İsveç ve Finlandiya ile imzalanan 3’lü muhtıra hakkında açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Bu belgeye uymak zorundadırlar. Uymazlarsa bunları NATO'ya almayacağız" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NTV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasındaki muhtıraya ilişkin değerlendirmede bulunan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Bunlara verdiğimiz belgede deliler ışığında PYD, PKK'nın birbiriyle bağlantısı olduğunu biz belgeliyoruz. Aynı şekilde iade edecekleri teröristler, teröre karışmış, teröre destek vermiş, suçu sabit olan kişilerle ilgili de belgeleri, delilleri ortaya sunuyoruz. ABD'nin burada bir ikiyüzlülüğü, çifte standardı var. Fransa'nın da var, bazı ülkelerin de var. Sonuç itibarıyla zaten bunlar da 'Bakın ABD de destek veriyor' diye biraz cesaret bulmaya çalıştılar ama biz şartlarımızı net bir şekilde ortaya koyduk. Bunu kabul etmek durumunda kaldılar. Burada terörün tüm tezahürleri, tüm uzantıları, paravanları hepsi burada ortadadır. Sonuçta bu belgeye uymak zorundadırlar. Uymadıkları zaman zaten biz bunları NATO'ya almayacağız."
"Türkiye, burada kendisine yönelik bir tehdit oluştuğu zaman gereğini yapar, bertaraf eder"
Çavuşoğlu, Finlandiya ve İsveç'in olası üyelikten sonra mutabakattaki maddelere uymaması haline ne yapılacağına ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Ortada bir belge var. ABD ve Rusya ile de mutabakatımız var. Onlar da bu teröristleri 30 kilometre güneye çekeceklerdi ama çekmediler. Son zamanlarda terör örgütü hem Suriye içinde hem Suriye'den topraklarımıza saldırılarını artırdı. Şimdi biz ne yapıyoruz. (Suriye'de) Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz ve temizleyeceğiz. Eğer bu ülkeler sözünde durmazlarsa ona göre adımlarımızı atacağız. Türkiye, burada kendisine yönelik bir tehdit oluştuğu zaman yanında, arkasında, içinde kim olursa olsun onu dinlemez, gereğini yapar, bertaraf eder. Olay bu."
"Beklentilerimizin hepsi metne girmiş oldu"
Geçen hafta Finlandiya ve İsveç ile imzalanan muhtırayla ilgili müzakere sürecine değinen Çavuşoğlu, Türkiye'nin ilk başlarda iki konuda görüş ayrılığına sahip olduğunu söyledi.
Çavuşoğlu, bunların, YPG/PYD ve FETÖ'nün metinde olması ve Türkiye'ye yönelik savunma sanayisi alanındaki kısıtlamaların kaldırılması olduğunu dile getirdi.
Madrid'deki dörtlü zirvede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'nin kırmızı çizgilerini karşı tarafa aktardığını vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Biz şartlarımızı koyduk. 'Kabul ederlerse belgeyi imzalarız eğer etmezlerse de bizim için kayıp yok.' dedik. Sonuçta karşı tarafa bağlıydı. Sonuçta Cumhurbaşkanımızın önderliğinde kendine güvenen bir heyet olarak masaya oturduk. Cumhurbaşkanımız, Türkiye'nin onların üyeliğine neden karşı olduğunu bir kez daha anlattı. Beklentilerimizi bir kere daha sıraladı ve metne bunlar da girince mutabakat zaptını imzaladık. En nihayetinde beklentilerimizin hepsi metne girmiş oldu."
Çavuşoğlu, Türkiye'nin terör örgütü olarak kabul ettiği YPG/PYD ve FETÖ'ye diğer ülkelerin yaklaşımındaki farka değinerek "YPG/ PYD, malum bildiğimiz sebeplerden ötürü özellikle ABD ve bazı AB ülkelerinin angajmanından dolayı, bu iki ülke de dahil (Finlandiya ve İsveç) terör listesinde henüz yok. Dolayısıyla biz tabii ki terör örgütü olarak kabul ediyoruz. Aralarında hiçbir farkın olmadığını biliyoruz ama bu örgüt, terör örgütü olarak listeye girmiş değil. FETÖ için de aynı şey geçerli" diye konuştu.
"YPG/PYD ilk defa bir NATO belgesinde yer aldı"
İmzalanan muhtıranın Türkiye için önemine işaret eden Çavuşoğlu, "Sonuçta ilk defa YPG/PYD, bir NATO belgesinde yer aldı. Bu, Genel Sekreter'in kolaylaştırıcılığında üçlü bir mutabakat olsa da (NATO'nun) zirve bildirisinde de memnuniyetle karşılanarak 18. maddede yer aldığı için bir referans belgesi haline geldi. İlk defa FETÖ ve YPG/PYD, NATO'nun literatürüne girmiş oldu" sözlerini kullandı.
