ANKARA (AA) - Gürcistan üzerinden yıllık yaklaşık 15 bin tırla yürüyen 230 milyon dolarlık Türkiye-Ermenistan ticaretinin doğrudan yapılmasını değerlendiren üst düzey bir Dışişleri yetkilisi, "Her iki taraf da gerekli esneklikler sergileyerek ilişkilerin olumlu bir noktaya evrilmesini sağlayabilirse bu, her iki ülke açısından da kazan kazan niteliği taşır." dedi.
Üst düzey bir Dışişleri yetkilisi, Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecine ilişkin gazetecilere değerlendirmede bulundu.
Sürecin, iki taraf açısından da normalleşme sürecinden ziyade "güven artırma süreci" olarak görüldüğünü kaydeden üst düzey yetkili, tarafların büyük beklentiler ortaya koyup büyük hayal kırıklıkları ortaya çıkarmamak için güven artırıcı adımları tek tek atma ve her adımın bir sonrakini desteklemesi gibi bir yaklaşım benimsediğini söyledi.
Özel temsilcilerin süreci adım adım ileriye taşıma konusunda mutabık olduğunu ifade eden yetkili, "Şu andaki durum Türk-Ermeni ilişkilerinde istenilen tablo değildir ve bu tablonun istenilen tabloya evrilmesi için çaba göstermek gerekir." diye konuştu.
İki ülke özel temsilcilerinin güven artırıcı önlemler üzerinde çalıştığını ve son olarak 1 Temmuz'da yaptıkları ikili görüşmede iki somut öneri üzerinde mutabakata vardıklarını kaydeden yetkili, "Bu, bir protokol imzalanması anlamında değil, tamamen iki özel temsilcinin önümüzdeki dönemde atılacak iki tane güven artırıcı önlem üzerindeki mutabakatını yansıtıyor. Bu çerçevede mutabakata varmaktan da öte bunların gerçekleştirilmesi konusundaki çalışmaların başlatılması üzerine mutabakata vardılar. Bu, süreci yavaşlatmak anlamında değil, süreç sonrasında yaşanabilecek birtakım sıkıntılar olacak olursa aşırı beklentilerden kaynaklanan hayal kırıklıklarına yol açmamak amacıyla bu şekilde kaleme alındı." ifadelerini kullandı.
Dışişleri yetkilisi, bu adımlardan ilkinin kargo uçuşlarıyla ilgili olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
"İki ülke makamlarının kendi aralarında görüşerek kendi içinde atılması gereken teknik adımları var, bir yığın teknik detayı var. Bunları ancak o konunun uzmanlarının karşılıklı oturup belirlemesi gerekir. Onun için bundan sonraki aşamada iç ödevlerimizi yapıyoruz. Eksik prosedürler ya da dokümanlar nedir, belirlenmesi gereken teknik detaylar nedir, bunun üzerinde her iki taraf da çalışıyor. Ümit ediyorum ki eylül ayı içinde çok gecikmeden iki ülke ilgili makamlarını bir araya getireceğiz ve onların bu konudaki teknik konularda görüş alışverişinde bulunmalarını sağlayıp sonrasında sürecin süratle hayata geçirilmesini sağlayabilecek noktada olacağız."
- "Ani Harabeleri'ndeki tarihi köprünün onarılması, ciddi bir güven artırıcı önlem olabilir"
Üçüncü ülke vatandaşlarının sınır geçişleriyle ilgili sürecin ise sınır kapılarının bulunduğu bölgelerdeki altyapı nedeniyle uzun süreceğini beklediğini kaydeden yetkili, sahadaki fiziki şartların geçişlerle ilgili oluşturduğu risklerden söz etti.
Bu kapsamda Dışişleri Bakanlığından bir heyetin, Iğdır ve Kars'taki Alican ve Akyaka Sınır Kapılarını ziyaret ettiğini söyleyen yetkili, "Tüm ilgili kurumların temsilcileriyle bir toplantı yapıldı. O toplantıda eldeki bilgiler paylaşıldı, düşünülenler ve sürecin nasıl yürümesinin öngörüldüğü anlatıldı. Anlaşıldı ki yerinde görmek gerekiyor. Sahadaki tablo çok farklı. Ermeni tarafında da yapılması gerekenler var. Alican'da bir köprü var 178 metre uzunluğunda, 1940'larda yapılmış. Köprünün otobüs taşıyıp taşımayacağını bilmiyoruz." diye konuştu.
