Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, TÜBİTAK Gemisi ile Körfez'deki incelemelerde bulundu.
Kurum'un açıklamaları şu şekilde:
Sizleri sevgi, saygı ve hürmetle selamlıyorum. Bugün, çok anlamlı bir zaman diliminde, İzmir’in Kurtuluş Haftası’nda, güzel İzmirimizdeyiz.
Bildiğiniz gibi; yakın zamanda İzmir Körfezimiz, yeniden toplu balık ölümleriyle, kötü koku ve görüntülerle gündeme gelmişti.
Biz de bugün TÜBİTAK gemimizdeyiz. Hepimizin içini sızlatan o görüntüleri ve sebeplerini yerinde görmek için; bilim insanlarımızla, valimizle, belediyelerimizle gerekli saha çalışmalarımızı yapıyoruz.
İzmir Körfezimiz, dünyanın göz bebeği olan bir tabiat harikasıdır. Kurtuluş Savaşı'nda düşmanın denize döküldüğü yer burasıdır. Mavi Vatanımızın en anlamlı noktası, en muhteşem bölgesidir. Bağımsızlığımızın simge mekânıdır. Burası; birbirinden güzel adalarıyla, tuzlaları, dalyanlarıyla; kuş cenneti ve lagünleriyle, tam bir cennet parçasıdır.
"Denizdeki atıksu kaynaklı amonyak miktarı, olması gerekenden tam 50 kat daha fazla"
Maalesef bugün; sıraladığım tüm bu güzellikler tehlike altındadır, adeta can çekişmektedir. İzmir Körfezimiz, karadan gelen kirlilik nedeniyle artık nefes alamamaktadır. Balıklarımız toplu ölümler yaşamaktadır.
Bakanlık olarak geçtiğimiz günlerde; bu acı durumun sebeplerini incelemek için harekete geçtik. Körfez'in farklı noktalarında deniz suyu numuneleri aldık.
Üzülerek söylüyorum. Denizdeki, atıksu kaynaklı amonyak miktarı, olması gerekenden tam 50 kat daha fazladır.
Yani bu ne demek? Evsel ve endüstriyel atıklar suya arıtılmadan karıştırılıyor demek. Bu da beraberinde koku problemini getirmekte, insan sağlığını tehdit etmektedir.
"Körfezimizin bazı bölgelerinde yaşam kalmamış"
Denizdeki oksijene baktığımızda da benzer bir manzarayla karşılaşıyoruz. İzmir Körfezi'ndeki oksijen seviyesi 6 miligram/litre olması gerekirken, bu seviye 1,8’e, yer yer 0’a kadar düşmüştür.
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan İzleme Sonuçları’nda da; kirlilik parametrelerinin; özellikle 2020 yılından sonra ciddi artış gösterdiği görülmüştür.
Şu anda İç Körfez’de; toplam fosfor, klorofil-a ve amonyum azotu gibi zararlı maddeler; sınır değerlerinden tam 2 kat daha fazladır. Maalesef İç Körfezimizde; denizdeki su hareketliliği ve sirkülasyonu artık durma noktasına gelmiştir.
Altını çizerek ifade etmek gerekirse; şu anda Körfezimizin bazı bölgelerinde yaşam kalmamıştır. Balıklarımız, oksijensiz kaldıkları için ölmüştür.
Körfezimize dökülen 7 derenin durumuna baktığımızda da sonucun içler acısı olduğunu görüyoruz. Bugün derelerdeki su, “organik kirlilik” açısından tarihin en kötü durumundadır.
"İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni defalarca uyardık"
İki önemli hususun altını çizmek istiyorum. Bildiğiniz gibi; İzmir Körfezi’ni temizlemek için Büyük Kanal Projesi yapılmıştı. Bu projede; yağmur suyu ve kanalizasyon şebekesinin birleştirilmiş olması nedeniyle; tam 5,5 kat daha fazla kirli ve katı madde denize akmaktadır. Bu denizimiz için hakikaten hayati bir sorundur.
