ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye'deki Kovid-19 aşılarından 3'ünün insan uygulamalarına başlanma aşamasına geldiğini, 4'ünün de laboratuvar ve hayvan denekleri aşamasının tamamlandığını bildirdi.
Ankara Şehir Hastanesi Aşı Merkezi'ni ziyaret eden Oktay, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin koronavirüsle mücadelesinin her aşamada son derece disiplinli şekilde devam ettiğini belirten Fuat Oktay, "Ama hangi tedbir alırsak alalım asıl önleyici tedbirler çok daha önemli burada da yine aşı birincil derecede öncelik arz ediyor. Son zamanlarda da aşı çalışmalarımıza yine Cumhurbaşkanı'mızın talimatlarıyla da bütün çalışmaları çok yakinen takip altına almış durumdayız." ifadelerini kullandı.
Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile ilgili kurumlarla verdikleri kararlardan birinin de süreci daha da hızlandırmak için Türkiye'deki klinik merkezleri sayısının 9'dan 20'ye çıkarmak olduğunu anımsatan Oktay, şöyle devam etti:
"Dünya standartlarının çok çok üzerinde, son derece harika bir klinik merkezimizi ziyaret ettik. Merkezimiz de şu anda hazır ve gelecek haftadan itibariyle de inşallah fiili olarak da uygulamaya geçecek. İlk aşamadan itibaren burada gönüllü olarak gelip aşı yaptırmak isteyen vatandaşlarımızı da ilk aşamada alıp, bilgilendirip sonrasında da her türlü testlerinden geçen, uzman hocalarımız tarafından değerlendirmesi yapıldıktan sonra da yine uygulamalı şekilde aşısı yapılan ve sonra da yine bunu takip eden bir merkez.
Normal dünya standartlarında bu merkez ortalama 4 yataklıdır. Şehir Hastanemizdeki bu merkez toplamda 24 yataklıdır. Yani dünya standartlarının çok çok üzerindeki merkezimizdeki aşı çalışmalarımız devam ediyor. Bugün itibarıyla Türkiye'de fiili olarak çalışılan 18 aşımız var ve bunların 7'sini çok yakinen takip ediyoruz. 7'sini yakından takip etmemizin sebebi de 3'ünün insan uygulamalarına, diğer 4'ünün de laboratuvar ve hayvan denekleri aşamasını tamamlayıp insan uygulamalarına başlama aşamasında olmasıdır. Yani 7'si son derece ciddi derecede yürütülen aşı çalışmamız var."
Bu merkezleri de yakından takip ettiklerini belirten Fuat Oktay, Selçuk Üniversitesinden Osman Erganiş'in başında bulunduğu üretim merkezi ile Adıyaman'da bir üretim merkezinin birlikte çalıştığını söyledi. Bu aşı adayları için seri üretime geçildiğinde eş zamanlı süreç yürütüleceğini bildiren Oktay, "Osman Erganiş hocamız Selçuk Üniversitesi ile birlikte bu merkeze başvurmuş durumda. İnşallah süreçler tamamlandıktan ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuzun onayından geçtikten sonrasında hemen uygulamalara burada başlayacağız." dedi.
- "Vatandaşlarımızı gönüllü olmaya davet ediyorum"
Vatandaşlara da çağrıda bulunan Fuat Oktay şunları kaydetti:
"Son derece güvenli, yani preklinik dediğimiz, klinik öncesi çalışmaların anlamı şu, aşı kimyasal olarak üretiliyor ama gerek laboratuvar gerek diğer çalışmalarla da bunun güvenilir olduğu tespit ediliyor ve insan üzerindeki uygulama aşamasına geçilmiş oluyor. Buradan herhangi bir hastalığı olmayan, sağlıklı ve henüz aşı yaptırmamış, henüz koronavirüse yakalanmamış vatandaşlarımızı gönüllü olmaya davet ediyorum. Ne kadar çok gönüllümüz olursa aşı çalışmasında o kadar hızlı şekilde sona geliriz. Erciyes Üniversitemizin yürüttüğü, FAZ-3 aşamasında bir aşı çalışmamız var. Kısmet olursa nisan sonu itibarıyla son aşamayı uyguluyor olacak. Dolayısıyla burada da gönüllerimize çok daha fazla ihtiyacımız olacak. "
Aşıya erişiminin ticaret veya güç mekanizmasına dönüştürülmeye çalışıldığını söyleyen Fuat Oktay, Türkiye'nin her zamanki dik ve ilkeli duruşunu burada da gösterdiğini belirtti.
