Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Kredi Garanti Fonu desteklerine ilişkin, “Tüm bankaların içsel derecelendirme sistemlerini dikkate alan standart bir derecelendirme sistematiğini oluşturduk. Bu çerçevede firmaları, finansal sağlamlıklarına, geçmiş borç ödeme davranışlarına ve teminat ihtiyaçlarına göre 5 grup halinde sınıflandırıyoruz.” dedi.
Nebati, Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde Kredi Garanti Fonu (KGF) desteklerine ilişkin düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 19 Aralık 2022’de açıkladığı 200 milyar liralık Hazine destekli kefalet karşılığı 250 milyar liralık kredi paketinin ayrıntılarını paylaşmak üzere bugün bir araya gelindiğini belirtti.
Türkiye’nin, Türkiye Yüzyılı’nda emin adımlarla ilerlemesine vesile olacak yeni KGF paketinin tüm iş dünyasına ve müteşebbislere hayırlı olmasını dileyen Bakan Nebati, paketlerin detaylarını açıklamadan önce kısa bir ekonomi değerlendirmesi yapmak istediğini söyledi.
Nebati, küresel salgında tüm dünyaya örnek olacak bir performans gösteren Türkiye’nin, küresel şoklar karşısında makroekonomik temellerinin ne denli kuvvetli olduğunu bir kez daha kanıtladığını ifade ederek, “Bu durumun temelinde 20 yıldır elde edilen kazanımlar ile yatırım, istihdam, üretim ve ihracata dayanan Türkiye Ekonomi Modelimiz yer almaktadır. Türkiye Ekonomi Modelimiz sayesinde enflasyon haricindeki enflasyon artık kontrol altında ve inşallah bu yıl üstesinden gelmiş olarak yılı tamamlamış olacağız. Tüm makro ekonomik göstergelerde önemli iyileşmeler sağladık. Enflasyon da son 2 aydır düşüş eğilimine girdi, malum. Yılı yüzde 64,27’lik bir oran ile OVP tahminlerimizin altında kapattık. Bundan sonra da düşüş eğilimi devam edecektir.” diye konuştu.
Reel sektöre enflasyon ile mücadele çağrısında da bulunduklarını aktaran Nebati, şunları kaydetti:
“Onlar da sağ olsunlar bu çağrımıza kuvvetli bir şekilde destek vererek yardımcı oluyorlar. Bu çağrımıza daha geniş kesimlerin destek olmasını da arzulamaktayız. Bizler yüksek enflasyonun oluşturduğu sorunların farkındayız ve enflasyonla mücadeleyi en önemli önceliğimiz olarak görüyoruz. Küresel enerji fiyatlarında yaşanan önemli artıştan vatandaşlarımızın asgari seviyede etkilenmesi için dünyada eşine az rastlanır oranlarda doğal gazda yüzde 80, elektrikte ise birinci kademede yüzde 60 sübvansiyon sağlıyoruz. Piyasa denetimini güçlendirmek suretiyle ekonominin doğasına aykırı fiyatlamalara izin vermeyerek fahiş fiyat artışlarına müsaade etmiyoruz. 2022 yılında enflasyonun olumsuz etkilerinden vatandaşımızı korumak için 278,7 milyar TL vergi gelirinden vazgeçtik. Ayrıca, vatandaşlarımızın alım güçlerini korumak için hükûmet olarak ücret politikalarında da destekleyici bir duruş sergiliyoruz.”
“Vatandaşımızın alım gücünü koruyan politikalarımızı bundan sonra da sürdüreceğiz”
Bakan Nebati, geçen temmuz ayında 5 bin 500 TL’ye yükselttikleri net asgari ücreti yüzde 54,7 artışla 2023 yılı için 8 bin 506 TL olarak belirlediklerini, ayrıca asgari ücretten alınan gelir ve damga vergisi kesintisini kaldırdıklarını ve bu uygulamayı tüm ücret gelirleri için geçerli kıldıklarını anımsatarak, böylece çalışanların maaş ve ücretlerinde ilave artış sağlamış olduklarını, asgari ücret desteğini 400 TL’ye çıkararak işverenlerin üzerindeki yükü de hafiflettiklerini dile getirdi.
