Depremde yitirdiği ikizlerinden ilham alarak başlattığı "İyilik İkizim" adlı proje kapsamında Sayra&Çınar Vakfını kuran Tülin Batmaz, "Onlar gitti, ben kaldıysam bunun bir anlamı olmalı" düşüncesiyle çalışmalar yaptı. Batmaz, Bornova'da 15 yaşında yaşamını yitiren ikizlerinin isminin verildiği parkta depremden sonra "patinaj halinde kalmak yerine" süreci, toplumsal faydaya çevirebilmek için iyilik hareketi başlattığını söyledi.
Bu hareketin çığ gibi büyüdüğünü ifade eden Batmaz, şunları kaydetti: "Hatıra ormanı yaptık, 5 bin fidan dikildi. 6 kütüphane açtık. 2 deprem farkındalık gecesi yaptık. Bu gecelerde minimum 500'er kişilik katılımcılarla beraber, depremin çok daha anlaşılır hale gelmesi için sunumlar yaptık. Bugüne kadar 100'ü aşkın öğrenciye burs verir hale geldik. Onların sosyal faaliyetlerde de bulunmasını sağlamak için tam kapsamlı destek vermeye çalıştık. Sosyal projelerimizle yaklaşık 15 bin öğrenciye ulaştık. Afrika ülkelerinde 6 köyde su sebili yaptık. Malavi'de bir tropikal meyve bahçesi yaptık. O köylerdeki çocukların yaşadıklarını ve koşulların çok kötü olduğunu görünce çamurdan oyuncaklar yerine biz gerçek oyuncaklar hediye ettik. Çıplak ayaklarına ayakkabılar giydirdik."
Çok sayıda okulda derslikler yaptırdıklarını, ana sınıfı, kütüphane, bilgisayar laboratuvarları oluşturduklarını, çocuk parkları kurulmasını sağladıklarını anlatan Batmaz, 2 Kasım'da çeşitli derneklerin işbirliğiyle afet bilincine farkındalık oluşturmak için eğitim düzenleyeceklerini, 23 Nisan'da da Erzurum'da ihtiyacı bulunan bir devlet okulunda kütüphane açılacağını sözlerine ekledi.
"Matemde kalarak hayat devam etmiyor"
Seher Perincek de depremin acısını iyilik hareketine dönüştürerek, yaptırılan yeni derslikler, oluşturulan ana sınıfı ve laboratuvarlarla çok sayıda çocuğun hayatına dokundu. Depremde 7 yaşında yaşamını yitiren oğlu Umut'un adı yaşatmak için eşi Oğuz Perincek ile Yüreklere Umut Vakfını (YUVA) kuran Seher Perincek, Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu ve yaşananların unutulmaması gerektiğini söyledi.
Perincek, süreci en trajik yaşayan ailelerden biri olduklarını anlatarak, şöyle konuştu: "Hem enkaz altında kaldık hem çocuğumuzu yanı başımızda hiç müdahale edemeden kaybettik. Dolayısıyla o süreçler kolay değil. Bunu bir şekilde pozitife çevirmemiz gerekiyor. Matemde kalarak hayat devam etmiyor. Biz de bunu vakıf kurarak gerçekleştirdik. Açıkçası şu kadar çocuğa ulaştık demeyi şık bulmuyorum. Hayat matematik değil. Hayatına dokunduğunuz, farkındalık yarattığınız bir çocuk da olabilir, milyonlarca çocuk da. Değer kattığınız bir çocuk aslında sizin geleceğe yaptığınız bir yatırım. Özünde aslında yine size dönecek olan bir farkındalık. Biz o çocuklara dokunduğumuz zaman onların yüzünde mutluluğu gördüğümüz zaman ben biliyorum ki evet umutluyuz, bu hayata tutunmak, dokunmak için daha çok sebebimiz var."