TBMM (AA) - İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, "Beş müteahhitten hiçbir şeyi esirgemeyen iktidarın, memurlarımız ve emeklilerimiz için reva gördüğü bu zam, hayat pahalılığı altında ezilen vatandaşlarımız için kelimenin tam anlamıyla bir hayal kırıklığıdır." dedi.
Dervişoğlu, Meclis'te düzenlediği basın toplantısı, memur ve memur emeklisinin 2022 ve 2023'teki mali ve sosyal haklarını belirleyen 6. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin, 2 Ağustos'ta başladığını ve dün sonuçlandığını anımsattı.
Zam oranlarına işaret eden Dervişoğlu, "Beş müteahhitten hiçbir şeyi esirgemeyen iktidarın, memurlarımız ve emeklilerimiz için reva gördüğü bu zam, hayat pahalılığı altında ezilen vatandaşlarımız için kelimenin tam anlamıyla bir hayal kırıklığıdır." ifadesini kullandı.
Dervişoğlu, Memur-Sen'in hükümetle masaya oturduğundaki taleplerini anlatarak, "Görüşmeler esnasında neler yaşanmıştır da memurun temsilcisi konumundaki sendika, herhangi bir direnç göstermeden hükümete teslim olmuştur, bunu anlamakta güçlük çekiyoruz." diye konuştu.
Ülkeyi yönetenlerin performansının, kriz anlarında ortaya çıktığını kaydeden Dervişoğlu, "Geride bıraktığımız günler içinde yaşanan orman yangınları ve sel felaketlerinde bu hükumetin ne kadar öngörüsüz, tedbirsiz ve eylem planı yoksunu olduğunu hep birlikte gördük. Pandemi ile ilgili beceriksizlikler de ortadadır." görüşünü savundu.
-"Milli güvenlik sorunudur"
Dış politikada yaşanan gelişmelere de değinen Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yönetilemeyen bir göç dalgasıyla karşı karşıyayız. Aziz milletimiz merak ediyor; 5 milyon Suriyeli göçmenin ardından, sınırımıza dayanan Afgan sığınmacıların durumu ne olacaktır? Bir gün 'Afgan mülteci akını yok' deyip, ertesi gün 'yoğun bir Afgan mülteci akınıyla karşı karşıyayız' diyen Sayın Erdoğan'ın bu konudaki sözlerine de güven kalmamıştır. ABD'de yapılan görüşmelerde ne sözler verildiğini bilmiyoruz. Başka ülkeler ile sessiz sedasız bir pazarlık yapılıp yapılmadığını da maalesef kestiremiyoruz. AK Parti iktidarına bakarsanız, böyle pazarlıkların olmadığını ifade ediyorlar ama herkes görüyor ki, bu hükümetin yanlış uygulamaları yüzünden Türkiye bedeli mukabilinde sığınmacı ithal eden bir ülke konumuna düşürülmüştür. Bu konu, gerçek anlamda bir milli güvenlik sorunudur."
Dervişoğlu, bir gazetecinin, "İngiliz basınında yer alan haberle ilgili mülteci merkezi kurulması yönünde tartışmalar sürüyordu. BBC yayınlanan haberle ilgili özür diledi, haberi geri çekti. Konuyla ilgili Kılıçdaroğlu ve Akşener, Twitter'dan paylaşımlarda bulundu. Hükümet kanadından da 'haber doğru değil neden bu yönde açıklamalar yapıldı' eleştirileri geldi." hatırlatması ve değerlendirmesini sorması üzerine, hükümetin yaptığı uluslararası görüşmelerin kayıt altına alınmadığını savundu.
Kayıt altına alınmayan görüşmelerle ilgili zaman zaman medyadan yanlış bilgiler edinilebildiğini belirten Dervişoğlu, sıhhatli bilginin hükümet tarafından muhalefet partilerine verilmesi gerektiğini söyledi. Dervişoğlu, "İktidar bu görevini yerine getirmeyince zaman zaman karışıklıkların olması da muhtemel hale geliyor." dedi.
-"Afganistan'la yapılan tüm anlaşmalar kadük duruma düşmüştür"
Afganistan tezkeresine ilişkin tartışmalar anımsatılarak, Meclis'e yeni bir tezkere gelmesi halinde destek verip vermeyeceklerine ilişkin soruya Dervişoğlu, şu yanıtı verdi:
"Afganistan ile alakalı hem bir tezkere hem de Afganistan ile yapılmış uluslararası sözleşmeler var. Biz o sözleşmeleri Afgan devletiyle yaptık. Şimdi o sözleşmeyi yaptığımız devlet yok ortada. Dolayısıyla bu zamana kadar Afganistan'la yapılmış olan tüm anlaşmalar ve gerçekleştirilmiş tüm sözleşmeler kadük duruma düşmüştür. Milli Savunma Bakanı da Afganistan'la alakalı bir yeni tezkereye ihtiyaç olduğunu söyledi. Bunun için TBMM'nin olağanüstü toplantıya çağrılması bekleniyor. Şu anda bunun herhangi bir emaresini görmüyoruz. Bir hazırlık olduğu kanaatinde de değiliz. En azından bize yansıtılmış herhangi bir şey yok."
Dervişoğlu, milletvekillerinin trafikteki geçiş üstünlüğüne ilişkin tartışmaların anımsatılması üzerine, "Milletvekili arkadaşlarımızın, özellikle resmi görevlilere, iktidar partisine mensup olmaktan kaynaklı bir avantajı olumsuz bir biçimde kullanmalarını yerinde bulmuyorum. Biz de karşılaşıyoruz. Trafik polisi ya da uygulama yapan polis bizi de durduruyor. Bunlar bizim güvenliğimiz içindir. Zaten milletvekili arkadaşlarımız da geçiş üstünlüklerini mecbur kaldıklarında kullanıyorlar. Yani trafik kurallarını her fırsatta ihlal etmek için verilmiş bir hak değildir bu. Doğru bir biçimde kullanılması lazım. Milletin vekilinin, devletin polisiyle ve yetkililerle nasıl konuşacağını da herkesten iyi bilmesi lazım." şeklinde konuştu.