ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kimyasal silah kullandığı iddiasına ilişkin, "Bu konuyla ilgili arkadaşlar hemen süratle davaları açtılar ve bunun peşini kesinlikle bırakmayacağız. Hem tazminat hem ağır ceza davaları açarak üzerine üzerine gideceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Ermeni işgalinden kurtarılan Karabağ'da Şuşa başta olmak üzere tarihi ve kültürel kimliği bulunan şehirlere kültürel ve turistik gezilerin ne zaman başlayacağının sorulması üzerine Erdoğan, Zengilan ve diğer havaalanı açılışlarıyla bu işin önünün açıldığını belirtti.
Şu anda buralarda yolların ve altyapıların bitirilmek üzere olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Öyle zannediyorum ki bir yıl içerisinde üstyapıların da bitirildiği andan itibaren Şuşa'ya ulaşım çok daha kolaylaşacak. İlham Bey önümüzdeki yıl buraya çok ciddi bir para ayıracaklarını söyledi. Türk müteahhit firmalarımız da 'Eğer planlar hayata geçirilirse biz burayı 1-1,5 yıl içerisinde bitiririz' diyorlar. Tabii kara yolları yanında demir yolları da var. Bunları bitirmekte kararlılar. Bunu bitirdikleri andan itibaren zaten Şuşa'nın yolu açılmış olacak. Gerek iç gerek dış turistlerle buralar hayata geçmiş olacak. Şuşa bu işin Azerbaycan'da en önemli çekim merkezi. Bu çekim merkezini bundan sonra İlham Bey, özellikle inanıyorum ki yapılacak otellerle filan çok daha cazip hale getirecek. Çünkü o noktada atılması gereken adımlar var. Fakat gerçekten Sayın Başkan durmuyor. İşte çok kısa zamanda yapılan tek katlı da olsa o binalarla buraya bir hareket getirdi. Ama Şuşa ile ilgili yapılacak olan otel yatırımları da orayı bir cazibe merkezi, bir çekim merkezi haline getirecektir. Biz de Şuşa'da başkonsolosluğu açıyoruz."
- "Onların istismarına cevap yetiştirmeye de gerek yok"
İzmir Milletvekilli Mehmet Ali Çelebi'nin AK Parti'ye katılım töreninde çok çocuk tavsiyesinde bulunduğunun ve buradaki bazı sözlerinin farklı yorumlandığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Ben her zaman açık açık en az 3 çocuk diyorum zaten. Bu benim gizli bir politikam değil ki. Böyle bir şeyi hiçbir zaman gizlemedim zaten. Orada da söylediğim çok açık ama onların istismarı bitmez. Onların istismarına cevap yetiştirmeye de gerek yok." ifadesini kullandı.
- "Hukuk içerisinde ne gerekiyorsa bunlara bunun hesabını orada soracağız"
PKK'nın siyasi uzantılarının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yürüttüğü operasyonlarla ilgili olarak "Kimyasal silah kullanılıyor." diye bir kampanya başlattığı, Milli Savunma Bakanlığının da bu konuda bir açıklama yaptığının hatırlatılmasının üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu konuyla ilgili arkadaşlarıma da söyledim ve Hulusi Paşa ile de bunu tekrar tekrar konuştuk. Arkadaşlar hemen süratle davaları açtılar ve bunun peşini kesinlikle bırakmayacağız. Hem tazminat hem ağır ceza davaları açarak üzerine üzerine gideceğiz. Silahlı Kuvvetlerimizin bugüne kadar kimyasal silah kullanmak gibi bir taksiratı yoktur. Attığı bütün adımları uluslararası hukuk neyi gerektiriyorsa bu çerçevede atmıştır ve bu çerçevede atmaya da devam edecektir. Bu, bunların namussuzluklarındandır, ahlaksızlıklarındandır. Bunlar ilk defa da bu iftiraları atıyor değiller. Bunlar densizdir, bunlar ahlaksızdır. Ordumuza hep attıkları çamur budur. Çamur at, tutmazsa iz bırakır diye düşünüyorlar. Bu komünizmin, komünistlerin de en önemli şiarıdır. Bunlar da onların artıkları olduğu için bu tür iftiraları her zaman atacaklardır. Biz de hukuk içerisinde ne gerekiyorsa bunlara bunun hesabını orada soracağız."
- "O, bu işin çok acemisi"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Çık karşımıza, hodri meydan, aday ol." çağrısına canlı yayında tartışmaya davet ederek karşılık verdiğinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun, sağa sola topu atmakla işi kurtaramayacağını söyledi. Futbolu Kılıçdaroğlu'ndan çok daha iyi bildiğini ifade eden Erdoğan, "O, bu işin çok acemisi. Kim kalede, kim orta sahada, kim geri dörtlüde veya kim forvette oynaması gerekir bunu bilmez. Lefter'i kaleci olarak tanıtan bir adamdan bir şey olmaz." dedi.