Çavuşoğlu, muhtıradaki 4. maddenin altını çizerek bu maddede yer alan "Finlandiya ve İsveç, müttefikler olarak Türkiye'nin milli güvenliğine yönelik tehditlere karşılık tam destek verir. Bu amaçla Finlandiya ve İsveç, YPG/ PYD ve FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek vermezler" şeklindeki sözlere dikkati çekti.
Bakan Çavuşoğlu, "terör örgütü" demeseler bile iki ülkenin imzaladığı metinde, bu örgütlerin "dolaylı olarak terör örgütü" olarak tanımlandığının altını çizdi.
İki ülke yetkililerinin açıklamalarına da değinen Çavuşoğlu, "Onların başbakanları ve cumhurbaşkanları da silah ya da başka türlü destek vermeyeceklerini taahhüt ediyor" dedi.
Çavuşoğlu, muhtıranın bağlayıcılığıyla ilgili soru üzerine şunları söyledi:
"Öncelikle PKK ve uzantılarıyla mücadelede, Türkiye ile tam iş birliğini taahhüt ediyorlar. Savunma sanayii ambargo ve kısıtlamaların kaldırılması, iş birliğinin artırılması taahhüdü var. Diğer taraftan iki ülkenin terörizmle mücadele ve savunma sanayii mevzuatlarını güncelleme taahhüdü var. Bu ülkelerin yasalarına baktığımız zaman Norveç ve Danimarka için de geçerli, idari olarak da tedbir almasalar DEAŞ da tüm terör örgütleri de istedikleri gösteriyi yapar. Aslında bu mutabakat zaptı, bu ülkelerin de işlerine yarar."
"Esas veto kartı şimdi var"
Muhtırada yer alan maddelerle ilgili bilgi veren Çavuşoğlu, iki ülkeyle imzalanan mutabakat kapsamında terörle ve örgütlerle mücadele konusunda istihbarat paylaşımı yapılması, terör suçlularının iadesine yönelik somut adımların atılması gibi alanların yanı sıra o ülkelerle ikili düzeyde yargı, suçluların iadesi gibi ikili anlaşmalarda eksilik varsa giderilmesi yönünde mutabakata varıldığını kaydetti.
Çavuşoğlu, imzalanan muhtıranın NATO bildirisinde de memnuniyetle karşılandığını vurgulayarak kurulacak daimi ortak mekanizmaların 3 ülkeyle sınırlı kalmayacağının aynı şekilde NATO ülkelerinin de katılımına açık olacağının altını çizdi.
İmzalanan mutabakat zaptının bağlayıcılığına ilişkin soru üzerine Çavuşoğlu, şu sözleri kullandı:
"Biz, taahhütlerin bir metinde olmasını ve imzalanmasını istedik. Yazılı olduğu halde içeriden gelen baskılar yüzünden iki ülke de farklı yorumlamaya çalıştı. Tepki gösterenleri sakinleştirmek için bazı açıklamalar yaptı. Asıl burada bağlayıcı olan bu süreç, bu mutabakat zaptı bir başlangıçtır. Katılımın protokolünün imzalanması için bir onaydır, davettir. Esas bundan sonraki süreç önemlidir. Meclisten onaylanmadan, kanun geçmeden bu iki ülke, NATO'ya üye olamayacak. Bağlayıcılığı buradadır. Eksik kalan bir şey olur da tamamlanırsa ve taahhütlerini tam olarak yerine getirirlerse bizim meclisimiz de onaylanır. Esas veto kartı şimdi var."
Çavuşoğlu, muhalefetin dış politikaya ilişkin eleştirilerine ilişkin "Türkiye, kazanamamıştır" denmesinin yanlış olduğunu belirterek, milletin temsilcilerinden oluşan meclisteki partilerden beklenenin, Finlandiya ve İsveç'e yönelik olarak katılım protokolüne uymaları yönünde söylemde bulunmaları olduğunu söyledi.
İki ülkeden Türkiye'nin iadesi istenen kişilerle ilgili tüm bilgileri paylaştığını vurgulayan Çavuşoğlu, bunu yanı sıra daha dün bile terör örgütlerinin İsveç'te gösteri yaptığını dile getirdi.
Çavuşoğlu, "Şu anki kanunla bunu engelleyemiyoruz' diyorlar. O zaman o kanunda değişiklik yapacaksınız. Bahaneniz olamayacak" sözlerini kullandı.
