Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, elektrikteki düzenlemenin tüketime göre değişmekle birlikte yüzde 8 ila yüzde 14 arasında bir indirime tekabül ettiğini söyledi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, elektrikte yeni düzenlemenin detaylarını TRT Haber'de açıkladı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
"KDV yüzde 18’den 8’e düşürülmüş oldu"
Dün sayın Cumhurbaşkanımız tarafından yapılan açıklamalarla özellikle dar ve orta gelir grubunda yer alan vatandaşlarımızın lehine bir takım iyileştirmeler daha yapmış olduk. Mesken abone grubunda yer alan tüm tüketicilerimize KDV yüzde 18’den 8’e düşürülmüş oldu. Oturduğumuz evlerin tümü konut statüsünde ve bu abone grubundan yararlanıyor. İbadethanelerimiz bu tarifelerden yararlanıyor. Son düzenlemelerle birlikte STK’lar, dernek, vakıflar ve Cemevleri de bu kapsama alınmış oldu.
"Vatandaşımız lehine bir iyileştirme oldu"
Bir diğer iyileştirme de özellikle kırsal alandaki vatandaşlarımızın içme su şebekelerinin üretim ve dağıtımında kullanılan elektrik ihtiyaçları vardı. Onlar da yine en düşük tarife grubuna dahil edilmiş oldu.
Böylece burada hem KDV yüzde 8’e indirilme suretiyle hem de kademe bir miktar daha yükselterek günlük ortalama 8 kilovatsaat ve ayda da 240 kilovatsaate yükseltilmiş oldu. Bu da vatandaşımız lehine bir iyileştirme oldu.
"Ticarethanede de kademeli uygulamaya geçtik"
Bunun yanı sıra ticarethanede de kademeli uygulamaya geçtik. Özellikle küçük ticari işletmelerden, esnaf ve sanatkarlarımızdan gelen talepler vardı. Bunlar üzerine de biz ciddi bir çalışma yaptık. Günlük 30 kilovatsaat ki bu aylık 900 kilovatsaat eder. Biz esnaf odalarımızla da görüştük, küçük işletmelerle de görüştük. Onların ocak, şubattaki tüketimlerini dikkate alarak böyle bir düzenlemeye gidilmiş oldu. Neredeyse burada da yüzde 80’in üzerinde bir kapsama alanı olmuş oldu. Birinci kademeye girecek olan küçük ticari işletmelerin oranı iyileştirilmiş oldu.
Bunun yanı sıra tarımsal sulamada özellikle çiftçilerimizin kullandığı elektrikle ilgili olarak da KDV yine yüzde 8’e indirilmek suretiyle bir iyileştirme yapılmış oldu.
"Yüzde 8 ila yüzde 14 arasında bir indirime tekabül ediyor"
Tüketimine göre değişmekle birlikte hem KDV hem de kademedeki bu iyileştirmeyle birlikte yüzde 8 ila yüzde 14 arasında bir indirime tekabül ediyor. Daha önce birinci kademede KDV dahil bir kilovatsaat enerji için 137 kuruş ödeniyorken şimdi bu düzenlemeyle bu 126 kuruşa, ikinci kademedeki 206 kuruş da 189 kuruşa inmiş oldu. Ticarethanede de birinci ve ikinci kademe arasında yaklaşık yüzde 25’lik bir iyileştirme yapılmış oldu.
"Mevzuata göre 30 gün içerisinde okunması lazım"
Bu uygulama 1 Mart’tan itibaren geçerli. 1 Mart’tan sonraki tüketimlerimiz bu yeni tarifeyle faturalandırılacak. Mart ayı bir geçiş dönemi olacak. Her sayacın okunma periyotları farklı ama asıl etkisini nisan ayından itibaren daha rahat göreceğiz.
