Dünya genelinde 2020'de 4 veya üzeri şiddette 13 bin 654 deprem yaşanırken, bunlardan en güçlüsü 7,8 büyüklüğünde ABD’nin Alaska eyaletinde kaydedildi.
Dünya üzerinde her yıl toplamda büyüklü küçüklü yaklaşık 500 bin deprem gerçekleşiyor, bunların yaklaşık 100 bini hissedilirken 100 kadarı da hasara yol açıyor.
ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezine (USGS) göre, 2020’de dünya genelinde 4 veya üzeri büyüklükte 13 bin 654 deprem yaşandı.
En şiddetli deprem, 22 Temmuz 2020’de 7,8 büyüklüğünde ABD'nin Alaska eyaletinde gerçekleşti.
USGS uzmanları, günümüzde geçmişe nazaran daha çok depremin kaydedilmesinin sebebinin, teknolojinin gelişmesiyle daha çok sismik istasyon verisi almaları olduğunu ifade ediyor. Dünya üzerinde 1931’de depremleri kaydetmek için 350 sismik istasyon varken bugün bu rakam binlerle ifade ediliyor.
Depremler, oluşumlarına göre tektonik, volkanik ve çöküntü olmak üzere toplam üç kategoriye ayrılırken, tektonik sarsıntılar, şiddet ve büyüklük bakımından en yıkıcı deprem çeşidi olarak öne çıkıyor.
Yer kabuğunda fay adı verilen kırıklarda meydana gelen hareketler, dünya genelinde gerçekleşen depremlerin tamamına yakınını oluşturuyor.
Büyük Okyanus Havzası'nı çevreleyen "At Nalı" Şili'den Yeni Zelanda'ya uzanıyor
"Pasifik Ateş Çemberi" adı da verilen Pasifik Deprem Kuşağı, en yoğun deprem kuşağı olarak biliniyor. Dünya genelindeki depremlerin yüzde 90’ı, büyük depremlerin ise yüzde 81’i bu kuşakta meydana geliyor.
Büyük Okyanus Havzası’nı çevreleyen bir "At Nalı" şeklinde olan ve ayrıca aktif volkanların yaklaşık yüzde 75’ini barındıran "Pasifik Ateş Çemberi", Büyük Okyanus'un Asya ve Amerika kıtalarına komşu olan levha sınırlarına denk geliyor.
Şili'den kuzeye doğru Güney Amerika kıyıları, Orta Amerika, Meksika, ABD’nin batı kıyıları ve Alaska’nın güneyinden Aleut Adaları, Japonya, Filipinler, Yeni Gine, Güney Pasifik adaları ve Yeni Zelanda’ya kadar uzanan bu kuşak yaklaşık 40 bin kilometreden oluşuyor.
2020’de 7 veya daha üzeri şiddetindeki 9 büyük depremin de 7’si yine bu kuşakta meydana geldi.
Şili'nin Valdivia bölgesinde 1960’ta yaşanan 9,5 büyüklüğündeki deprem, bugüne kadar kaydedilen en yıkıcı deprem olarak kayıtlara geçti.
USGS’ye göre tüm depremlerin yüzde 5-6’sının, büyük depremlerin ise yüzde 17’sinin gerçekleştiği ikinci büyük deprem kuşağı, Alp- Himalaya Deprem Kuşağı. Türkiye’nin büyük bir bölümün de yer aldığı bu kuşak, Endonezya’dan başlayarak Himalayalar ve Akdeniz üzerinden Atlas Okyanusu’na kadar uzanıyor.
Şimdiye kadar yaşanan en yıkıcı depremlerden biri, 2004’te Endonezya'nın Sumatra bölgesinde 9,1 büyüklüğünde meydana geldi.
Atlas Okyanusu boyunca uzanan en yoğun üçüncü kuşak ise Atlantik Bölgesi Kuşağı olarak biliniyor.
