Çataklı, Suriyelilere yönelik gönüllü geri dönüş programına ilişkin "Sayın Cumhurbaşkanımızın kamuoyuna duyurduğu bir çalışmayla uluslararası bazı yardım kuruluşlarının desteğiyle 1 milyon Suriyeli'nin geri dönüşünü sağlamayı hedefliyoruz" dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) ev sahipliğinde Parlamentolar Arası Birlik (PAB) ile ortaklaşa düzenlenen Küresel Parlamenter Göç Konferansı Hilton İstanbul Bomonti Hotel'de devam etti.
Konferans kapsamında "Dünya'da en fazla yerinden edilmiş insan barındıran ülke olarak Türkiye tecrübesi" konulu oturum düzenlendi.
AK Parti İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen oturumda konuşan İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, göçün hayatın bir parçası olduğunu söyleyerek, yapılması gerekenin tarihin her döneminde olmuş bu olguya doğru çözümler aramak olduğunu dile getirdi.
Avrupa ülkelerinin sınırlarını çok iyi tutarak bu meseleyi çözebileceklerini zannettiklerini anlatan Çataklı, "Sorumluluk almaktan uzak olduklarını görüyoruz. Bu durumda da sorunlar artarak devam ediyor. Biz diyoruz ki bu göç meselesinde işin kaynağına odaklanalım. Kaynağında sorunları çözmek nasıl olacak? Kaynağı kendimiz olmayacağız. Sorunun kendisi değilsek bile çözmek için müdahale edeceğiz." diye konuştu.
Çataklı, Türkiye'nin 4 ayaklı temel stratejisinden birincisi ve en önemlisinin, sorunların kaynağında çözümü olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bunu diplomatik yollarla, görüşmelerle yaparsınız. Türkiye'nin bu konudaki çabalarını bütün dünya biliyor. Bu yeterli mi yetmez. İnsani yardımlar götürürsünüz. Biz yakın zamanda sadece 2022 yılında Afganistan'a 10 ayrı insani yardım tırı gönderdik. 4 bin 166 ton insani yardım malzemesini Ankara'dan trenlerle Afganistan'a ulaştırdık. Aynı zamanda Beyrut'a insani yardım gemileri gönderdik. 1442 ton gemiyle insani yardım ulaştırdık Lübnan'a. Ukrayna'da sıkıntı çıktı, 100'den fazla tırı bu kez gönderdik."
"Botlarını batırmadık, kurşunlamadık, çelme atmadık"
Türkiye'nin stratejilerinden ikincisinin ise insani yardıma destek olduğunu dile getiren Çataklı, şunları söyledi:
"Sonra kalkınma desteği verirsiniz. Türkiye bu konuda gerek TİKA ile gerek Kızılay'ı ile kalkınma destekleri bakımından bu coğrafyalara destek olmak için yoğun bir çabanın içerisinde. Şu anda dünyanın bir çok coğrafyasında güncel olarak yoğun bir göç akını var. Suriye'deki son 10 yıldır devam eden sorunlar nedeniyle bugün ülkemizde 3 milyon 760 bin geçici koruma altında Suriyeli var. Yine Afganistan dahil dünyanın birçok coğrafyasından uluslararası koruma kapsamında müracaat etmiş, işlemleri devam eden 321 bin bu çerçevede insan bulunuyor. Yani Türkiye 4 milyonun üzerinde kişiye bu çerçevede ev sahipliği yapıyor. Ülkeye geldikten sonra siz bu insanlara güvenlik, barınma sağlayacaksınız. Ama aynı zamanda önlerine hedef ve strateji de koyacaksınız. Bizim Türkiye olarak yaptığımız onların bu ülkede insanca, güvenli şekilde kalmaları. Düzensiz göçü, tedbiri, göçmen kaçakçısını bir tarafa koyuyorum. Onunla ilgili mücadele elbette yapılacak, yapılıyor. Ama kapınıza dayanmış, yardıma muhtaç olan, bulunduğu ülkede güvenliği, emniyette olmayan insanlara ülkemiz kapısını açtı ve insani bir muamele gösterdi. Birilerinin yaptığı gibi botlarını batırmadık. Üzerlerine asit döküp yakmaya kalkmadık. Onları kurşunlamadık. Çelme atmadık. Soğuk kış günleri donarak ölsünler diye nehre ya da Ege'nin soğuk sularına itmedik."
