Diyanet İşleri Başkanlığı, bu hafta Cuma Hutbesinin konusunu modern çağa ayırdı. Sanal âlemin cazibesine kapılıp benliğimizi kaybettiğimizin hatırlatıldığı hutbede, huzuru ve mutluluğu; bireysellik ve bencillikte değil, Rabbimizin rızasında ve kardeşlerimizin duasında aramamız gerektiği hatırlatıldı.
Her hafta olduğu gibi bu haftada Müslümanlar Cuma günü camilere akın ediyor. Ezan okunmadan önce camileri dolduran cemaat, önce cuma vaazını dinliyor. Tabi, cuma namazının olmazsa olmazı hutbe…
Diyanet İşleri Başkanlığı bu haftanın cuma hutbesini dijital dünyaya ayırdı.
“Mümin Cana Yakındır” başlığı adı altında verilen hutbede sanal âlemin cazibesine kapılıp benliğimizi nasıl kaybettiğimiz hatırlatıldı.
İşte Cuma Hutbesi'nin bu haftaki konusu:
Muhterem Müslümanlar! Ashâb-ı Kirâm’dan birisi, güzel bir vadiden geçiyordu. Vadideki suyun tadı çok hoşuna gitmişti. Manzaradan da oldukça etkilenmişti. “İnsanlardan uzaklaşıp şu vadiye yerleşsem” diye düşündü. Resûlullah’a giderek niyetini açıkladı. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), ona böyle bir şey yapmamasını söyledi. İnsanlarla omuz omuza verip Allah yolunda mücadele etmenin, evinde tek başına yıllarca ibadet etmekten daha faziletli olduğunu buyurdu.
Aziz Müminler!
İslam’ı hakkıyla yaşamak; hem Allah’a karşı görevlerimizi yerine getirmek hem de insanlarla ilişkilerimizde dinimizin hayat yüklü mesajlarını rehber edinmektir. Toplumdan kopmak, yalnızlaşmak, bencil ve bireysel hayatı tercih etmek asla doğru değildir. Nitekim namaz, oruç, zekât, hac ve kurban gibi ibadetlerin temelinde, Allah’a karşı sorumluluğumuzun yanında insanlarla tanışma, kaynaşma, paylaşma ve dayanışma gibi nice hikmetler vardır.
Kıymetli Müslümanlar!
Modern çağda ne yazık ki kendi dünyamıza hapsolduk. Bireyselleştik ve yalnızlaştık. Bencilleştik ve kendimizden başkasını düşünemez olduk. Evlerimiz birbirine yaklaşırken gönüllerimiz birbirinden uzaklaştı. Arkadaşlık, dostluk ve komşuluk ilişkilerimiz azaldı. Allah’ın selamını vermeyi, hal hatır sormayı, gönül alıcı tatlı bir sözü, muhabbet dolu bir tebessümü birbirimizden esirger hale geldik. Kimi zaman yanı başımızdaki komşumuzun hastalığından hatta vefatından dahi haberimiz olmadı.
Dijital dünya bizlere pek çok imkân sundu. Ancak sanal âlemin cazibesine kapılıp kendimizi kaybettik. Dijital ortamlarda güzel ahlakı muhafaza edemedik; hakkı, hukuku gözetemedik. Bilgisayar, tablet ve akıllı telefonların esiri olduk. Gerçek hayatla bağımız koptukça kalabalıklar içinde yalnızlaştık. Dünyanın diğer ucundaki insanlarla çevrim içi iletişim kurarken aynı evi, aynı ortamı paylaştığımız ailemizle, çocuklarımızla, komşularımızla hasbihal etmeyi unuttuk.
Değerli Müminler!
Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimize hitaben şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi…”
O halde, ümmeti olmakla şeref bulduğumuz Peygamberimizin ahlakını örnek alalım. Şefkati ve merhameti, fedakârlığı ve kanaatkârlığı, tatlı sözü ve güler yüzü şiar edinelim. Ailemizden başlayarak akrabalarımızla, komşularımızla ve bütün insanlarla iyi ilişkiler kuralım. Huzuru ve mutluluğu; bireysellik ve bencillikte değil, Rabbimizin rızasında ve kardeşlerimizin duasında arayalım.
Hutbemi Allah Resûlü (s.a.s)’in mümini tarif ettiği şu hadis-i şerifi ile bitiriyorum: “Mümin cana yakındır. İnsanlarla yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.”
(Konhaber / Kemal Sayın)