Kapılardaki altyapının yenilenmesi için yapılacak çalışmaların kış şartlarında yapılmasının da zorluklarına işaret eden yetkili, "Ani Harabeleri'ndeki tarihi İpekyolu Köprüsü'nün bir ayağı Ermenistan, bir ayağı Türkiye topraklarında. 93 Harbi'nde Rus askerler tarafından yıkılmış. Onun onarılması, çok ciddi bir güven artırıcı önlem olabilir. Bütün bunların yapılması için fiziki şartların da müsait olması lazım. Kış aylarında böyle bir şeye girişilemez." değerlendirmesini yaptı.
İki ülkenin teknik heyetleri arasındaki çalışmalarda acele edilmesi gerektiğini söyleyen yetkili, asıl sürecin, bu makamların çalışmasıyla başlayacağını kaydetti.
Yetkili, bu toplantıların ardından Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci özel temsilcileri Serdar Kılıç ve Ruben Rubinyan'ın müteakip güven artırıcı adımları masaya yatıracağını da ifade ederek "Ayakları yere sağlam basan şekilde gitmek lazım ve her iki kamuoyunda aşırı beklentilere yol açarak hayal kırıklığı yaratmamak lazım. 1 Temmuz'da üçüncü ülke vatandaşlarının sınır geçişleri konusunda karar alındıktan sonra Ermenistan tarafında insanlar evlerini butik otellere, restoranlara çevirmeye başlamış. Ciddi bir beklenti var. Bu durumu da hayal kırıklığına dönüştürmemek lazım." dedi.
- Hedef bölgede kalıcı barış ve istikrar
Tarafların, Ermenistan medyasında yer alan Azerbaycan'ın da Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinin bir parçası olduğuna ilişkin haberleri değerlendirdiğini kaydeden yetkili, bölgesel süreçlerin olumlu ya da olumsuz etkilerinin stratejik bir gerçeklik olduğunu dile getirdi.
Yetkili, bu nedenle Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki olumlu adımların diğer bölgesel süreçlere etki etmesinin hedeflendiğini aktardı.
Türkiye'nin hedefinin sadece Türkiye-Ermenistan ya da Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi değil, bölgede kalıcı barış ve istikrarı sağlama hedefi olduğunu kaydeden yetkili, "Öyle bir sonuç elde edilmeli ki bölgenin genelinde kalıcı istikrarın sağlanmasına katkıda bulunulsun." ifadelerini kullandı.
Yetkili, Gürcistan üzerinden yürüyen Ermenistan-Türkiye ticaretinin direkt yapılmasının, Ermenistan ekonomisine yapacağı etkiye de işaret ederek şunları söyledi:
"Ermenistan açısından baktığımızda bizim Ermenistan'la yıllık 230 milyon dolar civarında bir ticaretimiz var. Bu ticaret, 15 bine yakın tırın Gürcistan üzerinden gitmesiyle yapılıyor. Bunu doğrudan yapabildiğiniz takdirde bunun Ermenistan'ın ekonomik yaşamı üzerindeki yaratacağı olumlu yansımayı dikkate almak ve bu çerçevede de Ermenistan tarafından biraz daha yapıcı bir tavır içinde olunması gerekir diye düşünüyorum. Nihai olarak günün koşullarını değil, bu sürecin ileriki aşamada iki ülke ekoları üzerindeki etkilerine de bakmak lazım. Türkiye açısından 230 milyon dolar çok büyük bir rakam değil, kaç günlük dış ticaretimize tekabül eder bilmiyorum ama netice itibariyle sınırın öbür tarafında Erivan var 1 milyon küsur nüfusuyla, Gümrü var Akyaka'nın karşısında. Her iki taraf da gerekli esneklikler sergileyerek ilişkilerin olumlu bir noktaya evrilmesini sağlayabilirsek bu her iki ülke açısından da kazan kazan niteliği taşır."
Son dönemde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Ermeni mevkidaşı Ararat Mirzoyan'la Antalya Diplomasi Forumu (ADF) kapsamında görüşmelerini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan arasındaki telefon görüşmesini değerlendiren Dışişleri yetkilisi, iki görüşmenin de olumlu geçtiğini kaydetti.
- Bir sonraki görüşme Eylül ayında olabilir
Yetkili, Mirzoyan'ın katıldığı Antalya Diplomasi Forumu'na (ADF) Ermenistan normalleşme süreci özel temsilcisi Rubinyan'ın da katılması için Türkiye'nin ısrarcı olduğunu aktardı.
Türkiye ve Ermenistan'ın birbirine düşman topraklar olmadığını kaydeden yetkili, her iki ülkenin normalleşme süreci temsilcilerinin iki ülkeye de rahatlıkla gidebileceğini vurguladı.
Zengezur koridorunun açılmasının iletişim kanalları açısından bölgede yeni alternatifler yaratabileceğine işaret eden yetkili, bunun olumlu sonuçlanmasının Türkiye'ye de olumlu etkisi olabileceğini belirtti.