Kamu çalışanlarını da enflasyona karşı ezdirmediklerini vurgulayan Nebati, “2023 yılının ilk 6 ayı için refah artışıyla birlikte memur ve emekli maaşlarını yüzde 30 artırdık. İlaveten, en düşük emekli maaşını 3 bin 500 TL’den 5 bin 500 TL’ye çıkardık. Temmuz ayında da yine aynı şekilde toplu sözleşmeden gelen artış da otomatik olarak gelecek. Bir yandan enflasyonla mücadele konusundaki kararlılığımızı korurken diğer yandan vatandaşımızın alım gücünü koruyan politikalarımızı bundan sonra da sürdüreceğiz.” şeklinde konuştu.
Nebati, diğer makro ekonomik göstergelerden büyümede 2022 yılını yüzde 5 civarında bir oran ile kapatıp, OECD ve G-20 ülkeleri arasında en üst sıralarda yer alacaklarını belirterek, büyüyen ekonominin işgücü piyasasına olumlu etkilerinin devam ettiğini anlattı.
2022 yılı ilk 11 bir ayında istihdamın 1 milyon 618 bin kişi arttığını, kasım itibarıyla toplam istihdamın 31,6 milyon kişi ile tarihi yüksek seviyeye ulaştığını ve bunun artmaya devam ettiğini aktaran Nebati, 2022 yılının Türkiye için turizmde de altın değerinde bir yıl olduğunu, 2022 yılında 51,5 milyon ziyaretçi ve 46 milyar dolar gelir beklediklerini dile getirdi.
Hükümetleri döneminde mali disiplinden de hiç feragat etmediklerini vurgulayan Bakan Nebati, “2022 yılında uygulanan sübvansiyonlara, enflasyonla mücadele kapsamında vazgeçilen vergilere ve sosyal kesimlere sağladığımız ilave desteklere rağmen bütçe açığının GSYH’ye oranının OVP’de öngördüğümüz yüzde 3,4’ün oldukça altında gerçekleşmesini bekliyoruz. Böylece, son 20 yılın en iyi bütçe performanslarından birine ulaşacağız.” diye konuştu.
Nebati, AB tanımlı borç stokunun GSYH’ye oranını da 2022 yılı üçüncü çeyrekte yüzde 34,8’e kadar indirdiklerini, bu oranın yüzde 60 olan Maastricht Kriteri’nin ve yüzde 86 olan AB ortalamasının oldukça oldukça altında olduğunu bildirdi.
“Firmaları, 5 grup halinde sınıflandırıyoruz*
Bakan Nebati, küresel çapta tedarik zincirinde önemli kırılmaların yaşandığı salgın döneminde Hazine Destekli Kefalet Sistemini Türkiye’de hem bireysel hem ticari ihtiyaçların karşılanması noktasında önemli bir enstrüman olarak etkili bir şekilde kullandıklarını anımsattı.
Yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı önceleyen Türkiye Ekonomi Modeli kapsamında selektif bir yaklaşımla uygulamaya aldıkları kefalet paketleri ile işletmelerin finansmana erişiminde önemli bir misyon üstlendiklerini belirten Nebati, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugüne kadar oluşturduğumuz 876 milyar liralık kredi hacmi ile 701 milyar liralık kullandırım sağladık. Şimdi ise Hazine Destekli Kefalet Sistemi kapsamında önemli bir çalışmayı daha sivil toplum kuruluşları ve birliklerin yanı sıra reel sektör ve finansal sektör temsilcileri ile istişare ederek tamamlamış durumdayız. Bu çalışmamızın sonucu olarak firmalarımızın sektörel düzeyde ihtiyaçlarını tespit ettik. Bu ihtiyaçların etkin bir şekilde finanse edilerek ülkemizin üretim ve istihdam kapasitesinin geliştirilmesini, Türkiye Ekonomi Modeli’nde öngördüğümüz şekilde yüksek düzeyde katma değer üretilmesini ve istikrarlı ihracat artışının sürdürülmesini amaçlıyoruz. Selektif kredi politikamız ile uyumlu olacak şekilde Sayın Cumhurbaşkanımız önce çiftçilerimize, dün de esnafımıza müjdeler açıkladı. Bugün de firmalarımızın kullanımına sunmayı amaçladığımız 200 milyar TL kefalet imkanı karşılığında yaklaşık 250 milyar TL kredi hacmi ile KOBİ’lerimiz başta olmak üzere birçok alanda faaliyet gösteren işletmelerimize önemli miktarda finansman imkânını açıklıyoruz.”
