MUĞLA (AA) - Muğla'da üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'in öldürülmesine ilişkin davanın 3. duruşmasında mahkeme heyeti, sanıklardan Cemal Metin Avcı'nın tutukluluk halinin devamına, kardeşi Mertcan Avcı'nın yurt dışı yasağı ile tahliyesine karar verdi.
Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanıklar Cemal Metin Avcı ve kardeşi Mertcan Avcı, tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Gültekin'in yakınları, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı, Muğla Barosu temsilcileri, kadın hakları derneklerinin üyeleri ve taraf avukatları duruşmada hazır bulundu.
"Reddihakim" talebi, Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesince reddedildi.
Duruşmada tanık olarak dinlenen sanık Avcı'nın boşanma aşamasındaki eşi Eda Avcı, olayı jandarmanın kayınpederini telefonla aramasıyla öğrendiğini söyledi.
Olaydan sonraki pazartesi günü avukatın, eşinin bir kızla ilişkisi olduğunu söylemesi üzerine bağ evine gittiğini anlatan Avcı, ortamın çok temiz olmasının dikkatini çektiğini belirtti.
Eda Avcı, "Bağ evinde iyi bir temizlik yapıldığını fark ettim. Avukat bana eşimin bir kızla ilişkisini olduğunu, kızın kayıp olduğunu ve ifadeye çağrıldığını söyledi. İlk önce cinayetten bahsetmediler. Daha sonra öğrendim. böyle bir şey yapmış olabilir mi diye sürekli konuştuk." ifadelerini kullandı.
Eda Avcı, Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir'in, "Daha önce Cemal Metin Avcı suçunu itiraf etmemişken niye bağ evine gittiniz?" sorusu üzerine, "Biz bağ evine sürekli gidiyoruz. Bağ evine kayınvalidem, kayınpederim ve eşimin ortağıyla gittim. Orada da yaklaşık 20 dakika bulundum. Sosyal medyada sürekli kızın fotoğrafı paylaşılıyordu. İlişkisini öğrendim, kız kayıptı ve Cemal öldürdü mü acaba diye ve olmuşsa bu olay bağ evinde olmuştur diye bağ evine gece gittim. Aldatılan kişi olarak bağ evinde olabileceklerini düşündüm ve oraya gittim." yanıtını verdi.
Avcı, Epözdemir'in "Cinayet sonrası bir anormallik sezdiniz mi?" sorusunu, "Çok sakindir normalde ama daha da sakin ve durgundu. Yemek yemedi. Sordum, 'Bir şey yok.' dedi ama ben bir şey olduğunu anladım." diyerek yanıtladı.
Sanıklardan Mertcan Avcı'nın kız arkadaşı Bensu Cantekin de Mertcan'ın beş yıldır erkek arkadaşı olduğunu, olayla ilgili fazla bir bilgisinin bulunmadığını, hareketlerinde de anormallik görmediğini ifade etti.
Mertcan'ın ağabeyiyle sıkı bir ilişkisinin olmadığını savunan Cantekin, "Ona yardım ederdi sadece. Bağ evine arada içki götürürdü. Olayı Mertcan kendi söyledi, abisinin alındığını söyledi. Pınar Gültekin'in kaybolmasıyla ilgili gözaltına alındığını söyledi. Olayın geniş içeriğini ise daha sonra basından öğrendim." dedi.
Sanık Mertcan Avcı da pazartesi sabahı iki polisin iş yerine geldiğini, güvenlik kamerası görüntülerine bakmak istediklerini belirtti.
Polise "Ne oldu?" diye sorduklarında, ağabeyinin Pınar Gültekin'in kaybolmasıyla ilgili gözaltına alındığını söylediğini ifade eden Avcı, olayı ilk kez o zaman öğrendiklerini öne sürdü.
"O zaman benim psikolojim çok kötü oldu, bana ve babama sorular sordular. Pınar Gültekin'in kaybolmasıyla ilgili en son abimle görüştüğünü söylediler. Olayı o zaman öğrendim." diyen Avcı, mahkeme başkanının, "Daha önceki ifadelerinde bunları neden söylemedin?" sorusu üzerine, "Ben söylediğimi hatırlıyorum." karşılığını verdi.
Daha sonra mahkemede iki tanığın daha ifadesine başvuruldu.
Söz verilen Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, tanık beyanlarının ezberletilmiş ve kurgulatılmış olduğunu ileri sürdü.
Cinayetin tasarlanıp organize şekilde işlendiğini öne süren Epözdemir, "Sanık daha cinayeti itiraf etmeden eşi, anne ve babası cinayet mahalline gidiyor. Bu kişileri bağ evine götüren motivasyon acaba neydi? Aslında bu çok açık. Bu kişilerin olay mahalli yakınında araç plaka kayıtları ve sigara izmaritleri var. Bunlar olay mahalline suç delillerini yok etmek ve gizlemek için gitmişlerdir." iddiasında bulundu.
Epözdemir, mahkemeye gönderilen bilirkişi raporuna da itirazda bulunarak, raporun objektif ve bilimsellikten uzak olduğunu, hükme elverişli olmadığını savundu, fizik ve kimya mühendislerinden oluşan yeni bir rapor hazırlanması gerektiğini dile getirdi.
Mertcan Avcı'nın da cinayete iştirak ettiğini düşündüklerini savunan Epözdemir, sanığın daha önce verdiği ifadelerle kız arkadaşının anlattığı ifadeler arasında çelişki bulunduğunu, yargılamanın neticesine göre tekrar Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunacaklarını söyledi.
