İSTANBUL (AA) - Esenyurt'ta polis merkezinde müdahil olduğu olay için beklediği odada fenalaşan Birol Yıldırım'ın hayatını kaybetmesine ilişkin tutuklu komiser yardımcısı ile 11 polis memurunun yargılandığı davanın dosyası, görevsizlik kararı verilerek ağır ceza mahkemesine gönderildi.
Büyükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmaya, tutuklu sanık komiser yardımcısı İsmail A.S., bazı tutuksuz sanıklar ve müştekiler ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık İsmail A.S., merkezden gelen "Polis memuru yaralandı, darbedildi" ihbarı üzerine olay yerine gittiklerinde, bir polis memurunun darbedildiğini gördüklerini anlatarak, Barış Uysal ile oğlunu karakola götürdüklerini söyledi.
Karakoldaki kişilere diz çöktürmediklerini ancak secde eder şekilde oturduklarını gördüğünü aktaran İsmail A.S., bahçedeki maktul Birol Yıldırım'ın kendilerine kinle baktığını savundu. Sanık İsmail A.S., savunmasında şunları kaydetti:
"Müteveffa alkollüydü, kendisini küfür etmemesi konusunda uyardım. 'Burada kimseyi tehdit edemezsin.' dedim. Şahıs 3. kez bağırmaya başlayınca ben de bağırmaya başladım ve uyardım, 'Senin konuya dahlin yok, karakolu terk et.' dedim. Müteveffa 'Sizi öldüreceğim, sizi süründüreceğim.' dedi. Biz bu söylemden sonra kolundan tuttuk, nizamiyenin içine aldık. Ben arkasından gittim, karakola girmek istemedi, polislerden biri tekme attı. Ben de bu durumu görünce müdahale ettim, tek başıma tuttum. Yemekhaneye aldık. Burası bizim dinlenme odamızdır. Bu odaya herkes girebilir. Muhafaza odası doluydu. Kesinlikle müteveffayı kelepçelemedim. Odaya soktuktan 10 dakika sonra kelepçe takıldı. Yaralanmalar daha önce yaşanan olaylar nedeniyle meydana gelmiştir. Müteveffayı alkollü olması nedeniyle muhafaza odasına aldık. Gelen vakalar ilk olarak muhafaza odası denilen yere alınır. Hiç şikayet olmadı."
Müteveffa sandalyeye tekme atınca ters kelepçelenmesi emrini verdiğini ifade eden sanık İsmail A.S., şunları söyledi:
"Ters kelepçe bir insanın kendisine, başkasına, etrafına zarar vermemesi için takılır. Kelepçeledikten sonra konuşmadı. 'Birol bey sen bize bağırdın ve tehdit ettin, hatırlıyor musun?' dedim, o da bana 'evet' dedi. Ben odadan 1 dakika sonra çıktım. Yaklaşık 23 dakika sonra şahsın yere düştüğünü görmüşler. Ben bu sırada yan odada oturuyordum. Kargaşada oluşan şişlik nedeniyle elime pansuman yaptım. Personel beni arayarak şahsın fenalaştığını belirterek çağırdı. Ben hemen müteveffanın yanına gittim. Şahıs nefes alıyordu, hayattaydı. 112'yi aradık. Kendimiz de müdahalede bulunduk. Bu durumu bildirdik. Sonrasında rapor almaya gittim. 3 dakika sonra şahsın öldüğünü söylediler."
Sanık İsmail A.S, olay yeri keşfinde, sebilden ve çay ocağından su sızdığının görüldüğünü, yerin bu yüzden ıslak olduğunu, karakolda durmadığını, şahsı alarak karakola teslim ettiğini, kimseyi azmettirmediğini savundu.
Tutuksuz sanık polis memurları ise suçlamaları reddetti.
- "Kargaşa nedeniyle gözaltına alındık"
Maktul Birol Yıldırım'ın arkadaşı müşteki Barış Uysal, yaşanan kargaşa nedeniyle kendisinin ve oğlunun gözaltına alındığını belirterek, "Bu polisler oğlumu aralarına alarak 10-15 dakika boyunca darbetti. O esnada telefon geldi polislere. Telefon geldikten sonra 'Bunları ıslatın öldürene kadar.' denildi. Kimliğime baktılar ve '52 yaşında adamsın, tokat atmıyoruz.' dediler." diye konuştu.
Karakolun girişinde İsmail A.S.'nin kendisine vurduğunu ve Birol Yıldırım'ın kim olduğunu sorduğunu anlatan müşteki Uysal, şunları aktardı:
"Beni doğrudan mutfağa götürdüler. İçeri girdiğimizde 10-15 polis bizi bekliyordu. Üstümüze saldırdılar. Beni döverken oğluma, oğlumu döverken bana izlettirdiler. Bizi daha sonra secde vaziyetinde yere çöktürdüler. Başımızı duvara çevirdiler. Bu sırada içeriye birini getirdiler, kim olduğunu sesinden tanıdım. Birol Yıldırım'dı. O da yanıma düştü, dövüldüğü için. Yerdeyken 'Bende kalp var, stent var, bende şeker var.' diye söyleniyordu. Birol Yıldırım 'Sağ ayağımda nasır var.' dedi. O sırada polis gelip nasırına bastı. Üstümüzde su dökerek, beni oğlumu ve Birol'u dövmeye başladılar."
