Cumhurbaşkanı Erdoğan, “3-5 yıla kadar kritik bazı projeleri de tamamlayarak kendimizi çok daha güvenli hissedeceğiz. Yarı uçak gemimizi yaptık denize indirdik. İnşallah şimdi de tamını yapacağız. O güne kadar durmak duraksamak yok" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tuzla'daki İstanbul Tersane Komutanlığı’nda düzenlenen iftarda işçilerle bir araya geldi.
Bugünün 1 Mayıs olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de 1 Mayıs'ı Emek ve Dayanışma Günü olarak 2009 yılında resmi tatil ilan ettiklerini dile getirdi.
Geçmişte üzüntü verici hadiselerin de yaşandığı bu tarihi, gerçek manada çalışanların bayramı haline getirmek için her türlü gayreti gösterdiklerini ifade eden Erdoğan, kimi provokatif ufak tefek eylemler dışında uzunca bir süredir 1 Mayıs'ın adına yakışır bir şekilde Emek ve Dayanışma Günü olarak idrak edildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Hayata işçi unvanıyla başlamış bir kardeşiniz olarak 1 Mayıs'ı kendi bayramım olarak da kabul ediyorum. Tersane işçilerimiz ile Türk-İş Sendikamızın temsilcileriyle birlikte bu güzel 1 Mayıs akşamında iftar sofrasında buluşarak biz de Emek ve Dayanışma Günü'müzün sevincine ortak olmak istedik. Yarın ise Ramazan Bayramı'nı hep birlikte kutlayacağız. Sizlerin nezdinde tüm milletimizin, İslam aleminin ve insanlığın Ramazan Bayramı'nı tebrik ediyorum. Rabb'imden bizleri bundan sonraki ramazanlara, bayramlara da hayırla, sağlıkla, esenlikle eriştirmesini diliyorum.
"Bu kayıpların hepsini de kısa sürede telafi ederiz"
Bölgemizde ve dünyada, savaşların, çatışmaların, insani trajedilerin, krizlerin kol gezdiği bir dönemde bize ülkemizde güvenle, huzurla, afiyetle yaşayabilmeyi nasip eden Rabb'ime hamdediyorum. Maalesef ülkemizde bazı kesimlerde bir şükürsüzlük, bir tatminsizlik, bir karamsarlık hali aldı başını gidiyor. Halbuki önce elimizdekilere şükredeceğiz sonra daha iyisi daha güzeli daha ilerisi için çalışacağız, mücadele edeceğiz. Bunun ne demek olduğunu en iyi alın teri ile hayatını kazanan siz işçi kardeşlerim bilir.
Dünyamız, salgın dönemiyle başlayıp Karadeniz’in kuzeyindeki savaşla derinleşen bir krizin içinde çırpınırken biz tüm dikkatimizi ve enerjimizi, yatırıma, istihdama, üretime, ihracata yönelttik. Önceliği insanlarımızın işine, aşına, geçimine vermezsek asıl felaketi o zaman yaşayacağımızı biliyorduk. Hayat pahalılığı sebebiyle alım gücümüz bir parça düşmüş olabilir ama 30 milyon vatandaşımıza çalışacak iş, her ay evine girecek düzenli gelir sağladıktan sonra inşallah bu kayıpların hepsini de kısa sürede telafi ederiz.
Önceliği insanlarımızın işine, aşına, geçimine vermezsek asıl felaketi o zaman yaşayacağımızı biliyorduk. Hayat pahalılığı sebebiyle alım gücümüz bir parça düşmüş olabilir. Ama 30 milyon vatandaşımıza çalışacak iş, her ay evine girecek düzenli gelir sağladıktan sonra inşallah bu kayıpların hepsini de kısa sürede telafi ederiz.
"Kimse bu milletin sırtını yere getiremez"
Türkiye çalıştıkça, Türkiye ürettikçe, Türkiye bugününe ve geleceğine sahip çıktıkça Allah’ın izniyle hiç kimse bu milletin sırtını yere getiremez, bu ülkeyi zayıf düşüremez. Ellerini ovuşturarak Türkiye’nin tökezlemesini hatta yere kapaklanmasını bekleyenleri 20 yıldır olduğu gibi bundan sonra da hüsrana uğratmaya devam edeceğiz.
Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük mirasın büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaşmak olduğuna inanıyoruz. Bu yolda son nefesimize kadar mücadele etmekte kararlıyız.
"İstihdama yeni giren kesimleri destekledik"
Kardeşlerim, bugün insanlığın sahip olduğu her şeyin gerisinde pek çok kişinin emeği, fedakarlığı vardır. Uzaktan bakıldığında pırıl pırıl ışıldayan şehirlerin, denizlerde yüzen devasa gemilerin, semalarda süzülen uçakların, her biri farklı ürünler çıkartan fabrikaların gerisinde hep insan emeği, insan gayreti bulunuyor.
