SAKARYA (AA) - Sakarya'nın Hendek ilçesindeki fabrikada meydana gelen patlamaya ilişkin aralarında fabrika sahiplerinin de bulunduğu 5'i tutuklu 7 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince Ferizli ilçesinde yeni inşa edilen cezaevi kampüsündeki salonda görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla müştekiler ve taraf avukatları hazır bulundu. Duruşma salonu binası içi ve çevresinde kolluk kuvvetlerince geniş güvenlik önlemi alındı.
Duruşmaya müştekiler, patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları ve diğer izleyiciler yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri uygulanarak alındı.
Dün, tutuksuz sanık Ahmet Ç'ye yönelik çapraz sorgu devam ettiği sırada müştekilerle sanıklar arasında çıkan tartışma üzerine ara verilen duruşma tekrar başladı.
Yoklamayla başlanan duruşmada, sanık Ahmet Ç'nin çapraz sorgusuna devam edildi.
Müşteki avukatının, "Savunmanızda 'Çin Mahallesi dışındaki yerlerde çalışan işçiler üretimi yetiştiremediği zaman yemeğe, molaya çıkamıyordu.' şeklinde beyanda bulundunuz. Buradaki sorumlular kimlerdir ?" sorusuna, "Kişi başına düşen kaç üretim varsa o eninde sonunda çıkacaktı. Üretim yetişmezse akşam Hasan Ali V. tarafından hesabı sorulurdu." cevabını verdi.
- "İlk gördüğümde muskalardan ateş geliyordu"
Çapraz sorgunun ardından beyanı alınan müşteki Aysel A, fabrikada 6 yıldır işçi olarak çalıştığını söyledi.
Patlama sırasında dışarıda olduğunu belirten Aysel A, "Muskaları bize serdirmişlerdi, çok güneş vardı. Kuruyan malları paketliyorduk. Bir ateş, bir ses rüzgar oldu, ateş gördük. İkinci patlamada yerdeydim, hatırlamıyorum, sağ omzum kırılmış, yer yanıyordu. Bizim çalıştığımız mallar da yanıyordu. İlk gördüğümde muskalardan ateş geliyordu. İkinci patlamanın nereden geldiğini görmedim, düşmüştüm." dedi.
Aysel A, herkesin koli sayısının olduğunu, bu sayıyı veremeyenlerin yemeğe, molaya gidemediğini savunarak, "Baskı vardı üzerimizde. Emir ve talimatları Erşan Ö. ve Hasan Ali V'den alıyorduk. Hastanede yattım ama Yaşar Bey, bir kere bile arayıp sormadı, 'geçmiş olsun' demedi. Mağdurum. Şikayetçiyim." ifadesini kullandı.
Müşteki Büşra K. de patlama sırasında bir basınç olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Her şey üstüme yıkılmaya başladı, koşmaya başladım. İş yerinde gerekli ekipmanlar dağıtılıyordu ama yeterli ve koruyucu değildi, hiçbir etkisini göremedim ben. Bu durumu söylüyorduk ama değişen bir şey olmuyordu. İş güvenliği konusunda gerekli eğitimler veriyorlardı. Üretim konusunda herkesin sayısı oluyordu, yanımızda çok mal birikiyordu o sayıyı vermek izin için bu mecburdu. Denetlemeden bir hafta öncesinden haberimiz oluyordu, ona göre eksiklikler gideriliyordu. Asıl üretim bölümü kapatılıyordu."
Patlamada hayatını kaybeden Muhammet Seyfi Çanakçı'nın ablası müşteki Havva G. de şikayetçi olduklarını, davaya katılmak istediklerini söyledi.
Müşteki Enes D, Çin Mahallesi'ndeki misket fırınında çalıştığını belirterek, şöyle konuştu:
"Patlama anında hiçbir şey hissetmedim, anlayamadım, basınç beni ormana fırlattı, savurmasa paramparça olacaktım. 24 gün yoğun bakımda ölüm tehlikesiyle yaşadım. Patlamanın nereden geldiğini anlayamadım. Çin Mahallesinde denetim görmedim. Bize eldiven, bileklik, gözlük veriyorlardı. Arkadaşlarımız bazen kullanıp bazen kullanmıyorlardı. Makine vardı, barut kırılıyordu ve eleme yapılıyordu. Yoğun bakımda yatarken Allah razı olsun patronlarım benim ihtiyaçlarımı gördüler. Sanıkların hiçbirinden şikayetçi değilim. Davaya katılmak istemiyorum."
- "Üretim konusunda üzerimizde baskı vardı"
Müşteki Mücella S, beyanında patlama sesi duyduğunu ve yaralandığını belirterek, üretim konusunda üzerlerinde baskı olduğunu, belirtilen sayıya ulaşmak için yemeğe bile gidemedikleri zamanlar olduğunu savundu.
Müşteki Necla Ö. de torpil bölümünde çalıştığını dile getirerek, "Bir anda bir patlama oldu, yere düştüm. Yere düşünce basınç beni dışarı attı. Fındıklığa gittim, dönüp baktığımda her yer yanıyordu, muska bölümünden simsiyah duman çıkıyordu." ifadesini kullandı.
