İSTANBUL (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "19 yılın sonunda bir siyasi iktidar, 'Ben insan hakları eylem planı açıklıyorum diyorsa demek ki bu ülkede 19 yıldır insan hakları yok. 'Yeni açıklıyorum ve bunları yapacağım.' diyor. Niye bugüne kadar yapmadın?" dedi.
Kılıçdaroğlu, TV5 kanalında yayınlanan Liderler Turu programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
İnsan Hakları Eylem Planına ilişkin değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu, muhalefetin reform ihtiyacını dile getireceğini, reformu gerçekleştirecek olanın ise parlamento olduğunu kaydetti.
Kılıçdaroğlu, demokrasi ve yargı bağımsızlığının kendileri için olmazsa olmaz olduğunu belirterek, "Yargı bağımsızlığının olmadığı yerde hangi insan haklarından söz edeceksiniz? Ben haksızlığa uğradım veya siz uğradınız. Nereye başvuracağız? Bütün dünyada mahkemeye başvurursunuz, hakimden adalet istersiniz. Hakimi ben tayin ediyorsam ve benimle ilgili bir dava o hakime düşmüşse ve bir mağdur gelmişse hakim beni mi dinler, mağduru mu? Beni dinleyecek çünkü bana borçlu, ben oraya atadım. Benim dediğimi yapmazsa ertesi gün o görevden alır başka bir yere atarım hakimi. Bu yapılıyor. Hangi reform? 19 yılın sonunda bir siyasi iktidar ben insan hakları eylem planı açıklıyorum diyorsa, demek ki bu ülkede 19 yıldır insan hakları yok. 'Yeni açıklıyorum ve bunları yapacağım.' diyor. Niye bugüne kadar yapmadın? Kaldı ki bu bizim anayasamız. Anayasada var zaten çoğu." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Ahmet Davutoğlu ve Binali Yıldırım'ın başbakan oldukları dönemde kendisini ziyarete geldiklerinde onlara, "Kendi ülkemizde demokrasiyi gelin bütün standartları hayata geçirelim." dediğini aktararak, şöyle devam etti:
"AB fasıl açacakmış. Niye fasıl açsın? Niye AB'den talimat alalım? Biz tamamını yapalım, dönüp AB'ye diyelim ki 'Ne demokrasiden söz ediyorsunuz kardeşim. Zaten biz hepsini yaptık' diyelim. Ama yapmadılar. Şimdi, insan hakları eylem bildirisi açıklanıyor. Yok yani, arkası boş. Bir siyasi iktidar ya da tepedeki bir kişi söylemleri dolayısıyla güven kaybetmişse ne derse desin toplumun ona güveni artık yoktur. Toplumun, kimse kusura bakmasın, Erdoğan'a güveni yoktur."
- "Türkiye'nin hayrına gelen kanunlara engel olma gibi bir çabamız yok"
"Dışarıdan para akışını sağlamak için bir sıcak mesaj olarak mı değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Eylem planı hazırlansın diye AB'den fon para alındı. Bunu hazırlamak için para mı alınır? Dediğinizin büyük bir kısmı zaten anayasada yazılı. Temel haklar ve özgürlükler bölümüne bakalım, hepsi burada yazılı. Kanun önünde eşitlik var. Anayasanın bağlayıcı üstünlüğü var." dedi.
AB ile uyum sürecinde gelen bütün kanunların parlamentodan oy birliğiyle çıktığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Biz kendi ülkemizi seviyoruz. Bin küsur maddelik Türk Ticaret Kanunu bir haftada geçti Meclis'ten. Engellemek isteseydik 6 yılda, 10 yılda çıkmazdı ama bu ülkenin ihtiyacı var. Bu ülkenin sanayicisi, tüccarı, esnafı o kanunu bekliyor. AB ile uyum içinde olacak deniyor. Bizim de önerilerimiz oldu. Türkiye'nin hayrına gelen kanunlara engel olma gibi bir çabamız yok. Tam tersine gelirse geçiririz, hiçbir tereddüdümüz yok." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, "İçeride bu ihlal edilen noktaların düzeltilmesi mi ön plana alınıyor yoksa bir seçim yatırımı mı söz konusu? O ilkeler arasında seçim sistemi mevzuat da yer almıştı." sorusunu şöyle yanıtladı:
"Adalet Bakanına saygı duyuyorum. Kabine içinde, parlamentoda bir saygınlığı var. Fakat olay Adalet Bakanının yapacağı ya da çözeceği bir olay olmaktan çoktan çıkmış. Bakanlar var bir de bakanlar dışında bakan yardımcıları var. Bakan yardımcıları fiilen parti komiseri pozisyonunda. Bakanlığı yöneten, saraydan aldığı talimatla doğrudan doğruya oradaki parti komiseri görevini üstlenen bakan yardımcısı. Adalet reformu da yapmak istediler. Adalet Reformuyla adaletin temel ilkeleriyle ilgili olağanüstü güzel bir metin hazırlandı ve okundu. Ama kırıntısı bile uygulanmıyor."
- "Parti olarak erken seçim yarın olacakmış gibi çalışıyoruz"
Fezlekelere bakış açısı sorulan Kılıçdaroğlu, "Yargının bağımsız olmadığı yerde yağmur gibi fezleke gelir. Nitekim, yağmur gibi fezleke geliyor." dedi.
