Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'ne ilişkin kararı imzaladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde seçim kararını imzaladıktan sonra şunları kaydetti;
Aziz milletim, değerli basın mensupları sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Biraz önce anayasamızın 116. maddesinin verdiği yetki ile 18 Haziran 2023 tarihinde yapılması gereken Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimlerinin 14 Mayıs'ta yenilenmesi kararını imzalamış bulunuyorum.
"14 Mayıs'ta milletimiz sandık başına gidecektir"
Yarın Resmi Gazete'de yayımlanacak bu kararın özellikle ardından Yüksek Seçim Kurulu 2 aylık seçim takvimini başlatacaktır. Buna göre inşallah 2 ay sonra ilk pazar günü olan 14 Mayıs 2023 tarihinde milletimiz Cumhurbaşkanını ve milletvekillerini seçmek üzere sandık başına gidecektir. Bilindiği gibi seçimlerin tarihinin 14 Mayıs olarak güncellenmesi kararımızı çok önceden yılbaşından hemen sonra kamuoyu ile paylaşmıştık.
Bizi seçim tarihini yaklışık bir ay öne çekme kararını almaya yönelten sebeplerin bazıları şunlardır; Herşeyden evvel 18 Haziran milyonlarca gencimizin geleceğini ilgilendiren üniversite sınav takvimi ile çakışan bir tarihti. Yine bu tarih yurt giçinde ve yurt dışından yüzbinlerce vatadaşımızın hac farizasını ifa etmek üzere mübarek topraklara gittiği bir döneme denk geliyordu. İlk ve orta dereceli okulların seçim tarihinden hemen önce tatile girmesi sebebiyle her yıl olduğu gibi bu sene de milyonlarca vatandaşımız memleketine veya tatil beldelerine gitmek üzere yola çıkacaktı. Bunların başını çektiği sebeplerle 18 Haziran'ın milletimizin iradesini sandığa yansıtmasını teminde sağlıklı bir tarih olmadığını değerlendirdik.
"İki büyük deprem seçimle ilgili tartışmaları gündemimizden çıkardı"
Alternatif olarak da 14 Mayıs tarihini teklif ettik. Demokratik geçmişimiz bakımından anlamlı bir yıl dönümüne de tekabül eden bu tarihin milletimiz nezninde hüsnü kabul gördüğünü biliyoruz. Ancak ülkemizin 6 Şubat'ta ardı ardına yaşadığı iki büyük deprem seçimle ve seçim tarihi ile ilgili tartışmaları gündemimizden çıkardı. Asrın felaketi olarak nitelenen bu deprem Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa, Diyarbakır, Kilis, Adana ve Elazığ illerimizde yüreklerimizi yakan can ve mal kayıplarına yol açtı. Depremin ilk günlerindeki ağır kış şartları, hasar gören alt yapı ve 500 kilometreyi bulan yıkım alanının büyüklüğü işimizi hayli güçleştirmiş olsa da ya bir yol bularak ya bir yol açarak insanlarımızın yardımına koştuk. Bu 11 ilimizde yaşayan 14 milyon vatandaşımızı doğrudan etkileyen geniş bir çevrede hissedilen depremde 47 binin üzerinde insanımız vefat ederken, 115 binden fazla insanımız da yaralı olarak kurtarıldı.
"Tüm gücümüz ve imkanlarımızla depremzede vatandaşlarımızın yanında olduk"
Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır, aziz milletimize baş sağlığı diliyorum. Şehirlerimizi yerle yeksan eden bu afette milyonlarca vatandaşımız evini kaybederken, milyonlarca vatandaşımız da ardı arkası kesilmeyen sarsıntılar sebebiyle evine giremez hale geldi. Felaketin ilk anından itibaren devlet ve millet olarak tüm gücümüz ve imkanlarımızla depremzede vatandaşlarımızın yanında olduk. Cumhurbaşkanı ile Bakanları, belediyeleri, sivil toplum kuruluşları, gönüllüleri, dost ülkelerden gelen kardeşleri ile felaket gününden beri sadece depremle uğraştık. Arama kurtarma faaliyetlerinin tamamlandığı yerlerde hemen enkaz kaldırma ve yeni konutların inşası çalışmalarına başladık. Aynı şekilde yiyecek içecekten barınmaya kadar bölgede yaşayan insanlarımızın temel ihtiyaçlarını karşılayacak mekanizmaları kurduk, geliştirdik.
