"Balyoz planı" davasında yargılanan bazı sanıklara kumpas kurulduğu iddiasına ilişkin davanın istinaf tarafından usulen bozulmasının ardından sanıklar Mehmet Baransu, Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Yıldıray Oğur'un yeniden yargılanmasına başlandı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya başka suçtan tutuklu sanık Mehmet Baransu, bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.
Sanıklar Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Yıldıray Oğur'u avukatlarının temsil ettiği duruşmada, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi'nin bozma kararı okundu.
Baransu ile diğer sanıkların avukatları, eksikliklerin giderilmesini ve dosyada "katılan" olarak yer alan kişi ve kurumların bu sıfatlarının kaldırılmasını istedi.
Mahkeme heyeti, sanıkların üzerine atılı suçları dikkate alarak Milli Savunma Bakanlığı dışındaki müdahillerin suçtan zarar görme ihtimalleri bulunmadığından "katılan" sıfatlarının kaldırılmasına hükmetti.
Heyet, Baransu'nun İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "devletin güvenliğine ilişkin gizli bilgileri temin etmek" ve "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli bilgileri açıklamak" suçlarından yargılandığı dosya ile bu dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunu belirtti.
İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın iddianame tarihinin daha eski olmasını da dikkate alan heyet, davanın İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyayla birleştirilmesi için ilgili mahkemeye onayları olup olmadığının sorulmasına karar verdi.
Davanın geçmişi
Yargılananların beraatiyle sonuçlanan "Balyoz planı" davası sanıklarına "kumpas" kurulduğu iddiasına ilişkin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, "Balyoz" soruşturmasına gerekçe gösterilen belgelerin yayımlandığı dönemin Taraf gazetesi sorumluları ile bazı gazeteciler, sanık olarak yer alıyor.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yapılan yargılamada, tutuklu sanık Mehmet Baransu "devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri temin etme" suçundan 6 yıl ve "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama" suçundan da 7 yıl olmak üzere toplam 13 yıl hapisle cezalandırılmıştı.
Bu cezalarda herhangi bir takdiri indirim uygulanmayan mahkeme, Baransu hakkında "devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgilerin tamamen yok edilmesi veya tahrip edilmesi" suçundan yeterli delil olmadığı gerekçesiyle beraat, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan ise Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinde mahkumiyetine karar verildiği gerekçesiyle davanın reddi yönünde hüküm kurmuştu.
Mahkeme heyeti, diğer sanıklar Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Yıldıray Oğur'u da "devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgilerini temin etme" suçundan 3 yıl 4'er ay hapisle cezalandırmıştı.
Sanıklar Altan, Çongar ve Oğur'un "devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken tamamen yok edilmesi veya tahrip edilmesi" ile "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama" suçlarından ise yeterli ve kesin delil bulunmadığı gerekçesiyle beraatlerini kararlaştıran heyet, firari Tuncay Opçin hakkındaki dosyanın ise ayrılarak başka bir esasa kaydedilmesine hükmetmişti.
İstinaf kararı usulen bozmuştu
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin karar verme sürecinde olayı bilen bazı tanıkların dinlenmediği ve bazı eksiklikler olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararını usulden bozmuştu.
Daire, sanık Baransu'nun üzerine atılı suçların vasıf ve mahiyetini, dosyada bulunan delil durumunu ve sanığın tutuklu bulunduğu süreyi de göz önüne alarak, "5271" sayılı kanunun 102. maddesinde düzenlenen "azami tutukluluk süresi" ve tüm dosya kapsamını da gözeterek başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse tahliye edilmesine karar vermişti.
Hakkında tahliye kararı verilen sanık Baransu, başka suçlardan da tutuklu bulunması nedeniyle cezaevinde kalmaya devam ediyor.