Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ordu'da Filistin konulu Cuma hutbesini okudu. Erbaş, "Tarih bize göstermektedir ki, zulüm ebedi olamaz ve zulümle âbâd olunamaz. Masumların kanları üzerine kurulu hiçbir hükümranlık uzun süre ayakta kalamaz. Müslümanlara özgürlük mücadelesinde direnmekten başka çare kalmamıştır" dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nca 81 ildeki camilerde irad edilen Cuma namazının hutbe konusu Filistin. Camilerde Filistinliler için dua edildi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ordu'da Filistin konulu Cuma hutbesini okudu. Erbaş, hutbede, İslam'ın, barış, esenlik, adalet ve merhamet dini olduğunu vurguladı.
İslam'a göre bütün insanların, din, can ve mal dokunulmazlığına sahip olduğunu belirten Erbaş, "Rahmet elçisi olarak gönderilen sevgili Peygamberimiz, savaşın da bir ahlakı ve hukuku olduğunu tüm dünyaya öğretmiştir. Allah Resulü, savaşta dahi olsa kadınlara, yaşlılara, çocuklara, mabetlere, hatta bitki ve hayvanlara asla zarar verilmemesini emretmiştir" dedi.
Müminlerin bayramı olan mübarek cuma gününde yine yüreklerinin yangın yerine döndüğünü, gönüllerin ise mahzun olduğunu dile getiren Erbaş, şöyle devam etti: "Hazreti Ömer'in özgürleştirdiği ve barış yurduna dönüştürdüğü Kudüs'te, Filistin'de, yine masum canlar hayattan koparılmaktadır. Mümin kardeşlerimiz, yerlerinden ve yurtlarından edilmektedir. Dünyanın en tahrip edici bombaları altında masum çocukların, kadınların ve yaşlıların feryatları, vicdanı ve insafı olan herkesi derinden yaralamaktadır.
Yaklaşık bir asır önce Filistin topraklarında barış ve huzura son verilerek fitne ve zulmün tohumları ekildi. İsrail, Müslüman coğrafyanın bağrına saplanan paslı bir hançer gibi işgal ettiği topraklarda Müslümanlara zulmün her çeşidini reva gördü. Barışın yurdu bu topraklara girdiği günden bu yana, uluslararası hukuku ve insan haklarını yok sayarak büyük bir kaos oluşturdu İsrail. İnsanlığın en kadim şehirlerinden biri olan ve ilahi dinlerin kutsal kabul ettiği Kudüs'ün saygınlığına halel getirdi. Kutsal kabul edilen Kudüs'ün saygınlığına bunlar halel getirdi. İlk kıblemiz ve kutsal mabedimiz olan Mescid-i Aksa'nın dokunulmazlığını ihlal etti."
"Gazze'de yaşananlar yürekleri yakmaktadır"
Erbaş, bugün dünyanın savaşlar, işgaller ve küresel krizlerle kuşatılmış olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Bu vahim durumun bedelini ise en çok zayıflar, mazlumlar kadınlar ve çocuklar ödemektedir. İşte Gazze'de yaşananlar, bunun en açık örneğidir. Müslümanların neredeyse üçte birinin mezhep olarak kabul ettiği Gazze şehri bugün bombalar altında tahrip edilmektedir. Gazze'de yaşananlar, yürekleri yakmaktadır. İsrail, bir Filistin şehri olan Gazze'yi yıllardır dünyanın en büyük açık hava hapishanesine dönüştürmüştür. Abluka altına aldığı Gazzeli kardeşlerimizin en temel ihtiyaçlarını temin etmelerine bile engel olmaktadır. Kardeşlerimiz yerinden ve yurdundan edilmiştir. Mal ve mülkleri haksız şekilde ellerinden alınmıştır. Onlara hiçbir şekilde hayat hakkı tanınmamaktadır. Siviller, kadınlar, çocuklar, yaşlılar, topyekun bir halk korkunç silahlarla, bombalarla katledilmiş ve katledilmeye devam edilmektedir. Filistin'de, Gazze'de bugün tüm dünyanın gözü önünde tarihin en büyük zulmü yaşanmaktadır. Bütün bu baskı ve zulümlerin karşısında Müslümanlara özgürlük mücadelesinde direnmekten başka çare kalmamıştır."
Erbaş, Filistin halkının, Allah'ın izni ve yardımıyla kendi ülkelerinde özgürce yaşama imkanına mutlaka kavuşacağını dile getirdi.
Müslümanlar olarak üzerlerine düşenin, birlik ve beraberlik içinde hareket etmek olduğunu vurgulayan Erbaş, "Kardeşlik hukukumuzu canlı tutmaktır. Filistinli kardeşlerimizin haklı mücadelesinde onlara maddi ve manevi destek olmaktır. İşgal edilen topraklarına yeniden kavuşmaları için topyekun gayret göstermektir. Hak ve adalet mücadelesi verirken İslam'ın koyduğu sınırları asla aşmamaktır. Yanlış ve yanıltıcı bilgi ve paylaşımlara itibar etmemektir. Her alanda güçlü olmak ve yer yüzünde adalet ve merhametin teminatı olacak bir medeniyeti yeniden inşa etmek için var gücümüzle çalışmaktır" dedi.
Erbaş, birlik ve beraberliğin yolunun Kur'an-ı Kerim'e kulak vermekten geçtiğine işaret etti.
Mehmet Akif Ersoy'un "Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez, toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez." sözünü anımsatan Erbaş, yüreklerin, İslam, Kur'an, kardeşlik, Müslümanların birliği ve yurt içi ile dışında mücadele veren askerler için toplu çarpmasını isteyerek, buna da çok ihtiyaçları olduğunu söyledi.
Gençlerin ve çocukların da bu ruhla yetiştirilmesini isteyen Erbaş, "Vatan, millet, bayrak ve ezan sevgisiyle yetiştirirsek ve bunu yaparken yüreklerimiz toplu vurursa işte o zaman tefrika bize girmeyecektir" ifadesini kullandı.
Ali Erbaş, hutbeyi "Allah'ım, bütün dünyanın gözü önünde katledilen mağdur ve mazlum Filistinli kardeşlerimize yardım eyle. Vatanımızı, milletimizi ve bütün insanlığı her türlü kötülüklerden, şerlerden muhafaza eyle. Her türlü afetlerden, felaketlerden, her türlü depremlerden, sellerden, yangınlardan muhafaza eyle." sözleriyle tamamladı.
Erbaş, daha sonra cuma namazını kıldırdı.