Anayasa Mahkemesi, özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık çalışanlarına karşı işlenen suçlarda ceza artırımı ve hapis cezasının ertelenmemesini düzenleyen kanun hükümlerinin iptal istemini reddetti.
Resmi Gazete'de yer alan karara göre, sağlık personeline tehdit ve hakaret suçundan yargılanan bir sanığın davasına bakan Ceyhan 1. Asliye Ceza Mahkemesi, davada uygulama konusu olan Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun bazı hükümlerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına vardı.
Yerel mahkeme, kanuna eklenen, "özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen tehdit, hakaret suçlarında cezaların yarı oranında artırılmasını ve hapis cezasının ertelenmemesini" düzenleyen hükümlerin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Kanun önünde eşitlik ilkesiyle çeliştiği iddia edildi
İptal isteminde, kamu görevlisi olarak kabul edilen özel sağlık kurumu çalışanlarına yönelik tehdit ve hakaret suçlarının işlenmesi durumunda suçun nitelikli halinin meydana geldiği, buna rağmen söz konusu fiil nedeniyle cezalarda yarı oranında artırım öngörülmesinin mükerrer cezalandırmaya sebebiyet verdiği öne sürüldü. Dilekçede, mağdur olan sağlık çalışanlarına böyle bir ayrıcalığın tanınmasının kanun önünde eşitlik ilkesiyle çeliştiği iddia edildi.
Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar verdi.
Kararın gerekçesinden
Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, itiraz konusu kuralların, özel sağlık kuruluşunda görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevlerinden dolayı işlenen tehdit ve hakaret suçlarında cezaların yarı oranında artırım yapılmasını ve yine bu suçlar için şartları oluşsa dahi hapis cezasının ertelenmesi kurumunun uygulanmamasını hüküm altına aldığı hatırlatıldı.
İptali istenen yasal düzenlemenin, sağlık personelinin huzur ve sükunu, şöhret veya haklarının korunması ile kamu düzeninin korunmasını sağlamak amacıyla getirildiği kaydedilen gerekçede, "Sağlık çalışanlarının hedef alındığı suçların yaygınlaşması, sağlık hizmetinin verimli şekilde verilememesine de neden olacağından kuralın kamu yararı amacıyla öngörüldüğünde kuşku bulunmamaktadır." denildi.
"Caydırıcılığın sağlanmak istendiği anlaşılmaktadır"
Yasal düzenlemeyle, özel sağlık kurumlarındaki personele karşı işlenen suçlarda caydırıcılığın amaçlandığı belirtilen kararda, şunlar kaydedildi: "Kanun koyucu itiraz konusu kurallarla sağlık personeline yönelen tehdit ve hakaret fiillerinin diğer kamu görevlilerine oranla daha fazla cezalandırılmasını ve anılan suçlarda hapis cezasının ertelenmesine ilişkin hükümlerin uygulanmamasını öngörmektedir. Bu çerçevede kurallarla sağlık personeline karşı belirtilen suçların işlenmesinin önlenmesinin amaçlandığı, caydırıcılığın sağlanmak istendiği anlaşılmaktadır. Buna göre itiraz konusu kurallarla getirilen daha ağır cezalandırma ve hapis cezasının ertelenmemesi belirtilen amacın gerçekleşmesinde elverişli ve gereklidir."
Takdir yetkisi kapsamında
İptali istenen yasadaki suçlar için öngörülen yaptırımların kanun koyucunun Anayasaya bağlı kalmak şartıyla ceza siyasetinin bir parçası olarak takdir yetkisi kapsamında olduğuna işaret edilen kararda, "Kamu görevlisi sayılan, özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık çalışanları ile diğer kamu görevlilerinin karşılaştırma yapılmaya müsait olacak şekilde benzer durumda oldukları açıktır." tespiti yapıldı.
"Kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal etmediği sonucuna varılmıştır"
Sağlık hizmetlerinin niteliği itibarıyla belirli bir düzen içinde sunulması gereken, kişilerin ve toplumun varlığı ve huzuru yönünden vazgeçilemez, ertelenemez ve ikame edilemez hizmetlerden olduğu vurgulanan kararda, şöyle devam edildi:
"Kanun koyucunun sağlık çalışanlarına karşı işlenen suçlarda son yıllarda artış olduğunu değerlendirerek, itiraz konusu kuralları öngördüğü anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kuralların sağlık personeline karşı anılan nitelikteki suçların işlenmesini önleme amacıyla düzenlendiği açık olup bu amaçla öngörülen farklı muamelenin makul ve nesnel bir temele dayanmadığı söylenemez. Kuralın öngördüğü yarı oranındaki ceza artırımının ölçüsüz bir yönünün de bulunmadığı anlaşıldığından kuralların kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal etmediği sonucuna varılmıştır."