Normalde mevzuata göre 30 gün içerisinde okunması lazım ama bazen tatil günleri olabiliyor, bazen de vatandaşlarımız evinde olmuyor, bahçesi kapalı, okuma elemanı girip sayacı okuyamıyor. Bu gibi nedenlerden dolayı birkaç gün önce veya sonra okumalar olabiliyor. Fakat endişeye gerek yok. Biz 8 kilovatsaat gün dediğimiz zaman 30’la çarptığımız zaman 240. Diyelim ki sizin sayacınız 32’nci gün okundu. 240 artı 16 256 kilovatsaate göre ilk kademedeki tarifeden yararlanma imkanına sahipsiniz. 2 gün önce de okuduğu zaman 16 kilovatsaat daha düşük hesaplanacak. Yani burada herhangi mağduriyet söz konusu değil. Sistem otomatik olarak bu şekilde çalışıyor.
Kesinlikle vatandaşlarımız hem EPDK hem de Bakanlığımıza müracaat edebilir. Anında gider müdahaleyi yapar, varsa bir yanlışlık düzeltiriz.
"Krizler, kriz noktaları ister istemez fiyatları etkiliyor"
Özellikle bu tip stratejik emtialar küresel krizlerden ve gerilim noktalarından özellikle de bir sıcak çatışmaya dönüşmüşse, Ukrayna-Rusya krizinde olduğu gibi. Çok çabuk etkilenen emtialar bunlar. Bir de bu çatışmaların içindeki taraflardan bir tanesi önemli bir tedarikçi ve üreticiyse hem petrolde hem gazda önemli bir üretici. Ukrayna, Avrupa’ya giden gaz boru hatlarının önemli bir kısmının geçtiği güzergahlardan birisi. Böyle olunca tabii bu ürünlerin üretilmesi ve pazarlara taşınması, lojistiği, tedarikindeki krizler, kriz noktaları ister istemez fiyatları etkiliyor. Bir de yaptırımlar konuşuluyor. Bunlar içerisinde hangileri olacak, hangileri olmayacak bunlar da yine bu fiyatlamaları etkileyecek.
Krizden önce doğalgazın Avrupa’daki merkezlerdeki fiyatı bin metreküpü yaklaşık 900 dolar iken sıcak çatışmayla birlikte 1400 dolarlara kadar çıktı. Sonra tekrar bir gevşeme oldu ve şu anda 1100 dolar civarında. Petrol, 90 dolarlara kadar düşmüştü, sonra 105 dolarlara çıktı, şu anda 100 dolarlar seviyesinde devam ediyor.
"Ümit ederiz çok fazla uzun sürmeden orada bir sükunet, huzur hakim olur"
Bu tip malların tedarikinde ve üretiminde kısıtlılık ister istemez fiyatların artmasına da neden oluyor. Ümit ederiz çok fazla uzun sürmeden orada bir sükunet, huzur hakim olur. Dolayısıyla da bu piyasalarda etkisi sınırlı kalmış olur. Şu anda görüşmeler devam ediyor bu kapsamda. Türkiye olarak da pozisyonumuz Cumhurbaşkanı olmak üzere izah edildi. Diyalogla bu sorunun çözülmesinden yana olduğumuzu, istenirse ara bulucu olacağımızı, her iki ülkeyle tarihsel bağlarımız olduğunu, özellikle son dönemde ticari anlamda, siyasi alanda her iki ülkeyle iyi ilişkilerimiz oldu, böyle bir durumun bizim açımızdan kabul edilemez olduğunu da ifade ettiler Cumhurbaşkanımız. İnşallah kısa süre içerisinde bu durum eski haline kavuşur.
"Emtia fiyatlarında da ciddi artışlar oldu"
Pandemi esnası ve sonrasına baktığımızda çok dalgalı bir piyasadan bahsediyoruz. Sadece enerji ürünleri açısından değil. Emtia fiyatlarında da ciddi artışlar oldu. En trajik radikal değişimleri de enerji ürünlerinde gördük. Pandemi esnasında bin metreküpü 120 dolarlara kadar düşen doğalgazın fiyatı geçtiğimiz yıl özellikle pandemi sonrası 1400-1500 dolarlara kadar çıkmıştı. Hatta bir iki günle sınırlı olmakla birlikte 2 bin dolarları bile test etti. Sonra kömürde aslında benzer bir şey yaşadık. Yine pandemide tonu 50 dolar civarında olan kömürün fiyatı 250 dolarlara çıktı. Yılbaşı itibarıyla bir miktar gevşemişti fiyatlar. Krizle birlikte orada da bir yükseliş var.
