Anasayfa Güncel Ekonomi Spor Siyaset 3.Sayfa Eğitim Yaşam Dünya Sağlık Teknoloji Bunları Biliyor musunuz?

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, canlı yayında gündemi değerlendirdi: (3)

19.11.2021 04:13:00
"Belediye başkanlarımıza 'evlilik öncesi bu (SMA ile ilgili) kan tahlilini mutlaka isteyin ama bedelini de çiftler ödemesin, siz ödeyin' diye söyledik" "Biz güçlendirilmiş parlamenter sistem derken eskiye dönmeyi asla kabul etmiyoruz. Eskinin zaten çok sakıncaları vardı. Dolayısıyla eski sistem doğru bir sistem değil siyasi partiler yasası dahil olmak üzere değiştirilmesi lazım" "Biz bu sistemin hiçbir yerinde değiliz, olmayız da. Sorun, yüzde 50+1 sorunu değil sistem sorunu. Sistem, zaten çürüy

ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'li belediye başkanlarına evlenmek isteyen çiftlerden, doğacak çocuklarının SMA hastası olup olmayacağının tespit edilebildiği kan tahlilini mutlaka istemelerini ve bunun ücretinin de belediye tarafından karşılanması talimatını verdiğini söyledi.


Kılıçdaroğlu, HaberTürk TV canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.


Cumhurbaşkanının fonksiyonunun aslında devletin sigortası olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Toplumda bir geniş uyuşmazlık alanı çıkarsa tarafları çağırıp onları barıştırmak, uyuşmalarını sağlamak, görüş birliğini sağlamak, tartışma zemini sağlamak, onların tartışmalarına ortam hazırlamak Cumhurbaşkanının işlevi budur. Bazı önemli üçlü kararlar, bu üçlü kararlar da kalktı biliyorsunuz, eskiden bakan, başbakan, cumhurbaşkanıydı, şimdi sadece bir kişi imzalıyor. Dolayısıyla üçlü kararlar o çerçevede kendisine giderse onları imzalayacaktır. Milli Güvenlik Kuruluna başkanlık yapacaktır." diye konuştu.


Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı YÖK Başkanını atamalı mıdır, Genelkurmay Başkanına karar vermeli midir?" sorusuna, "Üçlü kararlarda oluyor zaten onlar. Biz YÖK'ü kaldırmayı düşünüyoruz. Bugünkü ortamda YÖK Başkanı da, Genelkurmay Başkanı da tek imzayla değil üçlü imzayla, kararnameyle atanabilirler." yanıtını verdi.


"Eski cumhurbaşkanlığı profiline geri dönülmesi gerektiğini mi düşünüyorsunuz yoksa yeniden tanımlanması mı gerekir?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:


"Yeniden tanımlanması... Biz güçlendirilmiş parlamenter sistem derken eskiye dönmeyi asla kabul etmiyoruz. Eskinin zaten çok sakıncaları vardı. Dolayısıyla eski sistem doğru bir sistem değil siyasi partiler yasası dahil olmak üzere değiştirilmesi lazım. Parlamento, eski sistemde vesayet altında lider vesayeti altındaydı, oradan da çıkması lazım. Daha demokratik bir yapının olması lazım. Biz şöyle bir cümle kullanıyoruz. Türk hukuk sistemi darbe hukukundan arınmalı, askeri darbelerden sonra çıkan yasalar toplumun demokratik taleplerini karşılamıyor. Dolayısıyla o düzenlemelerin tamamen yasalardan arındırılması lazım."


- "Yüzde 50+1" tartışması


Cumhurbaşkanlığı seçiminde doğal olanın yüzde 50+1 olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Siz bu 50+1 meselesinin neresinde duruyorsunuz, bu tartışmanın bir yerinde var mısınız?" sorusuna "Biz bu sistemin hiçbir yerinde değiliz, olmayız da, asla. Tartışma kendi içlerinde. Sorun, yüzde 50+1 sorunu değil sistem sorunu. Yüzde 20 olsa ne olur? Yüzde 20 ile bir kişiye yetki verdiniz, Türkiye'yi darmadağın edecek. Ne olur yani yüzde 30 verseniz ne olur? Yüzde 75 verseniz ne olur, yüzde 100 verseniz ne olur? Sistem, zaten çürüyen bir sistem, devlette çürümeye, yolsuzluklara yol açıyor. Siz hesabını soramıyorsunuz. Bağımsız yargı yok. Yargıyı siyaset kurumu tayin ediyor. Savcılar görevlerini yapamıyorlar korkudan, devlet memurları görevlerini yapamıyorlar." yanıtını verdi.


