İSTANBUL (AA) - İHSAN EL-FAKİH - Yemen'deki İran destekli Husiler, Suudi Arabistan'ın 22 Mart'ta duyurduğu "barış" girişimini kısa süre içinde reddederken savaşın sona ermesi için daha fazla çaba gerektiği bir kez daha görüldü.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan'ın açıkladığı barış girişimi, Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde kapsamlı bir ateşkes ve yine BM himayesinde taraflar arasında istişarelerin başlamasını içeriyordu.
Yemenli tarafların, Körfez İşbirliği Konseyinin Nisan 2011'de açıkladığı Yemen Ulusal Diyaloğu ve Körfez Girişimi'ne dayanarak BM destekli bir siyasi çözüme ulaşmak için istişarelere davet edildiği girişimde ayrıca, Husilere güçlerini derhal ve koşulsuz olarak geri çekmeleri çağrısı yapılan 2216 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararına atıf yapılıyordu.
Girişim ayrıca, Sana Uluslararası Havaalanı'nın bölgesel ve uluslararası uçuşlara açılmasını, Stockholm Anlaşması uyarınca petrol gemilerinden alınan vergi ve gümrük gelirlerinin Yemen Merkez Bankasının ortak hesabına aktarılmasını ve Hudeyde Limanı'nın açılmasını da içeriyordu.
Riyad'ın barış girişimi Yemen hükümeti, BM, ABD ve birçok ülke tarafından memnuniyetle karşılanırken Husiler girişimin yeni bir şey getirmediğini savundu.
Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi, yedinci yılına giren savaşta koalisyona "askeri sürprizler" yapma sözü verirken, Suudi Arabistan'ın girişimine işaret ederek, insani konuları askeri ve siyasi konularla takas etmeyi reddettiğini belirtti.
Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonu Sözcüsü Turki el-Maliki, 9 Nisan 2020'de de yeni tip koronavirüse karşı iki haftalık tek taraflı ateşkes ilan ettiklerini, ancak Husilerin geçici ateşkese uymadığını söylemişti.
Son girişimini Husilerin reddettiğinin zaten farkında olan Riyad, Arap koalisyonunu insani krize neden olmakla ve binlerce sivili öldürmekle suçlamaya devam eden uluslararası topluma mesaj vermeye çalışıyor gibi görünüyor.
- ABD yönetiminin değişmesi Suudi Arabistan'ın Yemen'deki tutumunu etkiledi
Söz konusu girişimin yeni ABD yönetiminin Suudi Arabistan ve Yemen'deki savaş konusundaki tutumundaki değişikliklerden sonra gelmesi de dikkati çekiyor.
Arap Koalisyonu'nun kurulduğu 25 Mart 2015'ten itibaren Barack Obama yönetimindeki ABD, bir süre önce Yemen'in başkenti Sana'nın kontrolünü ele geçiren ve meşru hükümetin geçici başkenti Aden'i almak için güneye yönelen Husilere hava saldırıları düzenlemeleri için koalisyona onay vermişti.
Sonraki Başkan Donald Trump ise, Riyad'ın Tahran'dan destek almakla ve İran'ın Suudi Arabistan karşıtı politikalarını uygulamakla suçladığı Husi grubu aracılığıyla İran etkisinin yayılmasına karşı Yemen'deki savaşta Suudi Arabistan'ı destekledi.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) güçlerinin çoğunu geri çekmesinin ardından bölgesel desteğin en önemli bölümünü kaybetti.
Riyad, dış politika önceliklerini Yemen'deki savaşı sona erdirmek ve İran'la nükleer müzakereleri başlatmak olarak belirleyen Joe Biden'ın Beyaz Saray'a gelmesinin ardından da uluslararası desteğini yitirdi.
Başkan Joe Biden, Beyaz Saray'a geldikten günler sonra Ensarullah'ı (Husiler) yabancı terör örgütleri listesinden çıkarma, ABD'nin hem Suudi Arabistan hem de BAE'ye saldırı silahlarının satışını durdurma ve Yemen'deki savaşı sona erdirmek için diplomatik çabaları yoğunlaştırma kararı aldı.