"Hükümetimizin yüklenmiş olduğu bedel yaklaşık 100 milyar lira"
Geçtiğimiz yıl bu yüklerin büyük bir kısmını biz devlet olarak üstümüze aldık. Hem doğalgaz faturalarına yansıtmadık hem de elektrikte benzer bir uygulamaya gittik. Geçtiğimiz yıl doğalgaz ve elektrikte hükümetimizin yüklenmiş olduğu bedel yaklaşık 100 milyar lira. Yine pandemide biliyorsunuz akaryakıttan alınan ÖTV’yi de vatandaşı rahatlatmak adına feragat edilmişti. O da yaklaşık geçtiğimiz yıl itibarıyla 65 milyar liralık bir rakamdan bahsediyoruz. Toplamda enerji ürünlerinde doğrudan ya da dolaylı olarak destek miktarı 165 milyar lira.
"Avrupa’nın en büyük tedarikçisi Rusya"
Bu sene destek miktarı da bu rakamın altında olmayacak. Artan maliyetlere rağmen hem elektrikte hem gazda destek miktarı geçtiğimiz yıldan daha fazla olacak gibi duruyor.
Avrupa’nın en büyük tedarikçisi Rusya. Yaklaşık gazının yüzde 40’ını Rusya’dan alıyor. Sadece bizim ülkemiz üzerinden değil hala şu anda Ukrayna da dahil olmak üzere başka boru hatlarıyla aslında doğalgazı Avrupa’nın içlerine kadar taşıyor.
"Biz sadece Rusya’dan gaz almıyoruz"
Türkiye olarak biz daha önce biliyorsunuz Ukrayna üzerinden gelen hat üzerinden gazımızı alırken iki sene önce TürkAkım devreye girdi. Artık doğrudan Karadeniz altından ve iki ülke arasında yapılan anlaşmayla da Karadeniz altından TürkAkım üzerinden kendi gazımızı alıyoruz. TürkAkım 2 de yine Türkiye üzerinden Avrupa’ya, Balkanlar’a doğru giden başka bir hat daha var. Her iki hatta da tedarikçi ülke Rusya. Kontratta yazılı miktarlara uygun oranda sevkiyatını yapıyor. Mavi Akım’dan biliyorsunuz zaten daha önceden alıyoruz.
Biz sadece tabii Rusya’dan gaz almıyoruz. Onun yanı sıra Azerbaycan'dan doğalgaz alıyoruz, iki boru hattıyla geliyor. İran’da uzun zamandır işleyen bir boru hattımız var. Bunların yanı sıra LNG terminallerimizin giriş ve işleme kapasitelerini artırmak suretiyle ciddi bir kapasite artışına gitmiş olduk. İki tane kara LNG terminalimizin hem kapasitesini artırdık hem de FSRU diye adlandırdığımız yüzer mobil LNG terminalleriyle de sistemin güvenliğini artırmış olduk.
Bu arada yer altı doğalgaz depolarımızın kapasite artırma çalışmaları devam ediyor. Ülkemiz büyüyor. 81 ilin tamamında doğalgaz var. Ülkenin yüzde 80’i doğalgaza erişmiş durumda. Bu kadar gaz tüketimi olan bir ülkede sadece bir tedarikçiye bağlı kalarak tüm sistemin dengesini ayakta tutmanız mümkün değil. Onun için biz burada kaynak giriş noktalarını ve kapasitelerini artırmak suretiyle sistem dengesini ve arz güvenliğini sağlamış oluyoruz.