Bu sistemle ilgili Meclis'te karşılarına gelecek her şeye "hayır" diyeceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, iktidarın da bunun dışında yeni bir sistemi asla öneremeyeceğini savundu.


Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin yakın zamanda Cumhurbaşkanının yetkileriyle ilgili revizyon teklifi yaptığının hatırlatılması üzerine "50+1 rahatsızlığı nereden kaynaklanıyor? Erdoğan alamayacağı için. Onu biliyor, görüyor. 'Acaba ben koltuğumu nasıl korurum? Acaba oranı biraz düşük tutsak ben nasıl gelip yerime oturabilirim' diye. Bir kişi sadece kendisi için özel yasal düzenleme istiyorsa o kişi ülkeyi yönetemez." değerlendirmesinde bulundu.


"Bu sistem her şeyin kaynağı. Siz yüzde 50+1'den şikayetçi iseniz gelin sistemi değiştirelim." gibi bir çıkış yapıp yapmayacağına ilişkin soruya Kılıçdaroğlu, "Hayır. Çünkü demokrasiyi içine sindiremeyen insanlarla masaya oturmak doğru değil. Sistemi değiştirmezler, değiştiremezler. Velev ki bile değil. Şimdi siz 'onlar' diyorsunuz. Onlar yok efendim o var. Şimdi AK Parti diyorsunuz değil mi? AK Parti diye bir parti yok aslında bir kişi var." yanıtını verdi.


KIılıçdaroğlu, şöyle devam etti:


"Sayın Erdoğan isterse şu anda yetkilerinin bir kısmını delege edebilir. Niye etmiyor? İsterse edebilir. Tüzük çıkarabilir, genelge çıkarabilir, yeni bir bakanlık kurabilir. Bütün bunların hepsini yapabilir ama yapmıyor. Amaç ne? Amaç ekonomiyi bir tarafa tutup halkın gözünden kaçırıp farklı bir tartışma zemini yaratmak. Erdoğan asla yetkisinden vazgeçmez.


AK Parti'nin içinde milletvekili arkadaşlar 'Biz siyaset yapamıyoruz. Bu sistem bizim siyaset yapmamıza engel oluyor' diyorlar. Ben bunu biliyorum. AK Partili milletvekilleri güçlü bir parlamenter sistemi istiyorlar. Varolan sistemin, Türkiye'nin başına büyük belalar açtığının farkındalar, yürümeyeceğini görüyorlar. İki ayrı yapının, yani saray iktidarı ile diğer iktidarın yani bakanlıkların birbirinden tamamen kopuk olduğunu düşünüyorlar ve bu gerçeği de görüyorlar. Bunun giderilmesi lazım. Cesaret edip 'Muhalefet güçlendirilmiş parlamenter sistem istiyor. Gelin arkadaşlar, güçlendirilmiş parlamenter sistemi getirelim' diyemiyorlar, diyemezler."


Erken seçimle ilgili değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, gittiği bütün illerde vatandaşın sandığı beklediğini ancak bunun kamuoyuna yeteri kadar yansıması konusunda endişeleri olduğunu söyledi.


