İSTANBUL (AA) - İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, "Türkiye için iklim değişikliği ve Avrupa Yeşil Mutabakatı çok önemli. Çünkü Türkiye iklim değişikliğinin etkilerini giderek daha fazla yaşıyor. Kuraklık, erozyon, ormansızlaşma gibi tehditlerle karşı karşıya." dedi.
İKV, Türkiye'yi ve iş dünyasını yakından ilgilendiren "Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türkiye" başlıklı bir webinar düzenledi.
Webinarın açılışında konuşan Zeytinoğlu, özellikle iklim değişikliği etkilerinin daha fazla hissedilmesiyle bu mücadele için zamanın da giderek azaldığını belirterek, Yeşil Mutabakat'ın Aralık 2019'da göreve gelen Avrupa Komisyonu'nun sanayiden, ticarete, tarımdan biyoçeşitliliğe kadar birçok temel alandaki adımlarına şekil verdiğini söyledi.
AB'nin, Paris İklim Anlaşması hedeflerine ulaşmak için 2050 yılına kadar iklim nötr olma hedefini benimsediğini anımsatan Zeytinoğlu, "20 Ocak'ta göreve başlayan yeni ABD Başkanı Joe Biden'ın ilk icraatlarından biri ABD'yi tekrar Paris İklim Anlaşmasına sokmak oldu. AB ile birlikte Çin ve ABD de iklim nötr olma hedeflerini benimsedi. Tüm dünyada iklim değişikliği ile mücadele giderek önemini artırıyor." diye konuştu.
Türkiye'nin AB adayı bir ülke olduğunu ve ihracatının yaklaşık yarısını Avrupa'ya yaptığına dikkati çeken Zeytinoğlu, şöyle konuştu:
"Bu sebeple AB ekonomisindeki değişim ile sanayi, tarım, enerji ve ulaştırma gibi kilit sektörlerin dönüşümüne uyum sağlamak zorundayız. AB Konseyi ve Avrupa Komisyonu yeşil mutabakat konusunu yeni dönemdeki temel stratejileri olarak benimsedi. Von der Leyen, Avrupa Komisyonu Başkanı olarak 'Avrupa Yeşil Mutabakatı' konusuna öncelikle önem verdi.
Bu kapsamda 2050 yılında Avrupa'yı iklim nötr kıta haline getirebilmek için AB'nin ilk Avrupa İklim Yasası'nın AB hukukunun bir parçası haline getirileceğini açıkladı. Von der Leyen'in ilk 100 gününde yayımlanan Yeşil Mutabakat belgesine göre, enerjiden döngüsel ekonomiye, akıllı ve sürdürülebilir ulaşımdan çevre dostu gıda sistemlerine, biyoçeşitliliğin korunmasından kirliliğin önlenmesine birçok alanda çevresel dönüşümler yapılması amaçlanıyor."
- "AB üyeliği, Türkiye için stratejik hedef olmaya devam ediyor"
Zeytinoğlu, Komisyon'un Kovid-19 salgınına rağmen Avrupa Yeşil Mutabakatı'na olan bağlılığını ortaya koyacak adımlar attığını belirterek, "Çiftlikten Çatala ve Biyoçeşitlilik Stratejilerini, yakın bir zaman içinde de Metan, Kimyasallar ve Restorasyon Dalgası Stratejilerini kamuoyuyla paylaştı. Emisyon Ticaret Sistemi'nin kapsamını genişleterek kurallarda bazı değişikliklerde bulundu. AB'nin attığı bu adımlar Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor." ifadelerini kullandı.
Yakın zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da belirttiği gibi Türkiye için AB üyeliğinin stratejik hedef olmaya devam ettiğini kaydeden Zeytinoğlu, "Bu durum AB'deki gelişmeleri yakından izleyerek, adapte olmayı gerektiriyor. Aynı zamanda gümrük birliği partneri olarak ihracatımızın yarıya yakınını AB'ye ve Birleşik Krallığa yapıyoruz. Dolayısıyla AB'nin politikaları, uygulamaları ve standartları bizleri yakından ilgilendiriyor." dedi.
AB ticaret politikasının, ekolojik dönüşümün desteklenmesinde önemli bir rol oynayacağını aktaran Zeytinoğlu, "Bunun yanında AB'deki üreticilerin AB dışı rekabete karşı korunması için de önemli bir araç. AB, karbon kaçağı riskinin azaltılması için karbon sınır düzenlemeleri mekanizmasını oluşturmayı planlıyor. AB'nin ithal ettiği ürünlerin fiyatları, içerdiği karbon miktarıyla orantılı olarak belirlenecek. Yani, bir ülke AB'ye ihraç ettiği ürünü üretirken daha fazla karbon emisyonuna neden oluyorsa bununla orantılı bir ek vergi ödemek durumunda kalacak." şeklinde konuştu.
- "İklim anlaşması Türkiye'nin geleceği bakımından da çok önemli"
AB'ye giden ürünlerimize ek vergi getirilmesinin rekabet gücünü son derece olumsuz etkileyeceğini belirten Zeytinoğlu,
"AB, üçüncü ülkelerle imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmalarında (STA) 'Sürdürülebilir Kalkınma' bölümünde bulunan iklim değişikliği taahhütlerini güçlendirecek. Aynı zamanda AB pazarında yer alan tüm kimyasalların, materyallerin, gıdaların ve diğer ürünlerin ilgili AB düzenlemeleri ve standartlarına uyumlaştırılması da şart haline gelecektir. En önemlisi, AB, Paris Anlaşması'nı onaylamayan ülkeler ile STA imzalamayacağını da açıklamıştı.
Bu durumun, Türkiye-AB Gümrük Birliği'nin güncellenmesi sürecinde de karşımıza çıkacağını dikkate almak gerekiyor. Türkiye için Paris İklim Anlaşmasının onaylanması gerekli. Bu aynı zamanda Akdeniz Havzası'nda yer alan ve iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkelerden biri olmaya aday Türkiye'nin geleceği bakımından da çok önemli. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en az seviyeye indirmek için küresel sıcaklık artışının 1,5 ila 2 derece arasında sınırlandırılması gerekiyor. Ancak, küresel ısınmayı 1,5 derecede ile sınırlandırabilmek için sadece 10 yılımız var." yorumunu yaptı.
Emekli Büyükelçi Mithat Rende ise Yeşil Mutabakat planındaki hedeflerin gerçekleştirilmesinin çok kolay olmadığını vurgulayarak, çok kapsamlı bir çalışma olması ve 2050'de tamamen karbon nötre geçilmesi amacı bakımından Yeşil Mutabakatın uygulanabilirliğinin çok iddialı olduğunu söyledi.
Rende, Türkiye için önemli olan adımların başında öncelikle bir yol haritası belirlenmesi gerekliliği ve taraflarla yapılan görüşmeler kapsamında Türkiye'nin özel konumunun her zaman dile getirilmesi olduğunu sözlerine ekledi.
Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Pınar Artıran da Yeşil Mutabakat'ın AB'nin dış ticaret politikasında, Komisyon'un yönetime geldiğinden beri büyük bir dönüşüm projesi olarak görüldüğünü bildirdi.
Artıran, AB'nin Yeşil Mutabakat kapsamında öngöreceği herhangi bir sınırda karbon uyarlaması yada verginin, Dünya Ticaret Örgütü'nün uluslararası ticareti düzenleyen ilgili kuralları çerçevesinde yapması gerektiğini hatırlattı.