Anasayfa Güncel Ekonomi Spor Siyaset 3.Sayfa Eğitim Yaşam Dünya Sağlık Teknoloji Bunları Biliyor musunuz?

AYM kararlarının etkili uygulanması projesi kapsamındaki İstanbul bölge toplantısı sürüyor

15.02.2022 13:36:00
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Kadir Özkaya: "Başvurucular tarafından dile getirilen tüm ihlal iddiaları, onların dini, siyasi veya ideolojik kimliğine bakılmadan, tamamen hak odaklı bir yaklaşımla gerçekleştirilmektedir" Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Başkanı Cristian Urse: "Bireysel başvuru sistemi, temel Türk yargısal sistemi olmakla beraber, AİHM tarafından da uygun bir hukuk yolu olarak görülmüş ve insan hakları açısından kilit bir konum kazanmıştır" HSK Birinci Daire Başkanı Halil Koç

İSTANBUL (AA) - Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Kadir Özkaya, Anayasa Mahkemesinin (AYM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarını gözeterek karar verdiğini ve bu konuda ciddi sorumluluk üstlendiğini belirterek, "Başvurucular tarafından dile getirilen tüm ihlal iddiaları, onların dini, siyasi veya ideolojik kimliğine bakılmadan, tamamen hak odaklı bir yaklaşımla gerçekleştirilmektedir." dedi.


Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi kapsamında düzenlenen toplantının ikinci gününde, bireysel başvuru ihlal kararlarının "idari yargıya" etkileri tartışıldı.


Toplantının açılışında konuşan AYM Başkanvekili Kadir Özkaya, bireysel başvurunun hayata geçirilmesinin, temel hak ve özgürlüklere ilişkin evrensel standartların idari ve yargısal kararlara yansıması konusunda bir anlamda rehberlik yaptığını söyledi.


Bireysel başvurunun süper bir temyiz yolu, AYM'nin de süper temyiz mahkemesi olmadığını vurgulayan Özkaya, bu şekilde bir inceleme de yapmadığını kaydetti.


Özkaya, AYM'nin, kendisine çizilen normatif çerçeve içerisinde muhakeme yaptığını, özgürlüklerin standartları ve somut durumlarda etkili korumanın nasıl sağlanacağı konularında AİHM içtihatlarını gözeterek karar verdiğini ve bu konuda ciddi sorumluluk üstlendiğini anlattı.


AYM'nin, AİHM içtihatlarında belirlenen standartları kararlarına yansıtma noktasında hassasiyet gösterdiğine dikkati çeken Özkaya, "Başvurucular tarafından dile getirilen tüm ihlal iddiaları, onların dini, siyasi veya ideolojik kimliğine bakılmadan, tamamen hak odaklı bir yaklaşımla gerçekleştirilmektedir." diye konuştu.


Uygulandığı ülkelerde bireysel başvuru sisteminin, hak ve özgürlüklerin standartlarının yükseltilmesi bağlamında, ülkelerin idari ve yargısal sistemlerine dönüştürücü etki yaptığının ortak bir kanaat olarak ifade edildiğini dile getiren Özkaya, "Bu etkileşimin, ülkemizde de kapsamlı bir nitelik ve nicelikte ortaya çıkabilmesi için önce bizler olmak üzere ilk derece, istinaf mahkemelerimizin, yüksek yargı mensuplarımızın ve konunun diğer alakadarlarının ortak bir anlayış oluşturmamız gerekmektedir. Onun için de paydaşlar olarak iyi bir iletişim kurmamız gerekmektedir." ifadelerini kullandı.


Bu toplantının da sistemin işleyişine ilişkin idari yargı yerlerinin belirlediği sorunların tespit edilip, giderilmesine vesile olacağına inandığını bildiren Özkaya, AYM kararlarına yapılacak eleştirilerin, sorun olarak yapılacak tespitlerin, getirilecek çözüm önerilerinin kendileri için çok değerli olduğunu vurguladı.


- "Türkiye, demokrasinin bu kıtada yayılmasını sağlayacak"


Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Başkanı Cristian Urse de Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyinin ortak projesinin bir parçası olarak düzenlenen bu toplantıyı, Türkiye'de yargı konusundaki en önemli mercilerle, ortak değerleri, temel hak ve özgürlükleri korumak için yürüttüklerini söyledi.


Projenin, spesifik, özel bir değer taşıdığını dile getiren Urse, "Çünkü, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru sistemini değerlendirme son derece kilit bir konu." dedi.


