ANKARA (AA) - Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Rusya ve Ukrayna arasındaki gerginlikle ilgili, "Krizin derinleşmesi halinde, gelişmekte olan ülkelerde emtia fiyatlarında yaşanacak yükselişin enflasyonu artırması ve yerel para birimlerinde olumsuz bir etkiye neden olması muhtemeldir." dedi.
ASO'nun Şubat ayı Meclis Toplantısı, Kredi Garanti Fonu (KGF) Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Özegen ve meclis üyelerinin katılımıyla Oda Binası'nda gerçekleştirildi.
Özdebir, burada yaptığı konuşmada, KGF'nin yeni kredi paketinin detaylarının açıklandığını ve başvuruların başladığını anımsatarak, paketin sağlayacağı destekle reel sektörün ciddi bir nefes alacağını umduklarını söyledi.
Bir süredir dünyayı olumsuz etkileyen Rusya-Ukrayna geriliminin dün itibarıyla farklı bir boyuta evrildiğini dile getiren Özdebir, şunları kaydetti:
"Rusya'nın, bağımsızlığını ilan eden Ukrayna'nın iki bölgesini tanıması ve buralara 'barış gücü' adı altında asker göndermesi maalesef bu huzursuzluğun uzun bir süre daha devam edeceğini gösteriyor. ABD ve Batı tarafının finansal ve ticari yaptırım içeren bir paketin hazırlıkları içerisinde olması, küresel sıkıntının boyutlarını ortaya koymaktadır."
Rusya'nın, buğdayın yanı sıra bakır, paladyum, alüminyum ve doğal gaz gibi birçok emtia açısından zenginliğe sahip olduğunu belirten Özdebir, "Krizin derinleşmesi halinde, gelişmekte olan ülkelerde emtia fiyatlarında yaşanacak yükselişin enflasyonu artırması ve yerel para birimlerinde olumsuz bir etkiye neden olması muhtemeldir." diye konuştu.
- "Ekonominin yönünü sanayileşmeye döndürmemiz gerekmektedir"
Özdebir, Türkiye'de son dönemde özellikle kurlar üzerindeki baskının azaltılması amacıyla Kur Korumalı Mevduat Sistemi'ne geçildiğini ve kurlarda bir nebze de olsa oynaklığın azaldığını bildirdi.
Son dönemde uygulamaya konulan politika tercihlerinin finansallaşma riskini ortaya çıkarabileceğinin unutulmaması gerektiğinin altını çizen Özdebir, "Bu durum, üretim gücümüz üzerinde olumsuz bir etkiye neden olabilecektir. Bu nedenle çok geç kalmadan, ekonominin yönünü sanayileşmeye, üretime ve yaratıcılığa döndürmemiz gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
Özdebir, Türkiye'de 2000'li yılların başından itibaren, kredi genişlemesiyle uyarılan talep ve dış borçlanmaya dayalı büyüme modelinin söz konusu olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Temel olarak borçla finanse edilen cari açıklar, daha zayıf bir net uluslararası yatırım pozisyonuna ve dış finansman ihtiyacının artmasına neden olmuştur. Dış finansman ihtiyacının yüksekliği ise dış şoklara karşı kırılganlığa neden olmaktadır. Negatif olan reel politika faiz oranları, kredi büyümesi ve yüksek enflasyon, ulusal paraya olan güveni aşındırarak dolarizasyonu artırmaktadır. Ulusal para üzerindeki baskıyı azaltmak amacıyla yapılan döviz satışları ise yüksek rezerv kayıplarına yol açmaktadır. Bu gelişmeler, bankacılık sektörünün yanı sıra finansal olmayan şirket bilançoları üzerinde de olumsuz etkilere neden olmaktadır."
Enflasyonun, reel sektörün karşı karşıya kaldığı zorlukların derecesini artırdığına dikkati çeken Özdebir, reel sektör firmalarının, döviz kuru ve faiz oranı şoklarına karşı, Kovid-19 salgını öncesi döneme göre daha kırılgan olduklarını söyledi.
Özdebir, yabancı para cinsinden yüksek borçluluk oranının, Türk lirasındaki değer kaybı ile firmaların bilançolarında ciddi bozulmaya neden olduğuna işaret ederek, bilançosu bozulan firmaların krediye ulaşma maliyetlerinin ciddi anlamda arttığını anlattı.
Merkez Bankasının geçen hafta faiz indirimini ocak ayında olduğu gibi şubat ayında da pas geçerek yüzde 14 seviyesinde sabit bıraktığını anımsatan Özdebir, "Ancak bu, diğer faizlerin yukarıya doğru gitmesine engel olamadı. Enflasyonu kontrol altına almadan attığımız adımların faizlerde kalıcı bir düşüşe neden olmadığını maalesef görüyoruz. Politika metninde, cari işlemlerde iyileşme eğilimlerinin 2022 yılı içinde devam edeceği ve bu hedefe ulaşmada uzun vadeli lira yatırım kredilerinin önemli rol oynayacağı ifade ediliyor. Bu noktada, Merkez Bankası tarafından açıklanan metinde bahsi geçen 'yatırım kredilerinin', 'yatırım taahhütlü avans kredileri' olarak uygulanması gerektiğini düşünüyoruz." dedi.
Enflasyonla mücadele konusunda bir programın acil olarak devreye girmesi gerektiğini belirten Özdebir, orta vadeli ve inandırıcılığı yüksek bir programın, enflasyon seviyesinde beklentileri aşağı çekerek, ekonominin dezenflasyonist bir sürece girmesine katkı sağlayacağını bildirdi.
- İhracat yapma potansiyeli firmalara da kredi imkanı
KGF Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Özegen de Fon tarafından dün başvuruları başlatılan toplam 60 milyar liralık KGF kefaletli Yatırım, İhracat ve İşletme Harcamaları Destek paketleri hakkında bilgi verdi, müracaatların hızlı bir şekilde değerlendirileceğini anlattı.
İhracat Destek Paketi'nden, hiç ihracat yapmamış ancak ihracat yapma ihtimali olan firmaların da yararlanabileceğini dile getiren Özegen, "KOSGEB'in, 'bu firmanın ihracat yapma potansiyeli var' dediği firmalara da kredi imkanı getirildi." dedi.
Özegen, iş dünyasının talepleri doğrultusunda yeni paketler üzerinde de çalıştıklarının altını çizerek, "Güneş panelleriyle ilgili bir paket çalışıyoruz. Ümit ediyorum ki en kısa sürede de sonuçlandırırız." ifadesini kullandı.
Konuşmaların ardından katılımcılar, destek paketleri konusunda bilgilendirildi.