ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "kur korumalı sisteme yılbaşından bu yana günlük ortalama yaklaşık 7 milyar lira giriş olduğunu, toplam mevduat büyüklüğünün yaklaşık 209 milyar lirayı bulduğunu" söyledi.
Ankara Ticaret Odası (ATO) binasında gerçekleşen Ocak Ayı Olağan Meclis Toplantısı'nda konuşan Oktay, sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selam ve başarı dileklerini ileterek başladı.
Oktay, başkentte üretim, istihdam ve kalkınmanın öncüsü kıymetli tüccarlarla bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek 46'ncı ATO Meclis Toplantısı'nın başkent Ankara ve ülke ekonomisine hayırlı olmasını diledi. Dünyada hakim olan ekonomik sistemin çatışmalar, insani trajediler, 2008 küresel finans krizi ve son olarak da Kovid-19 salgınıyla kökünden sarsıldığını belirten Oktay, adaletsiz kaynak ve gelir dağılımının yanı sıra tek merkezli üretim yapılarının çarpıklığı ve dengesizliğinin de net şekilde gözler önüne serildiğini ifade etti.
"Cumhurbaşkanımız liderliğinde 'Dünya 5'ten büyüktür.' diyerek bir taraftan küresel adaletsizliklere en güçlü şekilde itiraz ederken, ülkemizi yaşanan sarsıntıların sonuçlarından pozitif yönde ayrıştırmak için var gücümüzle çalıştık, çalışmaya da devam ediyoruz." diyen Oktay, Türkiye'nin Kovid-19 salgını gibi zorlu bir dönemde ayakta kalmayı başaran, hatta gücünü artıran az sayıda ülkeden biri olduğunu aktardı.
Milletin sağlığını korumak için her türlü tedbirin alındığını, işini, aşını ve sermayesini muhafaza etmesini sağlamak amacıyla da tüm imkanların seferber edildiğini vurgulayan Oktay, şöyle devam etti:
"Üretimin kesintisiz sürmesi, istihdamın korunması ve ekonomimizin ayakta kalması için toplumun her kesimine yönelik önlemleri devreye soktuk. İş gücü piyasasına sunduğumuz pek çok farklı destekle vatandaşlarımızın ve firmalarımızın yanında olduk. Vergi ve sosyal güvenlik primi ödemelerine ertelemeler getirdik. Kamuya olan borçların yapılandırılmasına imkan sağladık. Tüm bunlarla birlikte toplumun en korumasız kesimlerini sosyal destek ödemeleriyle ayakta tuttuk. En hızlı şekilde uygulamaya alınan sosyo-ekonomik tedbirler sayesinde 2021 yılını da 2020 gibi büyüme, sanayi ve hizmet üretimi, ihracat ve istihdam gibi birçok alanda akran ülkelere nazaran çok daha iyi makroekonomik göstergelerle kapattık. 2021 yılının ilk iki çeyreğinde sırasıyla yüzde 7,4 ve yüzde 22 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, yılın üçüncü çeyreğinde dış talebin güçlü katkısıyla yüzde 7,4 oranında büyüme kaydetmiştir. Böylece, Türkiye G-20 ülkeleri arasında salgının etkisinden en hızlı toparlanan ülkelerden birisi olmuştur. 2021 yılının ilk üç çeyreklik döneminde reel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla büyümesi yıllık yüzde 11,7 olmuştur. Bu performansta ihracatın katkısı belirleyicidir. 2021 yılının ilk üç çeyreğinde sağlanan yüzde 11,7'lik büyüme performansının 5,1 puanı net ihracattan kaynaklanmıştır. 2021 yılında ihracatımız, bir önceki yıla kıyasla yüzde 32,85 artışla 225 milyar 368 milyon dolara ulaşmış, kendi rekorunu kırmıştır.