Barış Uysal, 5 dakika sonra Birol Yıldırım'ın yere düştüğünü ve sesinin kesildiğini ifade ederek, "Polisler ona 'Numara yapma lan kalk ayağa.' dediler. Birisi gelerek Birol'un nabzının olmadığını söyledi, telaşa kapıldılar. Bu sırada bizi dövmeyi bıraktılar. Odadan çıkardılar bizi, çıkarken Birol Yıldırım'ı gördüğümde sırtüstü yatıyordu. Camlı bölmeye geçtik. Bağırsaklarıma bastırdıkları için altım pislenmişti. O yüzden tuvalete gitmek istedim. Elimi yüzümü yıkadım." dedi.
Müşteki Barış Uysal ve maktül Birol Yıldırım'ın ailesi, sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.
- Ara karar
Mahkeme, sanık İsmail A.S.'nin tutukluluk halinin devamına hükmetti.
Sanıkların eylemlerinin "işkence" ve "neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence" suçunu oluşturabileceğini, bu deliller karşısında sanıkların işkence kastıyla mı yoksa yaralama kastıyla mı eylemi gerçekleştirdiğinin tartışılıp belirlenmesi gerektiğini dikkate alan mahkeme, görevsizlik kararıyla dava dosyasının ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar verdi.
- İddianameden
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık İsmail A.S.'nin, Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü Devriye Ekipler Amirliğinde komiser yardımcısı, diğer sanıkların ise polis memuru olarak görev yaptıkları belirtiliyor.
Olay tarihinde bir sitedeki esnaf ile güvenlik görevlileri arasındaki karşılıklı kasten yaralama olayıyla ilgili gerekli tahkikatın yapılması için Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü Devriye Ekipler Amirliğine bağlı görevlilerin olay yerine gittikleri, sitenin güvenlik amiri Barış Uysal ve Alihan Uysal'ı Esenyurt Polis Merkezi Amirliğine getirdikleri anlatılan iddianamede, sitenin özel güvenlik müdürü Birol Yıldırım'ın da Barış Uysal'ın durumunu sormak maksadıyla polis merkezine geldiği kaydediliyor.
Adli Tıp Raporuna göre olay anında alkollü olduğu tespit edilen Birol Yıldırım'ın, karakol önünde yaralama olayının karşı tarafı olan aynı sitede kafe işletmeciliği yapan şahıslarla tartıştığı aktarılan iddianamede, Yıldırım'ın, sözlü sataşmaları üzerine İsmail A.S.'nin müdahalesi ile polis merkezi amirliğinden gönderilmek istendiği, Yıldırım'ın çıkış kapısına yöneldiği sırada olayın taraflarına "Sizinle görüşeceğiz, sizi süründüreceğim." dediği belirtiliyor.
Bunun üzerine hakkında adli işlem yapılması için yeniden karakol binasına alınmak istenen Yıldırım'ın direndiği, direnci kırıldıktan sonra mutfağa getirildiği aktarılan iddianamede, mutfakta bulunan müştekiler Barış ve Alihan Uysal'ın, kendilerinin yüzleri duvara dönük olduğu halde, polis memurlarının Birol Yıldırım'ı darbettiklerini, "Ben kalp hastasıyım, kalbimde stent var." dediği halde dövmeye devam ettiklerini, kendilerinin de aynı polislerce darbedildiklerini, polislerin kendilerini su ile ıslattığını, sanık İsmail A.S.'nin polisleri azmettirdiğini beyan ettiği dile getiriliyor.
İddianamede, sanıkların, müştekilerin iddiası ve tanıklığına göre, kalp hastası olduğunu bildikleri Yıldırım'ın ölmesine sebebiyet verecek nitelikte kusurlu oldukları, sanıkların eylemi ile ölüm neticesi arasında illiyet bağının bulunduğu aktarılıyor.
İddianamede komiser yardımcısı İsmail A.S. ile diğer sanıklar Muhammet K., İsmail G., Muhammed Ş., Mustafa Ş., Erdoğan K. ve Bilal K.'nın "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçundan 2 yıl sekizer aydan dokuzar yıla kadar, müştekiler Barış ve Alihan Uysal'a yönelik eylemleri nedeniyle ise birer yıldan üçer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Diğer 5 sanığın da "kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanılmak suretiyle kasten yaralama" suçundan cezalandırılması talep ediliyor.