Dokunulmazlığın milletvekilinin parlamentoda halkın taleplerini özgürce dile getirmesi için verilmiş bir imkan olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Siz milletvekilini siyasi düşüncesi dolayısıyla onun dokunulmazlığını kaldırıp hapse atarsanız siyaset alanını daraltmış oluyorsunuz. Kimin lehine? İktidar lehine. Ne demek bu? Siyaset mühendisliği demek. Onun rakibi olan partiyi yanınıza çekiyorsunuz, beraber bunu tasfiye edelim siyasette. Bu demokrasi midir? Hayır. Ben onun düşüncesini beğenmeyebilirim, o da benim düşüncemi beğenmeyebilir. Farklılıkları düşmanlık olarak değil, zenginlik olarak kabul ettiğimizde o zaman demokrasi güçlenmiş olur. Ama 'Farklı düşüncelerin tamamını yok edeceğim, herkes benim söylediğimi dinleyecek, bundan daha güzel demokrasi yoktur' diye meydana çıkarsanız bu olmaz." diye konuştu.
"Dokunulmazlıkları şimdi neden gündeme getiriyorlar?" diye soran Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir millet ittifakı var, 'Burayı biz nasıl karıştırırız diyen.' Milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırıp onu hapse atmanın daha ötesinde madem siz demokrasiden yanasınız ben burayı tamamen nasıl karıştırırım diye bir siyaset mühendisliği yapılıyor kendine göre. Bu ne kadar sağlıklıdır, ne kadar tutar onu zaman gösterecek. Demokrasiden yana olan bütün siyasi partilerin bu oyuna gelmeyeceği kanısındayım. Dokunulmazlık ne zaman kaldırılır; yargı gerçek anlamda bağımsız olur dokunulmazlığı kaldırırsınız. Nitekim bir HDP milletvekilinin dokunulmazlık dosyası geldi Meclis'ten oy birliğiyle geçti. HDP de dahil kimse de aman kalkmasın demedi. Şimdiyse gelenler, getirilmek istenenler ne? İki parti karar vermiş, 'Biz HDP milletvekilinin dokunulmazlığını kaldıralım, ittifakı bölelim.' Peki, şu sorunun cevabını veriyorlar mı? Dokunulmazlığını kaldırmak istediğiniz olay bundan 6 yıl önce olan olay. Bu adamlar o zaman belki milletvekili değildi bir kısmı. Bilmiyorum. Savcısı, hakimi vardı. Niye dava açmadınız? Neden hakim bu milletvekili seçilebilir diye izin verdi? O olaylar geçti. Eğer sen bu olaylar suçtur, bunlarla ilgili kişiler yargılansın diyorsan niye 6 yıl bekledin. Şimdi niye harekete geçiyorlar? İttifakı nasıl bozarız diye. Sanıyorlar ki kimsenin aklı ermez. Çocuk bile bunların amacının ne olduğunu gayet iyi bilir. Her şeyin ötesinde ahlaki değil."
Dosyaların oylama kısmında neye göre el kaldırıp kaldırmayacağı sorulan Kılıçdaroğlu, her milletvekili vicdani kanaatine göre karar versin diye, bu konuda anayasaya göre parti gruplarının karar alamadığını ifade etti.
Grupların anayasaya göre serbest olduğunu, herkesin kendi kanaatine göre oyunu kullanacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, ahlaki olanın da bu olduğunu vurguladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Ama bu tablo, emir komuta zinciri içinde gelişen, bir kişinin talimatıyla milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılan, dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilinin de talimatla karar veren bir hakime teslim edilen bir süreci yaşıyoruz. Sürecin her tarafı bozuk. Böyle bir yapı içinde dokunulmazlığın kalkması ne kadar ahlaklı?" diye konuştu.
Enis Berberoğlu davasına değinen Kılıçdaroğlu, "Şimdi öyle bir tablo yaşıyoruz ki, alttaki mahkeme, istinaf mahkemesi, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi Enis Berberoğlu'nun davasına 2 kez bakmak zorunda kaldı. Kararı uygulayacak mahkeme bulamadılar. Anayasa Mahkemesi 2. kararı verirken, kararın bir örneğini meclise, bir örneğini Yargıtay'a gönderdi. Bu Cumhuriyet tarihinde karşılaştığımız ilk olaydır. Benzeri hiç yaşanmamıştır. Böyle bir tablo olamaz. 'Ben Anayasa Mahkemesi kararını uygulamıyorum.' Ne demek uygulamıyorum. Kimsin sen? Açıklama yapmış Beyefendi. Kim inanır buna?" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, yeni bekledikleri seçim sistemine ya da sivil anayasaya nasıl destek vereceğinin sorulması üzerine, seçim kanadındaki değişikliklerin 1 yıl geçmeden yapılamadığını hatırlattı.
Parti olarak erken seçim yarın olacakmış gibi çalıştıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, erken seçim ve reform olup olmayacağına ilişkin pek çok tartışma olduğunu savundu.
"Anayasa değişikliği ne diye yapacaklar?" sorusunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Anayasa değişiklikleri için uygun bir ortamın olması lazım. Gerilimin olmaması lazım. Bütün tarafların dinlenmesi lazım. Siz bugün parti kapatmaktan söz ediyorsunuz. Milletvekillerini hapse atmaktan söz ediyorsunuz. Bu anayasa yapma ortamı değil ki. Sabahtan akşama kadar açılıyor kabine, birinci konu CHP, arkasından Kılıçdaroğlu, grup toplantısı yapılıyor CHP, arkasından Kılıçdaroğlu, açılış yapılıyor CHP, arkasından Kılıçdaroğlu. Bu memleketin derdi yok mu? Demiyor, 'Esnafın derdini şöyle çözeceğim. Çöz kardeşim. Sen çözdün de biz karşı mı çıktık? Peki neden gündemi başka yerlere taşıyor da ülkenin sorunlarına getirmiyor?" ifadelerini kullandı.
(Sürecek)