"Hedefimiz hasar gören şehirlerimizi adeta sıfırdan kurmaktır"
Sayıları hızla artan konteyner kentlerimizde zor şartlarda hayata tutunma mücadelesi veren depremzedelerimize nispeten daha iyi barınma imkanları sağlıyoruz. Kalıcı konutlarımızın inşasına da her gün yeni temeller atarak devam ediyoruz. Amacımız ilk etapta bir yıl içinde 244 bin konut ve 75 bin köy evinden oluşan 319 bin haneyi tamamlayarak hemen hak sahiplerine teslim etmektir. Esas hedefimiz ise toplamda 800 binden fazla konutu barındıran yıkık, yıkılacak, ağır hasarlı, orta hasarlı 270 bin binayı ortadan kaldırarak depremde hasar gören şehirlerimizi adeta sıfırdan kurmaktır. İnşa ve ihya faaliyetlerimizi kadim şehircilik geleneklerimizi yaşatan, tarihi ve kültürel değerlerimizi koruyan bir anlayışla yürütüyoruz.
Tüm bu konutları etap etap tamamlayarak 3,5 milyon insanımıza yeni, güvenli, huzurlu hayat alanları oluşturana kadar durup dinlenmeden çalışmakta kararlıyız. Aynı şekilde ülkemiz genelinde uyguladığımız kentsel dönüşüm projeleri ile afete dirençli şehirlerin inşasını hızlandırıyoruz. Biz tüm dikkatimizi depremin yaralarını sarmaya ve şehirlerimizi yeniden inşa ve ihya ederek insanlarımızı bir an önce yuvalaranı kavuşturmaya vermişken seçim takvimi de işlemeyi sürdürüyor. Üstelik bizim bu süreçte dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yıkımın yaralarını yine dünyada eşine rastlanmamış süratle saracak bir program uygulamamız gerekiyor.
Tabiiki depremin doğrudan ve dolaylı etkilerinin üstesinden bir an önce gelerek bölgeyi ve ülkemizi en kısa sürede normalleştirmenin yolu güçlü bir siyasi irade tarafından alınacak kararların dirayetle uygulanmasından geçiyor. Seçim sürecinin uzamasının beraberinde getireceği siyasi gerilimler ve belirsizlikler ister istemez deprem yaralarının sarılmasına ve ülkenin kayıplarının telafisine yönelik çalışmaların aksamasına yol açma riski taşıyor.
Sadece son bir haftanın siyasi gündemi dahi tek başına bu tehdidin ne kadar reel, büyük ve endişe verici olduğunu göstermeye yeterlidir. Ülkenin bir bölümü yaşadığı can kayıplarının ve yıkımın altında adeta feryat ederken, öteki taraftaki bir kesimin kendi siyasi hesapları uğruna sergilediği aymazlığın faturasını milletimizin tamamının sırtına yükleyemeyiz. Kabine toplantımızın ardandan yaptığımız açıklamada da belirttiğim gibi Türkiye'nin ne vakit kaybına, ne dikkat dağınıklığına, ne de enerjisini gereksiz yere harcamaya tahammülü vardır.
Depremzedelerimizin yaralarını sarmak, felaketin tüm izlerini silmek, şehirlerimizi yeniden inşa etmek, üretimi ve istihdamı tekrar yükseltmek için ülkemizin seçim gündemini bir an önce geride bırakması şarttır. Bu anlayışla ve anayasanın bize verdiği yetki ile daha önce açıkladığımız seçimleri 14 Mayıs tarihinde yenileme kararımızı uygulamaya geçiriyoruz. Biraz önce imzaladığmız kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla birlikte Yüksek Seçim Kurulu, seçim takvimini hazırlayıp ilan edecektir. Bugün mükerrer sayıda yayınlanması da muhakkak olacaktır. Bu vesileyle olayın ne kadar hızla devam ettiğini özellikle hatırlatmak istiyorum. Seçim sürecinde gündemimiz yine depremzedelerin yaralarının sarılması ile bu felaketin ekonomik ve sosyal zararlarının telafisi çalışmalarından oluşacak.
Tabi parlamentoda ana muhalefetin bazı temsilcilerinin garip garip konuşmalarını dinliyorum. Bizim bölgeye ne zaman gittiğimizden haberi olmayan bu garipler bu zavallılar daha bizim ikinci gün, ilk gün arkadaşlarım Bakan arkadaşlarım tamamiyle deprem bölgelerindeydi. Bürokratlarımız, teknokratlarımız hepsi deprem bölgelerindeydi. Tüm bunlarla beraber belediye başkanlarımız deprem bölgelerindeydi. Ben de hemen ikinci gün deprem bölgesine ulaştım. Bir turu böyle tamamladıktan sonra ardından ikinci turda da Cumhur İttifakı olarak Devlet bey ile beraber buraları dolaşmaya başladık. Aynı şekilde Sayın Destici ile beraber de dolaştık. Biz yaralıyız, biz dertliyiz, hanımefendi konuşuyor. Öyle senin konuştuğun gibi değil. Hatay milletvekiliymiş, Hatay milletvekili olmak seni bir yere kadar bağlar. Fakat Hatay milletvekili olmanın ötesinde Cumhurbaşkanı olarak biz sadece Hatay değil 11 ilin 11'inde de aynı hassasiyetle çalışmalarımızı sürdürdük, sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz.