Kuzey ve Güney Amerika
Küresel Deprem Tehlikesi Değerlendirme Programı (GSHAP), dünya üzerinde oluşturduğu 20 merkezden toplanan verilerle, deprem kuşaklarını, kıtalara ve deprem büyüklüklerine göre sınıflandırarak dünya bölgesel deprem kuşakları haritasını oluşturdu.
Kuzey Amerika'daki birkaç büyük deprem bölgesinden biri, Alaska'nın orta sahilinde, kuzeyden Anchorage ve Fairbanks'e uzanıyor.
Diğer bir faaliyet bölgesi, Pasifik levhasının, Kuzey Amerika levhasına sürtündüğü, Britanya Kolumbiyası’ndan Baja Meksika'ya kıyı şeridi boyunca uzanan bölgede yer alıyor.
ABD’nin Sierra sıradağlarının güneyinde, Meksika'daki aktif deprem bölgesi Puerta Vallarta kenti yakınından Guatemala sınırındaki Pasifik kıyılarına kadar uzanıyor. Kokos levhası ve Karayip levhası sınırı, Orta Amerika'nın batı sahillerinin çoğu sismik açıdan aktif.
Kıtadaki diğer bir faaliyet bölgesi de Jamaika'dan Güneydoğu Küba'ya ve Haiti ile Dominik Cumhuriyeti arasında bir yay (Karayip Levhası) oluşturuyor.
Güney Amerika'nın ise en aktif deprem bölgeleri kıtanın Pasifik sınırı boyunca uzanıyor. İkinci önemli sismik bölge, Kolombiya ve Venezuela'nın Karayip kıyılarından geçiyor. Dünyada kaydedilen en güçlü 10 depremden 4'ü Güney Amerika'da meydana geldi.
Asya ve Avrupa
Asya’daki deprem faaliyetleri, en yoğun olarak Endonezya takımadalarının etrafını saran Avustralya levhası ve üç kıtasal levhanın arasında uzanan Japonya’da görülüyor.
Endonezya, Fiji ve Tonga adaları (Avustralya doğusunda) gibi ülkelerde de her yıl çok sayıda deprem kaydediliyor.
Dünyanın büyük deprem bölgelerinden bir diğeri olan Orta Asya’daki fay hareketliliği, Karadeniz'in doğu kıyılarından güneye doğru İran ve Pakistan'a, Hazar Denizi'nin güney kıyıları boyunca uzanan bir alanda gerçekleşiyor.
Kuzey Avrupa, İzlanda'nın aktif volkanik faaliyet bölgesi hariç, büyük deprem bölgelerinden uzakta yer alıyor. Türkiye ve Akdeniz kıyılarına doğru, güneydoğuya uzanan kuşakta (Alp-Himalaya kuşağı) sismik aktivite riski artıyor.
Afrika
Afrika, yaşlı bir kütle olduğu için diğer kıtalara kıyasla çok daha az deprem bölgesine sahip. Deprem faaliyetleri, Sahra'da, kıtanın orta kesiminde kaydediliyor. Bununla birlikte, Doğu Akdeniz kıyıları, özellikle Arap levhasının Avrasya ve Afrika levhaları ile sınır oluşturduğu Lübnan, en aktif bölgeler olarak öne çıkıyor. Afrika Boynuzu (Aden Körfezi çevresi) yakınındaki bölge de kıtadaki bir başka aktif alanı oluşturuyor.
Avustralya ve Yeni Zelanda
Avustralya ve Yeni Zelanda, sismik açıdan zıt ülkeler olarak biliniyor. Avustralya kıtasında genel olarak deprem riski düşük veya orta derecedeyken, küçük ada komşusu Yeni Zelanda dünyadaki aktif deprem bölgelerinden birinin üstünde yer alıyor.
Antarktika
Diğer altı kıta ile karşılaştırıldığında, Antarktika sismik hareketin en az olduğu kıta. Bunun nedeni, kıtadaki kara kütlelerinin çok azının, kıta levhaları ile sınır oluşturması veya yakınında yer alması. Bunun tek istisnası, Güney Amerika'daki, Antarktik (Güney Kutbu) levhasının Skotya levhasıyla karşılaştığı Tierra del Fuego civarındaki bölge.