ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir depreminin ardından yapımına başlanan konut ve dükkanlardan 741'ini 26 Kasım Cuma günü hak sahiplerine teslim edeceklerini bildirdi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Konuşmasına, kendisini dinleyenleri selamlayarak başlayan Erdoğan, Cuma günü İzmir'de bizzat yerinde sevincini paylaşacağı bir müjde vereceğini söyledi.
Geçen yıl 30 Ekim'de İzmir'de acı bir deprem yaşadığını, bu depremde 117 vatandaşın yıkıntılar altında hayatını kaybettiğini anımsatan Erdoğan, hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
Yitirilen canlıların acısının yüreklerde hala taze olduğunu belirten Erdoğan, depremin ilk anından itibaren, hükümet olarak tüm imkanlarla vatandaşların imdadına koştuklarını, her bir insanın acısını paylaştıklarını, dertleriyle dertlendiklerini, yaraları sarmak için var güçle çalıştıklarını ifade etti.
Deprem anından itibaren bakanların, AFAD'ın, UMKE'nin, Kızılay'ın, TOKİ'nin, ilgili tüm kurumların sahada olduğunu hatırlatan Erdoğan, arama kurtarmadan ilk yardıma, barınmadan giyim, gıda ve eşyaya kadar İzmirli vatandaşların neye ihtiyacı varsa hepsini karşıladıklarını söyledi.
Erdoğan, evleri yıkılan vatandaşları bir an önce yeni yuvalarına kavuşturmak amacıyla hemen harekete geçtiklerini hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Elazığ ve Malatya'da olduğu gibi İzmir'de de hızlı bir şekilde hasar tespit çalışmalarını tamamladık. Yaşanan depremin ardından Elazığ'da 23 bin 677 konut ve 2 bin 515 köy evi, Malatya'da 6 bin 287 konut ve 1555 köy evi yaparak 1 yıl geçmeden vatandaşlarımıza teslim etmeye başlamıştık. Diğer afet bölgelerinde olduğu gibi İzmir'de de aynı hızla konutlarımızı inşa ettik. Bu süreçte İzmir tarihinin en büyük kentsel dönüşüm, deprem dönüşüm çalışmalarını yürüttük. Hazırlıkları hızla tamamlayarak yıkılan evlerin yerine vatandaşlarımıza sıcak birer yuva olacak konutların temellerini 22 Şubat'ta attık. Depremden en çok etkilenen Bayraklı'nın 3 Mahallesi'ndeki toplam büyüklüğü 75 bin metrekareyi bulan 7 ayrı bölgede yatırım bedeli 750 milyon lira olan 1391 konut ve 302 dükkan inşa ettik. Bunlardan 596'sı konut ve 145'i dükkan olmak üzere toplam 741 bağımsız bölümün yapımını tamamladık. İnşallah bu konut ve dükkanları 26 Kasım'da, yani önümüzdeki cuma günü vatandaşlarımıza bizzat teslim edeceğiz."
Geri kalan 795 konut ve 157 dükkanı da en kısa sürede tamamlayarak hak sahiplerine vereceklerinin altını çizen Erdoğan, Bayraklı'da 3 milyon 800 bin metrekare büyüklüğündeki rezerv alanda depremzedeler için yatırım değeri 1,5 milyar lira olan 3 bin 649 konut ve 51 dükkan yaptıklarını aktardı.
- "Her adımın gerisinde mücadele var"
Bu alanın ilk etabında inşa edilen 397 konutu yılbaşında tamamlayarak İzmirli vatandaşlara teslim edeceklerini dile getiren Erdoğan, kalan konutların inşasını da etaplar halinde en kısa sürede bitireceklerini söyledi.