"6 milyon insan orada barındırılıyor"
Çataklı, Türkiye'nin güney sınırında ciddi bir istikrarsızlık bulunduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Suriye'nin 21,6 milyon nüfusu vardı, şu anda rejimin veya terör örgütü PKK'nın kontrol ettiği bölgede sadece 8 milyonu duruyor. Geriye kalan yaklaşık 13,5-14 milyonu bu bölgenin dışında. Nereye gittiler, birçok ülkeye gittiler Türkiye dahil. İdlib ve Türkiye'nin ortak operasyon yaptığı bölgelerde şu an halen 6 milyon insan var. 6 milyonun da yaklaşık 3,8 milyonu İdlib, Afrin, Cerablus, Tel Abyad, Elbab, Resulayn'dan değil Suriye'nin diğer taraflarından gelip o bölgeye sığınmış insanlar. Türkiye olarak öncelikle o bölgede güvenlik koridoru oluşturarak, terörden bölgenin arındırılması, hem daha fazla bir kitlesel göç hareketlerinin önüne geçebilmek için çabanın içerisindeyiz. 6 milyon insan orada barındırılıyor. Başta İdlib olmak üzere. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla onların çadırlardan biraz daha insani koşullarda briket evlere alınabilmesi ve barındırılabilmesi için yoğun bir çabamız var. 100 bin hedefiyle başlamıştık. Bunun 60 binini tamamladık. İnşallah yıl sonuna kadar 100 binini de tamamlayacağız."
"1 milyon Suriyeli'nin geri dönüşünü sağlamayı hedefliyoruz"
Suriyelilere yönelik gönüllü geri dönüş programından da bahseden Çataklı, şu bilgileri paylaştı:
"Olabildiğince kendi yerlerinde, vatanlarında, vatanlarına en yakın yerlerde yaşamlarını sürdürebilmeleri için çabanın, desteğin, gayretin içerisindeyiz. Ülkemizde bulundukları süre içerisinde uyumla, herhangi bir sosyal olaya neden olmadan, öğretilerek bulundukları süre içerisinde minimum sorun yaşayarak günü geldiğinde kendi ülkelerine dönebilmelerini temin etmek temel hedefimiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın gerek BM genel kurulunda, gerekse birçok uluslararası görüşmede ifade ettiği, ancak dünyanın gelişmiş ülkeleri dahil birçok noktasından da hiçbir karşılık alamadığımız gönüllü geri dönüş programımız var. Şu ana kadar yürüttüğümüz çalışmalar sayesinde Suriye'ye, Türkiye'nin operasyonlarla güvenliğini sağladığı bölgelere 507 bin Suriyeli gönüllü geri dönüş yaptı. En son Sayın Cumhurbaşkanımızın kamuoyuna duyurduğu bir çalışmayla uluslararası bazı yardım kuruluşlarının desteğiyle 1 milyon Suriyeli'nin geri dönüşünü sağlamayı hedefliyoruz. Bu çerçevede 13 bölgede yerleşim alanları kurulacak ve içlerinde sadece konutlar değil, ticarethaneler, sosyal alanlar, yönetim merkezleri de bulunacak. Bu bölgelerden de 3'ünün bütün detay projeleri hazırlandı. İnşallah yakın zaman içinde inşaatı da başlayacak. Gönüllü, onurlu ve güvenli bir şekilde bu insanların ülkelerine dönmeleri lazım. Bunu temin etmek lazım. Şu an batının yaptığı gibi göç meselesini sadece sınır yönetimden ibaret sayarsak, çok uzun bir gelecekte değil, öngörülebilir şekilde batının, gelişmiş ülkelerin çok daha büyük göçmen sorunlarıyla karşı karşıya kalmaları kaçınılmazdır. Dünyadan isteğimiz 3 şey; bir tanesi kaynak ülkelerde soruna yol açmayın, açtığınız sorunları çözün, destek olun. İki, insanca muamele edin. Üçüncüsü yük paylaşın, sorumluluk alın. Kimsenin, kapılarınızı açın insanlar size gelsin diye bir derdi yok."