Türkiye'de meydana gelen büyük depremler, riskli binalarda oturan İstanbulluları, depreme dayanıklı binaların inşa edilmesi için kullanılan malzemeler ve teknoloji konusunda araştırmaya yönlendirdi.
YTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Koçak, depreme dayanıklı bir yapının tasarımdan imalat sürecine kadar modern teknolojilerin kullanıldığı, her türlü risklerin ortadan kaldırıldığı, hem depreme ve dış etkilere karşı güçlü hem de yaşam alanlarının çok kaliteli olduğu bina anlamına geldiğini söyledi.
Bir yapının dayanıklı olabilmesinin ilk ölçütünün projelendirme aşaması olduğunu belirten Koçak, fizibilite çalışmalarının iyi yapılmasının ve projenin kaliteli hale getirilmesinin işin yüzde 50'sini oluşturduğunu kaydetti.
"Zemin çok yönlü olarak araştırılmalı"
Prof. Dr. Koçak, bunun için bütün zeminin parametrelerini ortaya koymak gerektiğini anlatarak, "Deprem dalgalarının geliş doğrultusunu, faya olan uzaklığını, fayın yaratmış olduğu etkilerin ne olduğunu çok iyi bileceksiniz. Gerekirse mikro bölgelendirme çalışmalarından faydalanacaksınız. Varsa heyelan, sel durumları, yer altı su seviyesi, sıvılaşma potansiyeli gibi çok yönlü olarak zemini çok iyi araştıracaksınız." dedi.
Zemin araştırmalarının ardından hazırlanacak projenin de çok iyi bir mimari ve mühendislik tasarımla yapılması gerektiğine dikkati çeken Koçak, bir hafta içinde gelen projeden şüphelenilmesi gerektiğini bildirdi.
İyi bir proje tasarımının ardından yapıda sismik enerjinin etkisini azaltmak için sönümleyici, izolatör ve karbon elyaf gibi modern teknolojilerin kullanabileceğine dikkati çeken Koçak, "Bunlar, tabii depremi çok rahat geçirmenizi sağlayacak ama şu da unutulmamalı: Betonarme, çelik veya ahşap bir bina yaparken eğer mühendislik hizmeti alınmışsa, projesi doğru, kaliteli, depreme dayanıklı bir tasarımsa yine binanız depreme dayanıklı olacaktır." diye konuştu.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde bazı izolatörlerin kalıcı yer değiştirmeler yaptığını, bazılarının ise gereğince çalıştığını anlatan Koçak, "İzolatörü koyduğunuz andan itibaren binanızın çevresinin boş olması gerekiyor. Eğer siz bodrum kata bir izolatör koyup da çevresini toprakla doldurursanız o izolatörün hiçbir faydası yoktur. " ifadelerini kulandı.
Prof. Dr. Ali Koçak, vatandaşlardan binalarını güçlendirirken "İzolatör kullanalım mı?" gibi çok sayıda soru geldiğini, 6 veya 10 katlı binalarda izolatör kullanmaya ihtiyaç olmadığını, daha çok yüksek yapılarda, köprülerde, hastanelerde veya korunması gereken müzelerde bu teknolojinin kullanılmasını önerdiklerini kaydetti.
İzolatörlerin belirli kurallar çerçevesinde yapılması gerektiğini vurgulayan Koçak, "Şimdi 6 katlı bir binayı güçlendirirken izolatör kullanabilirsiniz ama yeniden yıkıp yapsanız aynı maliyete gelir. Çünkü oradaki bazı şartları yerine getirmek zorundasınız. Yani izolatörü alıp da 'Ben binama yerleştirdim, kolonu kestim, arasına koydum. Artık benim binam sağlamdır.' diyemezsiniz." değerlendirmesini yaptı.
"Beton kaliteniz yüksek, kolonlar ve kirişler yeterli olacak"
Güçlendirme yaparken karbon elyaf kullanabilmek için binanın depreme dayanımının yeterli olması gerektiğinin altını çizen Koçak, şunları kaydetti:
"Mesela 1-2 kolonda donatı eksikliğiniz varsa bunu gidermek için ancak karbon elyaf kullanırsınız. Yeni binanın dayanımı iyidir, 2 tane hatalı eleman vardır. Ya da bir döşeme vardır, onun için kullanırsınız. Yoksa depreme dayanıksız olan bir binayı, hele bir de düşük dayanımlıysa, 'Ben depreme dayanıklı hale getiririm.' demek çok zor. Ön şart beton kaliteniz yüksek, kolonlar ve kirişler yeterli olacak. Eğer düşük bir beton kalitesi, örneğin 10 ya da 8 megapaskal çıkmış ise burada karbon elyaf kullanmamak kullanmaktan daha iyi. O yüzden halkımız lütfen buna inanmasın. Karbon elyafı, tek başına hiçbir hesap yapmadan, binaya gelip karotunu almadan, betonuna bakmadan, 'Ben karbon elyaf kullandığımda binayı güçlendirdim.' demeleri mümkün değil."