Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, üyeliğinin 70'inci yılında Türkiye'nin NATO'nun vazgeçilmez üyesi olduğunu, sağlam ve güçlü bir üyesi olmaya devam edeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, SETA Brüksel ofisi tarafından düzenlenen Türkiye'nin NATO üyeliğinin 70'inci yılı konulu toplantıya video konferans yöntemiyle katıldı.
Son 70 yıldır Türkiye'nin NATO'da liderlik eden ve taahhütlerine bağlı üyelerinden olduğunun altını çizen Kalın, Türkiye'nin dünyanın farklı bölgelerinde çok çeşitli misyon ve operasyonlara katıldığını, bu anlamda ilk 5 üye arasında yer aldığını söyledi.
Kalın, Türkiye'nin NATO’nun tek Müslüman üyesi olarak, İslam coğrafyasıyla köprü vazifesi gördüğünü dile getirdi.
Türkiye'nin NATO'nun mevcut güvenlik mimarisine somut biçimde katkıda bulunduğunu vurgulayan Kalın, Türkiye'yi vazgeçilmez bir ortak olarak tanımladı.
Ukrayna krizine değinen Kalın, bunun genel olarak tehdit olarak görülse de NATO'nun kurduğu mekanizmalarla sorunu çözmesi açısından fırsat olarak da değerlendirilebileceğini kaydetti.
Kalın, buna örnek olarak NATO'nun önleyici diplomasi mekanizmasının verilebileceğini ve bir yandan Rusya'ya saldırganlığının kabul edilemez olduğu mesajı verilirken, diğer yandan bu mekanizmanın şimdi devreye konulması gerektiğini, Türkiye'nin bunu başından beri desteklediğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ukrayna krizinde ara buluculuk teklifine değinen Kalın, Türkiye'nin bu çatışmayı önlemede önemli rol oynayabileceğine işaret etti.
Kalın, ABD başta olmak üzere NATO müttefikleri tarafından Suriye'de YPG/PKK'ya verilen destekten söz ederek, güvenliğin istikrarsız biçimde sağlanmaması gerektiğini, söz konusu desteğin hem Türkiye'nin ABD ve diğer müttefiklerle ilişkisini de baltaladığını hem NATO içinde birçok sürtüşme yarattığını hem de genel güvenlik kavramını zayıflattığını anlattı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, NATO'nun güvenlik konseptinin tüm terör tehditlerini kapsaması gerektiğini söyleyerek, "Türkiye gelecek yıllarda NATO'nun sağlam ve güçlü bir üyesi olmaya devam edecek." değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye çok önemli sorumluluk üstlendi"
SETA Brüksel'in Koordinatörü Talha Köse'nin moderatörlüğündeki toplantıya Avrupa Parlamentosundaki AB-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Ryszard Czarnecki de videokonferans yöntemiyle katıldı.
Türkiye'nin Avrupa güvenliğindeki rolünün 11 Eylül saldırıları sonrası uluslararası atmosferde önem kazandığını kaydeden Czarnecki, "Türkiye, 1952'den bu yana ise NATO çerçevesinde güvenlik ve savunma alanında Batı'nın sadık bir müttefiki olduğunu kanıtladı. Özellikle Soğuk Savaş sırasında Türkiye, NATO'nun güvenliği konusunda çok önemli bir sorumluluk üstlendi." dedi.
Czarnecki, Türkiye'nin Soğuk Savaş sonrası dönemde çeşitli güvenlik operasyonlarına, barışı koruma misyonlarına ve terörle mücadele çabalarına katkıda bulunmanın yanı sıra İttifakın güneydoğu kanadının savunucusu olarak mimarlarından olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin NATO için önemi
SETA Genel Koordinatörü Prof. Burhanettin Duran, Türkiye'nin Irak ve Suriye'ye sınırı olan tek NATO üyesi, DEAŞ ile sahada mücadele eden tek ülke olduğunu vurguladı. Duran, Rusya-Ukrayna gerginliğinin NATO'nun halen Avrupa'nın güvenliği için daha önemli olduğunu gösterdiğini ve bu anlamda Türkiye'nin rolünün önemine işaret etti.
Avrupa Politika Merkezi Analistlerinden Amanda Paul, Türkiye'nin NATO'nun bütçesine düzenli katkıda bulunan, konumu sayesinde geniş bir coğrafyaya ulaşmasına imkan veren, personeliyle NATO'ya bağlılığını her alanda gösteren bir üye olduğunu ifade etti.
Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Türkiye'nin NATO'ya üye olma sürecindeki kararlılığını ve karşılaştığı zorlukları anlattı.
SETA Araştırmacısı Murat Aslan da özellikle Ukrayna gerginliğinde NATO'nun karar alma süreçlerinde Türkiye'nin önde gelen bir rol oynayacağını ancak Afganistan gibi geçmiş operasyonlardan ders alınması gerektiğini vurguladı.