"(ABD ile F-16'lar) Şu anda olumsuz bir tablo görmüyoruz"
Çavuşoğlu, Türkiye-ABD ilişkilerinde göreceli olarak daha olumlu bir havanın olduğunu belirterek ABD Başkanı Joe Biden'ın teklifiyle başlatılan stratejik mekanizmanın ilk iki toplantısının başarılı geçtiğini anlattı.
Sorunların çözülmesi ve ilişkilerin farklı alanlarda daha da geliştirilmesinin önemine işaret eden Çavuşoğlu, "Şimdi yeni F-16'ların alınması, mevcutların modernize edilmesi konusunda askerler arasındaki görüşmeler son derece başarılı. Diğer taraftan Biden'ın da söylediği gibi Kongreden onayın geçmesi gerekiyor. Yönetim de bunu destekliyor" diye konuştu.
Çavuşoğlu, Kongre üyeleriyle Türkiye'nin görüşmelerinde de yer yer olumlu havanın olduğuna dikkati çekerek "Buradan görüyoruz ki F-16'ların verilmesi ve mevcutlarının modernizasyonu için kitlerin sağlanmasına, ABD içinde şöyle bakılıyor; bu, NATO için de çok önemli, kendileri için de önemli. Ve şu anda olumsuz bir tablo görmüyoruz" diye konuştu.
Rum lobisi başta olmak üzere farklı lobilerin ABD'yi olumsuz etkilemeye çalıştığını anlatan Çavuşoğlu, "Miçotakis gitti, Kongrede konuşmasında da Türkiye'nin aleyhine, müttefiklik ruhuna yakışmayacak şekilde kendisini küçük düşürecek şekilde 'vermeyin' diye yalvardı. Bu tür çabalar var ama biz bir sorun olmayacağını düşünüyoruz" dedi.
"(ABD ile) Şu anda sorunları çözme konusunda bir samimi gayret var"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yönelik olası harekatına ve bunun ABD ilişkilere yansımasına ilişkin bir soru üzerine bu konunun her görüşmede gündeme geldiğini aktardı.
Türkiye'nin, ABD ve Rusya ile daha önce Suriye'nin teröristlerden temizlenmesine yönelik ayrı ayrı yürüttüğü müzakereleri ve vardığı mutabakatları hatırlatan Çavuşoğlu, her iki ülkenin de sözünde durmadığını belirtti.
Çavuşoğlu, "Sonuçta bu taahhütlerini tutmuyorlarsa o zaman biz gereğini yaparız, kendimiz yaparız" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın özellikle ABD'nin YPG/PYD'ye verdiği silah ve diğer destek konusunda Türkiye'nin rahatsızlığını çok açık şekilde dile getirdiğini belirten Çavuşoğlu, "İlişkiler hiçbir ülkeyle mükemmel olmaz. İnişler çıkışlar olabilir ama şu anda sorunları çözme konusunda bir samimi gayret var. Mekanizma hazır, işliyor ama somut adımları da görmemiz lazım" diye konuştu.
Çavuşoğlu, terörle mücadele söz konusu olduğu zaman kimin ne dediğinin önemli olmadığını belirterek "Özellikle Rusya ve ABD'nin Türkiye'ye bir şey söyleme hakkı yok. Önce sözlerini tutsunlar, buralardan teröristleri temizlesinler" değerlendirmesinde bulundu.
Rusya ile ilişkiler
Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya üye olma sürecine ilişkin NATO Zirvesi'nde alınan kararların Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerine nasıl yansıyacağını da değerlendiren Çavuşoğlu, Türkiye'nin Rusya ile görüş birliği içinde olduğu konuların da görüş ayrılığı içinde olduğu konuların da bulunduğunu söyledi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin "Rusya ne diyecek" diye bir tavırdan çok, kendi endişelerinin karşılanmasına odaklandığını belirtti.
Türkiye'nin başından beri NATO'nun genişleme politikasını destekleyen bir ülke olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, son gelişmelere ilişkin Rusya'dan Finlandiya ve İsveç'e yönelik eleştirilerin geldiğini, Türkiye'ye yönelik herhangi bir sitem ya da olumsuz açıklamanın olmadığını kaydetti.
"Rusya'ya BM planı çerçevesinde iş birliği yapacağımızı söyledik"
Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle ortaya çıkan tahıl sorununa yönelik soruyu da yanıtlayan Çavuşoğlu, oluşturulacak tahıl koridoruyla ilgili "Bu, biraz da Rusya'nın 'evet' demesine bağlı. BM'nin bir planı var, bize göre de güzel ve objektif bir plan" dedi.
