ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bay Kemal ne diyor? 'Ben Kandil'i yakıp yıkacağım' diyor. Sen 'Kandil'i yakıp yıkacağım' diyorsun Kandil'in mensuplarıyla beraber Ankara'dan İstanbul'a yürüyorsun. Bu nasıl yakıp, yıkmaktır, kimi aldatıyorsun?" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, eşi Emine Erdoğan ile dün Siirt ziyareti sırasında katıldığı "Demokrasi Konuşmaları" etkinliği programının görüntüleri paylaşıldı. Erdoğan, buradaki konuşmasının ardından sözü programa katılan vatandaşlara verdi.
Diyarbakır annelerinden Ayşegül Biçer, 3 yıla yakın bir süre HDP İl Binası önünde evlat mücadelesi verdiğini ve evladına kavuşarak askere gönderdiğini söyledi.
Tüm annelerin birleşmesi halinde hem PKK ile hem finansal kaynağı olan uyuşturucuyla mücadele edilebileceğini söyleyen Biçer, PKK bitene kadar terörle mücadele edeceğini, devletinin yanında olduğunu bildiğini belirtti.
Biçer'in sözleri üzerine Emine Erdoğan, "Yolunuz, bahtınız açık olsun. Oğlumuza da selamlar, gözlerinden öpüyoruz kendisinin. Allah sizden razı olsun. Diyarbakırlı ve Türkiye'deki mağdur annelerin sözcüsü oldunuz. Kendilerine güven getirdiniz, Allah sizden razı olsun." ifadelerini kullandı.
Katsayı engeline ilk takılan imam hatiplilerden olduğunu dile getiren Ayşe Irmak Yüksel'in, "28 Şubat'ta siz neler yaşadınız, siz neler düşündünüz? Bu problemin çözümü için siz neler hissediyordunuz?" sorusu üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Şubat öncesi ve sonrası Türkiye'nin çok farklı bir dönemi yaşadığını kaydetti.
Bu dönemin mağdurlarının ve mazlumlarının bulunduğunu söyleyen Erdoğan, "Hep düşüncemiz şu oldu 'Biz bu işin hesabını Allah'ın izniyle soracağız' dedik ve Rabb'im o fırsatı verdi. Rabb'im o fırsatı verdikten sonra da hemen adımlarımızı kararlı bir şekilde attık. Biz göreve geldik, geldiğimiz andan itibaren arkadaşlarımızın inanın bana hep sordukları, bu 28 Şubat meselesi hep gündemimizde oldu, 'Başbakanım ne yapıyoruz, bununla ilgili ne gibi adımlar atıyoruz'. Dedik ki 'Yavaş yavaş gideceğiz, aceleciliğe gerek yok ama biz o mağdur, mazlum olan tüm kardeşlerimizin haklarını da kendilerine iade edeceğiz'. Elhamdülillah bunu da tereyağından kıl çeker gibi çektik ve büyük oranda bu işi de başardık. Bazı tabii bizi anlamayanlar olmadı değil, oldu ama sonra onlar da anladılar ve şu andaki noktaya da geldik." dedi.
İşin kolay olmadığını, hassas davranılması gerektiğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu hassasiyet içerisinde de sadece o süreç değil, onun dışında yaşananlar da biliyorsunuz ortada yani bir 15 Temmuz'u da düşünün. 15 Temmuz'dan sonra bize söylenen ne biliyor musunuz hala, şu içeride olan FETÖ'cüler var ya, 'Ya işte bunlar niçin içeride hala tutuluyor, bunların bırakılması lazım'. Ya nasıl bırakılması lazım yani bunların yapmış olduğu bu zulüm, böyle tarifi mümkün mü? Değil. Bunun bedelini ödemeleri lazım, ama biz şu anda hala onların ödettiği faturaların maalesef acısını çekiyoruz. Bunlar ne terörle mücadele ettiler... Bu ülkede kendileri zaten adeta terörizmin altyapısını oluşturdular. Yargıda oluşturdular, devletin kurumlarında oluşturdular ve buralarda oluşturdukları bu altyapıyla da ne yazık ki altından kolay kolay kalkılamayacak bu ülkeye, bu millete bedel ödettiler."
Bu kişilerin şu anda çeşitli ülkelerde kaçak olduklarını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunlar kaçıp gittiler, bu kadar rahatlar. Düşünün şu anda işte hemen komşu diye bildiğimiz Yunanistan'da yaşayabiliyorlar. Şimdi biz de bunlara yargının verdiği hüküm neyse bu hükmün gereğini yapacağız. Tabii Ayşegül kardeşimin de ifade ettiği gibi onlar size olan zulmün bir başka çeşidini evlatlarının Kandil'e kaçırılması veya Kandil'in dışında farklı yerlere kaçırılmasıyla onlara ciddi manada zulmettiler ama şimdi Bay Kemal ne diyor? 'Ben Kandil'i yakıp yıkacağım' diyor. Sen 'Kandil'i yakıp yıkacağım' diyorsun Kandil'in mensuplarıyla beraber Ankara'dan İstanbul'a yürüyorsun. Bu nasıl yakıp, yıkmaktır, kimi aldatıyorsun? Ben de CHP'ye gönül veren kardeşlerime söylüyorum, aman bu işe dikkat edelim. Buyurun işte şu anda HDP'nin önünde Diyarbakır anneleri var, kaç kere gittin de Diyarbakır annelerini ziyaret ettin, onların derdiyle acaba kaç kere dertlendin? Böyle bir durumları var mı? Yok. Çünkü dertleri yok ama bizim derdimiz var. Biz bu derdimizle beraber inşallah Diyarbakır annelerinin diğer illere de yavaş yavaş savrulmasıyla beraber hep yanında olduk, yanında olacağız ve onlar evlatları dağdan geldikçe onlar nasıl mutlu oluyorlarsa biz de aynı şekilde mutlu oluyoruz ama yeterli değil bunların kökünü kazıtıp ve Diyarbakır anneleri gibi tüm annelerin de inşallah mutluluğunu gözlerinde gördüğümüz an biz de mutlu olacağız."
Safiye Işık isimli vatandaşın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kahramanmaraş'taki gençlik buluşmasında "Eşimle şiir gibi bir yaşamımız var." dediğini aktararak, "Sizce şiir gibi bir yaşam ne demek ve siz yol arkadaşlığınızı nasıl tanımlardınız? Böylesine yoğun bir tempoda şiir gibi bir evliliği sürdürmek zor olmuyor mu?" sorusuna Emine Erdoğan, "Yani şiir gibi bir evlilik illaki şair olmaya gerek yok, şiir gibi evlilik demek sadece her gün sevinç, mutluluk öyle bir şey de değil. Acısıyla, tatlısıyla, üzüntüsüyle, kahrıyla bunları hep birlikte paylaşmak ve birlikte yol yürümek. Biz bunu yaptık. Şiir yazmıyoruz ama şiir gibi yaşıyoruz." karşılığını verdi.
İstanbul Süryani Kadim Vakfı Başkanı Sait Susin, Süryanilerin son 20 yıl içinde yaşadıkları kazanımları anlatarak, Erdoğan'ın Cumhuriyet tarihinde sıfırdan yapılacak bir kilisenin yapım talimatını verdiğini ve temel atma törenine katıldığını hatırlatması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhuriyet tarihinde de bir ilk." dedi.
(Sürecek)