Bu değer ile 200 milyar dolar eşiği aşılmış ve tüm zamanların en yüksek yıllık ihracat rakamı gerçekleşmiştir. Bu başarılı performans ile ülkemizin küresel ihracattan aldığı pay yüzde 1 seviyesine ulaşmıştır. İhracat artışının büyümedeki yansımalarını; istihdam, sanayi üretimi, kapasite kullanım oranı gibi göstergelerde de görmek mümkündür. Türkiye ekonomisi Kasım 2021 itibarıyla pandemi öncesi döneme göre yaklaşık 2 milyon 255 bin ilave istihdam oluşturmuştur. Bu ilave istihdamın 821 bini sanayi sektörümüz tarafından sağlanmıştır. Sanayi üretiminde güçlü toparlanma sağlanmış ve kapasite kullanım oranımız yüzde 80 seviyelerine yükselmiştir. 2021'in son çeyreğinde Türk sanayisinde üretim hız kesmeden sürmüştür. Takvim etkisinden arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi, 2021 yılı kasım ayında yıllık yüzde 11,4 artış kaydetmiştir. 2022 yılında ekonomik ve mali anlamda kronik sorunlarını geride bırakan, üreten, ihraç eden, istihdam oluşturan, daha sürdürülebilir ve dengeli büyüyen bir ekonomik yapıyla, geleceğe sağlam ve emin adımlarla yürümeye devam edeceğiz."
- "Hedeflerimize ulaşmada finansal istikrar oldukça önemli bir konumdadır"
Türkiye'yi son 20 yılda gerçekleşen yapısal reformlar, güçlü altyapı yatırımları, sağlanan siyasi istikrar ortamı, disiplinli kamu maliyesi politikaları ve bankacılık sektörü gibi güven üreten bir zemin üzerinde yükselttiklerini vurgulayan Oktay, salgının da etkisiyle dünyanın dört bir yanında yapılar, yaklaşımlar ve ticari ilişkiler dönüşürken ekonomi politikalarını Türkiye'nin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun olarak güncellediklerini belirtti.
"Türkiye ekonomisini yüksek faiz, yüksek enflasyon kısır döngüsünden kurtarıp yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve nitelikli büyüme rotasına sokmanın gayreti içindeyiz." diyen Oktay, Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) çalışmaları kapsamında tüm ilgili kurumlarla eşgüdüm içinde çalışıldığını söyledi. Oktay, bu doğrultuda ülkenin iç ve dış dinamiklerini, sahip olduğu jeostratejik fırsat ve imkanları göz önüne alarak Kovid-19 sonrası hedefleri belirlediklerini aktararak hedeflere ulaşmada finansal istikrarın oldukça önemli bir konumda bulunduğunu söyledi. Bu nedenle kurlarda yaşanan temelsiz hareketlenmeyi bertaraf edecek, Türk lirası yatırımlarını özendirecek ve döviz piyasası başta olmak üzere piyasalarda istikrarı sağlayacak adımlar attıklarını belirten Oktay, şöyle konuştu:
"Kur Korumalı uygulamalarımız şu ana kadar yaklaşık 451 bini Hazine, 82 bini Merkez Bankası destekli olmak üzere toplam 533 bin kişiye ulaşmıştır. Yılbaşından bu yana günlük ortalama yaklaşık 7 milyar lira giriş olmuş, toplam mevduat büyüklüğü yaklaşık 209 milyar lirayı bulmuştur. Döviz tevdiat ve altın hesaplarından Türk lirası vadeli mevduata dönüşümü destekleyecek adımlar da atılmış, gerçek ve tüzel kişilerin bu yeni enstrümana gösterdiği ilgi bizleri memnun etmiştir. Devlet İç Borçlanma Senedi'ne olan talebin artırılması ve Türk lirası alternatifi enstrümanlara olan talebin azaltılması için stopaj oranını Eurobond faiz gelirlerinde olduğu gibi yüzde 0'a indirdik. Yatırımcıların alternatif enstrümanlar yerine borsada yatırım yapmalarını cazip hale getirmek için şirketler tarafından yapılacak temettü ödemeleri üzerindeki stopajı yüzde 15'ten yüzde 10'a çektik. Bununla birlikte Bireysel Emeklilik Sistemi'nde katılımı daha güçlü teşvik etmek için devlet katkısı oranını yüzde 25'ten yüzde 30'a çıkardık. Yatırım ve fon kazançları kurumlar vergisinden istisna