Bugünkü Kabine Toplantısında hak sahibi vatandaşların yapacakları ödemelerle ilgili kararı da verdiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"İzmir'de inşa ettiğimiz konutlarımızı ilk 24 ayı ödemesiz, 216 ayı ödemeli olmak üzere 20 yıla yayılan bir vade ile vatandaşlarımıza takdim edeceğiz. Aylık ödemeler 2 artı 1 konutlarda 740 liradan, 3 artı 1 konutlarda ise 1020 liradan başlayacak. Bir başka ifade ile İzmirli depremzede vatandaşlarımızı, 2 artı 1 konutları 160 bin lira ile 180 bin lira, 3 artı 1 konutları 220 bin lira ile 260 bin lira arasında maliyetinin çok altında fiyatlarla ev sahibi yapıyoruz. Nasıl 19 yıl boyunca verdiğimiz tüm sözleri tuttuysak, hamdolsun İzmir'de de bir sözümüzü daha yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Yeni, güvenli, konforlu yuvalarının İzmirli vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Bu hizmetlerin İzmirimize kazandırılmasında emeği geçen TOKİ ve AFAD başta olmak üzere, tüm kurumlarımız ile mühendisinden işçisine herkesi tebrik ediyorum."
Erdoğan, Türkiye'nin geçen 19 yılda demokraside ve kalkınmada çok büyük bir değişim yaşadığını vurgulayarak, bu değişimin etkilerini insanların günlük hayatlarından Türkiye'nin uluslararası alandaki konumuna kadar her yerde görmenin mümkün olduğunu dile getirdi.
Milletin hak ve özgürlükleri ile refahı konusunda yaşanan hiçbir gelişmenin kolay olmadığına işaret eden Erdoğan, atılan her adımın gerisinde, verilen büyük bir mücadelenin ve yapılan fedakarlıkların olduğunu söyledi.
- "Tek bir mücadele yöntemi görülmemiştir"
Çok partili siyasi hayata geçişten sonra milli iradenin üstünlüğünü tanımak yerine tek parti faşizminden beslenen vesayeti güçlendirmek isteyenlerin hep olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları ifade etti:
"Kimi zaman siyasi ve ekonomik krizlerle kimi zaman darbelerle milletimizin sırtına ağır maliyetler bindiren bu sistemin ekonomik boyutu da vardır. Yıllarca dünya ortalamalarının çok üzerinde oranlarla borçlanan, borçlanmak zorunda bırakılan bir ülke olduk. Bu yüksek maliyetin karşılığını da yatırıma, üretime, istihdama kavuşarak değil, kendi siyasi ve güvenlik politikalarımızı izlemeye kalktığımızda şantaja maruz kalarak aldık. Parlamenter sistemde hiçbir hükümetin bu şantaja karşı durabilecek gücü olamadığı için ülkemiz siyasi istikrarsızlık batağına mahkum edildi. Son 19 yıldaki güçlü siyasi irade, bilhassa da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde bu mücadeleyi verebilecek dirayete, azme ve imkana kavuştuk. Ülkemizde kurdaki hareketlerin de etkisiyle yükselen enflasyonla veya fiyat artışı ile sonuçlanan ekonomik sıkıntılar elbette vardır. Ama öncelikle sorunun adını doğru koymamız gerekir. Fiyatlardaki düzenli artışı ifade eden enflasyonun olduğu yerde yatırım olmayacağı, üretim azalacağı, istihdam düşeceği için dengeler bozulur. Buna karşılık sadece kurdaki yükselişe bağlı olarak kimi ürünlerde ortaya çıkan fiyat artışı ise yatırımı, üretimi ve istihdamı doğrudan etkilemez. Tam tersine kurdaki rekabet gücü yatırımda, üretimde ve istihdamda artışa yol açar. Ülkemizde yaşanan durum tam da budur. Yani fiyat artışıdır. Velev ki bunun adı enflasyon olsa bile dünyaya baktığımızda ülkelerin enflasyonu yenmek için farklı politikalar izlediğini görüyoruz."
Enflasyona karşı kimi ülkelerin bu noktada faiz artırdığını, kiminin döviz çıkması kullandığını, kimimin enflasyon hedeflemesine gittiğini belirten Erdoğan, "Bugüne kadar tüm ülkelerde geçerli tek bir enflasyonla mücadele yöntemi görülmemiştir. Geçmişte enflasyon sorunu bulunmayan ülkelerin ortak özelliği ise cari açık vermemeleridir. Cari açığı olup da enflasyon yaşamayan ABD gibi ülkelerin avantajı ise paralarının rezerv para olmasıdır." dedi.
Erdoğan, dünyada bir süredir yaşanan ve salgın süreci ile hızlanan gelişmelerin ekonomik işleyişin klasik iktisat teorileri ile açıklanamayacak yeni bir seviyeye evrildiğine işaret ettiğini kaydetti.
(Sürecek)