CENEVRE (AA) - Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Liz Throssell, Tunus'taki Nahda Hareketi'nin Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Nureddin el-Bahiri ile kimliği açıklanmayan bir kişinin gözaltına alınıp saatlerce bilinmeyen bir yerde tutulmasından endişe duyduklarını açıkladı.
BM'nin Cenevre Ofisi'ndeki basın toplantısında konuşan Throssell, Tunus'taki son gelişmeleri değerlendirdi.
Throssell, son bir aydır yaşanan olayların Tunus'ta insan haklarına dair durumu kötüye götürdüğünü kaydederek, söz konusu keyfi gözaltıların "var olan ciddi endişeleri daha derinleştirdiğini" vurguladı.
Bahiri ve diğer kişinin hiçbir yetki ve açıklama olmadan gözaltına alındığını dile getiren Throssell, "Bu iki gözaltı, eski Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali döneminden bu yana hiç görülmemiş bir hadise olmakla beraber Tunus'un geçmişindeki insan kaçırma ve keyfi tutuklama gibi olayları yeniden hatırlatmaktadır." dedi.
Throssell, Bahiri'nin neden gözaltına alındığına ilişkin somut bir açıklamanın hala yapılmadığı bilgisini paylaşarak, yetkililere, "gözaltında tutulanları ya derhal serbest bırakma ya da haklarındaki iddiaları derhal yargıya taşıma" çağrısı yaptı.
Tunus'ta yaşanan insan hakları ihlallerinin demokrasi ve yargı bağımsızlığını zedelediğini belirten Throssell, "Tunuslu yetkililer, bölgedeki BM İnsan Hakları Ofisi ve diğer BM mekanizmalarıyla diyaloğu sürdürüp ülkenin uluslararası insan haklarına dair sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamalıdır." ifadelerini kullandı.
- Ne olmuştu?
Nahda Hareketi, 31 Aralık 2021'de yaptığı açıklamada, "Nahda Hareketi Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Nureddin el-Bahiri'nin sivil giyimli emniyet mensuplarınca kaçırılarak bilinmeyen bir yere götürüldüğünü" duyurmuştu.
Olayın ardından Bahiri'nin avukatları, Cumhurbaşkanı Kays Said ve İçişleri Bakanı Tevfik Şerafeddin hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
İçişleri Bakanı Şerafeddin ise Bahiri ile eski bakanlık yetkilisi Fethi el-Beledi hakkında "terör şüphelisi" olarak zorunlu ev hapsi kararı verildiğini bildirmişti. Şerafeddin, kararın keyfi değil hukuka uygun olduğunu savunmuştu.