TBMM (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Suriyeli sığınmacılar konusunda, "Güvensiz bölgelere gidişin olabilmesi mümkün değil. Bu bayram ve önümüzdeki bayram içinde güvenli bölgelere gidiş konusunda bizim de bir tahdidimiz, kısıtımız söz konusu. Bayram gidişine müsaade etmeme konusunda kısıtımız var." dedi.
Soylu, Meclis'te gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriyeli sığınmacılara yönelik, "Sayın Bahçeli, bunların tamamı bayramlaşmaya Suriye'ye gidecek, daha sonra da gelecekler. Bunları getirecek olan kişinin adı da Süleyman Soylu." sözü hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Soylu, "Kılıçdaroğlu'nun sığınmacılar konusunda uluslararası bir tahrikin içinde olduğu apaçık ortada. Dikkat ederseniz, 2019'da seçim vardı, İstanbul'da ve Türkiye'nin her yerinde özellikle Kılıçdaroğlu ve avanelerinin en temel meselelerinden biri, biraz da Avrupa, Batı hormonlu sığınmacı meselesiydi. 2019 seçimleri bitti, onlar bu meseleyi askıya aldılar ama biz askıya alamayız. Biz kaçak göçmenle de mücadele ediyoruz. Aynı zamanda Türkiye'ye uluslararası koruma statüsünde gelenlerle de ilgilenmek zorundayız. Kılıçdaroğlu'nun, kendi genel merkezinin sınırları dışında bir sınırlar bilgisi olduğunu düşünüyor değilim. Genel sınırlar bilgisi varsa herhalde ilkokulda falan kalmıştır." diye konuştu.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Jandarmanın, özel harekat polislerinin sınır korumasında tedbirler aldığını, korucularla da bu konunun tahkim edildiğini belirten Soylu, "Türkiye'ye girmek isteyen yaklaşık 2,5 milyon kaçak göçmen engellenmiştir. Türkiye'de mükerrerler hariç 1 milyon 100 bini aşkın sığınmacı, daha doğrusu kaçak göçmen yakalanmıştır." bilgisini paylaştı.
Soylu, yakalanan 330 bine yakın kaçak göçmenin, geri gönderme merkezlerinden, uluslararası anlaşmalar ve kurallar kapsamında ülkelerine geri gönderildiğini bildirdi. Yaklaşık 700 bine yakın kaçak göçmenin ise son 5 yılda Türkiye'den Avrupa'ya geçtiğini ifade eden Soylu, "Bütün rakamlarla, denizden ve karadan geçenleri söylüyorum. Kılıçdaroğlu, maalesef Türkiye'de yabancı düşmanlığını körüklemek, aynı zamanda her seçim takviminde sığınmacı meselesini gündeme taşıyabilmek için tahrikkar üslup ortaya koyuyor. Avaneleri de var, hepsi beraber bunu yapıyorlar. Sosyal demokratlığı da kimseye bırakmazlar ama bir taraftan yabancı düşmanlığını da tahrik ederler." değerlendirmelerini yaptı.
- "Farklı bir üslup söz konusu değil"
MHP'nin bugünkü TBMM Grup Toplantısı'nı dinlediğini söyleyen Soylu, "Sayın Genel Başkan'ın daha önceki konuşmalarını dinleyen ve MHP'nin göç raporunu okuyan biri olarak söylüyorum, o gün ne söyleniyorsa bugün aynı anlayışla aynı değerlendirmeler ortaya koyuluyor. Farklı bir üslup söz konusu değil ama Sayın Kılıçdaroğlu ne dünü bildiği ne fikri takibi olduğu ne de bu konularda herhangi bir duruş sergilediği için herkesin kendisi gibi olduğunu zannediyor." şeklinde konuştu.
MHP'nin, sığınmacı konusunda ortaya koyduğu değerlendirmelere değinerek, bu konuda kapsamlı bir göç raporu hazırladıklarını ifade eden Soylu, "Bu raporun bugün de aynı değerlendirmeleri ortada. Bugüne kadar 490 binin üzerinde, 500 bin gönüllü geri dönüş söz konusu. Sayın Bahçeli, bir meseleyi daha ortaya koydu ki bu da yine bu fikri takibin içindedir, bugün bu mesele provoke edilmeye çalışılmaktadır. 11 yıldır Türkiye'nin çok zor şartlarda ve çok zor bir coğrafyada yönettiği, yönetmeye çalıştığı bu meseleyle ilgili provokasyon tabiri en doğru tabirdir." diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin, Suriyeli mültecilere yönelik, "Misafirin ve misafirliğin süresi sınırlıdır." sözü anımsatılarak, değerlendirmesi sorulan Soylu, şunları kaydetti:
"Bu değerlendirmelerin tamamını biraz önce söyledim. Bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bunu Ankara temsilcilerimizle göç konusunda yaptığımız toplantıda da ifade ettim. Bu insanlar elbette kendi memleketlerine geri dönecekler. Geri dönmek için de tüm bu konudaki 490 binin üzerindeki Suriyeli buraya geldiler ve biz orada güvenli hale getirdiğimiz bölgelere de geri döndüler, bundan sonra da dönecekler ve dönmeye devam edecekler. Aynı zamanda bizim de bu konuda her bayram gidiş-geliş esnasındaki süreçlerde de özellikle altını çizerek söylüyorum, zaten güvensiz bölgelere gidişin olabilmesi mümkün değil. Bu bayram ve önümüzdeki bayram için de güvenli bölgelere gidiş konusunda bizim de bir tahdidimiz, kısıtımız söz konusu. Bayram gidişine müsaade etmeme konusunda kısıtımız var."