İşte bu sabah Kırıkhan'dan bir hanım kardeşim aradı. Adalet Bakanımıza, Cumhurbaşkanımız ile görüşmek istiyorum dedi. Adalet Bakanım da bana bu durumu iletti. Kendisini aradım, görüştüm. O ne anlayıştır, o ne kadar güzel bir yaklaşımdır. Cumhurbaşkanım bizim hiçbir şu anda sıkıntımız yok. Herşey geliyor, ben çadırda kalıyorum. Çadırda kalmama rağmen halimden memnunum. Konteynerler gelirse daha iyi olur. Ama şikayetçi değilim. İşte bu da bu milletin bir evladı. Doğma büyüme Hataylıyım dedi, Kırıkhanlı. Bir ona bakıyorum, bir de milletvekili olarak parlamentoya gelmiş olan bayana bakıyorum. Dürüst olalım dürüst.
"Hatay'ın en büyük enkazının olduğu yer Antakya'dır"
İskenderun'da ne var diyor, İskenderun'da kruvazuyer gemi var. Şimdi Karpetin gemisi de orada. Bunun yanında çadır da var konteyner de var. Şimdi dersin ki İskenderun'a geldin mi? Evet geldim ama senin haberin yoksa ben ne yapayım? Arkadaşlarım sürekli oraya gittiler ve oradaki çalışmalarda sağolsun belediye başkanı arkadaşımız büyük bir gayretle ailece çalışıyorlar. Ama belki ondan da haberi yoktur. Ama dedim ya biz dertliyiz bizim derdimiz var. Fakat bunların derdi yok. Bugün İskenderun'da enkazlar olduğu gibi aynı şekilde Hatay'ın diğer ilçelerinde de hele hele Antakya'da enkazın en büyüğü var. Hatay'ın en büyük enkazının olduğu yer Antakya'dır. Belki bundan da haberi yok. Çünkü onun gittiği yerler bellidir. Ama biz heryeri dolaşıyoruz ve dolaşacağız. İnşallah şimdi tekrar üçüncü tura başlıyorum. Tekrar dolaşacağım. Biz bir taraftan vefat edenlerimiz, tüm yakınlarına Rabbim sabırlar versin. Bir taraftan yaralılarımızı, bir taraftan bu enkazları kaldırarak inşallah yolumuza süratle devam edeceğiz. Şu anda konut yapımlarına başladık. Konut yapımlarını da hızla devam ettireceğiz. Bir diğer taraftan malum Türkiye'nin risk yapılanması üzerinde de çalışmalarımızın birinci turunu İstanbul'da yaptık, ikinci turu aynı şekilde yapılıyor bunu da devam ettireceğiz.
Bütün bu çerçevede ilk adım olarak genel başkanı olduğum AK Parti'den adaylık başvurusu yapacak herkes önce, belirlenecek asgari tutarı AFAD’ın deprem yardım hesaplarına bağış olarak yatıracaktır. Yapacakları cömert bağışlarla deprem yaralarının sarılmasına katkıda bulunacak tüm arkadaşlarımıza şimdiden teşekkür ediyorum. Bu kararın diğer partilere de örnek olacağına inanıyorum.
Türkiye, 6 Şubat depremlerinin yol açtığı yıkıntıları kaldırmadan, ekonomik, sosyal ve psikolojik kayıplarını telafi etmeden geleceğine güvenle bakamaz. Seçime katılan Cumhurbaşkanı adayları, ittifaklar ve siyasi partiler olarak attığımız her adımda söylediğimiz her sözde, açıkladğımız her programda bu hakikate bağlı kalmalıyız. Geçmiş seçimlerde sıkça yaşadığımız gibi 14 Mayıs süreci, kısır siyasi çekişmelerin, yalan, iftira kampanyalarının mecrası haline dönüştürülürse, 85 milyon insanımız önünde vebale gireriz.
Bizim böyle bir vebali göze almaya inancımız da, ahlakımız da, siyasi anlayışımız da elvermez. Bunun için Türkiye için hemen şimdi, diyerek 14 Mayıs’ı, 6 Şubat yıkımının izlerini silecek hayırlı bir yarışa dönüştürmek istiyoruz. Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı olarak bizimle yarışacak ve TBMM'de temsil için mücadele edecek herkesten bu samimi çağrımıza destek bekliyoruz.
Bu seçimde Cumhur İttifakı olarak kendimize hazırladığımız bütün müzikleri yasaklıyoruz, müziksiz bir kampanya olacak, ikili görüşmeler suretiyle bu biz kampanyamızı sürdüreceğiz. Ne yaptık, ne yapacağız bütün bunları vatandaşlarımıza anlatmanın gayreti içerisinde olacağız. Bu seçim ülkemiz, milletimiz için hayırlara vesile olsun.