İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Özbekistan'da yayımlanan Halk Sözü Gazetesi için bir makale kaleme aldı. Altun, “Türkiye ile Özbekistan arasındaki sağlam zemin üzerine daha rafine ve daha güçlü bir ilişki inşa etmeyi amaçlıyoruz” dedi.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Özbekistan’da yayımlanan Halk Sözü Gazetesi’nde “Türkiye ve Özbekistan İlişkilerinde Doğrudan İletişim ve Kültürel Sermaye” konulu bir makale kaleme aldı.
Makalesinde son yıllarda Türkiye ve Özbekistan arasında siyasi ve ekonomik ilişkilerin hızla geliştiğine işaret eden Altun, dünya siyasetinin belirsizlik çağına girdiği bir dönemde her ülkenin daha fazla sayıda dosta ihtiyacı olduğunu, Özbekistan’ı da Türkiye’nin başlıca dostlarından biri olarak gördüklerini belirtti.
Özbekistan ile Türkiye’nin ortak bir kültürel zemin üzerine güçlü kültürel bağlar inşa etmesinin dostça ilişkiler kurgulamanın en kolay ve en garantili yolu olduğunu ifade eden Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Özbekistan ile ilişkilere özel bir önem verdiğini ve Türkiye’nin bu doğrultuda her türlü iş birliğine açık olduğunu kaydetti.
Altun, “Ata topraklarımızdaki Özbek kardeşlerimizin de aynı duygu ve düşüncelere sahip olduğunu bilmek her seferinde bunu görmek bizleri mutlu ediyor” ifadesini kullandı.
"Türkiye ve Özbekistan işte böylesi bir dönemde birbirlerine güven verecek iki ülkedir"
Dünyanın dört bir tarafında hatta kendince istikrarlı bir düzen yakaladığını düşünen Avrupa’da bile birçok jeopolitik krizin patlak verdiğine dikkati çeken Altun, şunları kaydetti: “Ukrayna’dan Libya’ya, Suriye’den Afganistan’a birçok coğrafyada tüketici istikrarsızlıklar yaşanıyor. İç savaşlar, vekalet savaşları ülkelerin kaynaklarını geri dönülmez biçimde harap edebilir. Maalesef birçok komşu ve dost ülke bu anlamda büyük çöküntüler yaşadı. Hepimizin uyanık olması ve birlik halinde hareket etmesi gereken bir döneme girdik. Her ülkenin gerçek dostlara sahip olması gerek. Türkiye ve Özbekistan işte böylesi bir dönemde birbirlerine güven verecek iki ülkedir. Orta Asya’da istikrarın sembolü gibi parlayan Özbekistan, Türkiye için güvenilir bir dost ve kardeş ülkedir. Özbekistan’ın siyasi istikrarını, egemenlik ve güvenliğini Türkiye’ninki kadar aziz saydığımızı belirtmek isterim. Böylesi bir belirsizlik dönemlerinde dost sahibi olmanın kıymetini çok iyi biliyoruz ve Özbek kardeşlerimizle dostluğumuzu hep sıcak tutmak istiyoruz”
İki ülkenin Cumhurbaşkanları nezdinde hem siyasi hem de ekonomik işbirliği zeminleri inşa edildiğini aktaran Altun, bu kapsamda özellikle 2017 yılından bu yana oldukça iyi bir mesafe kaydedildiğini belirtti.
"Ülkelerimiz arasındaki dostluğun kültürel ilişkiler yoluyla güçlendirilebileceğini düşünüyorum"
Altun, iki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin, dostluk ilişkisini tarif etmek için yeterli olmadığına işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bunu ancak ortak bir kültürel zemine oturtabildiğimiz müddetçe geleceğe daha umutla bakabileceğimizi, ülkelerimiz arasındaki dostluğun kültürel ilişkiler yoluyla güçlendirilebileceğini düşünüyorum. Bunun için de gerekli olan en büyük imkana sahibiz. Ortak bir dil ailesinin renkleriyiz. Tarihin çeşitli dönemlerinde siyasi ve ekonomik ilişkilerimiz farklı haller almış olabilir ancak ortak kültürel sermayemiz sapasağlam bir yerde durmaktadır ve Özbekistan ile Türkiye’yi birbirine bağlamaya devam etmektedir. Uluğ Bey’den Ali Kuşçu’ya, ondan da Fatih Sultan Mehmet ve Sahn-ı Seman Medresesi’ne uzanan bilimsel ve kültürel yolculuğunu kim inkar edebilir? İmam Buhari, Tirmizi, Harezmi, Biruni, İbni Sina ve Ömer Hayyam gibi yıldızlarla bezenmiş kültür ve medeniyet havzasının üzerinde oturduğumuzu kim görmezden gelebilir? Bugün Özbekistan ile Türkiye arasındaki ilişkiler siyasi ve stratejik açıdan ne anlam ifade ederse etsin öylesine bir sağlam kültür zemininde oturmaktadır ki toplumsal kardeşlik duyguları her zaman dostane ilişkileri ateşleyecek nitelikte olacaktır. Şimdi Türkiye ile Özbekistan arasındaki sağlam zemin üzerine daha rafine ve daha güçlü bir ilişki inşa etmeyi amaçlıyoruz.”
“İki ülkenin sesi aracısız bir biçimde duyulmalı”
Bunun için de iki ülke arasında doğrudan iletişim ve etkileşimin kapılarını ardına kadar açmak gerektiğini ifade eden Altun, “Özbekistan’ın sesi Türkiye’den, Türkiye’nin sesi de Özbekistan’dan aracısız bir biçimde duyulmalı. Diyaloğumuz devletten devlete ilişkinin ötesinde toplumdan topluma bir ilişki biçimine oturtulmalıdır” dedi.
Altun, güçlü dostluk bağlarının her iki ülkenin de karşılaşacağı jeopolitik ve jeoekonomik meydan okumaları aşmasında önemli bir kültürel sermaye olacağını vurgulayarak, “Belirsizliklerin ve risklerin daha çok arttığı bir dönemde Özbek kardeşlerimizle beraber yürümek Türk milleti ve devleti için büyük bir ayrıcalık olacaktır” görüşüne yer verdi.