- "Onlar, kendilerine büyükelçiliklerden ne üfleniyorsa onu söylüyorlar"
Türkiye'nin bir göç politikasının olduğunu söylemeyip eleştiride bulunanların haksızlık ettiğini söyleyen Soylu, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin, Suriye'deki iç savaşın başladığı günden beri bir göç politikası var. Bu göç politikasına Avrupa'nın gelişmiş ülkeleri dahi adım atmamışken Türkiye, Suriyelilerin iç savaştan itibaren Türkiye'ye gelmeye başlamasıyla, biometrik veriler, kimlik verileri, aşıları, sağlık takipleri, gittikleri kamplar, kamplardaki kurallar, geri gönderme merkezleri, geçici koruma yasası, aynı zamanda bunların Türkiye'de çalışabilmesine yönelik kurallar, düzensiz göç stratejisi, uyum stratejisi... Bütün bunlarla ilgili bir politikalar düsturu var. Türkiye bunları tüm bu kurallarla gerçekleştirmektedir. Bu dönem dönem istismar ediliyor. Dikkat ederseniz 'sınır namustur' diyenler, Türk Silahlı Kuvvetlerine bühtanda bulunanlar, bütün bunları söyleyeceklerdir. Siz bunları takip ederseniz yanlış istikamete gidersiniz. Onlar kendilerine büyükelçiliklerden ne üfleniyorsa onu söylüyorlar."
İçişleri Bakanı Soylu, Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verilmesine yönelik eleştirilerin anımsatılması üzerine, Türkiye'de 2021 sonu itibarıyla 120 bini reşit (karı-koca) ve diğerleri çocuk olmak üzere 192 bin Suriyeliye vatandaşlık verildiğini bildirdi. Bu konudaki geçmiş tartışmaları anımsatan Soylu, "Suriyeli iş insanları, zanaatkarlar, öğretim üyeleri, doktor ve mühendis. 'İşte bunları kaçırıyorsunuz yurt dışına, bunları kaçırmayın.' diyenlerle bugün 'Siz bu insanları çocuklarıyla aileleriyle beraber niye vatandaş yaptınız?' diyenler aynı insanlar. Farklı değiller." diye konuştu.
Soylu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bu durumu unutmasının çok normal ve çok da olağan olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Siz esas işi kaçırdınız, aslında Hrant Dink dosyasını açarak FETÖ'yü aklamaya çalışan bir Kılıçdaroğlu'nu atladınız. Biraz sonra, bir iki saat sonra onun nasıl FETÖ'yü aklamaya çalıştığını, mahkeme kararlarıyla ortaya koyan bir süreci değerlendirmiş olacağız. Bir açıklama gelecek. FETÖ'yü ve FETÖ'de kimleri nasıl aklamaya çalıştığını ortaya koyan, zaten bir mahkeme kararı var, diyor ki hepimizi akıldan yoksun sanarak, 'Tetikçi var, işin arkasındaki belli değil.' diyor. Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri işin arkasındakileri çok net bir şekilde ortaya koymuş."
"Kulakları var duymazlar, gözleri var görmezler, kalpleri var anlamazlar." ayetine atıfta bulunan Soylu, "Şimdi bunun örneğini ortaya çıkaran bir süreçle karşı karşıyayız. Kimlerin bu işin arkasında olduğunu, kimlerin yönettiğini ve yönlendirdiğini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin son günler dahil olmak üzere tetikçiler konusunda nasıl bir fikri takip sahibi olduğunu ve nasıl bunları cezalandırdığını, esas itibarıyla işin arkasındakilerin de tespit edildiğini, onların da Kılıçdaroğlu'nun çok ilişki kurduğu büyükelçilerin bulunduğu ülkelerin ellerinde olduğunu bu vesileyle bir kez daha söylemek gerekir. Onu Türk kamuoyuna yanıltmak amacıyla söyleyeceğine, sabahtan akşama kadar birlikte olduğu büyükelçilerden Hrant Dink'in esas katillerini ve arkasında olanları isteyiversin bir zahmet. Kılıçdaroğlu bizim aklımızla dalga geçmesin, milletin aklıyla da alay etmesin. Bu konularda milletimize doğru bilgiler versin, toplumu tahrik etmesin. Milletimizi de provokasyona getirmesin." değerlendirmelerinde bulundu.
Türkiye'nin, sığınmacı meselesini uzun zamandan beri elinden gelen bütün imkanlarla ve bütün insani değerlerle Avrupa ve dünyanın bütün istismarına karşın yönettiğini vurgulayan Soylu, "Bu insanlar elbette ki yerlerine gideceklerdir, onlarla ilgili çalışmalar da yapılmaktadır." dedi.