DEVA ve Gelecek partilerinin Millet İttifakı'nda yer alıp almayacağı ve bu partilere ne zaman davet göndereceğine dair soru üzerine "Bu işler davetle olmuyor. Ortak söylemler bizim için çok değerlidir. Örneğin güçlendirilmiş parlamenter sistemi 6 parti dillendiriyor. Bizim açımızdan bu çok değerli. İşte genel başkan yardımcıları bir uzlaşma sağlayabilir miyiz diye bir araya geldiler. Genel başkan yardımcıları aralık ortalarında galiba o uzlaşmaya büyük ölçüde ulaşacaklar. Neyi, nasıl yapacağımızı aktaracaklar. Bir mutabakat sağlandıktan sonra da genel başkanlar olarak ya imzalayacağız ya bir araya geleceğiz veya genel başkan yardımcıları oturacaklar bir basın toplantısı ile bunları bir şekliyle aktaracaklar. İleride var olan sistem içerisinde Millet İttifakı olarak tabii bir araya gelebiliriz. İttifak büyüyebilir, büyürse memnun oluruz. Ama şu aşamada bir ittifakı oluşturma gibi bir araya gelme düşüncesi yok." ifadelerini kullandı.


- "Anadolu Kaplanlarını yeniden inşa edeceğiz"


Kılıçdaroğlu, erken seçim çağrısı yapan Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı ve izleyeceği programın belli olmamasına ilişkin soru üzerine şunları kaydetti:


"İYİ Parti ekonomi konusunda birkaç açıklama yaptı belli konularda. Bizim açıklamalarımız var. İlk bir hafta içinde, 6 ay içinde neler yapacağız diye açıklamalarımız var. Ayrıca bizim Merkez Türkiye Projemiz vardı geçen seçimlerde gündeme getirdiğimiz. Şimdi o projeyi büyütüyoruz, mükemmel bir proje haline getiriyoruz. Şimdi ben ayrıntıya girmeyeyim ama çok güzel şeyler var ve projenin uluslararası uygulanabilirliği konusunda da raporlar alınacak. Anadolu'nun içi boşaldı 19-20 yılda. Eskiden 'Anadolu Kaplanları' vardı. Şimdi onların hiçbirisi yok ama biz o kaplanları Anadolu'da yeniden inşa edeceğiz, Anadolu'yu güçlendireceğiz. Böylece batıya akan nüfus tekrar Anadolu'da... Eğer projeyi bütün ayrıntıları ile uygulamaya koyarsak İstanbul'un nüfusu azalacak, katma değeri yüksek ürünler üretmeye başlayacağız."


Millet İttifakı'nın seçimi kazanması halinde hangi ekonomi anlayışını izleyeceği sorulan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:


"İşin dinamosunu özel sektör oluşturacak. Özel sektörün hangi ürünleri üretmesi gerektiğinin planlanması lazım. Eğer siz katma değeri yüksek ürün üretiyorsanız teşvik politikanızı ona göre uygulamanız ve düzenlemeniz lazım. Devlet Planlama Teşkilatı kapatıldı. Mesela biz Stratejik Planlama Teşkilatı kuracağız. Nitelikli insanlar orada olacak, ülkenin geleceğini planlayacağız. 10 yıllık, 20 yıllık, 30 yıllık planlar yapılacak. Bunların hepsi bizim İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'nde zaten belirlenmişti. Ayrıca yoksulluğu idare etmek değil yoksulluğu tamamen bitireceğiz. Aile destekleri sigortası var, Uluslararası Çalışma Örgütünün kabul ettiği 9 sigorta dalından biri, onu hayata geçireceğiz. Böylece hiç kimse bu ülkede yoksul kalmayacak, asgari gelir güvencesi olacak, kadın bankadan parasını çekecek, ihtiyacını karşılayacak, onun yoksulluğu asla afişe edilmeyecek."


- "Cumhurbaşkanlığı makamı kişiye endekslenemez"


Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayının nasıl belirleneceği ve kamuoyu anketlerinde adaylık için Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun isimlerinin önde çıkmasına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Kılıçdaroğlu, "Bizim iki büyükşehir belediyesinde yani Ankara ve İstanbul'da Meclis çoğunluğumuz yok. En temel sorunlarımızdan biri o. (Onlardan biri Cumhurbaşkanı seçilirse) Belediyeyi kaybedeceğiz. Siz eğer belediye başkanı olarak seçilmişseniz ve belde halkına belli sözleri vermişseniz o sözleri yerine getirmek zorundasınız, işin kuralı budur. Eğer Cumhurbaşkanı seçilmeyi bir kişiye endeksliyorsanız o zaman çok yanlış yapıyorsunuz demektir. Cumhurbaşkanlığı makamı kişiye endekslenemez. Kurala endekslenir, devlet aklına endekslenir, bilgiye endekslenir, birikime endekslenir. Eğer siz kişiler bazında olayı götürürseniz bu yanlış olur." ifadelerini kullandı.