Ülkemiz üzerinden transit geçişli iki boru hattı var. Birisi Türk Akım 2, diğeri de TANAP. TANAP'ın da kapasitesi 16 milyar metreküp. Bunun 6 milyar metreküplük bir kısmı ülkemiz ihtiyaçları için burada kullanılıyor, 10 milyar metreküpü de Yunanistan, Arnavutluk üzerinden İtalya’ya kadar giden bir güzergahtan söz ediyoruz.
"Şu anda LNG üreten ülkelerin sayısı artıyor"
Bugünden yarına yüksek miktarlı bir doğalgaz taşıması ve sevkiyatı için alternatif rotaların belirlenmesi, projelerin yapılması, finansmanın temin edilmesi, boru hatlarının yapılması, işletmeye alınması çok kolay değil. Burada özellikle Avrupa açısından baktığımızda alternatif kaynaklara erişim açısından çok kısa orta vadede pratik çözüm yok. Planlamalar yapılır, uzun vadede pazara ulaşır, o olabilir. Burada bir LNG konusu var. Daha mobil, daha hızlı çözüm üretilebilecek. Şu anda LNG üreten ülkelerin sayısı artıyor. Bunun yanı sıra doğalgaza talep özellikle kömüre göre daha ekonomik daha çevreci olduğu için tercih edilen bir yakıt olduğundan dolayı dünyada da küresel anlamda doğalgazın payı giderek artıyor.
Özellikle kömür santrallerinden ve kömürden çıkış stratejisi izleyen ülkeler de kısa orta vadede kömürden çıkıp gaza yönelebilirler. Gaza olan talep artacak gibi gözüküyor. Ülkelerin de bunu planlarken de özellikle en az 20 yıllık bir projeksiyonda bunları sağlaması gerekiyor.
"Yeni güzergahlar gündeme gelebilir"
Biz bu anlamda son 15-20 yılda yapılanlara bakınca ülkemizin gelişmesine, kalkınmasına, sosyal ekonomik gelişmesine paralel olarak bu ihtiyaçları planladık. Bundan sonra da yeni güzergahlar gündeme gelebilir, yeni kaynaklar gündeme gelebilir. Doğu Akdeniz bir alternatif olabilir. Kazan-kazan mantığıyla Doğu Akdeniz’de üretilen gazın hem Türkiye’de hem dış pazarlarda kullanımına imkan verecek modeller üzerinde çalışılabilir.
"Oradaki hak ve menfaatlerimizden vazgeçmiş değiliz"
Biz biliyorsunuz Karadeniz’deki programımızdan dolayı Doğu Akdeniz’deki gemilerimizi Karadeniz’e sevk etmiştik. Oruç Reis gemimiz Doğu Akdeniz’de sismik çalışmalarına devam ediyor. Oradaki hak ve menfaatlerimizden vazgeçmiş değiliz. Şu Karadeniz’i bir önce tamamlayalım, vatandaşlarımızın hizmetine, emrine sunalım sonra tabii onların hepsi değerlenecek.
"Üretim kuyularımız da devam ediyor"
Bildiğiniz gibi 2020 yılında ilk keşfi gerçekleştirmiştik. Akabinde geçtiğimiz yıl Amasra bölgesinde bir keşfimiz daha oldu. 540 milyar metreküpe ulaştık. Şu anda orada üretim kuyularımız da devam ediyor. Tuna-1 bizim ilk keşif yaptığımız yer, Amasra-2 ikinci keşfimiz. Bu arada biz tabii Türkali kuyularını kazdık. Gemilerimizin bir kısmı üretim amaçlı kuyuları açıyor hem de üretime hazırlık çalışmaları yapıyor. Şu anda Fatih sondaj gemimiz daha önce keşif yaptığımız sahaların güneydoğusunda kalan Karasu-1 adı verdiğimiz noktada sondajına devam ediyor keşif amaçlı. Bir sahaya ilk defa gidiyorsanız buna keşif amaçlı sondaj deniyor.
