Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Felaket dönemlerini kargaşa ortamına çeviren dezenformasyon gerçeğiyle uluslararası bir kararlılıkla mücadele etmek zorundayız." dedi.
Altun, ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenen, "Afet Diplomasisi: Dirençli Bir Dünya İçin Uluslararası Dayanışmayı Yeniden Kurgulamak" paneline, video mesaj gönderdi.
Konuşmasına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını ileterek başlayan Altun, Türkiye'nin 6 Şubat'ta çok büyük bir felaket yaşadığını anımsattı.
Kısa bir süre içerisinde çok yıkıcı iki depremin meydana gelmesi ve bunları takip eden artçı depremlerin, devasa bir alanda yaşayan 14 milyonun üzerinde vatandaşı etkilediğini belirten Altun, çok geniş bir etki alanı olan bu depremler sonucunda, 11 ilin 62 ilçesinde ağır yıkım ve can kaybı yaşandığını anlattı.
Altun, depremlerde 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini aktararak, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, geride kalanlara sabır ve başsağlığı diledi.
Depremlerin şiddeti, etki alanının genişliği, can kayıpları ve yıkımın büyüklüğü nedeniyle bu afetin, "asrın felaketi" olarak nitelendirildiğini ifade eden Fahrettin Altun, şunları kaydetti:
"Hiçbir ülkenin kolay kolay hazır olamayacağı, hiçbir devletin tek başına mücadele edemeyeceği bu büyük felaket karşısında daha önce görülmemiş bir devlet-millet dayanışması ortaya konuldu. Felaketin ilk anlarından itibaren başta AFAD, Silahlı Kuvvetlerimiz, sağlık personellerimiz olmak üzere, tüm kamu kurum ve kuruluşlarımız ile sivil toplum kuruluşlarımız ve milletimiz tam anlamıyla bir seferberlik durumuna geçmiştir. Yaşadığımız afetin ilk anlarından itibaren AFAD tarafından Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) devreye sokuldu, Dışişleri Bakanlığımız aracılığıyla Acil Müdahale Koordinasyon Merkezi (ERCC) üzerinden arama ve kurtarma alanında uluslararası yardım çağrısında bulunuldu.
Kısa sürede 35 bini aşkın uzman arama-kurtarma personeli bölgede konuşlandırıldı, bunların üstün gayreti ile 100 binden fazla insanımız enkaz altından canlı çıkarıldı. Aynı zamanda bölgede ihtiyaç duyulan beslenme, barınma, hasar tespit, sağlık, psikososyal destek gibi birçok hizmeti yürütmek amacıyla yaklaşık 300 bin personel hızla bölgedeki çalışmalara dahil oldu. AFAD'dan Türk Kızılaya, bölgede görevlendirilen valilerimizden sivil toplum kuruluşları ve gönüllülerine, devletimiz ve milletimiz bütünleşmiş, 'asrın felaketi' karşısında 'asrın dayanışması'nı ortaya koymuştur."
Bu süreçte Türkiye'nin yaptığı uluslararası yardım çağrısının da çok geniş bir karşılık bulduğuna işaret eden Altun, dünyanın dört bir yanında bulunan 100'den fazla ülkenin yardım teklifinde bulunduğunu, 90'a yakın ülkeden gelen 10 bini aşkın personelin, deprem bölgesinde yürütülen arama-kurtarma faaliyetlerine destek verdiğini söyledi.
"Yardımlaşma ve dayanışma" vurgusu
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, küresel güvenliği tehdit eden unsurlar, salt siyasi uyuşmazlıklar ve bunun sonucu ortaya çıkan askeri çözüm arayışlarından ibaret olmadığını belirterek, "Çağımızda, küresel güvenlik ve refah, ekonomik krizler, salgınlar, kıtlık, iklim krizi, doğal afetler gibi çeşitli unsurlarca tehdit altındadır. Bu sorunlar başlangıçta bölgesel olarak baş gösterse bile zamanla etki alanı genişleyerek, küresel bir sorun haline gelme potansiyelini bünyesinde barındırmaktadır." dedi.
Artık sorunların yerelliği diye bir şeyin söz konusu olmadığının altını çizen Altun, şöyle konuştu:
"İşte bu sebeple bu sorunların çözümünde uluslararası dayanışma ve işbirliği uluslararası anlamda birincil hedef olarak önümüzde durmaktadır. Bu bilinçle biz, uluslararası dayanışmanın önemini bu acı vesileyle bir kez daha dile getiriyoruz ve üzerimize düşen her göreve hazır olduğumuzu bildiriyoruz. Türkiye nasıl geçmişte insani yardım konusunda yoğun çabalar sergilemişse, bugün de sergiliyorsa, yine karşılaştığı asrın felaketine karşı diğer devletlerin ve halkların Türkiye'ye verdiği desteği açık ve net bir şekilde görmüş durumdadır. Türkiye, yardım elini dünyanın her yerine uzatan bir ülke olarak gelen yardım taleplerini şükranla ve minnetle karşılamaktadır. Asrın yaraları sarılmaya devam edilirken, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak düzenlediğimiz bu programla, dünya genelinde herhangi bir yerde ortaya çıkabilecek olası doğal afet veya insani kriz zamanlarında yardımlaşma ve dayanışmanın önemini bir kez daha vurgulamak istedik."
