ANTALYA (AA) - Antalya'da kayıp olarak aranırken ormanlık alanda cesedi bulunan Azra Gülendam Haytaoğlu'nun öldürülmesiyle ilgili davanın görülmesine başlandı.
Antalya 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık M.M.A. Diyarbakır 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile dahil olurken, müştekiler Mezide, Mustafa ile Ezgi Haytaoğlu, taraf avukatları, farklı illerden gelen avukatlar ve bazı dernek temsilcileri salonda hazır bulundu.
Mahkeme heyeti müşteki ve sanık vekillerini dosyaya getirilmesi istenilen kısmi yayın yasağı talebini reddetti.
Söz verilen sanık M.M.A. Haytaoğlu'nun hayatının son bulması nedeniyle çok pişman olduğunu söyledi.
Haytaoğlu ile çalıştığı kafede tanıştığını belirten M.M.A, gayrimenkul sektöründe çalıştığı için Haytaoğlu'na iş verme niyetiyle iletişim kurduğunu öne sürdü.
Olaydan bir gün önce Haytaoğlu'nun Kovid-19 olduğunu öğrendiğini anlatan M.M.A, "Onu olduğu yerden aldım bir şey yemedik, sahilde gezdik ve ilaçlarını aldım. Eve bırakmak istedim ama ablasıyla tartıştığını söyleyerek eve gitmek istemedi. Bir arkadaşını aradı ama açmadı. Bende kalmasını teklif ettim, eve gittik. O salonda ben odama geçtim ve bütün gece alkol ve uyuşturucu almaya başladım." ifadelerini kullandı.
M.M.A, Haytaoğlu'nun o gün uyanmaması üzerine endişe ettiğini, kontrol etmek için salona gittiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Üstünü örtmek isterken 'Ne yapıyorsun?' diye bağırdı. Benim olduğum apartmanda ses çabuk duyuluyordu, hemen ağzını kapattım. Zaten zayıf bir kızdı ve bana engel olamadı. O hareketsiz kalıncaya kadar ağzını kapattım, ben de ne olduğunu anlayamadım. Sonra hareketsiz kaldı, nabzını alamadım. Tanıdığım insanın hayatına mal oldum. Sonra yaşadığım şoku atlatmaya çalıştım ne yapacağımı bilemedim, oturduğum yere yığıldım. Polisi arayamadım ne yapacağımı bilemedim. Sağlıklı karar veremiyordum ve evden dışarıya çıktım. Azra'nın evdeki eşyalarını, çantasını, terliklerini çöp poşetine koydum ve arabayla Boğaçayı'na gittim. Azra'nın cep telefonunu kırıp Boğaçayı'na attım. Böyle olsun istemezdim. Elbiseleri çamaşır suyuna bastırdım, poşetler içine koyup çöpe attım. Olayda kullandığım kesici aletleri Boğaçayı'na attım. Sonra polis aradı ve ilk ifademde inkar ettim. Kurtulabilirim diye düşündüm. Uyuşturucu ve alkolün etkisiyle ne yaptığımı bilmiyordum."
Haytaoğlu'na yönelik cinsel istismar eyleminde bulunmadığını iddia eden M.M.A, zaman zaman gözyaşı döktü.
Sanık avukatının bir sorusu üzerine genç kızın babası Mustafa Haytaoğlu, duruşma salonunda küfür ederek, bağırmaya başladı. Bunun üzerine salonda bulunan polis ve avukatlar Haytaoğlu'nu sakinleştirmeye çalıştı. Sakinleşmesi üzerine Haytaoğlu, dışarıya çıkarıldı.
Haytaoğlu, "Ben çok iyi bir babayım, uyuyamıyorum, kızım sürekli rüyalarıma giriyor." diyerek gözyaşı döktü.
Müşteki Ezgi Haytaoğlu ve erkek kardeşi ise babasının dışarıya çıkarılmasına tepki gösterdi.
- "Kızımın kirli çorabını koklayarak yaşıyorum"
Müşteki Mezide Haytaoğlu ise kızının çorabını mahkeme heyetine göstererek, "Kızımın kirli çorabını koklayarak yaşıyorum. Adaletinize güveniyorum." diyerek ağladı.
Tekrar salona alınan baba Haytaoğlu, konuşurken sinir krizi geçirerek bayıldı. Sağlık ekipleri, Haytaoğlu'na müdahale etti.
Duruşmaya ara verildi.
Aradan sonra devam eden yargılamada dinlenen müşteki abla Ezgi Haytaoğlu, kız kardeşiyle tartışmadığını, kardeşinin hava almak için dışarı çıktığını ve birkaç mesajlaşmanın ardından kardeşine ulaşamadığını ve kayıp ihbarında bulunduğunu söyledi.
Tanık olarak dinlenen S.S, sanıkla aynı sektörde çalıştıkları için tanıdığını ve mağdur ile sanığın tanıştıkları gün kendisinin de sanığın yanında olduğunu söyledi.
Sanıkla parkta alkol alırken bir telefon geldiğini belirten S.S, "Bayan arkadaşının hasta ve onun yanına gitmesi gerektiğini söyledi. Daha sonra kendisini telefonla aradım ama açmadı. Daha sonra bana geri döndüğünde, Azra ile buluştuğunu ve Azra'nın haber vermeden evden gittiğini söyledi. Sanıkla daha sonra buluştuğumuzda Azra'yı merak edip etmediğini sordum, 'yok ya ne merak edeceğim, ne sorup duruyorsun' diye beni tersleyerek konuyu kapattı." diye konuştu.
Tanık S.S, Haytaoğlu'nun kayıp olduğunu sosyal medyada gördüğünü ve sanıktan hiç şüphelenmediğini ifade etti.
Tanık Y.Y, sanığın yaşadığı sitede apartman görevlisi olarak çalıştığını ve olaydan birkaç gün sonra gelen polisleri kamera odasına götürdüğünü anlattı.
Olay günü apartmanda bir bağırma sesi duyduğunu anlatan Y.Y, sanığın ablasıyla tartıştığını düşündüğünü, "Bağırma lan" diye bağırdığını duyduğunu ifade etti.
- "Kasten öldürme"den ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor
Mahkeme heyeti sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Öte yandan Akdeniz Üniversitesi öğrencileri "Azra İçin Adalet" yazılı pankart açarak üniversiteden Antalya Adliyesine yürüdü.
Antalya'da 28 Temmuz'dan beri kızlarından haber alamayan Haytaoğlu ailesinin durumu İlçe Emniyet Müdürlüğüne bildirmesinin ardından arama çalışması başlatılmış, genç kızın cesedi Varsak ormanlık alanında gömülmüş halde bulunmuştu. Gözaltına alınan M.M.A, çıkarıldığı sulh ceza hakimliğince tutuklanmıştı. Haytaoğlu'nun cenazesi, 4 Ağustos'ta Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde toprağa verilmişti.
Akdeniz Üniversitesi öğrencisi Haytaoğlu'nu öldüren M.M.A. hakkında, "kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, "nitelikli cinsel istismar", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve tehdit" ile "hırsızlık" suçlarından 29 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlanmıştı.