PEKİN (AA) - Çin'deki Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden iş insanları ve yatırımcılar, Pekin yönetiminin, artan ekonomik zorluklar ve jeopolitik gerilimlere karşı, reform programından uzaklaştığından yakındı.
Çin'deki Avrupa Birliği Ticaret Odasının yayımladığı yıllık pozisyon raporunda, hükümete, Çin'in ekonomik büyümesine ve istikrarına katkı sağlayan, büyük miktarda yabancı doğrudan yatırımı çekmesini sağlayan, başarısı kanıtlanmış pragmatik reformlara geri dönülmesi çağrısı yaptı.
Raporda devlete ait işletmelere tanınan ayrıcalıkların ve sanayi ile ticaretin siyasileştirilmesinin Çin'in yatırım merkezi konumunu erozyona uğrattığı ve şirketlerin ülkeyi giderek daha az güvenilir, öngörülebilir ve etkin değerlendirdiğine değinildi.
Batı ile artan jeopolitik gerilimler nedeniyle geleceğin belirsiz görüldüğüne dikkat çekilen raporda, "Artık ideoloji, ekonomiye üstün geliyor." ifadesine yer verildi.
Raporda, Çin'in salgının ardından 2020'de diğer ülkelerden daha hızlı bir toparlanma sergilediği, yatırımlar açısından güvenli liman olarak görüldüğü, fakat son 1 yılda esnek olmayan Kovid-19 politikasındaki ısrarın işletmelerin faaliyetlerinde benzeri görülmeyen aksaklıklara yol açtığı, bu durumun mevcut zorlukları artırdığı kaydedildi.
Değişen siyasi ortam nedeniyle son 4 yılda Avrupa'dan gelen doğrudan yatırımların büyük bölümünün yalnızca birkaç büyük şirket tarafından yapıldığına işaret edilen raporda, diğer şirketlerin Çin'de faaliyetlerini "bekleyelim ve görelim" mantığında ilerlettikleri ve yatırımlarını belirsizliğin daha az olduğu alternatif piyasalara yönlendirmeyi düşündükleri aktarıldı.
Raporda, AB Ticaret Odasının kapsamlı piyasa reformlarını, Çin'in ekonomik potansiyelini gerçekleştirmesi ve yatırımcı güvenini hızla yeniden tesis edebilmesi için en etkili yol olarak gördüğü belirtildi.
Oda Başkanı Jörg Wuttke, Avrupalı şirketlerin iş dünyasında şeffaflık aradığını, Çin'deki faaliyetlerini AB ve ABD'deki yeni politikalar ve tedarik zinciri düzenlemeleriyle uyumlulaştırma zorunluluğuyla karşı karşıya kaldıklarını belirtti.
Wuttke, "Avrupalı şirketler hala Çin'in ekonomik kalkınmasına katkıya bulunmayı istiyor fakat Çin kapılarını kapalı tuttukça ve şirketlerin siyasi, ekonomik ve itibara yönelik risk algısı sürdükçe yatırımların sürmesi olanaklı değil." ifadesini kullandı.
Çin, Kovid-19'a karşı, vakaları ortaya çıktığı yerde bastırmayı ve bulaş zincirini kesmeyi hedefleyen "sıfır vaka" stratejisini uyguluyor.
Strateji, karantina, seyahat kısıtlamaları, toplu testler, imalat, ticaret ve hizmet sektöründeki işletmelerin faaliyetlerinin kısıtlanması gibi katı ve geniş ölçekli tedbirleri gerektiriyor. Tedbirler vatandaşların günlük yaşamına ve kişisel özgürlüklerine müdahalenin yanı sıra ekonomik maliyetleri açısından da tartışmalara yol açıyor.
Öte yandan Çin'in egemenlik ihtilafı içinde olduğu Tayvan ile bağlantılı diplomatik ve askeri gerilimlerin artması, bölgedeki durumun Ukrayna krizine benzer bir jeopolitik saflaşmaya dönüşmesi ihtimali Avrupalı yatırımcıların risk algısını artırıyor.