Bu sahalar birbirine benziyor jeolojik yapıları itibarıyla, ümitliyiz. Şu anda 1-2 hafta oldu. 2-2,5 ay içerisinde çalışmaları tamamladıktan sonra varsa yeni müjdeleri vatandaşımızla paylaşacağız. Asıl hedefimiz Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında ilk üretimi yapıp ulusal şebekemize basmak ve böylece evlerimize kadar bunu getirmek.
"Dördüncüsü yolda"
Biz denizlerde aramaya kendi imkan ve kabiliyetlerimizle aslında 2018 gibi başladık. Daha önce sismik gemilerimiz vardı ama sondaj gemilerimiz yoktu. Önce Fatih alındı, Yavuz, Kanuni 3 tane gemimiz alındı bir dördüncüsü yolda. Dördüncü gemi de herhalde bir iki ay içerisinde ülke sınırlarımız içinde olmuş olur. Sondaj kabiliyetimizi artırınca yerli insan kaynağımızın kabiliyetlerini geliştirmiş olduk. Dolayısıyla başkasına bağımlı olmaksızın bu sondajları, aramaları yapabilir hale geldik. Karadeniz’de özellikle bizden önce de yine Türkiye Petrolleri’nin uluslararası petrol şirketlerinin arama çalışmaları ve sondajları olmuş fakat oralarda bir keşif olmamış.
Şimdi biz oralarda aranmayan noktalarda yeni bir jeolojik formasyon yakalamış olduk. Oradaki tecrübeler, elde edilen verilerin değerlendirilmesinden sonra yeniden masaya yatırıyoruz, yeniden analiz ediyoruz. O bize yeni vizyonlar, yeni ufuklar kazandıracak. Daha işin başındayız. Karadeniz’i biz artık bir yerde karış karış tarayarak vatandaşımızın hizmetine sunmak arzusundayız.
"İthal ettiğimiz doğalgaza göre çok ekonomik olacak"
Buradaki miktar 540 milyar metreküp. Tabii ilk yıl üretimi düşük olacak. 3-4 milyar metreküple başlayacağız. Ama biz bir 4 yıl içerisinde oradaki üretimimizi 4 kat artıracağız. 15 ila 20 milyar metreküpe çıkarız yıllık. Baktığımızda da neredeyse bir 25 yıl yetecek kadar bir gazdan bahsediyoruz. Özellikle konut ihtiyacımızın hemen hemen tamamını bu sahadan karşılayabilecek durumda olacağız. Bu saha üretime hazır hale geldiğinde hem vatandaşımız hem devletimiz kazanacak dedik. Bizim yaptığımız bütün hesaplamalar da onu gösteriyor. Özellikle doğalgaz fiyatlarının tavan yaptığı şu dönemdeki fiyatlarla mukayese edildiğinde çok daha ekonomik olacağını öngörüyoruz.
Burada devletin bir bu tip hizmetlerde biliyorsunuz kardan ziyade kamu hizmeti mantığıyla, şüphesiz belli maliyetler var bu maliyetlerin karşılanması gerekecek ama her halükarda ithal ettiğimiz doğalgaza göre çok ekonomik olacak.
Akkuyu Nükleer Santrali
İnşaat yoğun şekilde devam ediyor. 4 tane reaktör yapıyoruz. Biz bir tesis gibi görsek de orada 4 ünite var. 4 tane ayrı çalışan nükleer reaktör olacak demektir. Her bir reaktör, her bir ünitenin elektrik kurulu gücü 1200 megavat. Toplamda 4 olacak bittiğinde o zaman da 4800 megavata ulaşıyoruz ki bugünkü ihtiyacımızın yüzde 10’unu orada üretiyor hale geleceğiz.
Tabii bizim Rusya’yla ilişkilerimiz enerji bağlamında sadece doğalgazdan ibaret değil. Programa göre ilerliyor. Bugün bir değerlendirme için erken. Büyük bir çoğunluğu Rusya’dan gelen ekipmandan oluşuyor. Kendileriyle de oturup görüşeceğiz. İnşallah bir aksama olmadan belirlediğimiz hedef doğrultusunda 2023 yılında ilk reaktörü devreye almış olacağız.