Üst düzey Dışişleri yetkilisi, Türkiye'nin sonraki müzakerelerin Ermenistan ya da Türkiye'de yapılması için ısrarcı olduğunu, üçüncü bir ülkede buluşulmasının anlamlı olmadığı mesajını ileterek sürecin son derece iyi ve yapıcı ilerlediğini vurguladı.
Yetkili, Ermenistan'ın bir sonraki toplantının Türkiye ya da Ermenistan'da yapılması için birtakım somut ve ileri adımlar atılmasını beklediğini de dile getirdi.
Türkiye ile Ermenistan arasında atılan mevcut adımların ardından, ilgili kurumların eksikliklerin giderilmesi konusunda çalıştığını ifade eden yetkili, bir sonraki toplantının eylül ayı içinde yapılmasını beklediklerini söyledi.
Üst düzey Dışişleri yetkilisi, Türkiye-Ermenistan taraflarının karşılıklı görüşmesinin çok önemli olduğunu belirterek birtakım konuların ise bu aşamada görüşülmesinin olumlu etki yapmayacağını ifade etti.
- Özellikle Avrupa'da Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecine olan ilgi fazla
Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinin devam etmekte olduğunun hem iki ülke kamuoyuna hem de üçüncü ülkelere yansıtılması gerektiğinin altını çizen yetkili, özellikle Avrupa'da Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecine büyük bir ilginin olduğunu söyledi.
Üst düzey yetkili, Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecine olan ilginin, bölgeye yaratacağı olumlu etkinin farkında olunması nedeniyle Ermenistan-Azerbaycan normalleşme sürecine olan ilgiden çok daha fazla olduğuna işaret etti.
Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-Ermenistan normalleşmesinin başarıya ulaşmasının bölge üzerinde kesinlikle olumlu etkisinin olacağını vurgulayan yetkili, bölgede kalıcı barış ve istikrara ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Üst düzey yetkili, ekonomik sorunlar nedeniyle Ermenistan tarafında Türkiye ile ilişkilerin düzelmesi konusunda "çok olumlu bir bakış açısı" olduğunu belirterek Ermeni toplumunun çatışmalardan yıldığını ve siyasi istikrar beklentisi içinde olduğunu söyledi.
- Ermenistan kamuoyunun beklentisi büyük
Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecine ilişkin Ermenistan kamuoyunda büyük bir beklenti olmasının yanı sıra normalleşmeye karşı olanların da bulunduğunu anlatan yetkili, buna rağmen bu karşıtların toplum içerisindeki etkinliklerinin azaldığını kaydetti.
Yetkili, bu sürece asıl karşı olanların Ermeni diasporası olduğunu belirterek ancak Ermeni diasporasının da homojen bir yapı olmadığını, diaspora içindeki Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci karşıtlarının toplumun tamamı tarafından benimsenen bir hareket tarzı olduğu yönündeki teziyle hareket etmemek gerektiğini söyledi.
Ermenistan ile normalleşme sürecinde güven artırıcı yöntemlerle temel atılması gerektiğini kaydeden yetkili, ancak böyle yapılırsa bir yere varılacağının altını çizdi.
Üst düzey yetkili, Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinin 2009 sürecinden farklı olduğunun, bununla birlikte bir belge imzalanması gibi somut adımların atılmasının belli bir olgunlaşmanın ardından konuşabilecek şeyler olduğunun altını çizdi.
Türkiye'nin sınırlarındaki mayınları Ottowa Sözleşmesi kapsamında kaldırdığını anlatan yetkili, Ermenistan sınırındaki mayın temizliğinin normalleşme sürecinden yaklaşık 2 yıl önce söz konusu sözleşme kapsamında başladığını, süreçle ilgisi olmadığını ancak bunun ilerleyen dönemde Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecine de katkı sunabileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ermenistan Başbakanı Paşinyan görüşmesinin gerçekleşmiş olmasının bile başlı başına önemli olduğunu da kaydeden Dışişleri yetkilisi, Paşinyan'ın birtakım gerçeklerden hareketle yapıcı adımlar atmaya çalıştığını ifade etti.
Rusya'nın da normalleşme sürecine destek verdiğini söyleyen yetkili, Türkiye'deki Ermeni cemaatinin önde gelenleriyle Özel Temsilci Kılıç'ın görüştüğüne, iki ülke temsilcileri arasındaki görüşmelerin Ermenistan ya da Ankara'da yapılmasının psikolojik etkisinin büyük olacağına vurgu yaptı.
Yetkili, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki son dönemde yaşanan gerilimlere de işaret ederek "Sürecin bu tür gerginlikleri engellemeye nasıl katkısı olacak, buna bakmak lazım." dedi.