"Dile hakim olabilmek, yabancı oyuncularla birebir iletişim, uluslararası anlamda birçok anlamda bana katkılar sağlıyor. Uluslararası yayınları takip edebilmenin çok artılarını görüyorum"
"34 yaşına kadar yurt dışına çıkmayan ben, iki yıllık süreçte pazara hakim olma adına 32 ülkede maç izledim. Visca, Webo, Samuel Holmen, Doka o dönemin, 32 ülke gezmenin ürünleri"
İSTANBUL (AA) - HİLMİ SEVER - Spor Toto 1. Lig ekiplerinden Bereket Sigorta Ümraniyespor'u sezonun ilk yarısında liderliğe taşıyan teknik direktör Recep Uçar, eğitimi ve gelişime verdiği önemle dikkati çekiyor.
Recep Uçar, İstanbul Üniversitesi Elektrik Mühendisliği'nde iki yıl okuduktan sonra, branşını değiştirerek Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünden mezun oldu.
İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da Abdullah Avcı ile yolları kesişen Uçar, futbolun farklı departmanlarında kendini geliştirdi. Scoutluk, idari menajerlik ve yardımcı antrenörlüğün ardından Ümraniyespor ile teknik direktörlük kariyerine geçtiğimiz sezonun ortasında başladı.
Edin Visca, Doka, Samuel Holmen ve Pierre Webo gibi isimleri de Süper Lig'e kazandıran isim olan Recep Uçar, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Uçar, "Futbol dünyasında alışık olmadığımız bir profil çiziyorsunuz. Boğaziçi Üniversitesi mezunu bir teknik direktörsünüz. Ve teknik direktörlüğe adımları birer birer çıkarak yükseldiniz. Boğaziçi'nden bugüne gelişiniz nasıl oldu?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"2001 Boğaziçi İngilizce öğretmenliği mezunuyum. Ümraniye’de doğan büyüyen, Ümraniye’de normal düz liseden mezun olan biriyim. İki sene İstanbul Üniversitesi Elektrik Mühendisliği okudum. O dönemde futbol oynadığım takım Pendikspor, okuduğum üniversite Avcılar'da, oturduğum semt Ümraniye olduğu için üçgen çok büyüktü. Üçgeni küçültmek adına dil sınavına girip üniversite sınavında Boğaziçi İngilizce Öğretmenliği bölümünü kazandım. Aynı zamanda o sene İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a (İBB) transfer yapan, profesyonel hayatına devam eden, eğitim hayatıyla beraber futbolculuğunu devam ettiren, 13 sene profesyonel futbol oynayan, 2001 yılında da iyi bir dereceyle Boğaziçi’nden mezun olan bir teknik adamım. Kolay değil, çok ciddi emek isteyen bir işti. Dile hakim olabilmek, yabancı oyuncularla birebir iletişim, uluslararası anlamda birçok anlamda bana katkılar sağlıyor. Uluslararası yayınları takip edebilmenin çok artılarını görüyorum."
Birçok futbolcuyu o dönemki adı İstanbul Büyükşehir Belediyespor olan Medipol Başakşehir’e kazandıran Recep Uçar, şöyle konuştu:
“Türkiye’de o dönemde oyuncu izleme ekipleri çok yoktu. İBB’nin ilk scoutu bendim. 34 yaşına kadar yurt dışına çıkmayan ben, iki yıllık süreçte pazara hakim olma adına 32 ülkede maç izledim. Mevcut oyuncu izleme platformlarının olmadığı dönemde, DVD kayıt ediciler kurdurarak, o oyuncuları izleyip, teknik adamın önüne koymak inanılmaz efor gerektiren işlerdi. O senelerin bize çok katkıları oldu. İBB’nin çehresi o dönemde değişti. Takımın gelişimine katkı veren Visca, Webo, Samuel Holmen, Doka o dönemin, 32 ülke gezmenin ürünleri. Bunları tespit edilmesinde rol aldım, sonra kararı Abdullah Avcı veriyordu. Edin bizim Antalya’daki maçlarda tespit ettiğimiz, en sonunda Saraybosna’da UEFA maçında takip ettiğim, sonra transfer ettiğimiz bir oyuncuydu. 12-13 sene oldu, Türk ligine damga vuran oyunculardan biri oldu."
Bir teknik adamın gelişime açık olmak zorunda olduğunu vurgulayan Uçar, şöyle konuştu:
“Gelişim kaçınılmaz ve durağan değil. Önemli liglerde 70 yaşındaki teknik adamlar bile gelişime açık. Gelişmenin en önemli yolları, seyredebildiğiniz kadar maç seyretmek, oyuncu takip etmek, antrenman modellerini gözlemlemek, kendi oluşturduğunuz sahada yaptığınız eksiklikleri göz önüne alarak antrenman drilleri hazırlamak, bunlar üzerine kafa yormak, bir teknik adamın gelişiminin en kolay yolları. Ben de bunları yapıyorum ve rakip teknik adamlarla olabildiğince etkileşim halinde olarak, onun takımımızı nasıl gördüğünü tartışarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Her teknik adam için seviyesi düşük olsa bile maç izlemek size bir şey katar. En kötü ihtimalle bir oyuncu yakalarsınız. Premier Lig dünyanın fenomen antrenörleri var. Guardiola 2010’dan sonra futbolun oynanış tarzına yeni dinamikler getirdi. Bu insanları ve önemli ligleri takip etmek, oradan yakaladığınız kıvılcımla ben de bunu böyle yapabilirim diye düşünmek… Bazen adaptasyon yapmak, bazen birebir uygulamak bir teknik adamın gelişimi için en kolay yollar diyebilirim.”