Çavuşoğlu, BM planının uygulanması halinde Rusya'nın endişelerinin de giderileceğini söyleyerek "Bu planla Rusya'nın da tahıl ve gübre ihracatının önü açılıyor. Bu ürünler, yaptırım listesinde değil ama sigorta ve bankacılık işlemleri bakımından gemiler herhangi bir ürünü uluslararası piyasalara taşıyamıyor" diye konuştu.
Yaklaşık 40 ülkenin ithalatının yüzde 50'sinden fazlasını Rusya ve Ukrayna'yla yaptığının altını çizen Çavuşoğlu, Mısır için bu sayının yüzde 85 olduğunu belirtti.
Çavuşoğlu, "Rusya'nın İstanbul'daki olası toplantıya 'evet' demesi lazım. Burada konuşulacak detaylarda anlaşılırsa bir merkez kurulacak ve süreç işleyecek" ifadesini kullandı.
Oluşturulacak güvenli hatlarla yük gemilerinin Ukrayna limanlarına giriş-çıkışının sağlanacağını belirten Çavuşoğlu, "Biz Rusya'ya BM planı çerçevesinde iş birliği yapacağımızı söyledik. Bunların ikili düzeyde olması mümkün değil, meşruiyetin olması lazım" dedi.
Çavuşoğlu, bir askeri heyetin Moskova'da temaslarda bulunduğunu hatırlatarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iki ülke liderleriyle görüşmek istediğini ve tarafları teşvik etmek gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin kendi kendine yeten bir ülke olsa da özel sektörün ithalat ihtiyaçları olduğunu altını çizen Çavuşoğlu, "Şu anda dünyada bir gıda krizi var. Fiyatlar yükseldi, açlık riski artıyor. Biz bu çabalarla BM'nin planına da destek vererek bu sorunun çözülmesine, her iki ülkenin de yararına olacak şekilde yardımcı olmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
"Görüş ayrılıklarımız olması konuşmayacağımız, selam vermeyeceğimiz anlamına gelmez"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Madrid'de Rum lideri Nikos Anastasiadis ile görüşmesine yönelik eleştirilere de yanıt veren Çavuşoğlu, "Birisi var diye oradan kaçmak olmaz. O zaman BM'den de kaçalım, AB toplantılarına da katılmayalım. Bu bir transatlantik yemeğidir, gayriresmidir. Zirve marjında olmuştur ama zirveyle bağlantısı yoktur" ifadelerini kullandı.
Ev sahibi İspanya'nın düzenlediği yemeğin bir benzerinin BM Genel Kurulu kapsamında dışişleri bakanları düzeyinde gerçekleştirildiğini hatırlatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Gayriresmi ortamlarda, Rum tarafından kişilerle karşılaştığımız oluyor. Onların gelip bize yanaşmaya çalıştıkları da oluyor. Görünce her şeyden önce insani görevi nedir bir insana 'merhaba' demektir. Bu da denir. Orada görüşme talebine de Sayın Cumhurbaşkanımızın ne cevap verdiği de ortadadır."
Bu tarz görüşmelerin Rum tarafını tanımak anlamına gelmediğinin altını çizen Çavuşoğlu, "BM marjında karşılaştığımız zaman Cumhurbaşkanımız, Anastasiadis ile sohbet ediyor ayaküstü, onların Dışişleri Bakanı'yla ben karşılaşınca sohbet ediyoruz. Neticede görüş ayrılıklarımız, sorunlarımız olsa da bunları hiç konuşmayacağız, selam vermeyeceğiz anlamına gelmez. Bunları başka yere çekmeye hiç gerek yok" dedi.
"Mısır'la süreç yavaş işliyor"
İsrail'deki hükümet değişikliğinin normalleşme sürecine etkisini de değerlendiren Çavuşoğlu, karşılıklı büyükelçi atama çalışmalarının başlatıldığını, bu hafta da sivil havacılık alanında diyalog toplantısı yapılacağını bildirdi.
Hükümet değişikliğinin olumsuz bir etkisi olmayacağını belirten Çavuşoğlu, "(İsrail Başbakanı Yair) Lapid'in iki devletli çözüme destek verdiğini biliyoruz. Kendisine Kudüs'ün ve Mescid-i Aksa'nın statüsünün aşındırılmaması gerektiğini her vesileyle anlatıyoruz" ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'la hızlı şekilde ilerleyen normalleşme sürecinin aksine Mısır'la aynı hızda ilerleme olmadığını kaydederek "Siyasi ilişkilerin dışında diğer alanlarda, uluslararası platformlarda birbirimize karşı olmama anlayışı dahil her alanda ilişkiler iyi ama siyasi ilişkilerde diğer ülkelere göre nispi bir yavaş süreç işlediğini söyleyebiliriz. Ama herhangi bir sorun yok. İki tarafın da aynı anda, aynı hızda olması gerekiyor" dedi.