Oktay, merkezin açılmasında emeği geçen herkese teşekkür ederek Türkiye'deki klinik merkezlerinin sayısını 20'ye çıkarma çalışmalarının süratle devam ettiğini söyledi.
- İtalya Başbakanı Draghi'nin açıklamaları
İtalya Başbakanı Mario Draghi'nin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sözlerine ilişkin soru üzerine Fuat Oktay, şunları belirtti:
"Olayı tepki olarak değil de kendi çirkinliklerini bize yansıtması olarak değerlendirmek belki daha doğru olacak. Ne yazık ki son yıllarda Avrupa nezdinde bunu özellikle seçim dönemlerinde çok yaşıyorduk. Yani kendi seçimlerinde, kendi iç kamuoylarına dönük daha fazla oy alabilme uğruna dış politika nezdinde Türkiye'yi kullanma olayı. Hatta bunu başka ülkelerde de çok net gördük ama şimdi görüyoruz ki Avrupa Birliği kendi içerisindeki çekişme ve çatışmaların, yani buna Avrupa Komisyonu ve Konseyi de dahildir ne yazık ki, mecrası olarak Türkiye'yi kullanma arzusunda gibi bir izlenim görüyoruz. Hiç kimse kusura bakmasın kendi çekişmelerini ve kendi çatışmalarını kendi içinde yaşasınlar, kendi içerisinde çözsünler. İtalya'daki hükümetin başı olan zatın ne Cumhurbaşkanımıza ne de Türkiye'ye söyleyebilecek en ufak bir sözü olamaz. Eğer diktatörlüğün ne olduğunu görmek istiyorsa yakın tarihine baksın çok daha net görür. Cumhurbaşkanımıza gelince, faşizmin de komünizmin de her türlü diktatörlüğün de her türlü vesayetin de çok net şekilde karşısında milletiyle dimdik duran bir Cumhurbaşkanı vardır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son 20 yıla bakıldığında her seçimde halkın teveccühüyle defalarca seçilerek iş başına geldiğini söyleyen Fuat Oktay, şöyle devam etti:
"Bunu Fransa'da da gördük, Fransa'nın başındaki zatta da gördük, dolayısıyla burada da bir popülizmi uğruna kendisini ispat etme uğruna Türkiye'ye veya Cumhurbaşkanımıza laf atmaya veya Cumhurbaşkanımız üzerinden iç siyaset oluşturmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Hele hele Türkiye'ye dil uzatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Türkiye bugün de yarın da sessizlerin sesi olmaya ve mağdurların yanında olmaya bütün gücüyle devam edecektir. Demokrasinin de kalesi olmaya da devam edecektir. Demokrasinin ne anlama geldiğini veya gelmediğini görmek isteyenlerin dediğim gibi çok geriye gitmelerine gerek yok. Çok yakın tarihte hatta birkaç aylık dönemde bile şöyle bir geriye bakarlarsa hangi ülkede nelerin yaşandığını çok net görürler. Diplomasi, protokol ve nezaket kurallarına gelince Cumhurbaşkanımız, hiç kimse kusura bakmasın bir dünya lideridir, saygınlığı olan insandır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sadece kayıtlı kısmına baktığınızda 2000 yıllık bir devlet geleneği vardır. Kimi, nerede, nasıl ağırlaması gerektiğini herkesten çok daha iyi bilir. Eğer bir protokol hatası arıyorlarsa kendilerine baksın, kendi iç çekişmelerine baksın, bizi karıştırmasın. Bu kadar net."