- "Kendisi söyleyince gerçekten ben de şok oldum"
Kılıçdaroğlu'un ABD ziyareti ile ilgili tartışmalar sürerken ABD'ye giden İYİ Parti heyetinden "Biz hamburger yemeye gelmedik." açıklaması yapıldığının hatırlatılması ve "Hem ziyaretleri hem de bu karşılıklı yorumları nasıl okuyorsunuz?" sorusunun yöneltilmesi üzerine Erdoğan, "Türkiye'de hamburgerci dükkanları filan bitmiş değil. Fakat yani bunu Kılıçdaroğlu'nun bizzat kendinden duymamış olsak ben bile 'Gerçekten böyle bir şey oldu mu?' derdim. Ama maalesef kendinden dinledik; yani bir benzin istasyonuna uğramışlar, orada bir hamburgerci dükkanı görünce orada yemişler. Bunu bizzat kendisi söyleyince gerçekten ben de şok oldum. Yani böyle bir şey yapmış olsan bile söylemeye gerek yok. Bu da siyasetin ne kadar acemisi olduğunu ortaya koyuyor."
- "Aile kavramını başörtüsü meselesiyle ilgili çalışmanın içerisine alacağız"
Kılıçdaroğlu'nun ABD'de Türken Foundation binasının karşısına geçip orada çekim yaptığını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Buradan da aile kavramına yönelik bizim şu anda ileri sürdüğümüz teze, güya tersinden bir yaklaşımla sataştı, 'Önce sen kendi ailenin, kızlarının, oğlunun buraya yapmış olduğu destekleri açıkla.' gibi bir yaklaşımın içerisine giriyor. Bu da hukuk bilmezliğin, aile kavramını tanımazlığın bu adamda ne kadar ileri olduğunu gösteriyor. Biz aile kavramını inşallah bu başörtüsü meselesiyle ilgili çalışmanın içerisine alacağız. Arkadaşlarımızla gerek ilgili kamu görevlileri gerek akademisyenlerle geniş bir çalışma yaptık. Bu çalışmayı da arkadaşlarımız nihayete erdirdiler. En son dün akşam da bana sundular, gördük, baktık. Kısa zamanda bunu da kamuoyuna inşallah sunacağız. Tabii bu kadar açtığımız davalardan bundan tazminatları koparıyoruz. Şimdi bundan da yine tazminatı koparacağımıza inanıyorum. Türken Foundation, yine bundan şöyle bir miktar para alacak."
- "Bizim icraatlarımızın ulaştığı yere bunların hayalleri dahi ulaşamaz"
Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi olan "İlk Evim İlk İş Yerim" projesi için muhalefetin, "bu projenin tamamlanamayacağı ve gerçekleşemeyeceği" yönünde iddialarının olduğunun aktarılmasının ardından değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bunlarda yalan dolan çok çok fazla. Zira şu an itibarıyla bizim sadece TOKİ'de bitirip sahiplerine teslim ettiğimiz konut sayısı yaklaşık 1 milyon 170 bin. Yapılmakta olan demiyorum, bitirip de sahiplerine teslim ettiğimiz... Şimdi ise gerek konut gerek işyeri gerekse arsa noktasında yeni bir adım atıyoruz. İlk etapta 1 milyon arsa planladık. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız, Türkiye'nin dört bir yanında hangi bölgede ne kadar parsel, arsa ayıracağız, bunların çalışmalarını yaptı ve inşallah bunların teslimini de kura ile sahiplerine yapacağız. Bunun gerçekleştirilememesi için, yapılmaması için hiçbir sebep yok. Çünkü bizim icraatlarımızın ulaştığı yere bunların hayalleri dahi ulaşamaz. Biz bunu yaptık. Eserimiz ortada. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Biz eserlerimizle konuşuyoruz. Olay bu kadar basit."
- "Biz muhafazakar devrimciyiz"
"Muhafazakar devrimciyim, ifadeniz çok konuşuldu, çok tartışıldı. Muhafazakar bir devrimci neye muhaliftir? Bir muhafazakar devrimci neyin yanında ve neyin karşısındadır?" sorusu üzerine de Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Biz muhafazakar devrimciyiz. Milli ve manevi değerlerimize tavizsiz şekilde sahip çıkan; haklarımızı, menfaatlerimizi her şartta koruyan yanımızla muhafazakarız. Ülkemiz için eser ve hizmet siyasetinden demokrasi, hak ve özgürlüklere, her alanda devrim niteliğinde adımlar atan; dünyadaki zulme ve adaletsizliklere itiraz eden yanımızla da devrimciyiz. Yakıp yıkan, taş üstüne taş koymayan sözde devrimciliğin aksine; kendi medeniyetinin değerlerinden yana olarak sürekli okuyan, çalışan, üreten, imar eden, geliştiren ve atılım içinde olan gerçek bir devrimciliktir bu. Muhafazakar devrimcilik işte budur. Bu anlamda özellikle gençlerimize Nuri Pakdil'in eserlerini okumalarını tavsiye ediyorum. Ben merhum Nuri ağabeyimizin aynı zamanda talebesi durumundaydım. AHaber de zaman zaman Nuri ağabeyi anlatırken onun bu konudaki duruşuna da işaret ediyor."
(Bitti)