"Türkiye'yi selamete çıkaracak ve yeniden inşa edecek bir anlayışa ihtiyacımız var." diyen Kılıçdaroğlu, mevcut sistemin Türkiye'yi felakete götürdüğünü, buradan Türkiye'yi çıkarmak gerektiğini söyledi.


Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile Cumhurbaşkanının hangi modelle belirleneceğine dair bir uzlaşılarının olup olmadığı sorusuna "Hayır, bir görüşmemiz olmadı." yanıtını verdi.


Kolay bir iktidar değişimi olup olmayacağı ve rövanşizm potansiyeli riskine dair değerlendirmeleri sorulan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:


"Eğer siz iktidara geldikten sonra rövanşist bir anlayışla devleti yönetirseniz bunlardan bir farkınız kalmaz. Bizim farkımız adaletle devleti yönetmektir. Siz devleti kinle, öfkeyle 'bu bana bunu yaptı, dur, ben sana neler yapacağım'... O zaman bunlardan bir farkınız kalmaz. Hayır, tabanın böyle bir talebi yok. Yani intikam alayım, öç alayım yok. Varsa bir yolsuzluk, bağımsız mahkemeler var, gidersiniz orada yargılanır, beraat mi eder başka bir şey mi olur... Hayır, devr-i sabık olmaz, devr-i sabık yaratmak çok yanlıştır. Yani devleti intikam alma duygusuyla yönetmeye kalkarsanız devlet, devlet olmaktan çıkar, adalet de adalet olmaktan çıkar."


- Uyuşturucuyla mücadele


Kılıçdaroğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:


"Uyuşturucu baronları şu anda siyaset kurumunu teslim almış vaziyette. Baronlarla ilgili dava bile açılamıyor, kimse cesaret edip dava bile açamıyor. Zindaşti'yi ben mi serbest bıraktım? Polis yakalıyor, hakim serbest bırakıyor. Niye serbest bıraktın? Falan kişi telefon etti diye. Ya bir kişi telefon etti diye sen Orta Doğu'nun en büyük uyuşturucu baronunu nasıl serbest bırakırsın? İşte Güney Amerika'dan gelen kokainler. Düşünebiliyor musunuz? Sedat Peker, konteynırların numaralarını yayınlıyor. 'Uyuşturucu buralardan geldi' diyor. Nerede bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, nerede bu hükümet?


Kocaeli'de yakalanan uyuşturucu kime geliyordu? Mersin'de... Hepimiz biliyoruz aslında bunu. Şimdi usulen bir kısmı yakalanıyor ama asıl mal arkadan geliyor. Eğer siz dava açamıyorsanız, dava açma kapasitenizi kaldırmışsanız siz baronlardan besleniyorsunuz demektir. Onlar sizi etkiliyorlar. Onların gücü sizi etkiliyor zaten. Sizi parayla satın alıyorlar veya başka şekilde satın alıyorlar sizi ve siz onlara karşı çaresiz kalıyorsunuz."


Uyuşturucunun büyük bir bela olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:


"İstanbul'da AK Parti'ye oyun yoğun olarak çıktığı yani yüzde 60-65'ler olan 2 bölgede uyuşturucu araştırması yaptırdım bir bağımsız kuruluşa. Bir, anneler çocuklarının uyuşturucu kullandığını asla kimsenin duymasını istemiyorlar. İki, anneler çocuk okuldan çıktığı zaman kimin uyuşturucu sattığını ve o satan kişinin karşısında olduğunu görüyor ve her okulda mutlaka bir güvenlik görevlisi olsun istiyorlar. Yine anneler eğer çocuğu okuldan gelirken cep telefonu yoksa sattı, uyuşturucu aldı diye endişe içindeler. Bu uyuşturucu tedavi merkezlerinin aslında hiçbir işe yaramadığını, tam tersine orada bazen uyuşturucu ticaretinin olduğunu... Buna benzer pek çok gerçek var bana sunulan raporda. Bununla mücadele edilmesi lazım, kimse mücadele etmiyor, doğru dürüst mücadele falan yok."


