İZMİR (AA) - İzmir'de 30 Ekim 2020'de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde yıkılan Yağcıoğlu Apartmanı B Blok için yürütülen soruşturma kapsamında, haklarında "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan dava açılan 1'i tutuklu 2 sanığın yargılanmasına başlandı.
İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, sanık müteahhit Ş.A, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşma salonunda tutuksuz sanık inşaat mühendisi O.A, taraf avukatları ve müştekiler hazır bulundu.
Tutuklu sanık Ş.A, binanın yıkılmasında kusuru olmadığını öne sürerek, yazılı savunmasını mahkemeye gönderdiğini söyledi.
Sanık, 1973'ten 2005'e kadar sadece Bornova'da 251 bina yaptığını, 4 ve 5 büyüklüğünde onlarca deprem olmasına rağmen bugüne kadar hiçbirinde hasar ve çatlak meydana gelmediğini ileri sürdü.
Aynı arsada, aynı malzeme ve aynı ustayla yapılan A ve B bloktan sadece birinin yıkıldığını kaydeden Ş.A, "Bu ne bir tesadüftür, ne de ihmaldir. B blokun yıkılması kesinlikle dış müdahaleden kaynaklanmaktadır. Dış müdahaleyle benim aramda illiyet bağı yoktur. Bu müdahaleyi yapanlarla ilgili suç duyurusunda bulundum. 40 yıl boyunca örnek müteahhit olmaya çalıştım. Dokuz Eylül Üniversitesi raporunun 29. sayfasında 23 No'lu kolonun yerinde olmadığı, kesildiği belirtilmiştir. Kolonun kesildiğini depremden sonra raporla öğrendim. Raporda bahçeden bodruma kolon, perde ve kirişin kırılarak girildiği açıkça görülmektedir. Yağcıoğlu Sitesi yöneticileri B blokun bodrum katını soğuk hava (deposu) yapmak için kime kiraya verdilerse sorumlular bunlardır. Sağlık sorunlarım var, tahliyemi istiyorum." diye konuştu.
Ş.A'nın savunması sonrası söz alan bir müşteki avukatı, sanık ifadesine tepki göstererek, "Bilirkişi tespitlerine göre 1975 deprem yönetmeliğine göre bile aykırı yapılmış bu binalar. Sebebi de daha fazla rant ve kar elde etmektir." dedi.
Tutuksuz sanık fenni mesul inşaat mühendisi O.A. da hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirterek, binanın 1975 deprem yönetmeliğine uygun yapıldığını savundu.
O.A, 1975 yönetmeliğinde nervürlü demir kullanma zorunluluğu olmadığını iddia ederek, "1999 depreminden sonra kullanımı zorunlu hale geldi. O döneme kadar hazır beton da yoktu. Beton kalitesini tutturmak kolay değildi. Beton ihtiyaçlarını belirli gruplar karşılıyordu ve hiçbirimizin çimento, su karıştırma oranlarını denetleme olanağı yoktu. 2000 yılından sonra hazır betona geçildi. Kolon kesme olayından haberdar değilim. Muhtemelen ben istifa ettikten sonra olmuştur." ifadelerini kullandı.
Müşteki avukatlarının binanın yapımı sırasında bodrum katında su olup olmadığını sorması üzerine O.A, "Zeminde biriken suları gördüm. İnşaat yapılırken de su vardı. Biriken suyu pompayla çektirdim. Müteahhide de bilgi verdim ama belediyeye bildirmedim." yanıtını verdi.
- "Binanın zemininde hep su vardı"
Müşteki Halit Sarper Keleş ise deprem esnasında eşi ve kayınvalidesiyle birlikte olduklarını ve yaralandıklarını dile getirdi.
Daireyi depremden 16 yıl önce satın aldıklarını bildiren Keleş, "Aldığımız zaman bodrum katta neredeyse yarım metre su bulunmaktaydı. Zaman zaman su tahliye edilirdi. Yağışlar oldu mu su dolardı. Binanın zemininde su hep vardı." dedi.
Keleş'in eşi Yasemin Keleş de sanıklardan şikayetçi olduğunu ifade etti. Duvarlara gevşeklikten çivi bile çakamadıklarını savunan Keleş, ufak bir sarsıntıyı bile çok şiddetli hissettiklerini öne sürdü.
Diğer müştekiler de yakınlarını kaybettiklerini ve sanıklardan şikayetçi olduklarını kaydetti.
Mahkeme heyeti, müteahhit Ş.A'nın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
İzmir'de 30 Ekim 2020'de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde yıkılan Yağcıoğlu Apartmanı B Blok'ta 11 kişi hayatını kaybetmiş, 7 kişi yaralanmıştı.