Bireysel başvuru sisteminin, insan haklarıyla ilgili çok temel bir konuya, yargıya eşit ve engelsiz erişime, adil yargılanma hakkına, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Türkiye'nin de taraf olduğu değerlerinin yaygınlaştırılmasına hizmet ettiğini bildiren Urse, "Bireysel başvuru sistemi, temel Türk yargısal sistemi olmakla beraber, AİHM tarafından da uygun bir hukuk yolu olarak görülmüş ve insan hakları açısından kilit bir konum kazanmıştır." şeklinde konuştu.


Proje kapsamında dün yapılan toplantılarda, hukukun üstünlüğünün Türkiye'de nasıl uygulandığının değişik açılardan ele alındığını kaydeden Urse, her bir yargı organının kendine has bir rolü bulunduğunu ve özel sorumluluklar üstlendiğini aktardı.


Bugünkü toplantıdan da bazı önemli fikirler çıkacağına inandığını belirten Urse, konuşmasına şöyle devam etti:


"Bu, bir yolculuğun ilk aşaması, bu proje içinde değişik formatlarda izleme toplantıları öngörülüyor. Bundan sonraki izleme toplantılarına da büyük bir heyecanla bakıyorum. Bu projeyi, en iyi şekilde değerlendireceğimize inanıyoruz. Böylece genel olarak temel hak ve özgürlüklerin uygulanması ve yaygınlaşması için ortak hedefimize doğru ilerlemiş olacağız. Türkiye de bu konuda kendi katkısını vermeye ve geliştirmeye devam ederek, 47 üyeli Avrupa Konseyinin de temel değerlerine katkıda bulunacak, temel hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin bu kıtada yayılmasını sağlayacak."


- "Temel hakların korunması tüm yargı makamlarının da görevi"


HSK 1. Daire Başkanı Halil Koç ise 35 yıldır AİHM'de hak arayan vatandaşların artık hak arayışını, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaparak sürdürdüklerini söyledi.


Bu hak arayışının, uluslararası mahkemeler yerine ülke içindeki milli mahkemelerce karşılanmasının bir sonucu olarak temel hak şikayetlerini inceleme görevinin Anayasa Mahkemesine verildiğini hatırlatan Koç, Mahkemenin de bu görevi 12 yıldır başarıyla uyguladığına dikkati çekti.


Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda, temel hakların herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edilip edilmediğini incelediğini dile getiren Koç, "Anayasa'da güvence altına alınan temel hakların korunması, öncelikle Anayasa Mahkemesinin değil, tüm yargı makamlarının da görevidir." değerlendirmesinde bulundu.


Bireysel başvuru kararlarında vurgulandığı üzere temel hak ve özgürlükleri korumanın öncelikle idari ve olağan yargısal mercilere düştüğünü vurgulayan Halil Koç, şunları kaydetti:


"Mahkemelerin temel hak ve özgürlüklerin korunması yükümlülüğünü etkili ve doğru şekilde yerine getirebilmek için başta ihlal kararları olmak üzere Anayasa Mahkemesi kararlarında ortaya konulan ilkeleri göz önünde bulundurmalarının son derece önemli olduğu açıktır. Böylelikle muhtemel hak ihlallerinin önüne geçilerek, kişilerin uzun hak arayışı ihtiyacı oluşmayacak, yargının iş yükünün azalmasına da katkı sağlanacaktır."


Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un, Anayasa Mahkemesine, tespit ettiği ihlal ve sonuçlarının nasıl ortadan kaldırılacağını belirleme yetkisi de verdiğine dikkati çeken Koç, bunun, hem bireysel başvuru sistemiyle amaçlanan hedefin gerçekleşmesi hem de hukuk sistemi ve yargısal işleyiş açısından ayrıca önemli olduğunu bildirdi.


Koç, hakim ve savcıların derece yükseltmesi esaslarına ilişkin ilke kararında 2020'de değişiklik yaptıklarını anımsatarak, hakim ve savcıların, AİHM ve AYM'ce yapılan incelemelerde ihlal kararına sebebiyet verip vermedikleri, neden oldukları ihlalin niteliği ve ağırlığı ile ilgililerin temel hakların korunması konusundaki gayretlerinin, yükselmede göz önünde bulundurulduğunu anlattı.


Bu değerlendirmeyi yapacak bir birim de oluşturduklarını belirten Koç, terfilerde bu kriterlere de bakılarak, hakim savcıların farkındalığının artırılmasını amaçladıklarını sözlerine ekledi.


DİĞER HABERLER