Kılıçdaroğlu, "Son 5 yılda 6-7 bin hakim ve savcı alındı. Bunların hepsini görevden mi alacaksınız iktidara gelirseniz?" sorusuna "Hayır. Görevini yapana bir şeyimiz yok. Ama Anayasa Mahkemesi kararını uygulamadı, o hakim olamaz. Yargıtayın kararına direnir, Yargıtaya gider ama Yargıtay bu kararı uygulayacaksın derse o karara uyar. Ama ben bu karara uymuyorum, çünkü gücümü siyasi otoriteden alıyorum diyorsa o hakimlik yapamaz. Gücünü hukukun üstünlüğü ve vicdanından almayan kişi hakimlik yapamaz." yanıtını verdi.


"Yargıtay, tarihinin en karanlık sayfasını kendi iradesiyle oluşturmuştur." diyen Kılıçdaroğlu, bir Yargıtay kararında imzası dahi olmayan kişinin, Anayasa Mahkemesine üye yapıldığını söyledi.


- "Devlette çok düzgün insanlar var. Bunlar köşeye atılmış vaziyette"


Kılıçdaroğlu, "Seçim sonrası devletin tıkanmasından endişe duyar mısınız?" sorusuna şöyle yanıt verdi:


"Hayır. Devlette çok liyakatli kadrolar var, çok düzgün insanlar var. Bunlar bir köşeye atılmış vaziyetteler. Bunların hepsini biliyoruz. Her görüşten insanlar bunlar. Yani illa A partili B partili değil gerçekten yurt dışında çalışmış, doktorasını yapmış, masterini yapmış, devlette uzun süre çalışmış ama hani bir siyasi partiye bağlı olmadığı için bir köşeye atılmış insanlar. Bunlar devletin bütün kademelerinde var."


Bürokratlar için 18 Ekim'i milat olarak vermesi ve helalleşme konusunun çeliştiğini düşünenler olduğuyla ilgili değerlendirmeleri sorulan Kılıçdaroğlu, "Hukuk ayrı, helalleşme ayrı. Yolsuzluk yapanın, kul hakkı yiyenin helalleşme ile ilgisi yoktur." dedi.


Kılıçdaroğlu, "Biz gidiyoruz, hep beraber gidiyoruz, ne götürürsek kardır." şeklinde bir tablonun ortaya çıktığını belirterek, "Antalya Havaalanı Dış Hatlar Terminalinin süresi ne zaman dolacak? Yanlış hatırlamıyorsam 2026. İhalesi şimdiden yapılıyor 2026 sonrasına. Niye şimdiden yapılır? Beklersiniz kardeşim 2023, 2024, 2025'te karar alırsınız ihaleyi yaparsınız. Niye şimdiden yapıyorsunuz? Götüreceğim, giderken beraber götürelim. O nedenle dedim ki yanlış kararların altına imza atmayın. Sayıştay raporlarından belli bölümler çıkarıldı. Biz bunları da biliyoruz. Hepsi geliyor, yağmur gibi geliyor. Bununla ilgili de bir ekip kurduk, bunları ayıklıyoruz. Tabii doğruluğunu da test etmemiz lazım, her gelen belgeye bu doğrudur diye de bakmıyoruz." ifadelerini kullandı.