olmasına karşılık diğer fon kar payları istisna dışındaydı. Bu farklılığı ortadan kaldırmak için yatırım fon ve ortaklıklarından elde edilen kar paylarını da istisna kapsamına aldık. Bununla birlikte ihracatçı ve ithalatçı firmalarımızın kur riskini yönetebilmeleri amacıyla Merkez Bankası nezdinde ihale yoluyla ve Borsa İstanbul Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası'nda lira uzlaşmalı vadeli döviz satışı gerçekleştirmeye başladık. Yatırımcıların döviz yerine lira bazlı varlıklara olan yönelimini artırmak ve ters dolarizasyonu teşvik etmek üzere 'gelire endeksli senetler ihracı' çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tüm bunlara ilave olarak Türk lirası mevduatları özendirecek diğer finansal enstrümanların geliştirilmesine yönelik çalışmalarımız da devam ediyor. Makroekonomik istikrarın olmazsa olmazı finansal istikrar yönünde attığımız adımlardan sonra cari açığımızı giderecek sektörlerin yatırımlarını ve kapasite artışını destekleyecek aksiyon adımlarını da belirledik. Bu kapsamda; imalatçı ve ihracatçı firmalarımızın uluslararası rekabet gücünü artırmak için kurumlar vergisi oranını 1 puan indirdik."
- "İhracatın özendirilmesi için Katma Değer Vergisi'ni sadeleştireceğiz"
"Kayıt dışı ekonominin azaltılması, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve ihracatın özendirilmesi için Katma Değer Vergisi'ni sadeleştireceğiz." diyen Oktay, sanayicilerin özellikle KDV'nin sadeleştirilmesiyle ilgili talebi olduğunu bildiklerini kaydetti. İlgili bakanlıkla iyileştirmeye yönelik konu üzerinde çalıştıklarını aktaran Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlara ek olarak; temel işletme harcamaları ile yatırımların teşviki, mevcut istihdam kapasitesinin korunması ve yeni istihdam imkanları oluşturulması için işletmelerimize Kredi Garanti Fonu desteğiyle uzun vadeli işletme ve yatırım kredileri vereceğiz. Bankaların kredi tahsisi ve izlemesine ilişkin uluslararası standartlara uygun sistemlerin kurulması, veriye, risk analizine ve bilgiye dayalı kredi kullandırmanın sağlanması amacıyla proje bankacılığını yıl içinde yaygınlaştıracağız. Öncelikli Sektör Kredilendirme Programı ile kamu bankalarının, toplam kredilerinin belli bir oranını ileri teknoloji ve yüksek toplam faktör verimliliğine sahip sektörlere kullandırmasını teşvik edeceğiz. Ayrıca, Ticaret Bakanlığımız tarafından piyasanın beklentilerine uyumlu şekilde 'e-Ticaret', 'hal kanunu' ve 'perakende kanunu' çalışmaları devam etmektedir. Orta vadede üretim kapasitemizi artıracak yapısal adımlarımızı da sürdürüyoruz. İhracatımızı ve küresel rekabet gücümüzü artıracak orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin üretimini teşvik etmek üzere Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programının kapsamını açılacak yeni çağrılar ile yıl boyu genişleteceğiz. Yatırım süreçlerinde karşılaşılan bürokrasiyi en aza indirerek yatırımları ve üretimi artırmak için yeni 'Mega Endüstri Bölgeleri' kurma çalışmalarına öncelik vereceğiz."
Oktay, bütünleşmiş yatırımlar için oluşturulan endüstri bölgelerinin daha işlevsel hale getirilmesi için de bir mevzuat taslağı üzerinde çalıştıklarını bildirerek tüm bunları hayata geçirirken çevre hassasiyetini de en üst düzeyde tuttuklarını söyledi. Bu kapsamda yeşil dönüşümü ve yeşil üretimi önceliklendirdiklerini belirten Oktay, "2053 net sıfır emisyon hedefimize ulaşmamızı sağlayacak çevre ve üretim politikaları uygulayacak; Avrupa Yeşil Mutabakat Eylem Planı ile ortaya koyduğumuz hedeflere kararlı adımlar atarak ulaşacağız." dedi.
