Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkemizin modern ana muharebe tankı olan yeni Altay tankıyla savunma sanayi atılımlarımızı taçlandırmayı hedefliyoruz. Yeni Altay tankımız 10 yıl önce ilk ortaya konan prototipten çok farklı ve üstün kabiliyetlere sahiptir." dedi.
Erdoğan, Milli Savunma Bakanlığı Arifiye Yerleşkesi BMC İşletmesi'nde düzenlenen Yeni Altay Tankının Testler için TSK'ya Teslimi Programı'nda yaptığı konuşmada, tankın çatışma bölgelerinde sınanan araçların muadillerine göre çok daha güvenli ve dayanıklı olduğunu ispat ettiğini söyledi.
Araçların ününün yayılmasıyla gelecek dönemde çok daha yüksek ihracat rakamlarına ulaşılacağına inandığını dile getiren Erdoğan, "Ülkemizin modern ana muharebe tankı olan yeni Altay tankıyla savunma sanayi atılımlarımızı taçlandırmayı hedefliyoruz. Yeni Altay tankımız 10 yıl önce ilk ortaya konan prototipten çok farklı ve üstün kabiliyetlere sahiptir. Diğer savunma projelerimiz gibi Altay tankının geliştirilmesi sürecinde de pek çok zorlukla karşılaştık. Projemiz engellenmeye çalışıldı. Her stratejik üründe olduğu gibi buna da çamur atıldı. Gizli açık ambargolarla süreç sabote edilmek istendi. Maruz kaldığımız onca saldırıya rağmen yılmadık, pes etmedik, geri adım atmadık. Mevcutla yetinmek yerine daha iyisini, daha modernini, bugünün değil, yarının teknolojisiyle mücehhez olanını üretmek için canla, başla çalıştık." diye konuştu.
Erdoğan, bilhassa mühendislerin pek çok engelin üstesinden gelmek için büyük fedakarlıkla emek harcadığını, ihracat lisansı alınamayan tüm alt sistemlerin yerine yerli ve milli alt sistemler tasarladıklarını vurguladı.
"Arifiye Tesisi'nin yüzde 51'i bize aittir"
Mühendislerin değişen muharebe sahasının ihtiyaçlarına göre teknolojik, dijital ve mekanik birçok yeni sistemi tanka entegre ettiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sonuçta yüksek yerlilik oranı, ileri teknolojisi, dünyadaki benzerlerinden üstün özellikleriyle ortaya yeni Altay çıktı. Bu projede tankların en önemli özelliklerinden beka kabiliyetini de güçlendirdik. Hem gelişmiş zırh yapısıyla hem aktif koruma sistemi AKKOR'un da eklenmesiyle yeni Altay üçüncü nesilden de öte bir tank haline geldi. İşte bu şekilde ortaya çıkan tanklarımızın ilk ürünlerini bugün Silahlı Kuvvetlerimize teslim ediyoruz. Ordumuz tarafından testleri tamamlandıktan hemen sonra tanklarımızın seri üretimine başlayacağız. Diğer yandan Arifiye Tesisleri'nde, hani diyorlar ya 'Burayı Katar'a sattık filan' diye. Her şey burada, böyle bir şey söz konusu değil. Adamın hayatı yalan, başka bir sermayesi yok. Ve burada yüzde 51'i bize aittir, yüzde 49 Katar'a aittir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar'ın sürekli sermaye noktasında takviye eder durumunda olduğunu söyleyerek, "Ama bütün bunları bilmeden yalan üstüne yalan, yalan üstüne yalanla burada bütün siyasi sermayesini tüketmeye çalıştılar. Ve hamdolsun işte bu eserler bu şekilde ortaya çıkıyor. Ve bütün bunlarla beraber hamdolsun BMC firması güç kazandı ve kazandığı bu gücüyle beraber de yatırımlarına ne yapıyor? Devam ediyor. Arifiye Tesisleri'nde Türkiye'nin 400 beygir segmentindeki ilk yerli ve milli askeri motorlarının seri üretimini de gerçekleştirdik. Bu motorları 600 beygir, 1000 beygir ve 1500 beygir tank motorları takip edecek. BMC Power tarafından geliştirilen Batu hazır hale gelince yeni Altay'ı inşallah kendi yerli milli motorumuzla envantere almaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
"20 sene önce tabanca üretemiyorduk"
Ülkenin özellikle ihracat noktasında önünü ciddi manada kesen motor ve transmisyon meselesinin de böylece çözüme kavuşacağını kaydeden Erdoğan, "Yeni Altay tankımızın bu coğrafyada Silahlı Kuvvetlerimiz için çok önemli bir güç çarpanı olarak görev yapacağına inanıyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, projede emeği geçenleri tebrik ederek, yeni Altay'ların ülkeye, millete ve kahraman orduya hayırlı olmasını diledi.