"Vergi cennetleri"ne aktarılan paralar, insan kaçakçılığı ve uyuşturucu gibi alanlarda nasıl mücadele edeceklerine ilişkin soru hakkında Kılıçdaroğlu, "OECD, Avrupa İşbirliği ve Kalkınma Örgütü dediğimiz örgütün, biz de üyesiyiz zaten, kara parayla mücadele ilkeleri var. Türkiye de altına imza atmış o ilkeleri yerine getireceğiz diye. Örneğin terör örgütlerinin para hareketlerinin izlenmesi gibi, uyuşturucu baronlarının izlenmesi gibi, benzer suç alanlarından paralar bankalara geliyorsa, bu trafik işliyorsa buna müdahale edeceksiniz, el koyacaksınız, kuralları bu. Türkiye, bu kurallara uymadığı için gri listeye alındı. Açıklama şöyle, IŞİD'in Türkiye'deki paralarına ve El-Kaide'deki paralarına el koymadığımız için bizi gri listeye aldılar. Şimdi 2006 yılında yanlış hatırlamıyorsam Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinde bir değişiklik yapıldı. Vergi cennetlerinden Türkiye'ye para gelirse yüzde 30 oranında vergilenecek. Bu, bir kişinin imzasına bağlı, Erdoğan'ın. O tarihten bu yana bu imza atılmadı, böyle bir karar çıkmadı." değerlendirmesinde bulundu.


İYİ Partili Lütfü Türkkan hakkındaki fezlekeye ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Genel Kurul'a gelmedi, geleceğini sanmıyorum. Tartışma konusu oldu. Geldiği zaman yetkili organlarımızla görüşürüz. Bireysel yorumum, dokunulmazlık kalksa dahi hapsi öngören bir ceza değil dolayısıyla bu tamamen politik bir karar olacaktır." yanıtını verdi.


"Helalleşme" çıkışına Selahattin Demirtaş'ın "Biz de kendi hatalarımızla yüzleşecek ve hep birlikte helalleşeceğiz." sözleriyle verdiği desteğe ilişkin değerlendirmeleri sorulan Kılıçdaroğlu, bir insanın kendi hatalarını görmesinin onun erdemli bir kişi olduğunu gösterdiğini söyledi.


Kılıçdaroğlu, AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç'ın Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybetmesinin hatırlatılması üzerine "Galiba parlamentoda Kovid-19 nedeniyle verdiğimiz ikinci kayıp. Allah rahmet eylesin." dedi.


- Belediye başkanlarına SMA ile ilgili talimatı


SMA hastalığıyla ilgili çalışma arkadaşlarına verdiği talimatı sorulan Kılıçdaroğlu, "Kadın ve erkek, evlenmeden önce yaptırabilecekleri kan tahlilinde SMA'lı çocukları olabilir sonucu çıkıyorsa farklı bir yöntemle çocuk sahibi olabiliyorlar. Dolayısıyla böylece SMA olayını Türkiye'de tümüyle ortadan belli bir zaman dilimi içinde kaldırmak da mümkün olabiliyor. Belediye başkanlarımıza evlilik öncesi bu kan tahlilini mutlaka isteyin ama bedelini de çiftler ödemesin, siz ödeyin diye söyledik. Yanlış hatırlamıyorsam bu uygulamayı ilk Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız başlattı. Diğer belediye başkanlarımız da bu uygulamayı sürdürecekler." diye konuştu.


Kılıçdaroğlu, partisinin 2022'de yapılması planlanan olağan kurultayının zamanında mı yoksa 2023'te mi yapılacağına ilişkin soruya "Büyük bir ihtimalle 2023'e erteleriz. Çünkü bu seçim atmosferine toplum da girmiş vaziyette. Öyle olunca da hani bir partinin kendi içine dönmesini istemiyoruz. Alanda olsun, zaten alandayız, kimsenin de hakkını yemek istemem. Bazen 18, bazen 20, bazen 40 milletvekili ile illere gidiliyor. Dolayısıyla hem il merkezi, hem bütün ilçeler, büyük köyler geziliyor. Halkın nabzı tutuluyor, vatandaşla sohbet ediliyor ve onları bazen parlamentoda ben, bazen arkadaşlarım dile getiriyorlar sorunları. Gerçi bunu kendi aramızda tartışmış değiliz ama büyük bir ihtimalle seçimlerden sonra yapacağız." yanıtını verdi.


(Bitti)


DİĞER HABERLER