İSTANBUL (AA) - Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ile Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), İstanbul'u ciddi şekilde etkilemesi beklenen büyük Marmara depremi için kritik öneme sahip 5 sektörün kırılganlıklarının ve güçlendirilmesi gereken alanlarının belirlendiği sektörel çalıştaylar neticesinde bir rapor yayımladı.
TÜRKONFED, TÜSİAD ve UPS'den yapılan ortak açıklamaya göre, UPS Vakfı'nın desteğiyle hazırlanan Sektörler İstanbul Depremine Ne Kadar Hazır? başlıklı rapor kapsamında, enerji, bilgi ve iletişim teknolojileri, ulaştırma ve lojistik, tarım ve gıda, sigorta ve finans sektörleri incelendi.
Raporda, sektörel kırılganlıkların nerelerde yoğunlaştığı, bu kırılganlıkların hangi yöntem, iş birliği ve destek mekanizmaları ile azaltılabileceği, sektörlerin geleceği için bu hazırlık sürecinin ne ölçüde mümkün olduğu değerlendirildi.
2019 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen İstanbul Deprem Çalıştayı'nın sonuç raporuna göre 7,5 büyüklüğündeki bir deprem sonrasında, 1,2 milyon bina stoku olan şehirdeki 194 bin binanın orta ve üstü, 48 bin binanın ise ağır ve çok ağır hasar alabileceği öngörülüyor.
Bununla birlikte toplam nüfusun yüzde 19'unun yaşadığı, GSYH'nin yüzde 30,1'inin karşılandığı; Türkiye'nin insani ve sosyoekonomik faaliyetlerinin çok önemli bir kısmının yürütüldüğü İstanbul'da etkileri yoğun bir şekilde hissedilecek olan Marmara Depremi'nin çok ciddi hayati ve ekonomik riskleri beraberinde getirmesi beklenirken, riskleri azaltmak ise çok koordineli bir hazırlık ile mümkün olabilecek.
- Raporda 5 sektörün önde gelen şirketlerinin afet hazırlıklarına da yer verildi
Bu tespitlerden yola çıkan TÜRKONFED ve TÜSİAD, Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) ve Hedefler İçin İş Dünyası Platformu koordinasyonu, UPS Vakfı desteği ile deprem sürecinde kritik öneme sahip sektörlere yönelik önemli bir çalışmaya imza attı.
Çevrim içi bir toplantı ile tanıtılan raporda; sektörel kırılganlıkların nerelerde yoğunlaştığı, bu kırılganlıkların hangi yöntem, iş birliği ve destek mekanizmaları ile azaltılabileceği, sektörlerin geleceği için bu hazırlık sürecinin ne ölçüde mümkün olduğu değerlendirildi. Raporda 5 sektörün önde gelen şirketlerinin afet hazırlıkları kapsamında yaptığı çalışmalara da yer verildi.
Rapora göre elektrik, akaryakıt, gaz gibi kritik kaynakları kapsayan enerji sektörünün afetlere yönelik farkındalığı yüksek, kurumsal ve sektörel iş birliği potansiyeli güçlü.
Bu sektörün en kırılgan ve en önemli konusu ise elektrik iletim ve dağıtım hatları ile trafoların güçlendirilmesi gerekliliği. Bununla birlikte elektrik iletim ve dağıtım ağı ile ilgili bilgi ve veri eksikliği, iş sürekliliği ile afet ve acil durum planlarının olmaması, deprem anında yaşanabilecek olası kesintilere karşı iş birliğinin yetersizliği ve yüksek maliyetli yatırım nedeniyle altyapının güçlendirilmesi alanında eksikler tespit edildi.
Pandemi döneminde özellikle uzaktan çalışmaya geçilmesiyle birlikte sektörel esnekliğini test eden ve altyapısını güçlendiren bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü, depremde iletişimin sürekliliği için kritik öneme sahip baz istasyonlarından özellikle fay hatları üzerinde olanları güçlendiriyor. Sektörün en ciddi kırılganlığını ise depremde yaşanabilecek enerji kesintileri oluşturuyor.
