Cumhurbaşkanı Erdoğan kütüphane söyleşilerinde gençlerle buluştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli sığınmacıların durumuna ilişkin, ”Almanya belli bir düzenli veya düzensiz göçü alıyor ama bizim gibi mi? Hayır, o teröristleri alıyor. Bizler Türkiye olarak da şu an itibarıyla özellikle Suriye'nin kuzeyinde bu briket evlerle bir adım attık ve hedefimiz bu briket evlerde 1 milyon mülteciyi barındırabilmek.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde düzenlenen "Kütüphane Söyleşileri" kapsamında farklı şehirlerden gençlerle bir araya geldi.
KÖRFEZ ÜLKELERİ İLE NORMALLEŞME
Bir gencin, "Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'a resmi ziyaretler gerçekleştirdiniz. Bu ülkelerde sizi çok iyi, hatta görkemli şekilde karşıladıklarını gördük. Geçmişten bugüne ne oldu da ilişkilerimiz böyle büyük bir değişim gösterdi?" sorusuna karşılık Erdoğan, siyasetin iniş çıkışlarının her zaman olduğuna işaret etti. Japonların, "Düşmanımız dahi olsa iplikle bağı sıkı tutun, koparmayın. Gün olur o bağ size tekrar lazım olur." şeklinde bir atasözü bulunduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'yle ortak paydasının bulunduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlar da bizim Müslüman kardeşlerimiz. Bazen nasıl ailenin içerisinde patırtı gürültü oluyorsa aramızda bizim de böyle bazı sıkıntılar yaşandı ama biz bu sıkıntıları şimdi aştık. Gerek Suudi Arabistan'la gerek Abu Dabi yönetimiyle bunları aşarak süratle ticari ilişkilerimizi, sanayi, savunma sanayi, kültürel, turizm bütün bunlara yönelik şimdi planlama yaptık, adımlarımızı atıyoruz." diye konuştu.
Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayid Al Nahyan'ın hayatını kaybetmesi dolayısıyla taziye ziyaretine gittiğini hatırlatan Erdoğan, iki ülke arasındaki münasebetleri çok daha güçlü bir platforma oturtmak istediklerini dile getirdi.
Erdoğan, "Suudi Arabistan'la hakeza öyle ve şu anda da Suudi Arabistan ile olan ilişkilerimiz çok daha olumlu istikamette o da gelişiyor. Her iki ülkeyle de başlattığımız bu süreç inanıyorum ki her iki ülkeye de çok çok önemli katkılar sağlayacak hem ticari noktada hem özellikle siyasi ilişkiler noktasında. Savunma sanayiine yönelik alanlarda biz birikimlerimizi onlarla paylaşırken onların da birikimlerini kendilerinden istifade ederek paylaşma fırsatını inşallah değerlendireceğiz diye düşünüyorum. Gelişmeler gayet iyi. şu anda sonu da inşallah hayır olur." dedi.
SURİYELİ SIĞINMACI TARTIŞMASI
Bir gencin, Suriyeli sığınmacıların durumuna ilişkin "ensar-muhacir" benzetmesinde bulunduğunu belirterek, hala bu kanaati sürdürüp sürdürmediği, Türkiye'deki sığınmacıların kendi yurtlarına dönüşü konusunda bir plan, çalışma, proje olup olmadığı yönündeki soru üzerine Erdoğan, ensar-muhacir konusunun süreli bir kavram olmadığını, bu sürecin bitene kadar devam edeceğini söyledi.
Hazreti Peygamberin Medine'ye hicretinin sonradan yaşanmış bir hadise olduğunu, o zaman Medineli Müslümanların ensar konumunda bulunduğunu ve Hazreti Peygamberin muhacir olarak Medine'ye hicret etmek durumunda kaldığını anlatan Erdoğan, Medinelilerin gönüllerini açarak Hazreti Peygamberi bağırlarına bastıklarını aktardı.
"Şu anda bizim bu sürecimize de baktığımızda Suriyeliler acaba keyiflerinden mi Türkiye'ye geldiler, zevküsefa için mi geldiler. Yoksa oradaki savaşta, oradaki ölüm korkusu onları Türkiye'ye hicret etmeye, iltica etmeye mi sevk etti." diye soran Erdoğan, bu insanların Suriye'deki zulümden, savaştan kaçarak Türkiye'ye sığındıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz, muhacir olarak gördük ve böyle bir hicrete de bizim 'hayır' dememiz mümkün değildi. Zira Osmanlı'dan bu yana Türkiye zaten bu tür şeylerde her zaman kapısını açan, her zaman bu tür ilticalara ev sahipliği yapan bir ülkedir. Bu da tabii Türkiye'nin neyini gösteriyor, büyüklüğünü gösteriyor, Türkiye'nin bu noktadaki misafirperverliğini gösteriyor. Bu misafirperverlikle birlikte de Türkiye'nin dünyadaki şu anda mülteciler noktasında en çok göç alan bir ülke olarak ön sıraya çıktığını görüyoruz. Şu anda Türkiye bu noktada bir numara, dünyada bir numara ve biz bundan da rahatsızlık duymuyoruz. Bundan rahatsızlık duymadığımız gibi bir taraftan da Suriye'nin kuzeyinde biliyorsunuz biz briket evler yapımına başladık. Niye acaba briket evler yapımına başladık? Çünkü bu insanlar çadırlarda kalıyorlar. Yaşam koşullarının adeta sıfır diyebileceğimiz yerlerde kalıyorlar."
Türkiye'ye Irak'tan da Saddam döneminde 500 bin mülteci geldiğini, onların da aynı şartlarda geldiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz yine kapımızı açtık. Şu anda dünyanın değişik yerlerinde buna benzer konular yok mu? Var. Bir çok Meksikalının duvarları yıkarak Amerika'ya sığındığını görüyoruz ama bizdeki gibi bir ev sahipliğini Amerika onlara yapmadı, yapmıyor. Onlar yapmıyor diye biz yapmayacak mıyız? Ona bakarsanız biz Avrupa'nın değişik ülkelerinde, örneğin Almanya belli bir düzenli veya düzensiz göçü alıyor ama bizim gibi mi? Hayır, o teröristleri alıyor. PKK'lılardan, FETÖ'den önce Yunanistan, Yunanistan üzerinden ne yapıyorlar, Almanya'ya, Fransa'ya gidiyorlar vesaire. Tüm Bunları şöyle değerlendirdiğiniz zaman Türkiye'nin bu noktadaki alicenaplığı ortaya çıkıyor. Bizler Türkiye olarak da şu an itibarıyla özellikle Suriye'nin kuzeyinde bu briket evlerle bir adım attık ve hedefimiz bu briket evlerde 1 milyon mülteciyi barındırabilmek. Onun için de tabii 100 bin, belki 200 bin konuta ne olacak, ihtiyaç olacak. Derdimiz onları bu tür briket evlerle iskan edelim, yani o barınması zor, yağmurda, çamurda yaşanması zor koşullardan onları kurtaralım ve insanca yaşayabilecekleri 2 artı 1, bazıları 1 artı 1, bazıları 3 artı 1 şeklinde inşallah konutlarda bunları oralarda iskan etmek istiyoruz."
SALGINDA ALINAN ÖNLEMLER
"Birçok defa salgın sürecinde ve salgın sonrasında Türkiye'nin bu krizi, bu sorunları fırsatlara çevireceğinden bahsettiniz. Bu noktada girişimci vizyonumuz doğrultusunda salgın tam olarak bitti diyebilir miyiz? Türkiye'yi gelecekte genç girişimcilerin istifade edebileceği nasıl bir ortam nasıl bir gelecek bekliyor? Sizin girişimci vizyonunuz doğrultusunda genç girişimcilere tavsiyeleriniz neler olur?" soruları üzerine Erdoğan, koronavirüs salgını döneminde Türkiye'nin yatırımlarını durdurmadan süreci devam ettirdiğini söyledi.
Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyümenin önemine işaret eden ve bunların başarılması gerektiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tabii bu salgın döneminde bizim yapmamız gereken en önemli iş neydi? Hastanelerimizin mevcut sayısını daha da artırmaktı. Bugün şu anda bizim 19 tane şehir hastanemiz var. Bu sayılar daha da artacak. Tabii şehir hastanesi ne demek? Yani en küçüğü 500 oda. Ondan sonrası 1006, 2 bine kadar devam ediyor. Ve biz bu süreçte 3 ay içerisinde örneğin İstanbul'da şu anda, bay Kemal'le anlaşamadığımız ve bilmediği, anlamadığı, 1006 odalı biz Atatürk Havalimanı'na hastane yaptık. Aynı şekilde Anadolu yakasında da mevcut bir havalimanımız vardı, orada da yine 1006 yataklı bir hastane de orada yaptık. Bunların her ikisi de şehir hastaneleri statüsündedir. Bunlar tek katlı ama içerisinde ultrasonografiden, tomografiye, MR'a bütün bunlara varıncaya kadar en ideal şekilde bu hastanelerimizde bunları yaptık."
Çam-Sakura Hastanesinin de hizmete açıldığını anımsatan Erdoğan, salgın döneminde yapılan bu hastanenin de sadece Türkiye'de değil dünyada örnek hastanelerden biri haline geldiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer bu hastanelerimiz bizim olmamış olsaydı biz ne yapacaktık? O kritik dönemde sağa sola bakacaktık, acaba nereden ne yardım gelir de biz bu işi çözebiliriz diye. Fakat bunları yapışımız işimizi kolaylaştırdı. Ve şu anda bizim bakın yoğun bakımlarda vesaire filan bu hastanelerde ciddi ihtiyacımız kalmadı. Böyle bir noktaya geldik. Fakat tabii bunlar yeter mi? Hayır. Biz özellikle yola çıkarken bir şey söylemiştik. Eğitim, sağlık, emniyet, adalet, ulaşım, tarım, dış politika, enerji bunlar bizim en önemli adımlarımız olacak demiştik ve biz bu adımları gerçekleştirdik, gerçekleştirmeye de devam ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bunlar yapılmazsa o girişimci ruhun ispatlanamayacağını ifade eden Erdoğan, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyümenin girişimci ruhun neticesi olduğunu dile getirdi.
Girişimci ruha sahip olunmadan bunların başarılamayacağını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şu anda Türkiye'de bizler bu adımı atmak suretiyle dünyada örnek bir ülke haline geldik. Şu anda dünyada Türkiye bu konumuyla parmakla gösterilen bir ülke durumunda. Ve birçok ülkeye bizler örneğin o sıkıntılı dönemde, salgın döneminde 167 ülkeye bizler her türlü desteği verdik. İlaçtan tutunuz da tüm diğer aparatlara kadar bu tür destekleri verdik ki o insanlar, özellikle de Afrika'da yaşayanların halini düşünün. Onlara olan bu desteklerimiz çok çok ciddi manada Türkiye'ye muhabbeti artırdı. Bundan sonraki süreçte de aynı kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Ancak İstanbul'da gerek Yeşilköy Havalimanı'nda gerekse Anadolu yakasındaki bu hastanemiz, bunlar hakikaten örnek teşkil ediyor. Şimdi biz mesela Yeşilköy Havalimanını, kuruluşunda bu adı almıştır, daha sonra yani Evren döneminde Atatürk Havalimanı adını almıştır, şu anda da biz bu dev İGA dediğimiz dünyadaki ilk 3 içerisinde olan yeni havalimanımız ile birlikte burayı boşalttık ve nasip olursa burayı Türkiye'nin en Büyük Millet Bahçesi haline getiriyoruz. 29'unda inşallah ilk fidanı, ağacı dikeceğiz ve fetih şenliğini de inşallah 29'unda orada yapacağız."