Ataların "Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas" tespitinin ete kemiğe büründüğü alanların en başında savunma sanayisinin geldiğini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Savunma sanayiinde geliştirilen her ürünün gerisinde maddi güç yanında yıllar süren çok ciddi bir emek, sabır, özveri ve çalışma vardır. Bugün dünyada parmakla gösterilen SİHA'larımızın, büyük takdir toplayan zırhlı kara araçlarımızın, savaş gemilerimizin, fırkateynlerimizin, füzelerimizin ve diğer sistemlerimizin her biri böyle ortaya çıktı. Diğer alanlarda olduğu gibi burada da işe önce paradigmayı değiştirmekle başladık. Yani ben şöyle bir 20 sene, 21 sene önceyi şöyle bir hatırladığımda, biz yani silahlarımızda bırakın böyle tank, top filan falan bunları bir kenara, obüsleri bir kenara tabanca, tabanca, bunları üretemiyorduk. Şimdi ne oldu? Tabancanın daniskasını üretiyoruz."
ABD'nin bir ara ürettiği Glock tabancaları vermemekle kendilerini tehdit ettiğini anlatan Erdoğan, "Ama şimdi Glock'tan daha üstünlerini biz yapar hale geldik. Onlar bizden istiyor, mesele inanmak, azmetmek. Erbakan Hoca'mızın her zaman bir lafı vardı. 'İman öyle bir şeydir ki tekeden bile süt çıkartır'. Mesele inanacaksın, ondan sonra da tabii ki neticesini alacaksın. Kolay olanı değil, vakit de alsa zor olanı, çetin olanı, ülkemiz için en hayırlı olanı seçtik. Şimdi bütün onların envaiçeşidini artık ülkemizde özel sektörde de yapıyoruz. Onun da önünü açtık. Öbür tarafta devlet olarak işte BMC gibi, Makine Kimya gibi buralarda da üretir hale geldik." değerlendirmesini yaptı.
"Savunma sanayiinde dışa bağımlılığı yüzde 20'lere düşürdük"
Erdoğan, ağızlarını her açtıklarında "yapamayız, beceremeyiz" diyen mandacı kafalara inat en iyisini kendilerinin yapacaklarını söyleyerek yola koyulduklarını, sadece araç değil bunların mühimmatını yapar hale geldiklerini aktardı.
Yapılan aracın mühimmatın olmadığı durumlarda adım attırılmayacağına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ama şimdi bu safhalar aşıldı, hedefimizi tam bağımsız savunma sanayi olarak belirledik. Savunma sanayi projelerini bizzat himaye ettik, takip ettik, destekledik. Kendimizin imal edebileceği hiçbir ürünü dışarıdan almama yoluna gittik, firmalarımızı destekledik, özel sektörün önünü açtık, yeni yatırımları teşvik ettik. Sorunlara odaklanmak, daha ilk denemede pes demek yerine sonuca ve başarıya kilitlendik. Hamdolsun 20 yıl gibi çok kısa bir sürede savunma sanayiinde yüzde 80'leri bulan dışa bağımlılığı yüzde 20'ler seviyesine düşürdük."