Ticaret erbabının, sorun ve beklentilerinin farkında olduklarını ve her konuya titizlikle eğildiklerini ifade eden Oktay, "ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Bey ile sıklıkla bir araya geliyor, fikir alışverişini eksik etmiyoruz. Amacımız, salgın şartlarına ve bölgedeki jeopolitik belirsizliklere rağmen hem iş insanlarımızı hem vatandaşlarımızı yatırım ve tasarruf kararlarını alırken önlerini daha net görebilecekleri bir güven ve istikrar iklimine kavuşturmaktır. Vesayeti, darbeleri, terör örgütlerini ve siyaset mühendislerini tarihin tozlu raflarına kaldıran kadrolar olarak ekonomimize pranga vurmaya çalışan 'manipülasyon vesayeti'ni de ortadan kaldıracak; güvenli liman olarak yolumuza devam edeceğiz." diye konuştu.
- "Enflasyonla mücadelemizde daha güçlü desteğinizi bekliyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kurun istikrarlı, faizlerin düşük, enflasyonun aşağı yönlü, yatırımın, üretimin ve ihracatın ivmeli bir şekilde artış gösterdiği ve bereketiyle iş, aş üreten bir ekonomik işleyiş inşa edildiğinin altını çizen Oktay, "Bu mücadelede en büyük güç kaynağımız, her alanda ülkemize 20 yıldır kazandırılan altyapı ve çalışanından işverenine iş dünyamızın dinamizmidir." dedi.
Gazi başkent Ankara'nın değerli tüccarlarına güven ve inancının tam olduğunu aktaran Oktay, Cumhuriyet'le yaşıt olan ATO'nun bugün 160 bini aşkın üyesiyle Türkiye'nin ekonomideki en önemli temsilcileri arasında yer aldığını ifade etti. ATO'nun, "Sen kazan, ülken kazansın." anlayışıyla ticaret erbabına öncülük etmeyi sürdürdüğünü, artan sayıda istihdam oluşturarak geçmişte olduğu gibi bugün de sözünü tutmakta ve değer üretmekte olduğunu vurgulayan Oktay, "Mesleki eğitime verdiğiniz katkılar ve 'e-Ticaret ve e-İhracat seferberliği' gibi ticaretin dönüşümüne öncülük etmeniz de takdire şayandır." dedi.
Oktay, 2022'nin bu ilk meclis toplantısında oda üyelerinden yıl boyunca çok daha büyük adımlar, yenilikler ve Ankara'ya kazandıracakları rekorların sözünü istediklerini belirterek şöyle konuştu:
"İç piyasa boyutunda da fahiş fiyat artışlarının önüne geçilmesi ve enflasyonla mücadelemizde daha güçlü desteğinizi bekliyoruz. Biz denetim boyutunda mesajı aldık ve gerekli hassasiyeti gösteririz. Buradaki iş dünyasından arzumuz da piyasa gerçeklerine uygun şekilde fiyatların düzenlenmesidir. Artarken nasıl hızlı gittiyse, kur boyutunda söylüyorum, düştüğünde de aynı hızda olduğunu beklemek tüm vatandaşlarımızın ve bizlerin de hakkıdır diye düşünüyoruz. Bu düşüşün yavaş olduğunu görmek bizleri üzmekte. Burada birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Hepimiz aynı gemideyiz. Ankara'nın ticaret hacmine baktığımızda 2021 yılı ilk 11 aylık ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,15 artış göstererek 8,6 milyar dolar, ticaret hacminin ise yaklaşık yüzde 26 artışla 21,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini; yine aynı dönemde ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 64,1 olduğunu görüyoruz. Maalesef bu oran yüzde 83,1 olan Türkiye ortalamasından düşüktür ve ticaret hacmi de Ankara'nın sahip olduğu potansiyelden uzaktır. Şirket merkezlerinin başka şehirlerde bulunması sebebiyle bu rakamların tam olarak sizi çabalarınızı yansıtmadığının farkındayız. Ancak bu göstergeleri dengeye getirecek ve Ankara olarak hatta dış ticaret fazlasına dönüştürecek olan sizlersiniz. Burada bizler de sizin yolunuzu açacağız. Biz de kamu olarak her türlü teşvikle, işlerinizi kolaylaştırmak için sonuna kadar yanınızda olmaya hazırız."