- ABD'nin çabaları
BM raporlarına göre, Yemen'deki savaş bugüne kadar 233 binden fazla insanın ölümüne yol açtı, bunların 100 binden fazlası gıda, sağlık hizmetleri ve altyapı eksikliğinden hayatını kaybetti.
ABD'nin Yemen Özel Elçisi Timothy Linderking, şubat sonundan bu yana taraflara BM gözetiminde müzakerelerin yeniden yapılmasının önünü açacak kapsamlı bir ateşkes imzalamaları için baskı yapmaları amacıyla birçok ülkeye ziyaret gerçekleştirdi.
Basına yansıyan haberlere göre Linderking, Husilerin başmüzakerecisi Muhammed Abdusselam ile 26 Şubat'ta Umman'ın başkenti Muskat'ta bir araya geldi.
Mart ayının ikinci haftasında Suudi Arabistanlı ve Ummanlı yetkililer bir araya gelerek ABD'nin BM gözetiminde Yemen'deki tarafların ateşkese varması için harcadığı çabayı görüştü.
Koalisyonun özel izin almasına rağmen limanına giren gemileri reddetmesini eleştiren BM'nin çağrılarına yanıt olarak, Yemen hükümeti, 25 Mart'ta yakıt yüklü dört ticaret gemisinin Hudeyde Limanı'na girişine izin verdi.
BM verilerine göre, koalisyon savaş gemileri, izinleri olmasına rağmen en az 13 akaryakıt tankerinin Hudeyde Limanı'na girişini 6 aydan fazla bir süre engelledi.
Öte yandan Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad Bin Mübarek, Husilerin Stockholm Anlaşması'na uymamalarına rağmen 4 geminin limana girişine izin verdiklerini söyledi.
- Husiler cephelerde avantajlı durumdayken girişimi kabul etmeyebilir
Gözlemcilere göre, Marib dahil birçok cephedeki durum Husilerin lehine dönmüş durumda, bu sebeple koalisyonun Sana Uluslararası Havaalanı'nı bölgesel ve uluslararası uçuşlara açması Husileri Suudi Arabistan'ın girişimini kabul etmeye ikna etmeyebilir.
Yemen hükümetinin destekçisi Arap Koalisyonuna altı yıldır liderlik eden ve savaşı askeri olarak çözmek için öngörülebilir verisi olmayan Suudi Arabistan için son girişimin başarısı, uluslararası ve bölgesel çabayı harekete geçirmek, Yemen'deki savaşı durdurmak için siyasi bir çözüme ulaşmak ve Husiler tarafından hedef alınmamak için önem arz ediyor.
Suudi Arabistan son haftalarda balistik füzeler, seyir füzeleri ve insansız hava araçlarıyla ağır şekilde hedef alındı. Ayrıca bu saldırılar, Riyad'ın barış girişimini ilan etmesinden sonra yoğunlaştı.
- Koalisyon savaşın sonu konusunda önünü göremiyor
İran, Husilere verdiği destekle Yemen'deki gerginliği sürdürme kabiliyetini ve savaşın yıllarca devam edebileceğini ortaya koydu. Ancak savaşın devamı sadece İran'ın Husilere desteğinden değil koalisyonun savaşın yönetimi konusundaki vizyonunun tutarsız olmasından da kaynaklanıyor.
Yemen'deki savaş konusunda tarafsız görünen bir tutum benimseyen Umman da dahil olmak üzere yerel ve bölgesel taraflarla kurulan ittifaklar, hem İran'ın Husilere silah göndermesini engelleme konusunda hem de İran'ı Husileri desteklemeyi bırakıp müzakere masasına oturmaya zorlama konusunda rol oynayabilir.
Bu nedenle şu an için Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun savaşı kazanma konusunda öngörülebilir bir durumu yok, bu da Husilere İran'ın da desteği ile savaşı devam ettirmek için ek bir sebep sunuyor.