Nebati, bu imkânı oluştururken tüm paketlerde 4 temel unsura yer verecek şekilde bir yaklaşım sergilediklerini belirterek, yaklaşımlarını şöyle aktardı:
“Teminat ihtiyacına bağlı olarak bankaların içsel derecelendirme sistemine göre kefalet dağılımının gruplandırılması, Faturaya Dayalı ve Fatura Kayıt Sistemleri üzerinden kontrol edilen kefaletlendirme yaklaşımı, Amaç Dışı Kullanımın Engellenmesi İçin İzleme Listesi Uygulaması, birazdan detaylarını paylaşacağım Bölgesel Odaklı KOBİ Destek Paketi ve Girişimci Paketlerinden yararlanacaklar hariç olmak üzere kredi vadesi boyunca mevcut istihdamlarını azaltmayacağına dair taahhütte bulunmaları isteyeceğiz.”
Bu yaklaşım kapsamında öncelikli olarak, başta KOBİ’ler olmak üzere firmaların finansmana erişimini büyük ölçüde kolaylaştıran kefalet imkânını daha etkin bir tahsis politikası çerçevesinde kullandırmak istediklerini vurgulayan Nebati, bunun için yeni bir yaklaşım ortaya koyduklarını söyledi.
Bakan Nebati, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tüm bankaların içsel derecelendirme sistemlerini dikkate alan standart bir derecelendirme sistematiğini oluşturduk. Bu çerçevede firmaları, finansal sağlamlıklarına, geçmiş borç ödeme davranışlarına ve teminat ihtiyaçlarına göre 5 grup halinde sınıflandırıyoruz. Buna göre firmalarımızı en yükseği 1. grup, en düşüğü 5. grup olmak üzere 5 grup şeklinde değerlendirmeye tabii tutuyoruz. Önümüzdeki dönemde sistem kapsamında kullandırmak istediğimiz kefaletleri kredibilitesi olan ancak teminat yetersizliği bulunan üçüncü grup ağırlıklı olmak üzere; 2. ve 4. gruba kullandırmayı planlıyoruz.
Kredibilitesi çok yüksek olan, teminat sorunu yaşamayan 1. grup firmalar ile kredibilitesi çok çok düşük olan 5. gruba ise kesinlikle kullandırım yapmayacağız. Bu doğrultuda kefalet imkânımızın yüzde 60’ını 3. grup, yüzde 30’unu 2. grup, yüzde 10’unu ise 4 grupta yer alan firmalara kullandırmayı planlıyoruz ve uzun süredir vermiş olduğumuz sözü de yerine getirmiş oluyoruz. Bu kapsamda kullandırılan kredilere ilişkin tüm harcamaların, Finansal Kurumlar Birliği Merkezi Fatura Kayıt Sistemi ve Katılım Bankaları Birliği Katılım Bankaları Fatura Kayıt Sistemi ile entegre edilmesi sayesinde ödemelerin doğrudan satıcılara yapılmasını sağlayacağız. Bu sistem sayesinde fatura takipleri tamamen elektronik ortamda yapılacak, kredilerin amaç dışı kullanımı önemli düzeyde engellenecek, iptal edilen faturalar takip edilebilecek ve aynı faturanın birden fazla krediye konu edilmesinin önüne geçilecek.”