Yine; Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi'nin verimli işletilememesi de ayrı bir problemdir. Bakanlık olarak; Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi düzgün işletilmediği için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni defalarca uyardık. Son 5 senede 6 milyon liradan fazla tutarda, 13 ayrı ceza uyguladık.
Bu cezaların sebebi, tesisin düzgün çalıştırılmaması; İzmir Körfezi’ni her gün önceki günden daha fazla kirletmesidir. Buraya dikkat etmenizi rica ediyorum. Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi'nden daha 12 gün önce, yani 23 Ağustos’ta yine numune aldık. Analiz sonucu bizi yine üzmüştür. Çünkü tesisteki katı madde değeri olması gereken limitin tam 4 katına çıkmıştır.
Peki, bu sorun neden ortaya çıkıyor, vatandaşımıza basitçe izah edeyim. Çiğli atıksu arıtma tesisinin kurulu kapasitesi, günde yaklaşık 605.000 metreküptür. Ama tesise gelen atıksu miktarı günlük 700.000 metreküpü aşmaktadır.
"Körfez’de yaşanan, tam anlamıyla büyük bir çevre felaketi"
Tesise gelen fazla atıksu tesiste arıtılmıyor; çok yüksek miktarda katı atık; orta körfeze arıtılmadan doğrudan dökülüyor. İzmir Körfezimizin dibine birikiyor, dip çamurunu arttırıyor, canlı yaşamını derinden etkiliyor.
Eğri oturup doğru konuşacağız. Bugün Körfez’de yaşanan, tam anlamıyla büyük bir çevre felaketidir. İzmir Körfezi’nin ekosistemi artık tamamen çökme noktasına gelmiştir; İzmir Körfezi ölmektedir.
Bu güzelim denizin bu hale gelmesinin sorumluları; seçim meydanlarında “İzmir Körfezi’nde yüzeceğiz” diyen ama görevdeyken Körfez için tek bir adım atmayanlardır.
Sorumlular; şimdi suçlarını gizlemek için, “Bu balıklar bize ait değil, bunlar gemilerle getirildi” diyerek kendini gülünç duruma düşürenlerdir.
"Bu kirliliğin sorumlusu, derelerini dahi ıslah etmekten aciz olan belediyeler"
Bu kirliliğin sorumlusu; yağmursuyu ve kanalizasyon kanallarını bile birbirinden ayıramayan, kurulu atıksu tesislerini bile çalıştıramayan, derelerini dahi ıslah etmekten aciz olan belediyelerdir.
Biz, Bakanlık olarak, İzmir için, sorumluları izleme ve denetim görevimizi yapmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Bilim kurulumuzu oluşturduk. Birazdan yapacağımız koordinasyon toplantısında da bilim insanlarımızla, STK temsilcilerimizle ve kamu kurumlarımızla neler yapacağımızı konuşacağız.
İnşallah kurulumuz, bundan böyle, yerel yönetimlere yol gösterecek. Bilim insanlarımız, İzmir’deki yerel yöneticiler için kirlilikle mücadeleye dair yol haritaları çıkaracak, ev ödevleri verecek.
Biz de Bakanlık olarak; belediyeler ev ödevlerini yapıyor mu yapmıyor mu, anlık olarak takip edeceğiz. Eksiklikleri varsa söyleyeceğiz.
Yönetim zafiyeti söz konusuysa uyaracağız. Atılması gereken adımlar atılmıyorsa harekete geçmeleri için zorlayacağız.
İzmir Körfezi, bugün yapıldığı gibi, kaderine terk edilemez, görmezden gelinemez, yok sayılamaz.
Biz de buna asla izin vermeyiz, vermeyeceğiz. İzmir Körfezi’nde yapılan her şeyin an be an, 7/24 takipçisi olacağız.
Ben bir kez daha, İzmir Körfezi için gayret eden herkese teşekkür ediyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.