Altun, felaketin ilk anlarından itibaren canla başla mücadele veren başta arama-kurtarma görevlileri olmak üzere, bölgede faaliyet gösteren tüm vatandaşlara, zor günde destek olan ülkelerin liderlerine ve halklarına teşekkür etti.
"Şer odaklarını hiçbir şey durdurmuyor"
Fahrettin Altun, uluslararası dayanışma kadar önemli bir diğer konunun da "dezenformasyon ve dezenformasyonun yıkıcı etkileri" olduğunu belirterek, "Biz yaşadığımız felakette bir kez daha gördük ki yalan haber yayan şer odaklarını hiçbir şey durdurmuyor." diye konuştu. Fahrettin Altun, şöyle devam etti:
"Biz, canlarımızı kurtarmaya, yaraları sarmaya çalışırken maalesef yalan haber ve yanlış bilginin dolaşıma sokulmasıyla mücadele etmek durumunda kaldık. Bir taraftan yaşadığımız afet sürecinin başından bu yana yapılan dezenformasyon faaliyetleriyle mücadele ederken, diğer taraftan kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini temin ettik. Gelinen noktada dezenformasyonun yalnızca milli güvenliğe değil, doğrudan vatandaşın can ve mal güvenliğine nasıl zarar verebileceği de açıkça ortaya çıkmıştır. Türkiye, dezenformasyona en çok maruz kalan ülke olarak bunun zararlarını kararlılıkla dile getirmektedir. Bilinmeli ki bu sadece Türkiye'nin değil, tüm ülkelerin, uluslararası toplumun sorunudur. Yalan ve yanlış bilginin üretilmesi ve yayılması konusunda tüm ülkeleri sorumluluk duygusuyla birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. Felaket dönemlerini kargaşa ortamına çeviren dezenformasyon gerçeğiyle uluslararası bir kararlılıkla mücadele etmek zorundayız."
Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için hem yerli hem de yabancı basın mensuplarının bölgede etkili ve doğru habercilik yapabilmesi için ilk günden bu yana gayret gösterdiklerini vurgulayan Altun, bu kapsamda gazetecilere gerekli teknik imkanı sağladıklarını, sahada personel bulundurduklarını, yabancı gazetecilerin akreditasyon faaliyetlerini gerçekleştirdiklerini söyledi.
"Bütün yaraları sarmak için seferber olduk"
Altun, devlet-millet iletişiminin sağlanması amacıyla yürütülen CİMER faaliyetlerine bir de "Deprem Acil" butonu eklediklerini, böylece, asrın felaketinden etkilenenlerin taleplerini çok daha hızlı şekilde iletebilmesini sağladıklarını kaydetti.
Türkiye'nin, zor gününde kendisine uzatılan yardım elini asla unutmayacağını vurgulayan İletişim Başkanı Altun, şunları ifade etti:
"Gerek BM gerek NATO gerekse diğer birçok uluslararası kuruluş bu yardım elinin uzatılmasında ön planda olmuştur. Bunun yanında, ABD başta olmak üzere müttefiklerimizin destekleri de bizim için oldukça anlamlı olmuştur. Ayrıca gerek NATO tarafından kurulan hava köprüsü ile gerekse NATO-Avrupa-Atlantik Afet Müdahale Koordinasyon Merkezi aracılığıyla tüm NATO üye ülkeleri tarafından ülkemize acil durum müdahale personeli ve gerekli malzemelerle destek sağlanmıştır. Müttefikliğin önemini bu vesileyle bir kez daha görmüş bulunuyoruz. Şunu belirtmek isterim ki yapacağımız hiçbir şey, yitirilen canları geri getirmez, onların yerini dolduramaz. Ancak Türkiye Cumhuriyeti olarak bütün yaraları sarmak için seferber olduk. Bütün yaralar sarılana, bölgede yıkılan her evin, binanın yenisi yapılana, yıkılan şehirlerimiz ruhuyla beraber, eskisinden daha güçlü bir şekilde ayağa kalkana dek durmadan, yorulmadan, dinlenmeden, devlet ve millet el ele çalışacağız."