Eskiler, emeksiz yere yemek olmaz derler. Emek yoksa o koskoca binalar inşa edilemez. Emek yoksa fabrika çarkları dönmez. Emek yoksa toprak işlenmez. Emek yoksa yol, su, elektrik hiçbiri olmaz. İşte bu anlayışta hükümetlerimiz döneminde hep çalışanların emeklerinin karşılığını alabilmelerini sağlayacak adımlar attık.
Sizlerin de yakından takip ettiği gibi Türk ekonomisi bir süredir ciddi sınamalardan geçiyor. Bir kısmı küresel gelişmelerden, bir kısmı iç dinamiklerden kaynaklanan bu sınamaları alnımızın akıyla aşarak yolumuza devam ediyoruz. Bu süreçte bir yandan istihdam alanlarını geliştirirken, diğer yandan da ücretleri arttıracak düzenlemeler yaptık.
İnsanların işlerini korumalarını ve yeni iş sahibi olmalarını temin ederken herkesin insanca hayat sürebileceği gelir seviyesine ulaşmasına önem verdik. Gençlerimiz ve kadınlarımız gibi istihdama yeni giren kesimleri ayrıca destekledik.
"Çalışanlarımıza destek için kendi gelirlerimizden vazgeçtik"
Asgari ücrette yılbaşından yüzde 50’nin üzerinde artış yaptık. Tüm çalışanların maaşlarının asgari ücrete kadar olan kısmından gelir ve damga vergilerini kaldırdık. Bir başka ifadeyle devlet olarak çalışanlarımıza destek için kendi gelirlerimizden vazgeçtik.
Son 20 yılda asgari ücreti rakam olarak 23 kat, reel olarak da 1,5 kat artırmış olmamız elbette önemlidir ama emekçilerimizin çok daha fazlasını hak ettikleri de bir gerçektir. Kamu toplu iş sözleşmelerinde işçilerimize bugüne kadar yapılmış en yüksek seyyanen zam ve artış oranlarını verdik.
Hükümete geldiğimizden beri en çok desteklediğimiz hususlardan biri de sendikalaşmadır. Nitekim on yıl öncesine göre işçilerin ve kamu görevlilerinin sendikalaşma oranında yarı yarıya artış olmuştur. İnşallah önümüzdeki dönemde de işçilerimizi ve çalışanlarımızı her alanda desteklemeye devam edeceğiz.
"Gemi sanayii alanında Türkiye, dünyanın sayılı ülkeleri arasına girmeyi başardı"
Değerli kardeşlerim, sizler savunma sanayii alanında ter döküyor emek veriyorsunuz. Aslında bir anlamda ülkenin savunması, milletimizin güvenliği için çalışıyorsunuz. Askerimizin sınırda silahla yaptığı hizmeti siz burada alın terinizle gerçekleştiriyorsunuz.
Gemi sanayii gibi hem emeğin hem teknolojinin yoğun olarak kullanıldığı bir alanda Türkiye, dünyanın sayılı ülkeleri arasına girmeyi başardı. Sizlerin ürettiği gemiler ve diğer savunma sanayii ürünleri, Türkiye’nin kendi ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde, ihracatımızın önemli kalemleri arasında yer alıyor.
Savunma sanayiinin bugünlere gelmesinde katkısı olan kamu kuruluşlarıyla, özel sektörüyle, mühendisiyle, işçisiyle herkese şahsım tüm kabile üyelerim ve milletim adına sizlere şükranlarımı sunuyorum.
"Ülkemizi tehdit edenler artık ürünlerimize sahip olmanın peşinde"
Yıllarca ülkemizi savunma sanayii ürünleri üzerinden tehdit edenler, bugün artık bizim geliştirdiğimiz ürünlere sahip olmanın peşindedir. Yakın çevremizde yaşanan savaşlar ve çatışmalar, terörle mücadelede elde ettiğimiz tecrübeler, savunma sanayiinde yürüttüğümüz her projenin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösteriyor.
İnşallah 3-5 yıla kadar kritik bazı projeleri de tamamlayarak bu alanda kendimizi çok daha rahat, çok daha güvende hissedeceğiz. Artık şu an itibariyle yarı uçak gemimizi yaptık, denize indirdik. İnşallah şimdi de tamını yapacağız. Ve tamını da yapmak suretiyle denizlerde çok daha farklı bir yere kavuşmuş olacağız. İnşallah o güne kadar hiçbirimize durmak yok. Duraksamak yok.
Bu duygularla bir kez daha 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nüz ile yarın kavuşacağımız Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyorum. Rabbim ailelerinizle birlikte sizlere, hepimize mutluluklar nasip etsin, bizleri daha nice bayramlara kavuştursun diyor, sizleri Allah’a emanet ediyorum."