmaları gerekir. Aksi takdirde dünyanın yarısı çok zenginken hatta fakir olan ülkelerin kaynaklarını sömürürken oradaki insanlar aç sefilse göç önlenemezdir."
- Irak temsilcisinin iddialarına AK Parti'li Kan'dan cevap
AK Parti İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan,"Uluslararası Yönetişim Standartları, Küresel Mutabakatlar ve Küresel Politika Gündemleri" oturumunda, Irak Parlamentosu'ndan bir temsilcinin Türkiye'nin geçen haftalarda Sincar'ı bombalayarak sivillerin ölümüne neden olduğu iddialarına cevap verdi.
"Irak temsilcisinin söylediklerine cevaben gerçeği yansıtmadığını söylemek isterim. Türkiye mücadelesine devam etmektedir." diyen Kan, Türkiye'nin hem sınırlarında hem de sınırları dışında mücadelesini sürdürdüğünü belirtti.
Türkiye'nin PKK, DEAŞ ve YPG/PYD terörüyle mücadele ettiğine dikkati çeken Kan, şunları söyledi:
"Hem sınırlarımız dahilinde hem de sınırlarımızın dışında bu mücadeleyi uluslararası hukuk dahilinde devam ettiriyoruz. Bu terörle mücadelede Türkiye yükün çoğunluğunu alıyor. Özellikle DEAŞ ile mücadele söz konusu olduğunda yükün çoğunluğunu Türkiye üstleniyor. Biz 4 milyondan fazla insana ev sahipliği yapıyoruz. Onların içerisinde Yezidi insanlar da var. Biz onları da misafir etmekten mutluluk duyuyoruz. Ancak şunu söylemek isterim. Biz terör ile mücadele ederken tek bir sivil hayat kaybedilmesin diye çok ciddi tedbirler alıyoruz. Bu propagandanın herhangi bir temeli yok. Çünkü biz terörle mücadele ederken şundan emin olmaya çalışıyoruz: Tek bir küçük çocuğun, kadının, herhangi bir gencin, insanın hayatını kaybetmemesine çok büyük önem gösteriyoruz. Umuyorum toplantımız çok verimli olacak."