- "ATO, başarılarıyla tüm Anadolu'ya örnek olsun"
Geçen yıl Ankara için 641 yatırımı teşvik belgesi düzenlendiğini ve bu sayede 12 bin kişiye yakın ilave istihdam yolunun açıldığını anlatan Oktay, Ankara'da yerleşik ihracatçılara 2021'de verilen devlet teşviklerinin 2018'e göre yüzde 108 artarak 168 milyon liraya ulaştığı bilgisini paylaştı. Oktay, şunları kaydetti:
"Ankara'nın dirayetli tüccarlarının, sizlerin yanında olmaya devam edeceğiz. Cumhuriyetin 100'üncü yılına ilerlerken sizlerden başkentin şanına yakışır ticari atılımlar ve yeni iş birliği haberleri bekliyoruz. Ankara, sahip olduğu köklü üniversiteler, 10 teknopark, 12 OSB ve çok sayıda araştırma merkezi ile yüksek beşeri sermayeye ve güçlü bir altyapıya sahiptir. Bunun yanı sıra Ankara yerlileştirme ve ihracat odaklı üretim anlayışı ve yüksek kaliteli üretim sağlayan KOBİ ağırlıklı yapısı ile avantajlar sunmaktadır. Halihazırda Ankara'nın ticaret potansiyelinde önemli yer tutan iş makine sanayisi, savunma, havacılık, medikal-optik, bilişim ve sağlık sektörleri büyük gelişme potansiyeli taşımaktadır. Altyapı var, know-how var, lojistik imkanlar mevcut; bizlerin de desteği her zaman sizlerle ve kararlarımızı alırken de zaten sizlerle istişare halindeyiz. O zaman gelin 100'üncü yılına yaklaşan ATO, başarılarıyla tüm Anadolu'ya örnek olsun. ATO'nun göstereceği vizyonla Ankara tasarımda, üretimde, dijital dönüşüm ve inovasyonda benzeri görülmemiş projelere imzasını atsın. Beşeri sermayesiyle, çeşitlenen ticari iş birlikleriyle, yerli-milli üretime vereceği destekle Ankara'yı hem milli teknoloji hamlemizin hem de yeşil kalkınma devriminin taşıyıcısı olarak görelim. Gelin evlatlarımızın geleceği için büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin ekonomi ayağında yürüttüğümüz tarihi mücadeleye daha çok destek olun. Ülkemizde kalıcı makroekonomik istikrar sağlayacak, yüksek katma değerli üretimi teşvik ederek ihracat ve istihdamı artıracak, oluşturulan katma değeri toplumun tüm kesimlerine yayacak olan yine bizleriz.
Helalleşme kılıfında hesaplaşma turlarına çıkanlardan, karın örttüğü yollarda milleti kaderine terk eden zihniyetten iş insanımızın derdiyle dertlenmesini bekleyecek değiliz. 20 yıldır nasıl özel sektörümüzle omuz omuza ilerlediysek Cumhuriyetin 100'üncü yılına da yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyüme odaklı bir yaklaşımla, iş dünyamızla birlikte ilerleyeceğiz. Ankara Ticaret Odası olarak hem Ankara hem de ülke ekonomisine sağladığınız katma değer için teşekkür ediyor, bereketinizin artmasını diliyorum. ATO üyelerinin mevcut başarılarını taçlandırarak bölgesel ve global ölçekte lider firmalar arasında yerini almasını temenni ediyorum."