Duruşmada tutuklu bulunduğu Afyonkarahisar Yüksek Güvenlikli T Tipi Ceza İnfaz Kurumundan SEGBİS aracılığıyla hazır edilen sanık Cemal Metin Avcı'ya ise mahkeme heyeti herhangi bir soru yöneltmedi.
Avcı, tanık ifadelerine herhangi bir diyeceğinin olmadığını söyledi.
Mahkeme heyeti, ara kararında sanıklardan Cemal Metin Avcı'nın tutukluluk halinin devamına, kardeşi Mertcan Avcı'nın yurt dışı yasağı ile tahliyesine karar verdi.
Yeniden keşif talebini de reddeden mahkeme heyeti, bu celse dinlenemeyen tanıklardan birinin dosyaya yeni bir şey katmayacağından dinlenmesine yer olmadığına, bir tanığın ise sonraki celseye zorla getirilmesine, Adli Tıp Kurumundan gelecek raporun beklenmesine hükmederek duruşmayı 26 Nisan'a erteledi.
Kararın ardından gazetecilere açıklama yapan Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, sanık Mertcan Avcı'nın tahliye edilmesini çok üzücü bulduklarını söyledi.
Mahkemede sanıklardan çok maktulün özel hayatının yargılandığını iddia eden Epözdemir, "Maktulün 2 yıl 8 aylık özel hayatı için ABD'ye müzekkere yazılmasını kabul edemiyoruz. Bunun cevabı bir yılda gelmez. Olay mahallinde polis memuru tarafından yapılan keşfi kabul etmiyoruz. Israrla Adli Tıp Kurumuna yeniden müzekkere yazılıyor. Bunlara anlam veremiyoruz." diye konuştu.
Tutuklu yargılanan sanıklardan birinin tahliyesinin hukuken ve fiilen kabul edilemez bir durum olduğunu belirten Epözdemir, şöyle konuştu:
"Bugün adaletin öldüğü, umutların tükendiği, Pınar Gültekin'in yarınlarının, umutlarının, geleceğinin bir defa daha elinden alındığı bir gündür. Bugün kamu vicdanında da hukuk vicdanında da mahkum edilmesi gereken bir gündür. Bugünkü tahliye kararı hukuken ve fiilen anlatılacak bir tahliye kararı değildir. Henüz deliller toplanmamışken, delil toplama sürece devam ediyorken, bize göre cinayete iştirakten yargılanması gereken bir sanığın tahliye edilmiş olması, kamu vicdanını rahatsız eder. Biz tahliye kararına da itiraz edeceğiz. Sonuna kadar hukuki mücadelemiz, ulusal ve uluslararası ölçekte devam edecek."
Baba Sıddık Gültekin de yüreği yanan bir baba olarak mahkemeden çıkan karara üzüldüklerini ve tepki gösterdiklerini dile getirdi.
Anne Şefika Gültekin de tahliye kararını beklemediklerini söyleyerek, "Bunu yapanlar Allah'ından bulsun. Çok üzgünüm ve bir şey diyemiyorum." ifadelerini kullandı.
Duruşma öncesi Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri de kadın cinayetlerine tepki gösterdi.
- Olay
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisat Bölümü öğrencisi Pınar Gültekin (27), 16 Temmuz 2020'de Akyaka Mahallesi'nde yalnız yaşadığı evinden ayrılmış, aynı gün ablasıyla telefonla görüştükten sonra kendisinden bir daha haber alınamamıştı. Ailesinin Akyaka Jandarma Komutanlığına kayıp ihbarında bulunması üzerine başlatılan çalışmada Gültekin'i tanıyan kişilerin listesi çıkarılmış ve bölgedeki güvenlik kamerası kayıtları incelenerek görgü tanıklarının ifadelerine başvurulmuştu.
Şüphe üzerine gözaltına alınan genç kızın eski erkek arkadaşı Cemal Metin Avcı, ilk ifadesinde hakkındaki suçlamaları kabul etmese de deliller ortaya konunca bir süre arkadaşlık yapıp ayrıldığı Gültekin'i bağ evinde öldürdüğünü, cesedini yaktıktan sonra varille Gülağzı mevkisindeki ormanlık alana attığını itiraf etmiş ve tutuklanmıştı.
Cemal Metin Avcı'nın kardeşi Mertcan Avcı da soruşturma çerçevesinde telefon sinyallerinin ağabeyiyle aynı zaman diliminde olay yeri ve yakınlarında tespit edilmesi üzerine jandarma ekiplerince gözaltına alınmış, "delil karartmak" suçlamasıyla tutuklanmıştı.
- Dava süreci
Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Cemal Metin Avcı'nın "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, kardeşi Mertcan Avcı'nın da "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
Yaklaşık 10 saat süren 9 Kasım 2020'deki ilk duruşmada mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, Pınar Gültekin'in kesin ölüm nedeninin saptanması için İstanbul Adli Tıp Kurumu ilgili 1. Adli Tıp İhtisas Kuruluna yazı yazılarak yeniden rapor istenmesine ve olay yeri inceleme uzmanı ve bilirkişi marifetiyle olay yerinde keşif yapılmasına karar vererek duruşmayı 4 Ocak'a ertelemişti. İkinci duruşmada Baba Sıddık Gültekin, mahkemede adil yargılama olmadığını öne sürerek duruşma salonunu terk ederek reddihakim talebinde bulunmuş, duruşma 15 Şubat'a ertelenmişti.