Arama kurtarma ekiplerinin transferinden afet bölgesinin tahliyesine kadar pek çok kritik rol üstlenen ulaştırma ve lojistik sektörünün yeni durumlara hızla uyum sağladığı Kovid-19 döneminde de net bir şekilde görüldü. Bu sektör için en önemli riski İstanbul'un yollarının, viyadüklerinin çok önemli bir kısmının büyük bir deprem sonrasında çökmesi ihtimali oluşturuyor. Özellikle Kovid-19 salgının önemli tecrübeler kazanan, bu süreçten hem operasyonel hem de mali açıdan güçlenerek çıkan sigorta ve finans sektöründe ise yetişmiş ve tecrübeli eksper sayısının çok az olduğu ifade edildi.
- "Kentsel dönüşümde gerekli hazırlıkların en kısa sürede tamamlanması gerekmektedir"
Açıklamada görüşlerine yer verilen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, dünyada ve Türkiye'de kırılganlıkların ve risklerin her zaman var olduğunu ve var olmaya devam edeceğini belirtti.
Kaslowski, şunları kaydetti:
"Bunlardan ne kadar olumsuz etkileneceğiniz ise ülkenizin bilimsel çerçevede hangi tedbirleri aldığı, tehdit ve risklere karşı ne kadar hazırlanmış olduğu ile ilişkilidir. Bu yüzdendir ki benzer tehditleri yaşayan bazı ülkeler krizleri çok daha az hasarla atlatırken, bazıları maliyetleri çok daha yüksek olan yıkımlar yaşamaktadır. Başta depreme hazırlık olmak üzere doğal felaketlerin yol açacağı olumsuzlukları azaltmak için tüm paydaşların birlikte koordineli hareket etmesi ve kentsel dönüşümde gerekli hazırlıkların en kısa sürede tamamlanması gerekmektedir."
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan da beklenen depremin İstanbul özelinde oluşturacağı riskin, insani ve sosyoekonomik açıdan bir memleket meselesi olduğunu belirtti.
Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Afetlerde devletin imdada yetişeceği beklentisi yanıltıcı bir güvence oluşturuyor. Yerel yönetimler, sivil toplum, özel sektör ve iş dünyası olarak bu sürece etkin bir mekanizma ile katılmamızın, depremin olası yıkıcı sonuçlarını önlemek için tek geçerli yol olduğuna inanıyoruz. Ekonominin ana gücü KOBİ'lerin dayanıklılığının artırılması, olası bir afet veya kriz durumunda yaşanabilecek risklerin azaltılması ve sektörlerimizin hızlı toparlanması, her zamankinden daha büyük önem taşıyor. Bu sonuç hızlı ve kolektif bir dizi eylemi, hareketi ve iş birliğini zorunlu kılıyor."
UPS Türkiye Genel Müdürü Burak Kılıç ise İstanbul'un ülke ekonomisinin kalbi olduğunu belirterek "Deprem kuşağında yer alan ülkemizde olabilecek depremler içerisinde sosyal, ekonomik ve fiziksel anlamda en yıkıcı etkilere olası bir İstanbul depreminde maruz kalacağız. Deprem hayatımızın bir gerçeği fakat bu gerçeği zaman zaman göz ardı edebiliyoruz. Oysa depremi bir risk yönetimi yaklaşımı ile ele almalı ve her alandaki kırılganlıklarımızı tespit edip, afet bilinciyle hazırlanmalıyız." ifadelerini kullandı.
OCHA-UNDP Connecting Business Initiative (CBi) Network Koordinasyon Uzmanı Florian Rhiza Nery, iş dünyası uzmanlığı, kaynakları ve ağları sayesinde toplulukların afetlere daha iyi hazırlanmasını, müdahale etmesini ve afetlerden sonra toparlanmasını sağlayabildiğini belirtti.
Nery, "Bu nedenle iş dünyasının hükümet, insani yardım ve kalkınma ortaklarıyla el ele çalışmaları çok önemlidir. Bu çerçevede özel sektörü afete hazırlık, müdahale ve iyileştirme konularına dahil eden bir platform olarak, afet ve iklim direncini teşvik etme çabalarında CBi Türkiye ağını desteklemekten gurur duyuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.