NEVŞEHİR (AA) - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, güvenlik ve çıkarların korunmasının, sahada ve masada güçlü bir dış politikadan geçtiğini belirterek, "Müzakere, diyalog ve kazan-kazan anlayışı her zaman önceliğimiz. Ancak naif de değiliz. Milletimizin çıkarını her şeyin üzerinde tutuyoruz. Bu yöntemlerin işlemediğini gördüğümüzde, sahada mevcudiyetle masayı, diplomasiyi yeniden hakim kılıyoruz. Son dönemde Suriye'de, Libya'da, Doğu Akdeniz'de yaptığımız işte budur." dedi.
Çavuşoğlu, Kapadokya Üniversitesi'nde (KÜN) video konferansla gerçekleştirilen "Kapadokya Konuşmaları" etkinliğine konuk oldu.
KÜN Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar'ın sunduğu, "Türk Dış Politikası: Dün-Bugün-Yarın" başlıklı canlı yayında konuşan Çavuşoğlu, Türk dış politikasının oluşturulmasında akademik camiayla istişare halinde olmaya önem verdiklerini, staj programları kapsamında da öğrencilere Bakanlığın kapılarını açtıklarını dile getirdi.
Dış politikayla ilgili yürütülen çalışmalar konusunda açıklamalarda bulunan Çavuşoğlu, dünyanın köklü bir dönüşümden geçtiğini, bu süreci iyi okuyarak dış politikayı değişime uyarlamak için gayret ettiklerini söyledi.
Dünyada yaşanan olaylara seyirci kalmadan, inisiyatif üstünlüğünü elden bırakmayan bir diplomasi yürüttüklerini ifade eden Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Çok merkezli dünyada birden çok güç odağı kendi çıkarları doğrultusunda gelişmelere yön vermeye çalışıyor. Bölgesel sahiplenme önem kazanıyor. Keza güçler arasındaki rekabet kızışıyor. Bu rekabet, vekalet savaşlarından siber alana, ticaretten enerjiye hatta son dönemde aşı üretimi ve tedarikine kadar çok geniş bir yelpazede yaşanıyor. Çatışmaların ve kırılganlıkların da büyük bölümü maalesef bizim coğrafyamızda yaşanıyor. Güvenlik ve çıkarlarımızın korunması, sahada ve masada güçlü bir dış politikadan geçiyor. Müzakere, diyalog ve kazan-kazan anlayışı her zaman önceliğimiz. Ancak naif de değiliz. Milletimizin çıkarını her şeyin üzerinde tutuyoruz. Bu yöntemlerin işlemediğini gördüğümüzde, sahada mevcudiyetle masayı, diplomasiyi yeniden hakim kılıyoruz. Son dönemde Suriye'de, Libya'da, Doğu Akdeniz'de yaptığımız işte budur."
Türk dış politikasında ilkelerin duruma göre şekillenmediğini, bu durumun da dosta güven, düşmana korku veren bir güç haline geldiğini dile getiren Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Myanmar ve Ermenistan'daki darbe girişimlerinin karşısında bulunmasının bu konudaki "en iyi" örnekler olduğunu vurguladı.
Çavuşoğlu, diğer ülkelerle ilişkilerini derinleştiren Türkiye'nin, ortak paydada buluşup birlikte çalışmak isteyenlerle diyaloğa açık olduğunu söyledi.
- "163 olan temsilcilik sayımız 249'a ulaşacak"
Çavuşoğlu, dış politikada Türk dünyasının müstesna bir yeri olduğunu, Semerkant Başkonsolosluğunun açılacağını belirterek, "19 yıl önce 163 olan temsilcilik sayımız 249'a ulaşacak. Yakında Uruguay, Gine Bissau, Togo ve Sırbistan Yeni Pazar'daki misyonlarımızı da açacağız ve bayrağımızı dalgalandıracağız." diye konuştu.
Dünyanın çeşitli yerlerinde, geleneksel ile modern mimarinin yansıtıldığı yeni temsilcilikler açıldığını ifade eden Çavuşoğlu, New York'ta bir park ve restoranın satın alındığını, alana 38 katlı bina yapılmaya başlandığını bildirdi.
Dünyada güç anlayışının sadece askeri kapasite anlamına gelmediğini vurgulayan Çavuşoğlu, savunma sanayisinde yerli ve millilik oranının yüzde 70 seviyesine ulaşmasının, dış politikada yeni iş birliği alanları sağladığını kaydetti.
- "DSÖ'nün onay verdiği aşıları herkes satın alabilmeli"
Programın son kısmında öğrencilerden gelen soruları yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, bir soru üzerine, Kovid-19 önlemleri kapsamında kullanılan aşılarla ilgili Avrupa Birliğince sergilenen tutumu değerlendirdi.
Türkiye'nin, tüm toplumların aşı ve koruyucu tıbbi malzemeye ulaşabilmesi için kolaylık sağlanmasını savunduğunu anlatan Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye olarak 157 ülke ve 12 uluslararası örgüte malzemelerimizi ulaştırdık. Bunun hepsini hibe etmedik, ihracat da oldu. Ancak Avrupa Birliği başarısız oldu. AB ülkeleri ve AB dışındaki ülkeler illaki belli bir aşıyı kullanacaklar diye bir şey yok. Tüm aşılar değişik denemelerden geçti. İki ayrı Avrupa Birliği ülkesi, Sputnik-V aşısını satın aldı. Rusya da bize ortak üretim teklifinde bulundu. Belki Türkiye'de onu da üreteceğiz. Kendi aşımız da denemelerde üçüncü faza geçiyor. Macaristan ile anlaşma imzalandı. Gürcistan da ilgi duyuyor. Salgından hepimiz etkileniyoruz. DSÖ'nün onay verdiği aşıları herkes satın alabilmeli, herkes erişebilmeli. Az gelişmiş ülkeleri, göçmenleri, mültecileri ve zor şartlar altında yaşayan insanları da unutmamız lazım, herkese ulaştırmak lazım. Herkes acilen kendi ülkesine aşı tedariki için çalışıyor. Bu sağlıkla ilgili meseleyi siyasete alet etmemek lazım. AB, böyle bir hata düşerse aldığı kararı bir kere kendi ülkeleri dinlemez. Bu da Avrupa Birliği'nin kredibilitesini zayıflatır."