Patlamada hayatını kaybeden Muhammet Seyfi Çanakçı ve Muhammet Aygün'ün yakınları da sanıklardan şikayetçi olduklarını anlatarak, davaya katılmak istediklerini kaydetti.
Patlamada hayatını kaybeden Halis Yılmaz'ın babası müşteki Halit Yılmaz da beyanında, "26 yaşındaki evladımın 19 kemik parçasını gördüm. Halen kapım açık duruyor çocuğum anahtarını kaybetmiş de gelir diye. Diğer çocuklarım 8 aydır ruhen ve bedenen bitik haldeler. Bütün sanıklardan şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum." dedi.
- "Muska işine başladığımızdan beri korkuyorduk"
Müşteki Fatma G. de muska bölümünde çalıştığını ifade ederek, "Söylememize rağmen önlem alınmadı, muskaları sadece güneşe sererek kurutmaya çalıştılar. Çin Mahallesine girme yetkimiz yoktu. Muska işine başladığımızdan beri son 10 gündür mutsuzdum." diye konuştu.
Müşteki Gülten T. de muska bölümünde çalıştığını belirterek, "Patlama anında sayım yapıyordum. Birden bire patlama oldu, kendimi yere attım, nasıl dışarı çıktım hatırlamıyorum. 5 metre ileriye uçtum nasıl ölmedim şaşırıyorum. Beni hastaneye ağabeyim yetiştirdi, psikolojim bozuldu, tedavi görüyorum. Bunlar cezalarını çeksinler. Her yerde mallar vardı, can güvenliğimiz yoktu, patlama olacak diye uyarmıştık." ifadesini kullandı.
Müşteki Kezban Y. de muska diye tabir edilen ürünlerin patlayacağını söylediklerini savunarak, "Ama bizi hiç dinlemediler. Sanık Hasan Ali V, 'Siz her şeyi görmeyin, duymayın.' dedi. Ben korkuyordum. Patlama olunca masanın altına girdim içerisi kapkaranlık olmuştu, arka taraftan çıkınca bir baktım hiç bir şey yoktu, her şey patlamıştı. Patlamanın muska bölümünde olduğundan şüpheleniyorum." dedi.
- "Eşim böyle bir ölümü hak etmedi"
Müşteki Melike T. de sanık Yaşar C'nin asistanı olduğunu dile getirerek, "Olay anında idari binanın üst katındaydım. Patlamada masanın altına saklandım. Masadan kalktığımda tüm camlar kırıktı ve her yer toz içindeydi. Biz patlamada Hüseyin Can ile lavaboya saklandık, Yaşar Bey lavaboya kadar geldi içeri baktı ve gitti, bizi oradan çıkartmadı, oğlu kurtardı. Sadece Yaşar Bey'den şikayetçiyim çünkü bütün sorumluluk ondaydı." ifadesini kullandı.
Melike T'nin beyanı sırasında taraf avukatları arasında çıkan sözlü tartışma nedeniyle mahkeme başkanı duruşmaya ara verdi.
Aranın ardından sanık Yaşar C'nin avukatının sorusunu cevaplayan Melike T, "Hüseyin C, Yaşar Bey'in oğludur. Biz lavaboya girdiğimizde Hüseyin C'nin başı kanıyordu. Yaşar bey gelip seslendi, 'Lavabodayız.' dedim, geldi baktı ve gitti. Sonra tekrar patlama oldu, Hüseyin C'ye telefon geldi, 'Çıkıyoruz.' dedi ve çıktık." dedi.
Patlamada hayatını kaybeden Erhan Ateş'in eşi Nigar Ateş de fabrikada aşçı olarak çalıştığını ifade ederek, "Olay nasıl oldu anlamadım. Eşim Çin Mahallesi'nde çalışıyordu. Eşim zaman zaman Çin Mahallesi'nde olayda yaşamını yitiren Ramazan Kor'a barut yaptırıldığını söylüyordu. Hepsinden şikayetçiyim çünkü benim canımı benden aldı bunlar. Eşim böyle bir ölümü hak etmedi." diye konuştu.
Mahkeme heyeti, diğer müştekilerin ifadelerinin alınması için duruşmaya yarın sabaha kadar ara verdi.
- Süreç
Sakarya'nın Hendek ilçesi Yukarıçalıca mevkisinde yaklaşık 15 dönüm üzerine kurulu havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020'de saat 11.15'te meydana gelen ve olay yerine 50 kilometre mesafedeki kentin birçok noktasından duyulan patlamalarda 7 kişi hayatını kaybetmiş, 127 kişi yaralanmıştı.
Patlamaya ilişkin gözaltına alınan aralarında fabrika sahibinin de bulunduğu 5 şüpheli tutuklanmış, bir zanlı ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
Kontrollü imha amacıyla Adapazarı ilçesi Taşkısığı mevkisine getirilen fabrikadaki patlayıcıların 9 Temmuz'da saat 11.35'te kamyondan indirildiği sırada meydana gelen patlamada da 3 asker şehit olmuş, 8 jandarma personeliyle kamyon şoförü yaralanmıştı.
İlk patlamaya ilişkin soruşturma kapsamında açılan davada 5'i tutuklu 7 kişinin "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıl 8'er aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti.